Arter’in 2025 sergi programı, Angelica Mesiti’nin Gelecek Zamanın Süregelen Hikâyesi adlı kişisel sergisiyle başladı. Serginin yanında Can Aytekin’in, Arter’in girişindeki atrium duvarı için özel olarak tasarladığı Duvar Çizimi de Arter’de görülebilecek.
Küratörlüğünü Nilüfer Şaşmazer’in üstlendiği Gelecek Zamanın Süregelen Hikâyesi sergisi İtalyan asıllı Avustralyalı sanatçı Angelica Mesiti’nin bir yağmur fırtınası sesinin on bir icracı tarafından el hareketleri ve beden perküsyonuyla canlandırıldığı performans videosu ile fosilleşmiş yağmur damlalarının fotoğraflarından oluşan baskı serisini bir araya getiriyor.
Can Aytekin’in, Arter’in girişindeki atrium duvarı için özel olarak tasarladığı Duvar Çizimi (Ters Yüz serisinden 10 kalıp ve 33 şekil) adlı eseri ise yağlı pastel boyayla yapılan mekâna özgü duvar çizimlerinden oluşuyor. Eser, resim ile mekân arasındaki ilişkiyi üst üste binen, türeyen ve tekrar eden formlar üzerinden incelerken çizgi, yazı, şekil, soyutlama ve temsil meselelerini odağına alıyor.
Gelecek Zamanın Süregelen Hikâyesi
Kolektif eylemler ile dilsel olmayan, hatta kimi zaman insana ait olmayan iletişim yöntemlerini araştıran Angelica Mesiti’nin Nilüfer Şaşmazer küratörlüğünde Arter’de izleyiciyle buluşan Gelecek Zamanın Süregelen Hikâyesi adlı sergi, ismini sanatçının aynı adlı videosundan alıyor. Videoda, sakince başlayan ve ardından güçlü bir kreşendoyla fırtınaya dönüştükten sonra yavaşlayarak sönümlenen yağmurun sesi, on bir icracı tarafından el hareketleri ve beden perküsyonuyla canlandırılıyor. Sanatçının bir okul bahçesinde tanık olduğu ve genellikle yaratıcı drama çalışmalarında faydalanılan bir oyundan esinle ürettiği siyah beyaz videoda, bir grup genç ellerini ovuşturma, alkışlama, avuçlarını birbirine sürtme, uyluklarına vurma ve parmak şıklatma gibi jestlerle yağmurun çiseleme ve sağanak arasında değişen ritmini taklit ediyor.
Serginin basın toplantısında konuşan sergi küratörü Nilüfer Şaşmazer, Mesiti’nin Arter ile ilişkisinin 13. İstanbul Bienali kapsamında Arter’in İstiklâl Caddesi’ndeki eski binasında sergilenen Vatandaşlar Bandosu (2012) adlı eseriyle başladığını söyledi. Şaşmazer, Gelecek Zamanın Süregelen Hikâyesi’ne dair şunları söylüyor:
“Angelica’nın yapıtları öncelikle kasıtlı olarak sözlü dile yer vermeyen ve genellikle ses – performans temelli işler ve her türlü bedensel sesin, jestin ve sessizliğin nasıl kullanıldığına potansiyeline ve işlevlerine bakan; bunların topluluklar için ve toplumlukların içinde ne tür anlamlar taşıdıklarını araştıran işler. Ben bedensel proformansalar büyüleyici ve hipnotize edici buluyorum. Sesin aslında hiç bir entelektüel birikime ihtiyaç duymayan ve bunu talep etmeyen bir gücü var. Dolayısıyla Angelica’nın işlerinde beni en çok etkileyenin de bu olduğunu söyleyebilirim.”
Sanatçı ise sergiyle ilgili, “Fikir çocukların oynadığı bir oyun üzerinden geliştirildi. Oyunun karmaşıklık içeren aynı zamanda pedagojik ve toplumsal bir boyutu da var. Amacım bu boyutları incelemek, anlamaya çalışmak ve olabildiğince çocuk oyunundan yetişkinlerin dünyasına aktarabilmek,” şeklinde konuştu.
Gelecek Zamanın Süregelen Hikâyesi adlı video etkisini giderek artıran kuşatıcı bir ses manzarası ve hipnotik bir görsel kompozisyon içerisinde performansçıların âdeta yağmurun kendisine dönüştükleri bu incelikli koreografi, kişileri birbirlerine ve çevrelerine bağlayan bir rezonans alanı yaratarak bireysel ile kolektif olan arasında köprü kuran ortak bir deneyimin taşıyıcısı hâline geliyor. Doğayı taklit etmeye dayanan bu basit oyun yoluyla yapıt, tek başına yapmanın imkânsız olduğu bir eylemin kolektif olarak yaratılma potansiyeline işaret ediyor. İsmini devam eden ve gelecekte belli bir zamana dek sürecek eylemler için kullanılan İngilizcedeki zaman kipinden (future perfect continuous) ödünç alan Gelecek Zamanın Süregelen Hikâyesi, izleyiciyi bugünün çalkantılı küresel şartlarını ve geleceğe dair tahayyüllerimizi kolektiflik ekseninde tekrar düşünmeye davet ediyor.
Sergide videoya, Mesiti’nin farklı kaynaklardan topladığı, fosilleşmiş yağmur damlası fotoğraflarını renkli fonlar üzerinde tekrar fotoğraflayarak ürettiği Genç Güneş’in Solgun Işığında Yağan Yağmur başlıklı serisi eşlik ediyor. Milyonlarca yıl önce taşların üzerine mühürlenmiş yağmur damlaları, yerkürenin jeolojik dokusunun kadim birer parçasına dönüşmüş tesadüfi anları imlerken, farklı zamansallıkların bir aradalığını ve geçici olanın tarihi şekillendirme potansiyelini vurguluyor.
Can Aytekin’den Arter Binası için Özel Tasarım
Can Aytekin’in, 2018’de Arter’de gerçekleşen Boş Ev başlıklı kişisel sergisinde gösterildikten sonra Arter Koleksiyonu’na dahil edilen Ters Yüz adlı serisinden yola çıkarak tasarladığı Duvar Çizimi, 10 geometrik form temel alınarak oluşturulmuş toplam 33 şekil içeriyor. Bu şekilleri Arter binasının giriş atriumu için mekâna özgü bir kompozisyonda bir araya getiren ve yağlı pastel boyayla doğrudan duvar yüzeyine uygulayan sanatçı, resim ile mekân arasındaki dinamik ilişkiyi üst üste binen, türeyen ve tekrar eden geometrik yapılar üzerinden inceliyor. Aytekin, sanat tarihinde ve görsel iletişimde geniş bir çağrışım alanına sahip kırmızı ve yeşil renklerin kullanıldığı yapıt aracılığıyla çizgi, yazı, şekil, tekrar, soyutlama ve temsil gibi meseleleri odağına alıyor.
Çizgi, yüzey ve mimari arasında bir geçişlilik de sağlayan işi Aytekin şöyle anlatıyor:
“Aslında çizmek bir yerde kazımak demek, iz bırakmak demek. Burada geçici süreliğine duvarda olan bu izler, sonra kaybolacaklar. Bu da beni ayrıca heyecanlandırıyor. Çünkü, ben bu seriyi kalıcı olamayan ama değişik şekilde bir araya gelerek, tekrarlanarak çoğalan ve farklı kombinasyonlarla yeniden bir araya gelebilecek aslında bir puzzle gibi düşünüyorum.”
İzleyiciye bir formu farklı perspektiflerden tahayyül edebilmesi için ipuçları sunan Duvar Çizimi görmenin koşullarının zamana ve mekâna göre değişebileceğini vurguluyor.