Balığın Sırrı - ArtDog Istanbul
İran, sanatçı bilinmiyor: Yunus ve Balina, Jonah and the Whale, folio from a Jami al-Tavarikh (Compendium of Chronicles), c.1400, Ink, opaque watercolour, gold, and silver on paper

Balığın Sırrı

Eski zamanlara, kutsal kitaplara, ilmin, felsefenin ve bilimin buluştuğu yazılara, fikirlere, alimlerin yazdıklarına bakınca balığın anlamına ve sembolizmine dair birçok ipucu görüyoruz. Mânâ boyutunda balık sembolleri, bize eski çağlardan günümüze gelen birçok sırrı anlatıyor.

Mânâ  boyutu çok alanlı, katman katman açılan bir boyut. Bu boyutta her şey göründüğü gibi değil, altındaki mânâsına göre zuhur eder. Bu boyutta bazı semboller ve var oluşlar sırlıdır, bazıları açığa çıkmak için bekler. Balığın alanı böyle katmanlı, sırlı ve açığa çıkmayı bekleyen bir alan. Kendine göre bir zaman düzeni olan, kendi içinde gelişen, dönüşen ve akışkan bir boyut. Tıpkı bir insan gibi…

Balık, eski çağlardan beri bize bir şeyler anlatmak isteyen bilgilerle dolu bir sembol ve öyle bir sembol ki bize ilimle var olmayı hatırlatıyor.

Eski zamanlara, kutsal kitaplara, ilmin, felsefenin ve bilimin buluştuğu yazılara, fikirlere ve âlimlerin yazdıklarına bakınca, balığa dair birçok ipucu görüyoruz.

Kur’an’da sırasıyla; A’râf / (163. Ayet), Enbiyâ (87. Ayet), Kalem (48. Ayet), Kehf (61, 63. Ayet), Sâffât  (142. Ayet), suresinde balık sembollerini okuruz. Özellikle de, Kehf suresinde, Enbiya ve Sâffât süresinde, balığın sırlarını keşfetmek için katmanlı okumalar vardır. Bu ayetlerde Hz. Musa, Hz. Yunus’un kıssalarından bilgiler alırız.

Hz. Yunus kavmi Ninovalılara dayanamayarak yaşadığı yeri terk eder ve bir gemiye biner, bindiği gemi batma tehlikesiyle karşılaşır ve onu gemiden atmak isterler, o arada Yunus’u bir balık yutar. ‘Onu büyük bir balık yutuverdi; bu sırada Yûnus, pişmanlık içinde kendisini kınayıp duruyordu,’ Sâffât  (142. Ayet).

Pieter Lastman, Yunus ve Balina, Ahşap panel üzerine yağlıboya, Jonah and the Whale, 1621, Oil on oak panel, 36 x 52.1 cm, Museum Kunstpalast Düsseldorf; mkp.M 193, © Kunstpalast – Walter Klein – ARTOTHEK

Bu balık aslında bir balinadır. Balinanın karnı karanlıktır, bu karanlık içinde Yunus dualarına devam eder ve pişmanlığını dile getirir. Kıssaya göre Hz. Yunus, 3 gün, 3 gece balığın karnında kalır ve sonunda balık onu bir kıyıya atar, Hz. Yunus aşırı yorgundur. Allah ona yardım etmek için, kıyıda hemen Yunus’un yanında bir kabak ağacı var eder ve onu hem güneşten korur hem de yapraklarındaki süt Yunus’un üzerine damlar ve onu iyileştirir. Balığın karnında olmak Yunus’a hem karanlığı hem de şifayı getirmiştir. Bazı alimlere göre bu kıssada balık bir boyut ve katmandır. Bu boyutta karanlık ve kendini buluş bir aradadır.

Balığın sırrı Hz. Musa kıssasında da öne çıkar. Musa, Hızır Aleyhisselam’la balığın canlandığı yerde buluşacaktır. Kehf suresi 61. Ayette; ‘Birlikte yürüyüp iki denizin birleştiği noktaya varınca balıklarını unuttular. O vakit balık sıyrılmış, denizde bir yol tutup gözden kaybolmuştu.’  Burada hem balık, hem de deniz (su) bir tür boyuttur, demek mümkün müdür?

 

17. yy’dan kalma İslamiyet resminde Hızır’ın balık üzerindeki temsili

Balığın sembolizmi insanlık tarihinde özellikle Hristiyanlıkta mistik bir anlama bürünür. Bunun asıl nedeni, İsa’nın ‘balığın kişisi’ ve  ‘sudan gelen’ olarak bilinmesinden kaynaklıdır. Tam bu noktada yeniden su sembolünü görürüz. Hz. İsa’nın mucizelerinden birisinde İsa, su üzerinde yürür. Diğer yandan, Matta 14:15-21, Luka 9:12-17 ve Yuhanna 6:4-13 metinlerinde Hz. İsa’ya ait 2 farklı balık avı mucizesi okuruz: İlk mucizede İsa, Celile Denizinin kenarında vaaz veriyordur. Bu mucizeye göre, havariler kıyıdan uzaklaşır balık tutmaya çalışır ama hiç balık avlayamazlar. İsa onlara derin sulara açılmalarını ve yeniden ağları atmalarını söyler ve havariler herkese yetecek kadar balık yakalar. İkinci balık mucizesi ise, ‘153 balığın mucizevi avı’ olarak geçer ve bu mucize kapsamında sözü geçen 153 rakamının bir anlamı vardır. Yunanca balık anlamına gelen Ihthis kelimesi, birbiriyle kesişen iki yay parçasından oluşan bir semboldür. Ihthis Hristiyanlık inancının ilk sembollerinden birisi olarak öne çıkar ama tarihi daha eskilere dayanır. İhthis antik deniz tanrıçası Atargatis’in oğludur ve birçok kültürlerde ve mitolojilerde buna denk düşen kişi ve semboller görürüz. Bu semboller genellikle bereket, yenilenme, kendini bulma, yeniden doğuş anlamına gelmektedir. Yeniden, su, deniz ve balık sembolleriyle karşılaşırız.

Balığın sanatta da temsilinin olduğunu görürüz. Peter Paul Rubens 153 balığın mucizevi avını 1610 yılında yaptığı tabloda anlatmıştır. Mucizevi Balık Avı adlı tablo ahşap üzerine yağlı boyadır ve Rubens’in bu mucizeden çok etkilendiği için yaptığı bilinmektedir. Mucizevi Balık Avı’nı sadece Rubens değil, Raffaello Sanzio’nun İsa’yı teknede gresmettiği ve ilk balık mucizesini resmettiği bir tablosu mevcuttur.

Peter Paul Rubens, Efsanevi Balık Avı, ahşap üzerine yağlıboya, Miraculous draught of fish (1610) oil on wood

Balık sadece Hristiyan kaynaklarında resmedilen bir mücize değil, İslam minyatürlerinde de karşımıza çıkar. Yunus Peygamber’in balık tarafından yutulduğu bir İslam minyatüründe Yunus bir melekle tasvir edilir.

Diğer yandan, Hristiyanlığın en eski sembollerinden biri — ve birçok mozaikte ya da kutsal resimde görmeye alışık olduğumuz bir sembol — balıktır.

Ihthis sembolünde gördüğümüz iki yarım çemberin birleşimi Vesica Piscis’tir (Latince’de balık kesesi anlamına gelir), matematiksel ve mistik bir semboldür. Vesica piscis’in uzunluk-yükseklik oranı Pyhtagoras’ın çalışmalarında 153:265 olarak ifade bulur. Pythagoras’ın sayılarla olan yolculuğu ve öğretileri, onu ruh göçü (metempsykhosis) öğretisine götürmüştür. O, her şeyin temelini sayıya, hatta 1’e indirger. Her şeyin 1 sayıdan çıktığını savunur. Ruh ve var oluş 1’dir.

Balığın ölçüsü, balığın mucizeleri, aslında her şeyin bağlantıda ve 1 olduğunu anlatır bize. Kozmogonide (evrenin kökeni)  ve birçok mitte bu sır yeniden ortaya çıkar.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri tarafından yazılan Marifetnâme’de Yedi Göğün yaratılışının birkaç cümlesinde şöyle ifade bulur balık: ‘‘Sonra Hak Taâlâ, onun (kırmızı renkli, kırkbin başı, kırkbin boynuzu, kırkbin ayağı olan Linyuan adlı öküz) ayaklarını sabitleştirmek için bir büyük balık yaratmıştır ki, yedi deniz onun ağzında bir damla gibidir. Sonra Hak Taâlâ, o balığın altında bir büyük deniz yaratmıştır ki, büyük balık, bu büyük denizde sükûn ve karar etmiştir. Sonra Hak Taâlâ, o denizi altıda, yedi tabaka cehennem yaratmıştır.’’

Balık,  Türk Mitolojisi için önemli bir unsur olmakla birlikte Altay Yaratılış Destanı’nda dünyayı

taşıyan üç balık, Türk kozmolojisinde ise yeniden doğuş, bereket ve huzurun sembolüdür. (Çetiner. M , İlden. S Türk Mitolojisinde Balık, Arteoloji Dergisi 2024 s 2).

Bu mitolojiler içinde öne çıkanlardan birisi de Altay Destanıdır. Tanrı Ülgen 3 adet balık yaratmıştır. Hatta bu destanda balıkların dünyaya destek oldukları da yazılmaktadır. Burada 3 sayısına dikkat etmek gerekir; Hz. Yunus’ta balığın karnında 3 gün 3 gece kalmıştı. 153 rakamı 9’a 3’ün katına tamamlanır. Boyutlar sınırsızdır, bu boyutlarda zaman bizim âlemimizdeki gibi geçmeyebilir. Balıklar bizlere boyutların varlığını, sayıların sınırsızlığını (Pythagoras’a göre 3, 1 den çıkar) hatırlatır. Türk mitolojisinde ölüm balığı olarak bilinen Doydu ve korkunç dev balık olarak bilinen Arat balığı da yeryüzünü taşıyan balıklardandır.

Artık bizler de görüyoruz, ‘balık’ semboller ve hikayelerle yaşantımızın tam ortasında duruyor. Sırları suyla birleşiyor, sudan gelen ve toprağa inen, havaya yükselen, rüzgarlarla ve ateşle bir aradalığını kutlayan bir öğreti gibi… Tüm kadim ve geçmiş öğretilerde olduğu gibi ancak dinlemesini, bakmasını, görmesini, hissetmesini bilirsek öğrenebiliriz. Balığın sırrı keşfedilmek için bekliyor, zamanlar ve boyutlar arası bir şeyler fısıldıyor.

Previous Story

Arzunun, Yaşın ve Direnişin Hikâyesi: “En Sevdiğim Pastam”

0 0,00