Batman deyince aklınıza ilk gelen isim Michael Keaton mı, Christian Bale mi, yoksa filmi tutmazsa porno sektörüne gireceğini açıklayan Robert Pattinson mı? Bundan on yıl sonra bu sorunun cevabı, yeni Batman’ler, Spider-Man’ler ve sayısını unuttuğumuz X-Men’ler üretilmeye devam edeceği için muhtemelen hiçbiri olacak; çünkü Hollywood’un yıllardır süregelen üretim krizi, artık iyice ayyuka çıkmış durumda. Oscar sahnesinde görmeye alışık olduğumuz biyografiler, ilham verici spor hikâyeleri ya da seyircinin bam telini hedef alan dramlar bir yana, tür sineması—özellikle fantastik ve korku filmleri—iyice çıkmaza girmiş gibi duruyor. 2010’lu yıllarda yükselişe geçen “elevated” korku alttüründe It Follows (2014), Get Out (2017) ve Hereditary (2018) gibi filmler tür filmlerinin eleştirel anlamda da başarılı olabileceğini gösterse de gişede öncülleri kadar ses getirememesi, yapımcıların çok da ilgisini çekmemiş olacak ki 80’li, 90’lı ve hatta 2000’li yılların kült filmleri birer birer yeniden çevrilmeye devam ediyor.
Dijital Platformlar ve Pandemi
Fantastik ve aksiyon türünde ise özgün işlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Buna karşılık, hikâyenin nasıl başlayıp nasıl biteceğini çok iyi bildiğimiz formüller yeniden rağbet görmeye başladı. Bu noktada, 2020 yılında hayatlarımızı felç eden pandeminin etkilerini göz ardı etmek mümkün değil. Evet, Hollywood her zaman kült filmleri yeniden yapmayı ve devam filmleriyle bu hikâyeleri sömürmeyi seven bir mekanizmayla çalışıyordu; fakat kültürel küreselleşmenin ve çeşitlilik politikalarının etkileriyle özgün işler de büyük başarılar yakalamaya başlamıştı. Pandemi döneminin, işte tam da bu noktada sinema sektöründe büyük bir tıkanıklığa yol açtığını söylemek mümkün. Sinema salonlarının büyük oranda seyircisini kaybettiği bu dönemde, her geçen gün yeni bir alternatifi çıkan dijital platformların insanlara konforlu evlerinde sağladığı sinemasal deneyim, “normal” hayatlarımızı çağrıştıran nostalji duygusuyla besleniyordu ve seyirciyi yeniden salonlara çekebilmek için tam da bu duygunun yeniden canlanmasına ihtiyaç vardı. Nicole Kidman’ın ikonik AMC reklamından bile daha çok konuşulan Top Gun: Maverick (2022), bu açıdan oldukça büyük önem arz ediyor. Hollywood film endüstrisinin büyük ticari kayıplar yaşadığı bu dönemde seyirciyi yeniden salonlara çekmeyi başaran ve tam da bu yüzden Akademi Ödülleri’nde “En İyi Film” adaylığıyla ağırlanan film, nostalji pazarlamasının en başarılı örneklerinden birisi olabilir. Ne yazık ki Hollywood, bu pazarlama stratejilerine sıkışmış durumda ve aynı formüllerle ayakta kalmaya çalışıyor gibi gözüküyor.
İlk filmiyle Joaquin Phoenix’e çok hak ettiği Oscar’ı kazandıran Joker’ın (2019) bir o kadar gereksiz devam filmi Joker: Folie à Deux (2024), ne ara üçüncü filmin çekildiğini bile anlamadığımız Venom: The Last Dance (2024), ilk filmi dışında pek bir şey vaat edemeyen Despicable Me 4 (2024), klasik animasyonların “live action”a çevrilme furyasında izlediğimiz The Little Mermaid (2023) ve Snow White (2025), orijinal kadroyla aynı etkiyi yakalamaya çalışan Ghostbusters: Frozen Empire (2024) ve Wes Craven’sız anlamını yitiren Scream’in (1996-2000) yeni nesil serisi (2011-2026), ilk bakışta dikkat çeken ama içerik açısından kısır kalan yapımlar. Bahsi geçen filmlerden beklentileri karşılayan ya da aşan bir yapım olmasa da ekonomik daralmanın küresel olarak derinden hissedildiği bir dönemde sinema bileti almak “lüks” hâline geldiği için, izleyici yalnızca keyif alacağını öngördüğü tanıdık hikâyelere yatırım yapmayı tercih eder oldu.Örneğin, ilk filmi oldukça başarılı bir korku olan Final Destination (2000-2011) serisinin yeniden hortlamaya hazırlandığı Final Destination: Bloodlines (2025) filminin sadece fragmanının bile rekor bir görüntülenmeye ulaşması tam da bu yüzden olsa gerek.
Türkiye’de Durum
Tabii ki bu durum Hollywood’la sınırlandırılamayacak kadar büyük bir ölçeği kapsıyor ve Türkiye de küresel kültür tüketiminin, yaratıcı tembelliğin ve nostaljik seyirci beklentilerinin oluşturduğu bu büyük yapbozun parçalarından bir tanesi. Ülkemizde Mayıs-Haziran aylarının vizyon takvimine baktığımızda özgün bir iş görmek veya heyecan verici bir film özeti okumak neredeyse imkânsız; çünkü kült Hollywood filmlerinin yeniden gösterimi, devam filmleri ve yeniden yapımlar bütün salonları işgal etmiş durumda. Arada Ölü Mevsim (2024) ve Su Yüzü (2024) gibi “festival filmleri” dikkat çekse de sekizinci filmiyle seyirciyle buluşmaya hazırlanan Siccin (2014-2025) serisi ve diğer dini-korku ve komedi türündeki filmler, seyirci pratiklerine dair önemli ipuçları veriyor. Öyle ki, 2000’li yılların kült dizisi Sihirli Annem’in (2003-2012) yıllar sonra çekilen sinema filmi Sihirli Annem, Hepimiz Biriz (2025) bile -oldukça aceleye getirildiği bariz olan fragmanına rağmen- daha çok konuşulacak gibi duruyor.
Bunun dışında, yıllardır devam eden ve “ne bitmez görevmiş” dedirten serinin “sözde” son filmi Mission Impossible: The Final Reckoning (2025) ve tek bir dans sahnesiyle viral olmayı başaran robot oyuncak M3GAN’ın yeni bir terör estirmeye hazırlandığı M3GAN 2.0 (2025) da vizyonda seyircileri bekliyor. Tüm bu yeniden üretimlerin ve nostaljik pazarlama stratejilerinin arasında bir nebze de olsa merak uyandıran 28 Years Later (2025) ise 30 Haziran’da vizyona giriyor. Oscar ödüllü senarist-yönetmen Danny Boyle’un yeniden kamera arkasına geçtiği film, 28 Days Later (2002) ve 28 Weeks Later (2007) filmlerinin devamı niteliğinde post-apokaliptik bir korku olarak dikkat çeken film, orijinal filmin hikâyesinden 28 yıl sonrasını anlatıyor. Başrollerde Aaron Taylor-Johnson, Ralph Fiennes ve Jack O’Connell gibi yıldız isimlerin yer alması ve senaryoda Alex Garland’ın da katkısının bulunması güzel detaylar olsa da neden üç yıl daha bekleyip ilk filmin tam 28 yıl sonrasında çekmedikleri sorusunu sormak ise kaçınılmaz. Cevabı ise basit: “It’s Hollywood!”.
28. Sayı şimdi basılı ve dijital versiyonuyla satışta!
ArtDog Istanbul basılı dergi satış noktalarını görmek için tıklayın.
Basılı dergi siparişiniz 1-5 iş günü içerisinde adresinize teslim edilir. Dijital sayı siparişiniz ise e-posta adresinize PDF olarak gönderilir.