Nihat Özdal’ın sergi ile aynı ismi taşıyan “Mülkiyet Fikri” kitabından esinlenerek tasarlamış olduğu karma sergi Prizma Art Gallery’de açıldı. Aslı Özer, Bora Aşık, Cemal Şamlı, Cemil Olgun Can, Damla Çetinkaya, Ecem Dilan Köse, Fırat Koç, Mesut İkinci, Tuba Büyükdoğan, Şeyma Kaya’nın işlerinden oluşan sergi, sanatseverleri mülkiyet fikrini sorgulamaya davet ediyor. Serginin küratörü Nihat Özdal sorularımızı yanıtladı.
Mekân – Mülk İlişkisi Yorumu: Buz Küpleri
Günümüzde genel olarak “mülkiyet” kavramının nasıl bir karşılığı var sizce?
Bence tek karşılığı var: Kendine ait olmak, bu hepimizin en büyük ve tek mülkü.
Sizin “Mülkiyet Fikri” adlı bir kitabınız var ve bildiğimiz kitaplardan değil. Biraz anlatır mısınız?
Gökyüzü ile büyüyenlerdenim, sıcak Mezopotamya akşamlarında uykular çoğunlukla “taht” denilen yataklarda olur. Sayısız yıldız, ayın değişen şekilleri, bulut hareketleri… “Gökyüzü”nde geçen o çocuklukla başladı sanırım, evrenin ne kadar büyük olduğunu, dünyanın ve kendimin ne kadar küçük olduğunu o yaşlarda kavramaya başladım. Evren ölçeğinde bir mülk sahibi olmak için en az 100 gezegen ve 1 milyondan fazla yaşa ihtiyaç var. Mülk edilecek olanı ne kadar küçültsek de bu defa zamana yenileceğiz. “Mülkiyet Fikri” kitabı biraz bu düşünceler ile doğdu, elbette binlerce yıldır tartışılan bir konu ne ilk ne son olacak… Kitaptaki sözcükler boşlukta kalsın istedim, yani bir yer edinme, kağıda düşme, sınırlar belirleme olmadan, şeffaf bir düzlemde… Bu şekli ile form olarak geleneksel kitap deneyiminden ayrılıyor, okumak isteyince, yazıları belirgin kılmak için gökyüzüne tutmanız gerekiyor. Kendi gökyüzü tecrübeme çekiyorum okuru, mülk edinmenin de imkânsız olduğu yere…
Kitaptan sergiye uzanan süreç nasıl başladı, nasıl bir sergi kurguladınız?
Prizma Art Galeri İstanbul’da çok yeni, oradan bir “sergi yapalım” daveti geldiğinde “Mülkiyet Fikri” kitabı da yeni yayınlanmıştı. Edebiyattan çağdaş sanat alanına yolculukları severim, bu iki disiplindeki insanları buluşturmaya, yakınlaştırmaya da vesile oluyor. Galeriden Seda Çelik’in yardımcı küratörlüğünde ve Özgür Sönmez‘in ev sahipliğinde hız da kazandık. Kavram hem çok kısıtlı hem de yoruma göre çok geniş, sanatçıları belirlemek kolay olmadı.
Aslı Özer, Bora Aşık, Cemal Şamlı, Cemil Olgun Can, Damla Çetinkaya, Ecem Dilan Köse, Fırat Koç, Mesut İkinci, Tuba Büyükdoğan ve Şeyma Kaya’nın bu bağlama yakıştıklarını düşündüğüm eserleri olacak.
Bu sergiden, sergideki işleri görenlere ne kalsın istersiniz?
Sergiye gelenler, dünyadaki zaman ve mekân ile mülk ilişkisini en iyi yorumladığını düşündüğüm buz küpleri bulacak, buz küpleri sergiyi dolaşırken çözülecek ve ziyaretçilerinden elinde az önce bir kütlesi olan buzdan iki sözcük kalacak: Mülkiyet yoktur!