Gamze Yalçın’ın Türkiye’deki ilk kişisel sergisi Büyükdere35’te I believe in spring başlığı ile açıldı. Yalçın’ın gezgin ruhu ve çalışma pratiği ile ürettiği eserleri doğa, deniz, ormanlar ve insanın olmadığı, görünmediği, uzak kaldığı yaşam bölgelerinden soyutlanarak ortaya çıkıyor. Sergideki resimler, çizimler, yerleştirmeler, doğayı
Vision Art Platform’da açılan Horror Vacui serginizin ismi çarpıcı, bu açıdan içeriğe dair de dikkat çeken bir yön sunuyor. Öncelikle sergi ismi ne anlama geliyor, nereden referansla başlığı oluşturuyor? Horror Vacui, aslında mimaride kullanılan bir kavram, güzel sanatlar alanına da 18. yüzyılın
M. Cevahir Akbaş küratörlüğünde 8 Kasım’da Kasa Galeri’de açılan Gizil Bir Empati başlıklı sergi insanların hayvanlar ile kurduğu duygudaşlığı ön plana alıyor. İnsan ve hayvanlar arasında kurulan iletişim, insanların evcil ve vahşi hayvanları ayırmadan geliştirdikleri diyaloglar, empati kavramı bu sergide disiplinler arası
Canan Tolon’un Tunnel Vision sergisi Dirimart’ın Beyoğlu Meşrutiyet Caddesi üzerindeki eski Union Française binasının en alt katında konumlanan yeni mekânında izleyiciyle buluşuyor. Tolon, tüm dünyanın Covid 19 salgını döneminde kapandığı zaman sonrasında oluşan sosyal rahatsızlıklar, kaygılar ve çeşitli huzursuzluklar üstüne hazırladığı eserlerini
Odunpazarı Modern Müze (OMM), üçüncü yılında Yas ve Haz başlığını taşıyan sergisiyle dünyayı algılama biçimlerimizi çağdaş beden kavramı üzerinden irdeliyor. Yerli ve yabancı 38 sanatçının disiplinler arası üretimleri ile kurgulanan sergi, insan olmanın sezgisel yönünü izleyiciye sunuyor. İnsana ait olumlu ve olumsuz
Türkiye’de uzun bir süredir bu denli kapsamlı bir serginizi izlememiştik. Sergi, tüm üretimlerinizden dikkatli bir seçki ile oluşturulmuş neredeyse mini bir retrospektifi şeklinde izleniyor. Bu noktada serginin oluşum süreci ve kavramsal perspektifinden söz eder misiniz? Vahap Avşar: Bu sergi fikri üç yıl önce
ÜNLÜ & Co sponsorluğunda düzenlenen ve Deniz Artun küratörlüğünde gerçekleştirilen “Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı”, Ekim ayının ilk haftasında Meşher’de açıldı. Sergi yaklaşık 1850–1950 arasında Türkiye’de yaşamış ve yaratmış sanatçı kadınların eserlerinden bir seçki ile Meşher’in üç katına yayılmış özel bir kurgu içinde
Hollanda, Eindhoven Van Abbe Müzesi’nde Mart ayının 13’ine kadar sürecek olan İki Paralel Yaşam, İki Paralel Estetik: León Ferrari & Gülsün Karamustafa başlıklı sunum Karamustafa ve Ferrari’nin kişisel sergilerinden oluşuyor. İki Paralel Yaşam, İki Paralel Estetik sergisi, León Ferrari’nin ve Gülsün Karamustafa’nın
Ahmet Öğüt’ün beş yıl aradan sonra Türkiye’de gerçekleşen kişisel sergisi “It can and has been” Dirimart’ta 1 Eylül’de açıldı. Sergide izleyiciyi stratejik kurgularla şaşırtmayı hedefleyen Öğüt’ün eserleri, kültürel açıdan problematik olan birçok konuyu disiplinler arası ölçekte tartışmaya açıyor. Ahmet Öğüt bu sergisinde
Pera Müzesi’nde Etel Adnan’ın tüm dönemlerine dair eserleri kapsayan disiplinler arası pratiklerde ürettiği eserleri izleyiciye sunuluyor. Çok kültürlü ve çok dilli bir yaşam süren Etel Adnan üretimlerine de bunu yansıtıyor. Resimleri, şiirleri, desenleri, baskıları, seramikleri, halıları, leporello’ları (akordeon şeklinde katlanmış defter) ve