İş Bankası Resim Heykel Müzesi, Beyoğlu’nda renove ettirdiği 19. yüzyıl Pera binasında, Cumhuriyet’in 100. yılında kapılarını açtı. Resmi açılışı 26 Ağustos’a kamu açılışı ise 29 Ekim haftasına tarihlenen İş Bankası Resim Heykel Müzesi, Osman Hamdi Bey’den Hoca Ali Rıza’ya, Halife Abdülmecid Efendi’den MıgırdıçCivanyan’a, Şevket Dağ’dan Şeker Ahmet Paşa’ya, İbrahim Çallı’dan Nazmi Ziya’ya erken Cumhuriyet ve geç Osmanlı’nın pentür resmindeki kanonik isimleri İş Bankası Resim Heykel Müzesi koleksiyonu adı altında sanatseverlerle bir araya getiriyor.
Beyoğlu yirmi yıldır kültürel bir dönüşümün sahnesi konumunda. Tanzimat’tan günümüze İstanbul’un simge mekanlarından biri olan Beyoğlu, 2000’li yılların ilk on yılında sosyoekonomik değişimin belki de yabancılaşmanın ortamı oldu. Cadde-i Kebir’in kilit mekânlarının yavaş yavaş kepenklerini indirmesi -Vakko, Librairie de Pera, Markiz, Emek Sineması, Kemancı gibi- Cadde’nin simge mekânları haline gelen kurumların taşınmak, kapanmak ya da zorla kapatılmak suretiyle Pera’dan elini çekmesi sonucu, İstiklal Caddesi’nin heterotopik kimliği birbirinin aynısı kişiliksiz ve kimliksiz ekonomik oluşumların neredeyse mide bulandırıcı görünümüne evrildi.
ArtDog Istanbul basılı dergi satış noktalarını görmek için tıklayın.
Kapak Görseli: Mustafa Kemal Atatürk, Ankara’da açılan bir sergide heykeli incelerken, 1934, BYEGM
Kapak Tasarımı: Burcu Ocak
Beyoğlu nasıl kurtulur?
Karaköy Beyoğlu’nun namusunu bir süredir kurtarmaya çalışsa da, Beyoğlu’nun ayakları üzerinde durmaya ihtiyacı var. Fransız Sokağı’yla başlayan çaba pek bir sonuç vermese de, onun yakınlarında, İtalyan mıntıkası olarak bilinen Tomtom Kaptan Sokak yüz güldürüyor. Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi, Beyoğlu’nun bir kültür alanı olarak kendine yakışan çizgisini geri getirmeye çalışan moral verici girişimlerden. Bu minvalde, gerek bina gerekse konsept olarak Beyoğlu’nun pozitif mutenalaşma girişimlerine son katkı İş Bankası Müzesi’nden.
Gerçekten de İş Bankası Resim Heykel Müzesi Beyoğlu’nun bozulan kültürel dokusunu mevcudiyetiyle değiştirmeye namzet oluşumlardan biri olacağa benziyor. RenzoPiano’nun tasarımıyla yenilenen İstanbul Modern’i gibi, kültür mekanları ve sergiledikleri açısından içinde bulunduğu semti kültürel bakımdan iyileştirecek.
Cumhuriyet’in 100. Yılı ilgisiyle kamuya açılışını 29 Ekim’e denk getirmeleri politik bir tavır olarak da tesadüfi değil.
Ulaşılabilir bir müze
Beş kattan oluşan, dördüncü katında kalıcı serginin, ikinci ve üçüncü katlarında ise geçici sergilerin konumlandırıldığı müzenin giriş katı müze dükkânı ve kafe olarak tasarlanmış. Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’nda bulunan, Osman Hamdi Bey’den Şeker Ahmet Paşa’ya, Hoca Ali Rıza’dan İbrahim Çallı’ya pek çok sanatçının 2.700 civarında eserinden 600’e yakını Resim Heykel Müzesi’ndeki ilk geçici ekspozisyonlarda yer alıyor.
Kurucu küratörlüğünü mimar, sanat tarihçisi ve yazar Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun, Müzeolojik Danışmanlığını ise Burçak Madran’ın üstlendiği İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nde en önemli ayrıntılardan biri müzenin kurgusunun halka ulaşabilecek şekilde tasarlanmış olması; her yaştan her eğitim grubundan ya da kültürel bagajdan gelen izleyicilerin – çoğunluğu 1800’ler ile 1930’lar arasındaki zaman zarfına tarihlenen- bu kanonik eserleri anlayabilir, eserlere yaklaşabilir ve onlardan en azından keyif alabilir olması. Bu nedenle eserler ressam dizinine göre değil, eserlerin temalarının birbirleriyle olan bağlantıları dikkate alınarak yerleştirilmiş. Bunun için konsept sergi odaları tasarımından yararlanılmış. Bir konsept oda, mesela, İstanbul’un Avrupa yakası görünümleri olmuş. Bu odada, Avni Lifij’den İbrahim Çallı’ya, ressamların Avrupa yakasının çeşitli siluetlerini ayrı dokularla yansıtan bir resim şölenine tanık olunuyor. Bir başka dikkate değer ayrıntı, müzede sergilenen eserler özelinde sanatla tarihin iç içe geçmesi, geçmişten günümüze şehrin değişimini, yüz yıl öncesinin şehrinin ritmini insana Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanını anımsatırcasına aktarması. Bütün bu anlatılanlardan yola çıkarak aslında yapıtların başrol oyuncusunun İstanbul olduğunu; yüz yılı aşan bir dönemin o nadide İstanbul’u olduğunu fark etmek güç olmasa gerek. İstanbul’un camilerinden sokaklarına, florasına ya da ressamların belirli bir mekânı görme biçimlerine kadar lezzetli bir estetik yolculuk var.
Özetle, İş Bankası Resim Heykel Müzesi koleksiyonunun İstanbul’un hikayesini anlattığı söylenebilir ve bunu İstanbul’a dair mahir fırçaların kanonik eserleriyle gerçekleştiriyor. Bu eserlerin çoğunluğu erken Cumhuriyet dönemine ait ve bu doğrultuda çağdaş Türk resmini yansıtan bir seçki olduğu söylenemez. İş Bankası Resim Heykel Müzesi, gerek yapı gerekse eserleri bakımından, sanatın geçmişten bugüne bir bellek mekânı olmaya aday. Bunu kent, mekân ve eser üçgeni ile oluşturabilir. Hafıza geçmişi sadece korumaz, onun kimi parçalarını siler de. Müze; içinde bulunduğu mekân ve ev sahipliği yaptığı eserler anlamında geçmişin hangi parçalarını silmeyi seçmiştir? Bu sorunun yanıtını zaman gösterecek.