Simurg Art Yayınları, Türkiye’de ses şiiri alanında yayımlanmış ilk örneklerden biri olan Nihat Özdal imzalı Dans’ı okurla buluşturuyor. Yalnızca 50 kopya ile sınırlı bu özel edisyon, şiiri yazıdan çıkarıp ses, beden ve mekânla kurulan çok katmanlı bir deneyime dönüştürüyor.
Nihat Özdal’la Şiirin Başka Bir Boyutuna
Dans, bir kitap olmanın ötesinde, bir ses nesnesi ve çağrışım makinesi olarak tasarlandı. Eski bir teyp kaseti kutusunda sunulan çalışma, Ezgi Tekin’in işitsel ve kurgusal düzenlemesiyle hazırlanan iki ses şiirini içeriyor. Proje, hafızanın ritmini, bedenin hareketini ve mekânla kurulan işitsel ilişkiyi araştırırken dinleyiciyi şiirin başka bir boyutuna davet ediyor. Parçalar dijital platformlardan da dinlenebiliyor. 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan Fütürist ve Dadaist ses şiiri geleneğine Türkiye’den çağdaş bir katkı sunan Dans, Henri Chopin, Kurt Schwitters ve Laurie Anderson gibi sanatçıların izinden ilerliyor.
Müziğin Değil Hareketin Şiiri
Nostaljik kaset formatıyla dikkat çeken proje, çağdaş sanat meraklıları ve koleksiyonerler için önemli bir arşiv niteliği taşıyor. Eser, kapağının altına gizlenmiş küçük bir kitapla tamamlanıyor; tıpkı eski şarkı sözlerinin albüm kapaklarına iliştirildiği zamanları hatırlatır şekilde. Bu kez yazılı olan ise müziğin değil, hareketin şiiri.
Nihat Özdal, dansı “bir düşünceyi bir olay şeklinde gösteren, sabitlenemez bir şey” olarak tanımlıyor. Mallarmé’nin dansı “görünür şiir” olarak adlandırmasına atıfta bulunan Özdal, kişisel olanı silerken bedeni bir hafıza alanına dönüştürüyor. Simurg Art‘ın yayımladığı Dans, hem görsel hem işitsel anlamda unutmaya karşı kurulmuş bir bedensel arşiv olarak öne çıkıyor.
Nihat Özdal’ın kitaplarından bazıları için tıklayın.