İstanbul’da son yıllarda evrilen ve değişen kültürel miras alanları arasında belki de en değerli ve farklı değerlendirilen mekânlardan birisi Galata Rum İlkokulu, yakın zamanda yeniden restore edildi. Sanat etkinliklerine ve sergilere yer veren mekânın yeniden açılış sergisi ise Athanasios ve Marina Martinos
Yekhan Pınarlıgil ve Derya Yücel’in küratörlüğünü üstlendiği iki farklı sergi Nilüfer Belediyesi tarafından Bursa’da açıldı. Her iki küratörün sergisi de farklı kuşaklardan sanatçıları bir araya getiriyor ve farklı temalar üzerine yoğunlaşıyor. Nâzım Hikmet Kültürevi’nde sergilenen Ferruh Başağa ve Defne Tesal’ın çalışmalarının yer
Latince ‘Sentience’ kelimesi duyguları deneyimleyebilme anlamına gelir. Bu kelimenin kökeninden türemiş o kadar çok farklı sözcük var olur ki 1630’lu yıllarda ‘sentientem’ kelimesi ‘duygu’ anlamında kullanılmaya başlanır ve filozoflar tarafından yapılan tartışmalarda kelimenin derinliği yoğunlaşır. Sonuçta, bu sözcük düşünebilen varlık, neden sonuç
Yeni kitabınız “Kentin Aynaları / İstanbul’un Sanatçılarından Yansımalar” ismiyle çıktı. Bu kitapta sanatçıların yaratıcılık süreçlerini de ortaya koyuyorsunuz. Kitabınızı nasıl tanımlarsınız? Kitabın ana fikri ve projesi nasıl ortaya çıktı? Aslında kitabın tüm ana fikri sanatçı stüdyolarına girmek ve keşfetmek üzerine ortaya çıktı.
Yalnızlık Çağı sergisi nasıl ortaya çıktı? Buradaki eserlerden yola çıkarak tümel bir hikâyeye ya da kavrama ulaşmak mümkün mü? Yalnızlık Çağı uzun zamandır üzerinde çalıştığım ve yine uzun soluklu bir sergi serisi olarak tasarladığım bir proje. Bu nedenle Yalnızlık Çağı Vol. I
Sabo’nun Versus Art Project’te gerçekleşen son sergisi Golden Hours (Altın Saatler), anılar, fotoğraflar, hisler ve tüm bunların verdiği hislerin peşinde koşan anları bir araya getiriyor. Sergide üzerinden vaktin akmakta olduğu ideal bir zamana gönderme yapan altından saatler, aynı zamanda hayali bir mekânı da çağrıştırıyor.
Bill Fontana’nın sesleri görmeye ve hissetmeye başlaması, öğrencilik yıllarına, Cleveland Orkestrası’yla birlikte çalışma dönemine uzanır. O zamanlar bir müzisyen olmak için eğitim gören sanatçı, bahçede otururken, içerdeki orkestra enstrümanlarının sesi, dışarıdaki kuşlar, arabalar ve yaşadığımız yeryüzüne dair birçok sesin birleştiği bir an’ın
Salt Beyoğlu’nda yer alan Sahnede 90’lar, sahne ve performans kavramları odağında Türkiye’nin 1990’lı yıllarından sanat üretimlerini bir araya getirirken dönemin ruhuna da gerçekçi bir bakış açısı sunuyor. Serginin küratörü Amira Akbıyıkoğlu serginin sahne ve performans odağının önemli olduğunu ifade ediyor. Bu kavramlar aracılığı
Uzun süredir İstanbul’da, İstanbul’a dair bir sergi yapmayı planlayan Taner Ceylan, Âheste Çek Kürekleri Mehtâb Uyanmasın adlı sergisinde figürler üzerinden şehri yeniden keşfediyor ve izleyiciye yeni bir İstanbul fikri sunuyor. Bu keşif bir tesadüf değil, aslında sanatçının yıllar önce verdiği bir karar:
Sanat tarihi profesörü Terry Smith, bieninalfoundation.org adlı websitesinde yayınlanan Biennials: Four Fundemantals, Many Variations (Bienaller: Dört ana başlık ve birçok çeşitleme) adlı yazısında, yıllar içinde bienallerin tarihteki değişimini ele alırken, ilk başlıkta, bienallerin araştırma ve arşiv bazlı eserlerin gösterildiği ve sosyal uygulamalarla