Geçtiğimiz sene ortaya çıkan skandallardan ötürü büyük tepki çeken ve töreni iptal etmek zorunda kalan Altın Küre Ödülleri, daha kapsayıcı ve çeşitli bir profil oluşturabilmek adına bünyesinde yaptığı değişiklikler sonrası yeniden seyirci karşısına çıkmaya hazırlanırken; eleştirmen birliklerinin favorileri, yılın bağımsız hitleri ve ana akım stüdyo filmleri de yeni yılda Türkiye sinemalarına uğramayı ihmal etmiyor.
Altın Küre Ödülleri Açıklandı
Hollywood Yabancı Basın Birliği tarafından dağıtılan ve AMPAS’la (Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi) herhangi bir ortak noktaları olmamasına rağmen yıllardır Oscar’ın habercisi olarak anılan Altın Küre Ödülleri, komitelerinde hiç siyah üyenin yer almadığının ortaya çıkmasıyla geçtiğimiz sene büyük bir tepki çekmiş ve bu tepkilerin neticesinde ödüller törensiz olarak internet üzerinden dağıtılmıştı. Ağır eleştirileri dikkate alarak harekete geçen ve 103 yeni seçmeni bünyesine dâhil eden basın birliği, 62 farklı ülkeyi temsil eden yüzde 52’si kadın ve yüzde 51’i etnik çeşitliliğe sahip gazetecilerin katılımıyla daha kapsayıcı bir profil oluşturabilmenin ilk adımlarını atmış oldu.
Tüm bu iyi niyetli adımlara rağmen açıklanan aday listelerinde siyah oyuncuların azınlıkta kalması ve hiçbir kadın yönetmenin aday gösterilmemesi sosyal medyada hâli hazırda devam eden eleştirilerin daha da büyümesine sebep olurken, sektörün törene katılımının nasıl olacağı ve seyircinin ne tür bir tepki vereceği merak konusu. 10 Ocak gecesi komedyen Jerrod Carmichael’ın sunuculuğundaki törende dağıtılan Altın Küre Ödülleri’nin aday listelerinde öne çıkan filmler ise şöyleydi:
Seyircilerden ve eleştirmenlerden olumlu tepkiler almaya devam eden The Banshees of Inisherin; En İyi Film (Komedi/Müzikal), En İyi Yönetmen & Senaryo (Martin McDonagh) ve En İyi Erkek Oyuncu (Colin Farrell) gibi önemli kategoriler de dâhil olmak üzere toplam 8 adaylık kazanarak sezonun favorilerinden biri olduğunu hatırlatıyor.
Bağımsız sinema kanadından yarışa katılan ve yılın en çok konuşulan filmlerinden biri olan Everything Everywhere All at Once; En İyi Film (Komedi/Müzikal), En İyi Yönetmen & Senaryo (Daniel Kwan ve Daniel Scheinert) ve En İyi Kadın Oyuncu (Michelle Yeoh) kategorilerinin yanı sıra aldığı yardımcı oyunculuk adaylıklarıyla da iddiasını sürdürüyor.
Toronto Film Festivali’nden Seyirci Ödülü’yle dönen The Fabelmans; En İyi Film (Drama), En İyi Yönetmen (Steven Spielberg) ve En İyi Senaryo (Steven Spielberg ve Tony Kushner) gibi önemli kategorilerde yerini alarak Hollywood sinemasının gücünü hatırlattı.
Bir La La Land etkisi yaratamasa da basın birliğinin ağzına layık bir müzikal deneyim sunan Babylon; En İyi Film (Komedi/Müzikal), En İyi Kadın Oyuncu (Margot Robbie) ve En İyi Erkek Oyuncu (Brad Pitt) kategorileri de dâhil olmak üzere aldığı 5 adaylıkla dikkat çekti.
İlk filmin elde ettiği başarıya ulaşıp ulaşamayacağı merak konusuyken ilk gösterimleri sonrasında aldığı olağanüstü yorumlarla bir anda büyük bir heyecan yaratan Avatar: The Way of Water, En İyi Film (Drama) ve En İyi Yönetmen (James Cameron) adaylıklarıyla yarışa giriş yaptı.
Her sezonun olmazsa olmazı biyografi kontenjanını dolduran Elvis; En İyi Film (Drama), En İyi Yönetmen (Baz Luhrmann) ve En İyi Erkek Oyuncu (Austin Butler) kategorilerinde aldığı adaylıklarla öne çıktı.
Venedik Film Festivali’ndeki ilk gösteriminden beri övgülere boğulan TÁR, En İyi Film (Drama) ve En İyi Senaryo (Todd Field) adaylıklarının yanı sıra En İyi Kadın Oyuncu (Cate Blanchett) kategorisinin favorisi olarak gösterildi.
Filmekimi programında Türkiye izleyicisiyle buluşan ve seyirciden olumlu reaksiyonlar alan The Menu, En İyi Erkek Oyuncu (Ralph Fiennes) ve En İyi Kadın Oyuncu (Anya Taylor-Joy) kategorilerinde aldığı adaylıklarla listede göze çarpan bir diğer film oldu.
Yılın Merakla Beklenen Filmleri Vizyonda!
Merakla beklenen gişe filmleri ve ödül sezonunun favorileri, 2023’ün ilk aylarında Türkiye’de de vizyona uğruyor. Toronto Film Festivali’nde prömiyerini gerçekleştirdikten sonra seyirciler ve eleştirmenler tarafından övgü yağmuruna tutulan ve Oscar yarışının da favorilerinden biri olarak gösterilen Steven Spielberg’ün son filmi The Fabelmans (6 Ocak), İkinci Dünya Savaşı sonrası Arizona’da büyüyen ve sinemacı olmak isteyen Sammy Fabelmans’ın sinemanın gerçek hayatla olan bağlantısını keşfetmesini konu alıyor. Fragmanı yayınlandığı günden itibaren sosyal medyada büyük yankı uyandıran ve daha gösterime girmeden oldukça başarılı bir reklam süreci geçiren korku filmi M3GAN (13 Ocak), bir oyuncak şirketinde üretilen ve sonrasında canlanarak etrafa dehşet saçacak olan robot oyuncak temasıyla Chucky ve Annabelle gibi öncülleriyle akrabalık kuruyor. 2017 yılında iki dalda Oscar’a aday gösterilen İsveç yapımı En man som heter Ove’un (2015) Amerikan yeniden yapımı A Man Called Otto (13 Ocak), karısının ölümünden sonra her şeyden umudunu kesen Otto ismindeki bir adamın hayata yeniden tutunmasını anlatıyor ve başrolü deneyimli oyuncu Tom Hanks’e emanet ediyor. Margot Robbie’nin performansıyla övgüler toplayan, Whiplash (2014) ve La La Land (2016) gibi hit filmlerle bir anda Hollywood’un popüler yönetmenlerinden birine dönüşen Damien Chazelle’in yeni filmi Babylon (20 Ocak), erken Hollywood döneminin karşı koyulmaz cazibesini ve hızla yükselirken çabucak gözden düşen karakterlerini epik bir anlatımla ele alıyor.
Shrek 2 (2004) filminde gözüktüğü andan itibaren seyircinin favorisine dönüşen Çizmeli Kedi karakterinin ikinci spin-off filmi olan Puss in Boots: The Last Wish (27 Ocak), dokuz canından sekizini harcamış olan kedimizin kaybettiği canlarını geri getirmek için çıktığı fantastik yolculuğu anlatıyor. The Sixth Sense (1999) ve Unbreakable (2000) gibi klasiklerden sonra bir türlü seyirciyle ve eleştirmenlerle yıldızı barışmayan ancak Split (2016) filmiyle bir nebze de olsa yeniden heyecan uyandıran usta yönetmen M. Night Shyamalan’ın yeni korku filmi Knock at the Cabin (3 Şubat), kıyamet temasını ele alırken gittikleri tatil evlerinde silahlı bir çete tarafından rehin alınan bir ailenin yaşadıklarını anlatıyor. In Bruges (2008) ve Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017) gibi filmleriyle tanınan senarist-yönetmen Martin McDonagh’ın Filmekimi programında da yer alan son filmi The Banshees of Inisherin (3 Şubat), yıllar süren arkadaşlıkları biten iki adamın yaşadıkları ayrılık sürecini yönetmenin kendine has kara mizahıyla harmanlıyor.
Requiem for A Dream (2000) ve Black Swan (2010) gibi kült filmlere imza attıktan sonra kariyerinde farklı bir yol izlemeye karar veren Darren Aronofsky’nin dram filmi The Whale (10 Şubat), inzivaya çekilmiş bir İngilizce öğretmeninin görüşmediği kızıyla yeniden bağ kurma çabalarını anlatıyor. Yine Filmekimi’nde Türkiye izleyicisiyle buluşan ve Penélope Cruz’un harika performansıyla öne çıkan Emanuele Crialese’nin filmi L’immensità (17 Şubat), 1970’ler Roma’sında yaşayan ve kocası tarafından şiddete maruz kalan Clara’nın çocuklarıyla birlikte sürdürdüğü hayatı melodramatik bir şekilde odağına alıyor. American Beauty (1999), Road to Perdition (2002) ve 1917 (2019) gibi başarılı filmlerin yönetmeni Sam Mendes’in Oscar ödüllü oyuncular Olivia Colman’ı ve Colin Firth’ü bir araya getiren son filmi Empire of Light (24 Şubat), 1980’li yılların başında bir İngiliz kasabasında yaşayan iki insanın sinemayla ve müzikle birbirlerini iyileştirmesini anlatıyor.
