Bir Dokuma Hafızası: 90’lardan Beri Halı’dayız - ArtDog Istanbul
“90’lardan Beri Halı’dayız” sergisinden bir görünüm, Salt Beyoğlu. Fotoğraf: Metean Bars / Salt

Bir Dokuma Hafızası: 90’lardan Beri Halı’dayız

Geleneksel bir halı atölyesinden, güncel sanatla örülen kolektif bir belleğe dönüşen Halı Atölyesi’nin hikâyesi şimdi Salt Beyoğlu’nda. 90’lardan Beri Halı’dayız sergisi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’ne bağlı Halı Atölyesi’nin sanat eğitimine yaklaşımını, gündelik hayatla kurduğu bağı ve kolektif üretim imkânlarını odağına alıyor.

Bir zamanlar Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin kalabalık koridorlarında, “rahat bir atölye” olarak anılan bir yer vardı. Adının çağrıştırdığı geleneksel tekniklerin ötesine geçmekte ısrar eden bu atölyede, halı dokumak sadece bir zanaat değil; birlikte düşünmenin, üretmenin ve itiraz etmenin bir yoluydu. 1990’lardan itibaren, görsel sanatçı Gülçin Aksoy’un öncülüğünde şekillenen Halı Atölyesi, ilmek ilmek örülen fikirlerle akademinin sınırlarını aşarak kolektif bir hafızaya dönüştü.

İşte şimdi, bu benzersiz eğitim pratiği, bir araya gelmenin, muhalefet etmenin ve üretmenin başka türlü mümkün olduğunu hatırlatan bir sergiye konu oluyor: 90’lardan Beri Halı’dayız, Salt Beyoğlu’nda ziyarete açıldı.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’ne bağlı Halı Atölyesi’nin sanat eğitimine yaklaşımını mercek altına alan 90’lardan Beri Halı’dayız sergisi, gündelik hayatla kurulan bağları, yaratıcı muhalefet biçimlerini ve kolektif üretimin imkânlarını araştırıyor. Sergi, atölyenin yıllar içinde ördüğü fiziksel ve kavramsal ilişkilerin izini sürüyor. Bu belleğin içinden geçen sanatçılardan arşivlere, kişisel işlerden ortak üretimlere uzanan bir kolaj sunuyor.

“90’lardan Beri Halı’dayız” sergisinden, Salt Beyoğlu. Fotoğraf: Metean Bars / Salt

Serginin başlığı da tıpkı içeriği gibi, bir kolektif belleğe, bir ortak düşe dayanıyor. 90’lardan Beri Halı’dayız ifadesi, Halı Atölyesi’nde 2009–2015 yılları arasında bulunan sanatçı ve akademisyen Duygu Sabancılar’ın gördüğü bir rüyadan ilhamla ortaya çıkmış. Bu rüya, Gülçin Aksoy ve atölye öğrencileri tarafından bir pankarta dönüştürülmüş—kelimenin tam anlamıyla, bir beze dikilmiş. O pankart, ilk kez 2016 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleşen Buradan Nereye? Kolektif Sanat Pratikleri sergisinde görücüye çıktı. Bugün ise bu slogan, Halı Atölyesi’nin hafızasını ve direncini simgeleyen bir başlık olarak Salt’ta karşımıza çıkıyor.

Akbank
Akbank Mobil

Sıra Dışı Bir Atölye

Atölyenin hikayesini en başa saralım. 1976-1977 döneminde ressam ve akademisyen Özdemir Altan’ın girişimi ve teşvikiyle, ressam ve akademisyen Zekai Ormancı’nın (1949-2008) idaresinde kurulan bu uygulama atölyesi, her daim “rahat atölye” olarak etiketler; hatta adının çağrıştırdığı geleneksellikten ötürü hafife alınır. Bazı öğrencilerin son tercihidir; kimisi de uygulama atölyesinde sürdüreceği üretim resim yaptığı zamandan çalmasın diye buraya yönelir. Ne var ki bu rahatlık ilerleyen dönemde beklenmedik bir sonuç doğurur.

Fotoğraf: Metean Bars / Salt

1992’de Halı Atölyesi’ne asistan olarak atanan görsel sanatçı ve akademisyen Gülçin Aksoy (1965-2024) ile ona eşlik eden bir grup öğrenci ve yol arkadaşının önayak olduğu dinamizm, 1990’lar sonundan itibaren atölyeyi günbegün dönüştürür. Açığa çıkan bu sinerji, Aksoy’un hem fiziken hem de fikren açık tuttuğu atölye kapısından taşıp önce okulun koridorlarına, sonra da İstanbul’un güncel sanat ortamına yayılır. Halı Atölyesi’nin üretim modeli, 2000’li yıllarda İstanbul’daki bağımsız sanat inisiyatifleri, feminist çevreler ve disiplinlerarası kolektiflerle kurduğu ilişkiler sayesinde çoğalır, çeşitlenir ve genişler.

“Bir halıyı da dokuyabilirsiniz, bir fikri de”

İplik ve dokuma, Halı Atölyesi’nde salt bir malzeme ve teknik olarak değil; aynı zamanda uzun vadeli bir düşünme ve ilişkilenme biçimi olarak varlık gösterir. Aksoy, içine kapanık bir sanat eğitiminin uygulayıcısı olmaktansa, “Bir halıyı da dokuyabilirsiniz, bir fikri de” yaklaşımına sahip çıkarak geleneksel halı dokuma pratiğini performans ve gündelik hayatla iç içe geçirir. Kendisiyle beraber düşünen, yorumlayan ve harekete geçen öğrencileriyle dokumanın (yatay) atkıları ve (dikey) çözgülerinden kavramsal açılımlar üretmenin, kelimelerle oynayıp sözler ve sesler türetmenin yollarını arar. Halı, artık ders programlarına sıkışmayan, müfredat dışı ilgilere kulak veren “açık bir atölye” hâline gelir.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Halı Atölyesi öğrencileri çalışırken, tahminen 1990’lar.

Halı Atölyesi, sanat akademisinin ataletinden erkek egemen toplum yapısına, devlet aygıtlarından kurumların estetik algısına bir dolu meseleyi işler. Gündemi takip etmekten hiç vazgeçmeyen atölyede, AtılKunst sanatçı kolektifi (2006-2013), Garip Bir Pandik 1 (Halı Atölyesi, 2011) ve Garip Bir Pandik 2 (Rumeli Han, 2012) performansları, 3/1 (Halı Atölyesi, 2013) sergisi ile fanzinlerden dikişlere nice plan ve proje, tekerrür eden meselelere tepkiden doğar.

Kuşaklararası Bir Üretim

90’lardan Beri Halı’dayız sergisi, Halı Atölyesi’nin dillere pelesenk olmuş “Aynı yöne ayrı pedal, ayrı yöne aynı pedal” şiarından yola çıkarak atölyedeki ortak pratiklerin tarihine ve bireysel yönelimlere ışık tutuyor. Geçmişten bugüne dokunan bir topluluğun ilmeklerini sökerken kuşaklar arası bir üretim akrabalığının peşine düşüyor. 1 Mart 2026’ya dek Salt Beyoğlu’nda ziyarete açık olan sergiye eşlik eden programlar, 1 Ekim Çarşamba günü Salt Beyoğlu, Kat 2’de Şiva Canbazoğlu’nun a tangible blue adlı performansı ile başlayacak. Ayrıntılı bilgi için saltonline.org. adresini ziyaret edebilirsiniz.

Previous Story

Yaşamın Kökenlerinde Spekülatif Bir Yolculuk

0 0,00