“İyi bir tiyatro tüm insanlara, kendine çekidüzen veren bir kadının ayna karşısında yaptığını yaptırır.” Oyun yazarı ve ilk Shakespeare yorumcularından Johann Elias Schlegel, 1764’te yazdığı bir yazısında, tiyatroda ‘ayna’ olma görevini böyle tanımlarken; İngiliz tiyatro ve sinema yönetmeni Peter Brook ise The Empty Space adlı kitabında, “Tiyatro, sürekli devrim demektir” der… Günümüzde de tiyatronun hemhâlı ‘ayna’ ve ‘devrim’ arasında gidip gelmekte ya da onu yaratanların ve seyredenlerin arzusu bu yönde! Lakin dünya ahvalinden ve coğrafya şartlarından nasiplenmemek imkansız; TÜİK verileri pek de iç açıcı değil! Pandemi ve sonrası gelinen süreçte de görüyoruz ki gösteri dünyası, özellikle tiyatrolar ve tiyatrocular kendi hallerine terk edildiler; o sebeple de hem ayna hem de devrim istenci şimdilik zor görünüyor! Fakat gündemin yoğunluğuna ve yorgunluğuna rağmen, hatta inatla; sezona harıl harıl çalışan tiyatro(cu)lar ve bu emeği es geçmeyip tiyatro koltuklarını boş bırakmayan seyirciler de var. İyi ki!
O vakit gelin, bu sezon tiyatro cephesinde, bizlere ayna ve belki de kişisel tarihimizde devrime (değilse bile, bir algıya veya başkalığa) rota olacak yeni oyunlara biraz göz atalım. Öncelikle, bir aracı olarak şu notu düşmemizde de fayda var: Kadim sanat tiyatro mesaisi, bu coğrafyada hiçbir zaman çok kolay olmadı ama son iki yıldır pandeminin etkisi, ekonomik kriz ve ülkenin siyasi ki, bugünlerde de seçim mevzuları sebebiyle, bazı tiyatrolar, yeni oyunlara / projelere girişme kısmında, zamana bırakmak zorunda kaldıklarını, henüz oyun sahnelemek konusunda maddi – manevi şartları netleştiremediklerini, özünde de güvensizlikle doğru orantılı olarak yarına dair kaygı hissiyatıyla yaşadıklarını ve Türkiye’de neredeyse anlık değişen konjonktürle daha da kararsız kaldıklarını belirtiyor ve ekliyorlar: “Umarız, geçen sezon yaşadığımız pek çok tiyatro mekanı vedasını bu sezon yaşamayız!” O sebeple de var olan oyunlarına devam edecek veya ikinci yarıda provaya düşecek tiyatrolar haricinde; şimdi hazırsanız, sizin için derlediğimiz bu sezonun yeni oyunlarından payınıza düşenleri ajandalara ekleme zamanı!
MODA SAHNESİ
Bu yaz başı, pek çok tiyatro sezona veda ederken, yönetmen Kemal Aydoğan ve (Birikim Dergisi’ndeki yazılarından aşina olduğumuz) yazar Derviş Aydın Akkoç’un ortak paydasından şekillenmiş, Cenk Dost Verdi ve Sedat Küçükay’ın performansıyla hayat bulan, şahsına münhasır bir sahneleme ve metinle yani Eşkal’le hemhal olduk. Sezonda devam edecek olan Eşkal haricinde ekip, iki yeni oyunla huzurlarımızda olacak: Şiirleri İngilizce, Norveççe, Rusça ve Galceye çevrilen, kafkaeskvari davasıyla tanınan siyasi tutuklu Şair İlhan Sami Çomak’ın çocukluğundan başlayarak tutuklanmasını, şairliğini, adalet mücadelesini ve hayatı anlama biçimini anlattığı Hayat Seni Çok Seviyorum. Gülseven Medar ve Ali Tekbaş’ın oynadığı, Kemal Aydoğan’ın yönettiği ve 8 Eylül’de prömiyer yapacak olan oyunun sahne tasarımı Bengi Günay’a, ışık tasarımı İrfan Varlı’ya, animasyon ve afiş tasarımı ise Saeed Ensafi’ye emanet. İkinci oyunsa çağdaş Norveç tiyatrosunun önemli isimlerinden Fredrik Brattberg’in yazdığı Eve Dönüşler. Yazarına Ibsen Ödülü’nü kazandıran oyunu yöneten Kemal Aydoğan, oyuncularıysa Caner Cindoruk, Nalan Kuruçim ve Alper Şimşek. Oyun, öldüğünü sandıkları oğulları Gustav’ın yasını tutan bir anne ve babanın hikayesine odaklanıyor ama durum şu ki; bir gün kapı çalıyor ve gelen, öldüğünü düşündükleri oğulları…
Nilüfer Kent Tiyatrosu
Murat Daltaban’ın sanat yönetmenliğindeki ekibin, bu sezon seyircisiyle buluşacak beş oyunu var. İlki, George Orwell’ın klasik romanı 1984. Daltaban’ın yönettiği oyunu, romandan oyunlaştıran Robert Icke ve DuncanMcMillan, Türkçeye çeviren Ayberk Erkay. İkinci oyun David Harrower’ın kaleminden çıkan, Erdem Avşar’ın çevirdiği, Batuhan Pamukçu’nun yönettiği Dünyanın Bütün İsimleri. Üçüncü oyun Aşkın En Kısa Gecesi’ni kaleme alanlar David Greig ve Gordon McIntyre, çeviren Çiğdem Kaplangı, yönetense Murat Daltaban. Dördüncü oyun Bir Kumarbazın Ölüm Kılavuzu’nu yazan Garry McNair, çeviren Cansu Aybaş, yöneten Güray Dinçol. Son oyunsa Polly Stenham’ın yazdığı, Erdem Avşar’ın çevirdiği ve Zeynep Çelik Küreş’in yönettiği Dişe Diş. Son iki oyunun prömiyerleri kasım ayında yapılacak.
GALATAPERFORM
Pandemide, YeniPerform, YeniMetin ve YeniDünya projeleriyle ve aslında açtıkları yeni alanlarla sanatseverleri mesut eden Galataperform ekibi, bu sezon iki yeni oyunla seyircisinin karşısına çıkıyor. İlk oyun La Calòrica adlı tiyatronun kurucusu, oyun yazarı, senarist ve yönetmen Joan Yago’nun yazdığı, Mark Levitas’ın yönettiği ve S. Seniz Coşkun Adıgüzel’in Türkçeye çevirdiği Fairfly. 5 Ekim’de prömiyer yapacak hikayenin oyuncuları ise Atakan Akarsu, Barış Gönenen, Begüm Akkaya ve Tuğçe Altuğ. Günümüz iş dünyasındaki acımasız rekabete, startuplar ve girişimcilik kültürüne ironik bir bakış açısı getiren Fairfly, çok para kazanma tutkusu, başarı saplantısı ve neoliberal söylemleri sorgulayan bir kara komedi. İkinci seyirlikse Itrı Karabulut’un yazdığı, Galataperform’un kurucusu Yeşim Özsoy’un yönettiği, Adana’da sıcak bir günde, bir cenaze evinde geçen, ‘eksilmek’ ve ‘kalmak’ tanımları üzerinden meramını anlatan Kalanlar adlı oyun. Eda Soylu’nun sahne tasarımını, Çağrı Beklen’in müziklerini, Şansım Adalı’nın kostüm, Ayşe Sedef Ayter’in ışık tasarımını üstlendiği oyun, 15 Ekim’de prömiyer yapacak. Bir ölümün ardından merhumenin evinde buluşan beş kadının eşyalarla ve birbirleriyle olan ilişkilerini trajikomik bir dille anlatan oyun, 2019’da Yeni Metin Festivali’den “Senenin Oyunu” ödülüne layık görülmüştü. Oyuncu kadrosunda da Suna Keskin, Kübra Balcan, Enginay Gültekin, Elif Ongan Tekçe ve Nilay Erdönmez yer alıyor.
DUENDE TİYATRO
“Duran, yürüyeni anlayamaz / Yol üstünde tek ‘yardım’ yolu, yürümektir.” Duende ekibi, Oruç Aruoba’dan veriyor merhabasını ve sezona ‘kendini bilmek’ temasıyla yazılan bir üçlemeyle hazırlanıyor. İpek Taşdan’ın yazdığı üçlemenin ilk oyunu Düşerken, seyirciyi bir uçak yolculuğuna davet ediyor. İkinci oyun Yüzüne Son Kez Bakarken, hayatımızın bir parçası haline gelen narsisizm, spiritüalizm, egoizm gibi kavramlara odaklanarak, abla – kardeş hikayesi üzerinden, duygusal manipülasyonu etik bağlamında sorguluyor. Üçlemenin sonuncusu ise Felaketlerden Önceki Çığ başlığını taşıyor ve “kendini bilmek ne demek” sorusunu tartışmaya açıyor. Platon’un Alkibiadis metninden hareketle oluşan eser, seyirciyi Sokratik diyaloğa davet ediyor. Ezcümle, “Soruyu kendine sormazsan yanıt da senin olamayacaktır” diyor.
ŞERMOLA PERFORMANS
Prömiyerini Almanya, Köln’de yapan ve ekim sonu gibi de ilk defa İstanbulluların karşısına çıkacak olan Şermola Performans’ın yeni oyunu Ez Eyşe Şan, bir biyografik anlatım. Yazan ve yöneten Mirza Metin, oynayansa, son yıllarda yönettiği kadın hikayeleriyle hafızaya aldığımız Berfin Zenderlioğlu. Bir kadın dengebejin hikayesinde Zenderlioğlu, kendine özgü vokal denemelerle (o yıllarda ‘müziğin taçsız kraliçesi’ olarak adlandırılan) Eyşe Şan’ın ruhunu çağırıyor ve onun hayata karşı direnişini anlatıyor.
KUMBARACI50
Beyoğlu’nda, Kumbaracı Yokuşu’nda, 13 sezondur, bambaşka hayatları, farklı karakterler aracılığıyla seyircileriyle buluşturan ekip, “Yeni anılar ve paylaşımlar için 14’üncü sezonu selamlıyoruz” diyor. Kumbaracı50, 22 Eylül’de yeni bir oyunla açılıyor: Volkan Çıkıntoğlu’nun yazdığı, Gülhan Kadim’in yönettiği, mahallenin ortasına düşen iklim krizini kara komedi bir yorumla ele alan Tek Kullanımlık Hikaye… Dünya prömiyerini 13 Ağustos’ta gerçekleştiren oyunda, İsmail Sağır, Murat Kapu ve Meriç Rakalar rol alıyor. Ekibin bu sezon bir dünya prömiyeri daha var: Burçak Çöllü’nün yazıp, yönettiği Çemberin Anası. Provalara eylül ayında başlayacağını belirten ekip, “Sezon içerisinde sürpriz buluşmalarımız da olacak” demeyi ihmal etmiyor!
KADIKÖY EMEK TİYATROSU
Pandemiden sonra beş yeni oyunla geçen sezona başlayan Emek, bu yıl ‘dönüşüm’ teması üzerinden sezonun ikinci yarısı, iki yeni oyunu daha bünyesine ekleyecek. Şimdilik ekibin paylaştığı bilgiler bu kadar… Pandemide, Bellek Online Fest. ile bellek teması üzerinden ‘beden hatırlar’ fikriyle yarattıkları performansları düşününce, bu sezona yine beyin karıncalanması yaşatacak işler çıkaracaklarına eminiz!
OYUN ATÖLYESİ
Oyun Atölyesi de bu sezon başlangıcını ikileyenlerden… İspanyol oyun yazarı Guillem Clua’nın Orlando, Florida’daki Pulse gece kulübü terörist saldırısından etkilenerek yazdığı, Gözde Kırgız’ın çevirdiği, Birkan Uz’un yönettiği ve Selen Öztürk ile Uğur Kanbay’ın paylaştığı Kırlangıç’ın sahne tasarımı Makbule Mercan, müzikleri Selen Öztürk, ışık tasarımı ise Emir Tatlı’ya emanet. Tek perdelik oyun, “Bizi insan yapan nedir? Olduğumuz ve yaptığımız onca şey arasında insanlığımızı gerçekten tanımlayan şey nedir?” sorularını seyircisine yöneltiyor ve yakın zamanda vefat etmiş annesinin anma töreninde şarkı söyleyebilmek için, şan tekniğini geliştirmek isteyen Ramon ve oldukça sert bir şan öğretmeni olan Amelia arasındaki hikayeyi anlatıyor. İkinci oyunsa Arnavut asıllı oyun yazarı Yeton Neziray’ın yazdığı, Senem Cevher’in Türkçeye çevirdiği ve Muharrem Özcan’ın yönettiği Acındırma Propaganda Birimi. Gerçek bir hikayeye dayanan oyun, otoriter yönetimin toplum ve birey üzerindeki etkilerini, eleştirel ve mizahi bir dille anlatıyor. Sahne tasarımını Makbule Mercan, müziklerini Tolga Çebi, ışık tasarımını Kemal Yiğitcan’ın üstlendiği oyunda, Mustafa Kırantepe, Hasibe Eren, Onur Özaydın ve Ezgi Coşkun rol alıyor.
MONOLOGLAR MÜZESİ
Ekip, iki ayrı seri ile seyirci huzuruna çıkıyor. Beş farklı aşk hikayesinin anlatıldığı Monologlar Müzesi Aşk ve yine beş farklı aile hikayesinin anlatıldığı Monologlar Müzesi Ailemiz… Adlarından da anlaşılacağı üzere aşk ve aile teması etrafında gezinen hikayeleri bizlerle paylaşanlarsa birkaç yıl içinde isimlerini daha çok duyacağımız genç yazarlar…
BİTEATRAL
Nadir Sönmez’in yazdığı, Ayşe Lebriz Berkem’in yönettiği Libido’nun, dekor – kostüm tasarımında Kübra Ateş, ışık tasarımında Kemal Yiğitcan, koreografisinde ise Orçun Okurgan’ın imzası bulunuyor. Dünya prömiyerini 13 Ağustos’ta yapan, Cemre Buğra Ün ve Fırat Bozan’ın oynadığı hikayenin konusu ise şöyle: Ekolojik kriz üzerine ait işler üreten sanatçı Hale, sanat satıcısından alıcısına uzanan ‘dar’ entelektüel kesim tarafından oldukça ‘beğenilen’ ancak kendisine göre -nihayetinde ‘yararsız’ gördüğü için- ‘başarısız’ olarak nitelendirdiği işler üretmektedir. Kendi ekosisteminin doğa gibi tahrip olduğunu hissettiğinden hayatı, enerjisi, libidosu, habitatı, şehri, evi, ilişkileri ve yaratıcılığına dair dürüstçe kendini sorgulama sürecine girer.
ALTKAT SANAT
Altkat Sanat, 10. yılını, Jean Paul Sartre’ın yazdığı ve ilk kez 1944’te sahnelenen Gizli Oturum ve Nevzat Süs’ün kaleme alıp yönettiği, Müge Saut’un oynadığı, kadın cinayetlerini anlatan Ten Rengi adlı oyunlarla kutluyor. Oyunda katledilmiş bir kadının hem kendi hayatı hem de başka cinayet kurbanı kadınların hikayesi birleşerek anlatılıyor. Oyun, ekimde sahnelenmeye başlayacak.
İKİNCİKAT
İkincikat ekibi, bugüne kadar pek çok kez sahnede dikize yattığımız Yeraltından Notlar’la karşımızda. Dostoyevski’nin, varoluşçu edebiyatın öncülü, 150 yıldır modern insanın ‘yeraltı dünyasının’ kapısını açık tutan güçlü eseri, Oğuz Arıcı’nın uyarlamasıyla ve Eyüp Emre Uçaray’ın düzenleme ve yönetiminde, tek kişilik bir oyun olarak sahnede olacak. Dostoyevski’nin kült metnine yapılan bu güncel uyarlamada, kişinin kendini var etmek ya da var olduğuna kendini ikna etmek için verdiği iç ve dış mücadele, bugünden ve buradan aktarılıyor. Henüz oyuncusunun netleşmediği metnin, ses ışık tasarımı Onur Akçiçek’e, kostüm tasarımı Derya Samur’a, dekor tasarımı Sırrı Topraktepe’ye ve ışık tasarım ise Enver Başar’a ait.
KADIKÖY HALK TİYATROSU
Ekibin yeni seyirliği, Madımak Katliamı’nın 30. yılında, Sivas’ta yaşananları, devletin olaylar karşısındaki tutumunu izleyiciye yeniden hatırlatmayı amaçlayan Sivas’a Ağıt adlı oyun. Ali Yalçıner’in yazıp, yönettiği, müzik, şiir ve anıyla bezenmiş oyunun müziklerinde Erkan Özkan imzası bulunuyor. Sivas’ta yakılan aydınlara ve yangından kurtulanlara bir saygı duruşu niteliğindeki oyun, otelin simgeleşen merdivenlerinde geçiyor. Gazeteci bir kadının, Madımak ziyareti sırasında karşılaştığı iki işçiyle arasında geçenlerin sahneye aktarıldığı oyunda gazeteciyi, geçtiğimiz sezon Celile’deki performansıyla övgüleri toplayan Ayşegül Yalçıner canlandırıyor.
ATLAS TİYATRO ARAŞTIRMALARI
Bu yıl 10. yılını kutlayan bir diğer ekipse Atlas… Geçtiğimiz sezon sonunda sahneledikleri Albert Camus’nün kült eserinden uyarlanan Yabancı oyununa devam edecek olan ekip, bu sezon sahnesine Dostoyevski’nin, bir gazete haberini okuyarak yazma kararı verdiği ve 1876’da kaleme aldığı Uysal Kız öyküsünü taşıyor. Oyuncuların henüz netleşmediği oyunu Sercan Özinan yönetiyor.
BEŞİKTAŞ KÜLTÜR MERKEZİ
BKM projesi bu defa son yıllarda adını sıkça duyduğumuz Ahmet Sami Özbudak’tan geliyor. Özbudak’ın yazdığı, Lerzan Pamir’in yönettiği Şimdi Gerçek Bir Şey Söyle adını taşıyan oyun, 60’larında bir kadın ve bir erkeği çatısına alıyor. Lise yıllarında tanışan ikili, yıllar sonra yeniden karşılaşıyor… ‘Naif bir aşk hikayesinin anlatıldığı’ oyunun prömiyeri ocak ayında yapılacak.
BU YAPIM
Burcu Görek tarafından hayata geçirilen Bu Yapım’ın yeni oyunu Karısına Göre Bir Halk Düşmanı, kasımda prömiyer yapıyor. Tamer Levent, Henrik Ibsen’in Bir Halk Düşmanı adlı oyununu ele alarak metni üç kişilik bir anlatı halinde uyarlamış. Orijinal metinde anlık olarak takip edilen olaylar, Levent’in uyarlamasında seyirciye olaylar olup bittikten sonra anlatılıyor. Seyircinin interaktif bir kurguyla oyunun aktif bir katılımcısı olması amaçlanıyor.
ŞİŞLİ TİYATROSU
Handan Gökçek’in yazdığı, Yılmaz Tüzün’ün yönettiği ve Kerem Memişoğlu’nun bestelerini yaptığı Elenika’nın prömiyeri 26 Ekim’de gerçekleşecek. Yasemin Şimşek Tüzün’ün dramaturjisini, İhsan Beginer’in koreografisini, Alpdoğan Selçuk’un ışık / dekor, Barbaros Şansal’ın kostüm tasarımını, Ali Poyrazoğlu’nun şiir seslendirme üstlendiği ve Tomris Çetinel ile Yasemin Ş. Tüzün’ün oyunculukları paylaştığı metinde, 6-7 Eylül Olayları sırasında hayatı alt üst olmuş kantocu Elenika’nın yaşadıkları ve bugünü anlatılıyor.
BeReZe TİYATRO
Ekip, üç oyunla sezonu karşılıyor. İlki oyun olan Molière’in Cimri’sinin prömiyeri ekimde. Oyunun yönetmeni Elif Temuçin, oyuncuları ise Erkan Uyanıksoy, Firuze Engin, Murat Kural, Özge Ünal, Can Çelik, İbrahim Can Sayan, Sevcan Başaydın ve Cansu Karagöz. İkinci oyun Eguène Ionesco’nun Kral Ölüyor eseri. Aralıkta seyircini selamlayacak olan oyunun oyuncuları henüz belli değil ama yönetmeni Semih Fırıncıoğlu. Üçüncü oyun ise Shakespeare’in Yanlışlıklar Komedyası. Yönetmenliğini Doğu Yaşar Akal’ın üstlendiği oyunun özelliği Bremer Shakespeare Company ile ortak gerçekleştirilecek olması. Coriolanus’daki gibi çift dilli olacak (Almanca ve Türkçe). Provalar ocak ayında başlıyor ve nisan ortası gibi de Bremen’de, Theater am Leibnizplatz’da prömiyer yapacak.
SEMAVER KUMPANYA
Semaver ekibi, İngiliz oyun yazarı, yönetmen ve oyuncu Moira Buffini’nin, 2001’de yazdığı Loveplay adlı dramatik komedi metnini sahneye taşıyor. Buffini’yi, daha öncesinde Şölen ve Sessizlik adlı oyunlarından hatırlayanlarınız olacaktır. Şimdilik oyunun yönetmeninin Sarp Aydınoğlu olduğu bilgisi elimizde.
MAM’ART TİYATRO
Sezona iki yeni oyunla merhaba diyecek olan Mam’art’ın ilk projesi, yaratıcı yapımcılığını tiyatronun kurucusu Feri Güler’in üstlendiği Jekyill ve Hyde müzikali… Tiyatrodan öğrendiğimiz, heyecan yaratacak 40 kişilik bir kadroyu sahnede görmeye hazır olun! Diğer oyunsa kesinlik kazanamadığı için şimdilik sürpriz…
DASDAS TİYATRO
Şebnem İşigüzel’in kaleme aldığı, Mert Fırat’ın yönetmen koltuğunda oturduğu, müzikli oyun Dünya Yerinden Oynar’ın sahne arkası emekçileri; koreografi Canberk Yıldız, müzik Persenk, ışık-dekor Cem Yılmazer, kostüm tasarımı Gül Sağer. 9 Eylül’de prömiyer yapacak oyunda, Alara Canay, Gökşen Ateş, Melisa Akman, Özge Borak, Özge Fışkın, Rana Büyükyılmaz ve Su Sonia aynı sahneyi paylaşıyor. Oyun, yedi kadının özgürlükleri için yan yana durduğu ve hayatları pahasına mücadele edişlerini konu alıyor. Oyunun koro şefi Başak Doğan, orkestra ise Barış Baykan, Cem Konuk, Efe Ekşioğlu, Emil Tan Erten ve Ezgi Daloğlu’ndan oluşuyor.
MON OFFİCİEL
Son olarak da usta isimler Füsun Demirel ile Settar Tanrıöğen’i aynı sahnede buluşturan ve provalarına başlanan Sidikli Kasabası Müzikali var. Ekimde seyircisine merhaba diyecek oyunun yönetmeni Kayhan Berkin, çevirmeni ise Barış Arman. Müzikalin koreografisini İzmir Tenim, müzik direktörlüğünü de Murat Kodallı üstleniyor. Bestesi Mark Hollmann’a, metni Greg Kotis’e, şarkı sözleri ise Hollmann ve Kotis’e ait olan Broadway kökenli satirik müzikal, bu iki ustanın oyunculuğunda yeniden seyredebilme heyecanının yanında, sezonun en çok konuşulan işlerinden biri olacağı da kesin! Hukuk, kapitalizm, sosyal bilinç, popülizm, bürokrasi, politika, holdingleşme gibi konularda (tatlı) sert eleştiriler yaparken bir yandan The Cradle Will Rock, Les Misérables / Sefiller gibi müzikalleri hatta müzikal tiyatro formunun kendisini taşıyan oyunun yapımını Mon Officiel yürütüyor.
VERSUS TİYATRO
ABD’li oyun yazarı ve yönetmen David Mamet’in politik doğruculuk ve cinsel taciz kavramlarını öğrenci-öğretmen ilişkisi çerçevesinde ele aldığı, 1992 menşeili Sınırlar’ı bu sezon, Versüs Tiyatro ile 484 ortaklığında seyredeceğiz. Cansu Kurgun ve Kayhan Berkin’in Türkçeye çevirdiği, Ecem Uzun ve Kenan Ece’nin rol aldığı oyunu uyarlayan ve yöneten Kayhan Berkin. Yine Kayhan Berkin yönettiği, Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazdığı, tek kişilik bir oyun daha bizleri bekliyor: Kibritin Ucunda. Detayları çok yakında!
BOA SAHNE
HEMHAL TİYATRO
FİZİKSEL TİYATRO ARAŞTIRMALARI
İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından, tiyatro sanatçısı Gülriz Sururi’nin bağışlarıyla hayata geçirilen ve tiyatronun gelişimine katkıda bulunan tiyatro topluluklarına veya kişilere verilen Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatro Teşvik Ödülü’nü, bu yıl Fiziksel Tiyatro Araştırmaları, Kadıköy Boa Sahne ve Tiyatro Hemhâl paylaşmıştı. Bu kapsamda bu sezon, Fiziksel Tiyatro Araştırmaları’ndan Haberci; Kadıköy Boa Sahne’den Fırtına ve Tiyatro Hemhâl’den ise Berci Kristin Çöp Masalları adlı oyunları seyredeceğiz.