Alp İşmen ve “Aşk İle” - ArtDog Istanbul
Alp İşmen, "Who", kâğıt üzerine renkli kalem, 100x70 cm, 2024

Alp İşmen ve “Aşk İle”

Alp İşmen’in kişisel sergisi "Aşk İle", 8 Kasım-21 Aralık tarihleri arasında Antalya’daki Gülden Bostancı Galeri’de görülebilir. Bir önceki sergisinde olduğu gibi “aşk” temasıyla karşımıza çıkan sanatçı, Aşk insandan önce de vardı diyor.

//

Çağdaş sanatçı Alp İşmen’in yeni sergisi Aşk İle, 8 Kasım’da Gülden Bostancı Galeri’de açıldı. Sergi, sanatçının bir önceki sergisi Aşk imiş… (Mixer, 2023) ile birlikte değerlendirildiğinde kavramsal olarak bir anlatının devamı niteliğinde. Öte yandan Aşk İle sergisinde anlatının farklı katmanları ile sanatsal anlatımda başka teknik ve biçemler yer alıyor. Yine aşkın bilinmezliği, tanımsızlığı üstüne yoğunlaşan sanatçı, bu defa başkalarının sureti üstünden bir otoportre dizisi ile karşımıza çıkıyor. Bilinç dışının etkili olduğu işlerde sanatçı, başka suretlerin kendine yansıması üstünden aşkı betimliyor. Bu betimleme kesin çizgileri olan bir izleğe sahip değil; daha çok bir his, var oluş niteliğinde. Alp İşmen ile yeni sergisi, aşk temasına yaklaşımı hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.

Self Portrait, kâğıt üzerine karakalem, 56×76 cm, 2024

Bundan önceki serginizin adı Aşk imiş… idi. Şimdi Aşk İle sergisiyle izleyiciyle bir aradasınız. Aşk sizin için nedir?

Aşk bazen bizim icadımız, bahanemiz gibi geliyor bana: basitçe, çiftleşme dürtümüzü allayıp pullama merasimi. Ancak hepsi bu değil tabii, zamanla öyle geniş bir yelpazeye yayıldı ki bu duygu, gelenekselden günümüze kadar sanat tarihimizin temel taşlarından bir oldu.

Bedenimizin motor işlevleri, okuduğunuz bu derginin tüm molekülleri, hatta sayfalarının arasından burnunuza gelen matbaa ve mürekkep kokusunun hafızanızda araladığı kapılar, eğer elinizde tuttuğunuz bir kahve fincanı da eşlik ediyorsa bu okumanıza, onun dağılıp bir anda yok olmamasını sağlayan o pişmiş toprağı bile arada tutan da benim için aşk; negatifin pozitife çekilmesinin müsebbibi ‘aşk’. Tanrısal da diyebiliriz bu enerjiye: inanmamız şart değil. “Aşk insandan önce de vardı.”

Aşk imiş… serginizde lavi, çizim ve gravür tekniklerinden yararlanmıştınız. Aşk İle sergisinde teknik olarak bizleri nasıl işler bekliyor?

Aşk imiş… sergimin ana malzemesi mürekkep ve akrilikti. Suyla bir araya geldiklerindeki aşktı ilgimi çeken: biraz hızlı ilerleyen, sürprizlere açık bir aşk. Bunun ötesindeki dinginliği yine kâğıt üstünde yaratmanın bir yolu olarak karakalem ile üretmeye karar verdim diyebilirim. Yavaş, özenli, katmanlarla belirlenen suretlerimi kâğıdın yüzeyinde okşarcasına.


the Other, kâğıt üzerine karakalem, 75×80 cm, 2024

Bundan önce işlerinizde yer verdiğiniz, bilindik uzuvların birleşimiyle oluşturulmuş, cinsiyet ve aidiyet gibi geleneksel kategorilerin ötesinde yorumlanabilecek hibrit figürler sanki bu sergide seyircinin buluşabilmesi için ete kemiğe bürünmüş, onları sarıp sarmalayan uzuvları ile birlikte bir bütün hâlinde. İşlerinizdeki bu geçişi nasıl yorumlarsınız?

İlginizi çekebilir:  Galeri Selvin'den Camaltı Sergisi

Bedenle olan ilişkim belli bir ölçüde sakinleştikçe, onu yeterince sindirdiğim ve hatta her kuytusunu ezberlediğim zannıyla, güvenli yollarda uyuşmuşçasına teslim olduğumda başkalarının sureti belirmeye başladı baktığım aynalarda: bir nevi otoportreler üretmeye giriştim, bilinç dışının şekillendirdiği, neredeyse görünür hale geldiği.

Aşk İle serginizdeki işlerdeki figürlerin sanki hepsi tanıdık, geçmişte ya da bugün sevdiğimiz insanlar. Hepsinin ayrı bir karakteri, hissi, yolculuğu var. Yeni serginizdeki figürlerin bu anlamda bir ruh akrabalıkları var mı?

Yukarıda da dediğim gibi bütün bu tanıdıklıklar dünyayı sadece kendi varoluşsal yapılandırmalarımızla ürettiğimiz diğer imgesinin aslında kendimizi de oluşturduğu gerçeğidir diyebilirim. Kendimi soyutlayamadığım sanal alem karşılaşmalarından bir tortu, sahte anılar, imkânsız tanıdıklıklar birikiyor içimde ve ben bu gerçeği kabul ediyorum, sahipleniyor ve yeni bir aşka dönüştürüyorum derinimde.

Farewell, kâğıt üzerine karakalem, 95×140 cm, 2024

Aşk gibi sizin işlerinizin konuları da tanımsız olanın sınırlarında dolaşıyor. Kişisel olan evrenselle bütünleşiyor. Sizinle bir sohbetimizde de sözü geçmişti, başka söyleşilerinizde de denk geldim. Tanımsızlığın arasından sıyrılan, herkeste olduğu gibi sizin kişisel hayatınızda da yer edinmiş bir motif var: Anneniz. Sanat ve anne kavramlarını yan yana getirsek, neler söylemek istersiniz?

Anne demek sonsuz ve derin ya da sığ da olabilen bir üretim evreni demek. Benim bu günkü var oluşumda annemin rolünü inkâr edemem. Her çocuk sevildiğini, gözetildiğini bilerek en doğal haliyle beslenebilmeyi, büyümeyi hak eder. Travmasız bir gelişim yoktur elbet ancak bunun farkında olabilme, bununla birlikte yaşayabilme yetisinin ebeveynimizden edinilebilen bir beceri olduğunu düşünüyorum.

Annem beni çok sevdi. Belki de biraz fazla sevmiştir, kabul. O beni bu dünyaya getirirken neler yaşadı bilemem ama onunla yaşamak nasıl bir şeydi çok iyi biliyorum. Resimlerimi de bu itkiyle yapıyorum, mümkün olduğunca düşünmeden… Annemi o güzel ellerini okşayarak uğurladım bu dünyadan. Kendi evinde ve yatağında. Kendi annesinin hayalini arayarak duvarlarda… Ben de benzer bir yaratı sürecinde kendi hayallerimin peşinde, onun beni ne kadar derin sevdiğinin bilinciyle yaratıyorum resimlerimi, kendimden vazgeçmemeye gayret ederek.

 

Previous Story

Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’nden İlham Veren Sergi: “İyi Bak Dünyana”

Next Story

Sarkis’ten “Gökkuşağı Renkleriyle Çocukların Yağmur Çağrısı”

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.