İçsel bir yolculuğa çıkmanın pek çok yolu var şüphesiz. Bunun en müdahalesiz biçimlerinden biri ise rüyalar olsa gerek. Bilinçdışının karşımıza çıkardıkları çoğu zaman bizi şaşırtır, hayrete düşürür. Nitekim Sürrealizm akımının kendi döneminde bu kadar öne çıkması ve etkisini hala sürdürmesi bunun en iyi kanıtıdır. Neriman Oyman’ın masalsı içsel yolculuğu da Kethüda Hamamı’nın mekânsal hafızası birleşince ortaya düşsel bir sergi çıkmış.
Zeynep Öztürk’ün küratörlüğünde ve Özgür Karaçak’ın kurduğu Artists&Collectors’ın ev sahipliğinde gerçekleşen “Bir Yokmuş”la Bitmeyen Masallar sergisi, Neriman Oyman’ın 40 yıllık sanat serüveninin kristalleştiği büyülü bir durak. Tarihî Hüsrev Kethüda Hamamı’nda açılan sergi, sanatçının iç dünyasını ziyaretçileriyle buluşturmakla kalmıyor; âdeta rüyalarla masalların kesişim noktasında yeni bir evren yaratıyor. Bu evren, sadece tuvaldeki renkler ve figürlerden ibaret değil; aynı zamanda bilinçaltının fısıldadığı hikâyeler, doğada yaşayan tüm canlılar ve zamanın sınırlarını aşan bir hayal gücüyle bezeli.
Oyman’ın eserlerinde renklerin oluşturduğu harmoniyi, bir melodinin iniş çıkışlarına benzetmek mümkün. Sanki her fırça darbesi bir notayı çağırıyor, her renk geçişi, bir ezgiyi yankılıyor. Özellikle hamamın tarihî atmosferinde eserler, bu masalsı doğanın birer kapısı gibi. Her biri, bir başka rüya diyarına açılıyor. Figürler, bazen insanı selamlayan bir kuş, bazen bilinçdışının derinliklerinden gelen sembolik bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.
Bilinçaltının Haritasına Yolculuk
Oyman’ın eserlerinde sürrealizmin etkisi hemen fark ediliyor. Bulutlara asılı süpürgeler, anahtarlar, uçan bir kaplumbağa gibi sürealist öğeleri yakalayabiliyorsunuz. Sanatçının çocukluğundan beri taşıdığı rüyalarla yoğrulmuş bir hayal dünyası, bu eserlerin ardındaki itici güç olmuşa benziyor. Böylece eserlerde sürrealist etkinin sadece 20. yüzyılın ilk yarısı ile sınırlı kalmadığını, günümüze kadar geniş bir yelpazede yankı bulduğunu anlıyoruz. Sanatçılar bilinçdışının derinliklerinden beslenen bu dili, sanat pratiğinde yeniden şekillendiriyor.
André Breton’un önderliğinde şekillenen bu akım, gerçekliği sorgulayan ve gözle görülür dünyanın ötesine geçmeyi amaçlayan bir hareket olarak ortaya çıkmıştı. Breton’un yaratıcı sürecin, bilinçli akıl ve mantık sınırlarının ötesine geçerek, bilinçdışının derinliklerine ulaşmayı hedeflemesi gerektiğini salık veren fikirleri, Freud’un psikanaliz teorisiyle paralel bir çizgide şekillenerek bilinçaltının sanat ve edebiyat üzerindeki tesirini ortaya koydu.
Freud’un rüyalar hakkındaki görüşleri, Sürrealistler için büyük bir ilham kaynağı olmuştu. Bilinçdışının en doğrudan yansıması olarak kabul edilen rüyaların sıradan gerçeklikle olan bağını keşfetmeyi hedefleyen Breton, rüyaların, gerçekliğin gizli yönlerini, çoğu zaman göz ardı edilen duyguları ve sembolik anlamları ortaya koymasından etkilenmişti. Sürrealistlerin sanata yaklaşımı da tam olarak bu noktada biçim almaya başladı; onlar için bilinçaltı, bastırılmış arzuların ve düşüncelerin özgürce ortaya çıkabildiği sınırsız bir evrendi.
Sürrealizme Güçlü bir Selam
Sürrealizmin etkisi çağdaş sanatçılarda da kendisini göstermeye devam ediyor. Türk sanatçı Neriman Oyman, bilhassa bilinçdışı ve rüya temalarını eserlerinde ustalıkla işliyor. Oyman, rüya imgelerini tuvallerine taşıyor ve her bir figür, her bir renk, birer bilinçdışı kodu gibi çözülmeyi bekleyen birer mesaj olarak yerini alıyor. “Ninemden dinlediğim hikâyelerden ilham aldım,” diyen sanatçı, sürrealizmin bilinçdışına ve rüyalara yaptığı vurguya güçlü bir selam gönderiyor.
Freud, 1895’te Fliess’e “Dünyayı gördüğüm yok, pek duyduğum da söylenemez.” diye yazmıştı. Neriman Oyman ise kendini “renkleri duyan, sesleri gören kadın” olarak tanımlarken, sanatını da tam olarak bu tanım üzerinden inşa ediyor. Renkler onun için sadece görsel bir öğe değil aynı zamanda bir ritmin görsel karşılığıdır. Bu yolculuk, özellikle “Bir Yokmuş”la Bitmeyen Masallar sergisinde kendini güçlü bir şekilde hissettiriyor.
Bir Yokmuş’la Bitmeyen Masallar, sadece bir sergi değil; aynı zamanda zamanlar ve mekanlar ötesine geçen bir anlatı. Neriman Oyman, 40 yıllık yolculuğunda sanatın evrensel dilini kullanarak insanlığa sesleniyor. Oyman’ın eserleri, izleyiciyi kendi içsel yolculuğuna davet ederken bilinçdışının derinliklerini keşfetmeye çağırıyor. Bu, masalların bitmediği, rüyaların gerçeklerle dans ettiği ve sanatın bizi her zaman biraz daha insana dönüştürdüğü bir evren.
Neriman OYMAN’ın Bir Yokmuş’la Bitmeyen Masallar sergisi, 2 Aralık’a kadar Tarihî Hüsrev Kethüda Hamamı’nda ziyaret edilebilir.