Muse Contemporary iş birliği ile METT Bodrum’da gerçekleştirilen ve ilhamını Türkçe anlamı “Mutluluktan havalara uçmak” olan “on Cloud Nine” ifadesinden alan Cloud Nine sergisi de yaz boyunca Bodrum’a yolunu düşüren sanatseverleri Ege’nin masmavi dünyası içinde disiplinlerarası bir sanat yolculuğuna çağırıyor. Sergide, Alea Pınar Du Pre, Artem Martis, Canan Savaş, EbruYılmaz Kale, Halise Karakaya, Jake Michael Singer, Jeff Robb, Laurence Jenk, Yulia Batyrova & Marat Mukhametov, Melis Baçaru, Miguel Rodrigues, Petra Hultman, Sinan Polvan, Tom Fellows ve Yasemin Vardarlılar farklı disiplinlerden eserleriyle yer alıyor.
Cloud Nine’daki eserlere Ege mavisinin alabildiğine yarattığı coşku mekânda eşlik ediyor. Halikarnas Balıkçısı’na göre dünyanın en güzel ve en saf mavisidir Bodrum’un meltem mavisi… Öyle ki bu mavi Cloud Nine sergisine de ilham kaynağı olmuş. Sergi küratörü Ayşe Pınar Akalın mekânı görür görmez saf bir mutluluk halinde ‘bulutların üzerinde olma’ hissinden ilhamla yola çıktığını vurguluyor. Türkiye’den ve dünyadan 16 sanatçının 60’a yakın eserin yer aldığı sergi ismini İsveçli sanatçı Petra Hultman’ın Haremtan Koyu’nda bulunan galeri alanından Bodrum’un maviliklerine doğru uzanan büyük ölçekli beyaz dantel enstalasyonundan alıyor.
Cloud Nine sergisini küratörü Ayşe Pınar Akalın ile konuştuk.
- Sergi projesi nasıl ortaya çıktı?
Bodrum şu anda sanatla kaynıyor. Her köşesinde farklı farklı sergiler var. Ama burada yaptığımız biraz farklı. METT Hotel bize sergi projesiyle geldiğinde diğer otellerden daha farklı bir şekilde yaklaştı. Bir galeri alanı vereceklerini ve bizimle en az bir sene çalışmak istediklerini söylediler. Yani bu bir sezonluk bir proje değildi. Bana bu iş birliğinde en çok cazip gelen de bu oldu doğrusunu söylemem gerekirse. Otele yaklaşık dört, beş ay önce ilk geldiğimde ve galeri mekânını gördüğümde çok beğendim. Burası dünyanın en güzel manzarasına sahip sanat galerisi olabilir. Otelin de hem mimarisini hem konumunu beğendim. Bodrum’a da yakın olması beni çok mutlu etti. Çünkü kültür ve sosyal hayat Bodrum merkezden biraz uzaklaşmıştı. Bodrum benim için çok değerli. Gelen turistler açısından da Bodrum’u görebilmeleri, kaleyi gezebilmeleri, Türk kültürünü daha yakından tanımaları benim için önemliydi. Bu yüzden buraya, bu projeye sıcak baktım ve büyük bir sergi yapmayı planladım. İş birliğimiz kapsamındaki ilk sergimiz Cloud Nine’ın başlığının anlamı bulutların üstünde olma hissi, mutluluk hissi aslında. Bu mekan da sizi böyle kendinizi böyle yukarıya çıkartacak, dingin bir hissiyat veriyor. Ben o hissiyatı sergide yansıtmak istedim.
- Sergide çok sayıda genç sanatçının eserleri dikkat çekiyor.
Muse Contemporary’nin en önemli hedeflerinden biri genç kuşak sanatçıları desteklemek ve güçlendirmek. Bu sergide de bu vizyonundan ödün vermiyoruz. Sergide Türkiye’den ve dünyadan 16 sanatçımız var. Yine mekâna uygun sanatçıları seçmeye özen gösterdim. Bir tesadüf olarak aslında Türk ve yabancı sanatçıların sayısı birbirine eşit. 16 sanatçının sekizi Türk, sekizi yabancı. Bilinçli olmadı bu seçim. Evet sizin de dikkat çektiğiniz gibi çok sayıda genç sanatçı var. Ve ben onlara böyle sergilerde imkân vermeyi seviyorum. Çok sayıda heykeltıraş var. Heykeli çok seviyorum. Özellikle bir mekân içinde kendini çok gösteren bir yapıt heykel… O yüzden mekânda heykelin çok sayıda olmasına özen gösterdim. Bu heykelleri yerleştireceğimiz yerlere uzun tartışmalar sonucunda karar verdik. Sanatçıların yüzde doksanı burası için işler ürettiler. Bence bu sergi için bu çok önemli detay… Yani elimizde olan işleri getirip duvara asmadık.
- Sergide sizi en çok etkileyen sanatçılar ve eserler hangileri?
Sergideki her bir sanatçı dolayısıyla her bir eseri özenle seçildi. Hepsi bu nedenle çok kıymetli… İsviçre’den gelen sanatçı Petra Hultman ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bir projesinde, kadın tekstil sanatçılarının küratörlüğünü yaptığım bir sergide tanıştım. Petra’nın bu sergide çok özel bir çalışması var. Petra Hultman’ın büyük ölçekli beyaz dantel enstalasyonu sergide ilk göze çarpan işlerden… Buraya işlerini deyim yerindeyse sırtlayıp geldi. Onunla iki – üç gün içinde gördüğünüz bu enstalasyonu kurduk. Kolay bir enstalasyon değil. Yani bir bienalde kurulacak bir enstalasyon kurdu bir otele. Bu da değerli bir şey. Sanatçıların bu projeye ne kadar önem verdiğini gösteriyor.
Bu sergi için çok özenle çalıştık. Aynı şekilde otel sahipleri de bize ‘buraya bir dekore edin havasında gelmediler’ ki bu benim karşıt olduğum bir şey… Sanata önem verdikleri için, sanata değer verdikleri için, sanatın burada yer almasını istediler ve bunun da otelin değerini artıracağını düşündükleri için bize ulaştılar. Bence haksız da sayılmazlar. Bu aslında kolektif bir olaydı. Biz burada herkesin gelip mutlu olduğu ve bu duyguları bizimle paylaştığı bir mekân oluşturmak istedik.
- Cloud Nine sergisi ile izleyiciye nasıl bir okuma sunuyorsunuz?
Cloud Nine, gülüp eğlenelim bir yaz sergisi değil. Her ne kadar sizi yukarıya çıkartacak desem de her sanat eserinin arkasında bir düşünce var. Ben zaten galerimde çalıştığım sanatçılarda buna özen gösteriyorum. Yani görselliğin, estetiğin arkasında mutlaka bir kavram arıyorum. Güney Afrikalı sanatçı Jake Michael Singer’ın o estetik kuş heykellerinin arkasında Güney Afrika’daki siyahlarla – beyazlar arasındaki karşıtlık var. Yani buradaki kuş özgürlüğü simgelerken yapıldığı materyal olan paslanmaz çelik ise oradaki çitlerde kullanılıyor ve hapsolmayı, hapsedilmeyi ifade ediyor. Bu eserde o karşıtlık var. Savaştan kaçıp Türkiye’ye gelen Rus sanatçıların da bu sergide yer almaları bence çok önemli. Biz burada barıştan ilham aldık diyorlar. Bu çok güzel bir mesaj… Bu yüzden onlar porselen ve çimentodan oluşan bu beyaz kuş heykelini yaptılar. Heykele dikkatli bakarsanız o beyaz porselenden yapılan tarafların yani tüylerin inanılmaz hafifliği hissedebilirsiniz. Aynı eserde dişil enerji, eril enerji bunların karşıtlığını da okuyabilirsiniz. Bu sanatçıları kazanmamız çok değerli bence… Kısacası her işin arkasında aslında bir söylem var. Portekizli sanatçı bizi biraz Portekiz Baroku’na götürüyor. Birçok örnek var böyle sayabileceğim. Bizden de çok genç sanatçılar sergide eserleriyle yer aldı. Artem Martissergideki en genç sanatçımız. Henüz 27 yaşında ve geri dönüşüm üzerine çalışıyor. O buradaki heykelleri için bir cam fabrikasıyla anlaştı ve onların geri dönüşümden olan camlarını kullanarak eserler üretti… Kısacası burada bulunan bütün bu eserlerin hepsi çok kıymetli…
- Bundan sonraki projeleriniz neler?
Biz Bodruma sadece yaz sezonu için gelenlerden değiliz. Burada uzunca bir süre kalacağız. Amacımız Bodrum’un sakinlerine de kültür ve sanat anlamında bir değer katmak. Bu nedenle sergi boyunca da etkinliklerimiz devam edecek. Sergi kapsamında, workshoplar, söyleşiler düzenleyeceğiz. Sanatçılarımız kendilerini anlatacaklar.
SERGİDEN İŞLER
“Portekizli sanatçı Miguel Rodrigues’in barok tarzı eserleri, Güney Afrikalı sanatçı Jake Michael Singer’ın paslanmaz çelikten soyut kuşları, Fransız sanatçı Laurence Jenkell’in ünlü bonbonları, Ebru Yılmaz Kale’nin asimetrik ahşap heykelleri, Rus çift Yulia Batyrova & Marat Mukhametov’un beton ve porselenin zıt uyumunu vurgulayan, ağırlıksızlık ve havalanma hissi uyandıran heykelleri… Yine, lentiküler fotoğrafçılık alanının önde gelen temsilcilerinden İngiliz sanatçı Jeff Robb son dönem soyut çalışmaları, sanatçı Canan Savaş’ın insan doğası ve davranışlarından yola çıkarak doğal malzemeler kullanarak ürettiği büyük ölçekli renkli işleri, uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan ve çalışan İngiliz sanatçı Tom Fellows’un alüminyum panelleri, AleaPınarDu Pre’nin son dönem portre çalışmaları, Sinan Polvan ile Yasemin Vardarlılar’ın Ege kıyılarının mitolojik kahramanlarından ilham alan işleri ve genç sanatçılar Artem Martis, Halise Karakaya ve Melis Baçaru’nun insan ve doğa merkezliişleri sergide dikkatçeken eserler arasında…”
15 Eylül’e kadar devam edecek sergi, yaz boyunca farklı etkinlik ve atölye çalışmalarıyla sanatçıları ve konukları bir araya getirecek.