Prof. Dr. İlber Ortaylı. Kaynak: Habertürk

Prof. İlber Ortaylı: Hatay’ın Restorasyonu İçin Komisyon Kurulmalı

//

Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Habertürk’e Kahramanmaraş depremi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Ortaylı, “Hatay’ın tarihi restorasyonu için komisyon kurulmalıdır” diye konuştu.

Afşin Yurdakul’un sorularını yanıtlayan Ortaylı, “Antakya bize binlerce yıllık imparatorlukların mirasıdır. Onu korumak zorundayız. İnanıyorum ki, bu korumayı da Türkiye Cumhuriyeti yapacaktır. Etrafta buna el atabilecek, düzenleyebilecek başka bir güç, iktidar düşünülemez. Eski ile yeni yanyana. Eskiye belli ki kötü müdahaleler yapılmış zaman zaman. Onu tekrardan aslı ile ortaya çıkarmak şart olmalı. Antakya için hususi bir komisyon kurarak işi götürmeliyiz” diye konuştu. Ortaylı’nın açıklamalarından öne çıkanlar şunlar oldu:

Deprem sonrası Hatay’ın drone ile çekilen görüntüleri. Fotoğraf: AA

Binalara Yapılan İlaveler

“1963’te gördüğüm Hatay var. Yol çok virajlı idi. Fransız döneminden kalma asfalt yol vardı. İskenderun tarafından yolculuk yapılıyordu. Fevkalade romantik yerdi. Hatay’a her gidişlerimde bu romantik, bize binlerce yılları hatırlatan Hatay, ilk defa künefe yediğimiz yer, belki onun tadı da artık değil. Antakya’nın Habib-i Neccar Camii’nin yıkılmasını insan anlayamıyor. Fakat yıkıntıdan sonra baktığınız zaman göreceksiniz, bu camiye zaman zaman bazı ilaveler yapılmıştır. Galiba eski yapının bu kadar feci şekilde yıkılıp, ortada sadece bir duvarın kalması bunu göstermektedir. Ortodoks kilisesi, Katolik kilisesi, bunlar 19. asır yapılarıdır görünüşte. Ama temelleri ve esasları eski asırlara uzanıyor. Demek ki binalara yapılan ilaveler, temele ve eski yapıya sadık kalmazsa, başka malzemeler ile, eskinin statik hesaplarına riayet edilmezse, yani restorasyon ve değişime itaat edilmezse böyle bir olay ortaya çıkarır.

Şimdi karşınıza eski Antakya daha fazla çıkacak. Bu yıkıntılar kaldırıldıktan sonra onları göreceğiz. Mozaikli otelden Habib-i Neccar’a kadar bütün o yolda eski Roma İmparatorluğu’nun, eski çağın en zengin şehirlerinden biri karşınıza çıkacak. Buradaki bölge, bu restorasyon alanı ne olacak bilmiyoruz.

Fotoğraf: Facebook / Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı

Antakya için Hususi Komisyon

Bir yandan Antakya şehrinin daha başka düz bir alana yeniden inşa edileceği konuşuluyor. Bir bakıma da buna pek uyulmayacağını düşünüyorum. Çünkü şehrin manzarası, etrafı bakışı, havası, kendine özgü iklimi, insanların burayı terk etmesine pek müsaade etmeyecek. Her zaman için böyle bir vatan çok değerlidir. Dolayısıyla yeni devrin ve tüm Türkiye’nin üniversitenin, uzmanların gözetimi altında yapılması, bu gözetim için plan ve projelerin yurt içinden ve yurt dışından destek alması düşünebilir.

“Antakya, vatanımızın birçok merkezi gibi, bize binlerce yıllık imparatorlukların mirasıdır. Onu korumak zorundayız. İnanıyorum ki, bu korumayı da Türkiye Cumhuriyeti yapacaktır. Çünkü etrafta buna el atabilecek, düzenleyebilecek başka bir güç, iktidar düşünülemez. Görüyorsunuz, eski ile yeni yan yana. Eskiye belli ki kötü müdahaleler yapılmış zaman zaman. Onu tekrardan aslı ile ortaya çıkarmak şart olmalı. Antakya için hususi bir komisyon kurarak işi götürmeliyiz.”

Depremin ardından Hatay’ın drone ile çekilen görüntüleri. Fotoğraf: AA

“Sorun Buradaki Gözetim”

“Antakya için komisyon dediniz, burada ilgili bakanlıkların beraber çalışarak ilerlemesini mi tavsiye edersiniz, belki uluslararası destek ve perspektifle?” sorusuna Ortaylı’nın yanıtı şöyle oldu:

“Mühim olan bakanlıkların bir araya gelmesi değildir. Türkiye gibi bölgenin en zengin devleti için bütçenin de büyük sorun olacağını zannetmiyorum. Türkiye’de eski eserlere yatırım yapmaktan, onları korumaktan çekinmeyen kuruluşlar, zümre ve yurttaşlar, fabrikatörler, şirketler vardır. Sorun o değildir. Sorun buradaki gözetimdir. Yani insanlar ne derecede bilimin ve sanatın gösterdiğine hürmet ediyorlar. İşe el atanlar ne kadar işin kolayına kaçmaktan kaçınacaklar. Ve iş ne kadar yandaşların kullanımına, ehliyetsiz insanlara bırakılmaktan imtina edilecek… Buna bağlıdır. Burada ben farklı denetim odaklarına müracaat edilmesine; üniversitelerimiz, ilmi kurumlarımız, sanat tarihçilerimiz başta olmak üzere, icabında dışarıdaki kuruluşların, üniversitelerin de mütalaa ve gözetimine açık tutulmasına taraftarım. Çünkü bu ortak mirastır. Burada üç büyük dinin izleri var, menkıbeleri ve tarih burada geçiyor. Her köşesinde bunu görüyorsunuz.”

Habib-i Neccar Camisi. Kaynak: Antakya Belediyesi

“Restorasyon ve Geri Dönüş Mümkün”

“Antakya büyük depremler geçirmiştir. Depremlerin şiddetini mukayese ederken nüfusa bakamayız. Depremlerin getirdiği tahribatı bilmiyoruz. Bugün baktığımız zaman Antakya ve bütün Hatay çok fazla yıkılmış vaziyette. Herhalde bu hakiki bir yer ile yeksan olma dedikleri şey. Buna rağmen gördük ki bazı binalar ayakta. Çünkü onların inşaatına dikkat edilmiş. Bazı eski eserlerde tahribat çok az. Çünkü kendilerine lüzumsuz ilave ve müdahalelerle, temelden değiştirme veya şekline müdahale etme olmamış. O yüzden bunlar daha çok ayakta kalıyor. Bazı sokaklarda eski Antakya’nın izini görebiliyorsunuz. Restorasyon ve geriye dönüş mümkün. Bazı tarihi köprüler ayakta. Çünkü burada temiz, saygılı ve becerikli bir mühendislik var. Bazılarında bu yok. Bazı duvarlar asırlara dayanıyor, bazıları dayanmıyor. İstinat duvarları bile çöküyor. Antakya’nın arazisi son derece engebeli olduğu için bu gibi hataları affetmiyor. Ve hepsini size gösteriyor.

İlginizi çekebilir:  Yapay Zekalı İlk Küratör Aramızda Mı?

Yapılacak şey şu; dar sokaklara göz atın, buradaki ilaveleri, manasızlıkları düşünün. Antakya’nın esası Kurtuluş Caddesi dediğimiz yerdir. O caddenin üzerindeki eski binalara lüzumsuz ilavelere, yeniden dikilenlere dikkat edin. Hepsinin bugünkü hali birbirinden farklıdır. Bu insanlara bir şeyi gösteriyor. Bu şehri bu çevreyi, bu tabiatı seviyorsak, bunun için Antakyalı, İskenderun’lu olmak hiç gerekmiyor. Bunun kadar güzel şehir çok az bulunur yeryüzünde. Elbirliği ile bunu düzelteceğiz. Ümidimizi kırmayalım.”

“Şehrin Yavaş Yavaş Yeniden Ayağa Kaldırılması Lazım”

Yurdakul’un “Mimar ve mühendislerden çağrı var tarihi alanlardaki yıkıma dair, “O parçalar moloz gibi değerlendirilmemeli, eserlerin tekrar inşası mümkünse o parçalar kullanılmalı” sözleri üzerine Prof. Ortaylı şöyle konuştu:

“Şart o. Mesela, bizim Topkapı Sarayı’nda fil duvarı yıkıldığında arkasındaki molozu bile eledik, içinden son derece enteresan çini parçaları çıktı. Bunlar eski zamanda moloz olarak addedilmiş. Mostar Köprüsü en idealiydi. Çünkü orada her taş bulundu, dalgıçlar çıkardı, numaralandı ve kullanıldı. Hakikaten önünüze geleni atarsanız, iş acele, vakit yok diye iş değişir. Antakya alanı için, hiç değilse eski şehir alanı için, Kurtuluş Caddesi, Müze ve cami arası söz konusu olmalı. Çok dikkatli eleme, kazı ve değerlendirme yapmak lazım. Ortaya çok yeni eserler çıkacak. Ona göre eski taşların kullanılması lazım. Bu en önemli şey. Bodrum’da bile eski binaları yıkarken o güzelim taşlar atıldı. Az insan o taşların değerini anlayarak yeni evlerini yaparak kullandılar. Burada bütün şehirde buna dikkat etmek lazım.

Yıkılan yapının içindeki malzemeler farklı. Orijinal olanların numaralandırılması ve saklanması ve yeniden kullanılması lazım. Ortodoks Kilisesi için, Habib-i Neccar Cami ve diğer bazı kalıntılar için bunların olması kaçınılmaz. Esas unsur hiç değişmeyen mihrap ve ana duvarlar kalmış ayakta. Diğer tarafta zamanla müdahale ve değiştirmeler laubali şekilde yapıldığı için bugün ayakta değil. Bir an evvel burayı iskana açalım da ne olursa olsun zihniyetini bırakmamız lazım. İskanın bir müddet için yandaki sahada devam etmesi, şehrin yavaş yavaş yeniden ayağa kaldırılması gerekiyor.”

“Ehliyeti, Tecrübesi Olmayan Restoratörler Buraya Sokulmayacak”

Yurdakul, dünyada Antakya’nın değeri ve önemini sorduğunda, Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın yanıtı şu oldu: “Bunun için UNESCO’ya müracaat edilecek. UNESCO’nun müthiş propaganda tekniğinden ve yürüttüğü kampanyalardan istifade edilecek. Bir konuyu unutmamak lazım UNESCO bazen yarardan çok yük olur. UNESCO bir eski eser, restorasyon bankası değil. Her şeyden önce biz kendimiz kendi eserimiz için gereken parayı, miktarı, bütçeyi ayıracağız.

Sureti katiyede ehliyeti olmayan, tecrübesi olmayan restoratörler buraya sokulmayacak. Birtakım insanlar gelir, ondan ona devredilir, öbürü daha iyi yapacağını ifade eder. Bizde maalesef restorasyon bir müddet sonra restorasyonla ilgisi olmayanların eline geçiyor. Bu iş üstatların işidir. Mühendislik ve mimarlık diye zanaat var, sanat tarihi ve arkeoloji diye bir dal var dünyada. Bu uzmanlar konuşacak. Mutlaka iyi bir taş işçiliği var, kötü bir sıvacılık var. Bunun gibi ne hatalar yapılıyor. Eski eserler oradan çöküyor. Mesela söyleyeyim, Roma çağından beri 1500-2000 yıl ayakta kalan bir yapının, depremi atlatan bir yapının birdenbire bugün çökmesini nasıl izah edersin? Belli ki son 100 senenin marifetiyle o hale gelmiş o.”

“Atatürk Hekimlerin Yasağına Rağmen O Bölgeyi Gezmişti”

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hatay benim şahsi meselemdir” sözü üzerine ise, “Mustafa Kemal Atatürk, Gazi Paşamız her şeye rağmen imparatorluğunun generalidir, modernleşen imparatorluğun münevveridir. Bugünkü münevverden farklı olarak çok genç yaşlarda koca imparatorluğun her köşesini tanımış, her türlü etnik, dini gruba yakından temas etmiştir. Hatay ona göre o imparatorluğun Türkiye Cumhuriyeti’ne kalan son kalıntısıdır. Rengarenk ülkedir, halkının arasında büyük bir insicam ve düzen vardır. Bu bugün de böyle devam etmektedir. Bölgenin aslında Türkiye Cumhuriyeti’nde kalması gerektiğinin en çok bilincinde olan insandır. ‘Bu benim şahsi meselemdir’ dediği budur. ‘Bunu en iyi şekilde çözüldüğünü görmem lazım’ dedi ve öyle de öldü. Son dakikaya kadar, hekimlerin yasaklamasına rağmen oralara geziler yaptı” dedi.

Previous Story

“Kültürel Miras Tehlikede”

Next Story

Mimarlar Odası’ndan Açıklama: “Buralarda 1 Yıl İçerisinde Bina Yükseltemezsiniz”

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.