Washington D.C.’deki National Gallery of Art (NGA), ABD hükümetinin kapanmasıyla birlikte kapılarını süresiz olarak kapattı. 1 Ekim Çarşamba günü başlayan bütçe çıkmazı, yalnızca kamu hizmetlerini değil, ülkenin en önemli kültür kurumlarını da doğrudan etkiliyor. Müzeden yapılan açıklamada, “National Gallery geçici olarak kapalıdır ve tüm programlar ikinci bir duyuruya kadar iptal edilmiştir” ifadeleri yer aldı.
2023’te 3,8 milyon ziyaretçiyle ABD’nin en çok ziyaret edilen müzesi olan NGA, geçtiğimiz yıl New York’taki Metropolitan Museum’u geride bırakarak ülkenin en popüler sanat kurumu olmuştu.
Federal hükümetin kapanması, Kongre’de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki harcama ve sağlık politikaları anlaşmazlığından kaynaklanıyor. Ancak kültür alanındaki etkiler, bu teknik çıkmazın çok ötesine geçiyor. Smithsonian Enstitüsü’ne bağlı 21 müze ve Ulusal Hayvanat Bahçesi, geçen yılın ödeneklerinden kalan bütçeyle 11 Ekim’e kadar açık kalabilecek. Eğer o tarihe kadar bütçe onaylanmazsa, Smithsonian da kapılarını kamuya kapatacak.
Bir Kapanıştan Fazlası
NGA’nın kapatılması yalnızca ekonomik bir tedbir değil; Trump yönetiminin ikinci döneminde kültür politikalarında yaşanan daha geniş bir dönüşümün yansıması olarak okunuyor. Ocak ayında yeniden göreve gelen Trump, dokuz ay içinde 150’den fazla başkanlık emri imzaladı ve yeni kurduğu Government Efficiency Department (DOGE) aracılığıyla Institute of Museum and Library Services (IMLS) gibi kurumların bütçelerini ciddi biçimde kesti. Aynı zamanda federal destekli müze ve arşivlere yönelik denetimleri artırdı.
Bu baskı ortamı, sanat kurumlarının bağımsızlığını doğrudan tehdit eden adımlarla birlikte ilerliyor. Ağustos ayında Smithsonian’ın Latino sergisi ¡Presente! sessizce kapatılmış, sanatçı Amy Sherald eserine müdahale edildiği gerekçesiyle Smithsonian’daki sergisini iptal etmişti. Eylül ayında Trump, ulusal parklarda kölelikle ilgili tarihsel materyallerin kaldırılmasını emretmiş; 19 Eylül’de ise bir federal mahkeme, Ulusal Sanat Vakfı’nın (NEA) “cinsiyet ideolojisini teşvik eden projelere fon verilmez” kararını Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmişti.
Tüm bu gelişmeler, ABD’de sanat kurumlarının yalnızca mali değil, ideolojik bir kuşatma altında olduğunu gösteriyor. Müzelerin, sanatçıların ve kültür üreticilerinin “tarafsızlık” bahanesiyle sansüre zorlandığı bir dönemde, National Gallery of Art’ın kapanışı sembolik bir kırılma noktası gibi görünüyor.