Gülsün Karamustafa (1946-) Saraylar Yaptırdım Döşetemedim, 2010 Pamuklu, yünlü dokuma BüroSarıgedik

Duvarlarla Konuşmak

//

Duvar süslemesi ve dokuma tekstilinin en eski formuyla birleştiği “Duvarlar ve Ötesi” sergisi, Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi‘nde açıldı. Farklı koleksiyonlardan yüz ondan fazla duvar halısını buluşturan sergi, 30 Nisan’a kadar ziyaret edilebilecek.

Mardin’de Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine 2009 yılında Sabancı Vakfı tarafından restore edilerek müze ve sanat galerisine dönüştürülen Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi – Dilek Sabancı Galerisi, “Duvarlar ve Ötesi”  adlı sergiyi 9 Aralık’ta ziyarete açtı. Sergi, ilk mağara resimlerinden yola çıkarak insanlık tarihinde duvarların yerini ve duvar süslemelerinin hikâyesini kronolojik bir sırayla ele alıyor.

Özdemir Altan (1931-) Çağdaş Müzik ve Üç Antik Anadolu Kralı, 1972
Pamuklu, yünlü dokuma “İstanbul Radyoevi Daimi Koleksiyonu”

 “Duvarlar ve Ötesi”, yerleşik yaşama geçişle birlikte duvarları süsleme içgüdüsünü, fresk ve mozaik gibi çeşitli mimari bezemelerin yanı sıra, tekstilin en eski formlarından biri olan duvar dokumalarının tarihsel süreçteki gelişimini de ele alarak çok yönlü bir okuma yaratmayı amaçlıyor. Bu doğrultuda özellikle duvar halılarının zaman içinde birer sanat eserine dönüştürülmelerini konu alan sergi, farklı koleksiyonlardan yüz ondan fazla duvar halısını bir araya getiriyor. Sergide ayrıca halıların kullanım alanları ve onları kullanan sosyal kesimin değişim ve dönüşümünün izlerini de sürülüyor.

Farklı dönem ve coğrafyalarda, farklı teknikler ve kullanım amaçlarıyla yaratılmış duvar halı ve dokumalarını bir araya getiren sergi aynı zamanda Mardin’in asırlar boyu biriktirmiş olduğu kültür deneyimine de katkı sunuyor. “Duvarlar ve Ötesi” sergisinin açılışında konuşan Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Dilek Sabancı, galerinin bugüne kadar birbirinden önemli 10’uncu kez bir sergiye ev sahipliği yaptığının altını çizdi.

Belkıs Balpınar (1941-) Asimetri (Spiral Gözler),2005
Pamuklu, yünlü dokuma “Belkıs Balpınar Koleksiyonu”

Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer ise Mardin’de şimdiye kadar gerçekleştirilen sergiler arasında en çok heyecan duyduğu projenin “Duvarlar ve Ötesi” olduğuna dikkat çekerek serginin Mardin’in tarih boyunca birikmiş hatırasını da barındırdığına dikkat çekti. Ölçer, bir yandan inanç kaygısıyla ve geleneksel tekniklerle üretilen isimsiz duvar halılarını, diğer yandan güncel tasarım figürlerini barındıran ve çağdaş metotlarla üretilen örnekleri bir arada sunduklarını belirterek sergi hakkında şu bilgileri aktardı:

“(…) Duvarlar ve Ötesi sergisini planlarken kendimize bir takım sorular sorduk: Duvarlar neden süslenir, neden Picasso, Miro gibi ressamlar, heykeltıraşlar ve fotoğraf sanatçıları duvar halısı da yapma ihtiyacı duymuştur?  Camilerimizi benzersiz kılan çiniler ilk ne zaman beyaz duvarların yerini aldı? Mardin’deki kiliseler biraz da onları faklı kılan duvarlarıyla hepimizi bambaşka bir dünyaya götürmüyor mu? Geleneğimizde de olan duvarları boş görmeme arzusu, insanlık kadar eski, belki de geleceğe bir iz bırakma dürtüsü. Sanatçıların kendilerini başka materyallerde deneme, görme, daha fazla kişiye ulaşma isteği… İşte tüm bunlar sergimizi şekillendirdi. Pek çok özel koleksiyon taraması yaptık. Ayrıca Mardin bölgesinden, evlerden, kiliselerden, Ezidi köylerinden halıları bir araya getirdik. İstanbul Harbiye Radyoevi’nde duran ve ziyaretçileri karşılayan Özdemir Altan’ın iki dev duvar halısı ilk defa kurum dışında Mardin’de müzemizde sergileniyor. Vahap Avşar, Belkıs Balpınar, Burhan Doğançay, Gülsün Karamustafa, Zeki Faik İzer, Tulga Tollu ve Gültekin Çizgen gibi sanatçıların geleneksel Türk halılarının dokunduğu metotla gerçekleştirdiği çağdaş halı tasarımları, inanıyorum ki ziyaretçilerimizi şaşırtacak.”

Burhan Doğançay (1929-2013) Fısıldayan Duvar I, 1999
Pamuklu, yünlü dokuma “Burhan Doğançay Müzesi Koleksiyonu”

Gündelik yaşamı ve doğayı konu alan fresk ve mozaiklerin, zengin bir gelenek olan duvar halısı dokumacılığına dair ipuçları taşırdığının altı çizilen sergide duvar dokumaları ile ilgili şu bilgilere yer veriliyor:

“Tarih boyunca duvar halısı dokumacılığı, genellikle üst ve aristokrat sınıflara mahsus bir sanat olur. Kırsal kesim ve küçük yerleşimlerde ise duvar halısı dokumacılığı farklı bir biçimde halk sanatına yansır. El işlemeleri ve dokumalar, masal ve efsanelerden sahneler içeren halı ve kilimler, keçeler, takvimler ve fotoğraflar duvarlarda yerlerini bulurken, kutsal diyarlar ve özlemi çekilen coğrafyalara ait manzara resimleri de unutulmaz. Evlerin, bazen de kamusal alan ve yapıların duvarlarını süsleyen halı ve bezemeler sosyal değişimlere uğrar. İnanç, beğeni ve özenmeleri yansıtan malzeme ve tekniklerle işlenerek günümüze ulaşır.”

Vahap Avşar İmgelerin Kardeşliği (Kahveci Güzeli ve Son Akşam Yemeği), 2022
Tekstil kolaj BüroSarıgedik

Sergide yer alan “Çağdaş Müzik ve Üç Antik Anadolu Kralı ile Tepegözün Dansı” ve Mardin Kırklar Kilisesi perdelerinin öyküsü ise şöyle:

“Çağdaş Müzik ve Üç Antik Anadolu Kralı ile Tepegözün Dansı”

Serginin önemli eserlerinden biri olan ve TRT İstanbul Radyoevi’nin fuayesinde uzun yıllar sergilenen “Çağdaş Müzik ve Üç Antik Anadolu Kralı ile Tepegözün Dansı” adlı çağdaş dokumaların öyküsü Özdemir Altan’ın, TRT’nin, İstanbul Radyoevi’nin konser salonu fuayesi duvarlarını süslemek için 1968’de düzenlediği yarışmaya katılmasıyla başlar. Dönemin ünlü sanatçılarının da katıldığı yarışmada 110 proje başvurusu jüri tarafından değerlendirilir. Özdemir Altan yarışma şartnamesinde istenilen örneği hazırlar ve yarışmayı kazanır. Ardından eserleri nasıl üreteceği üzerine araştırmalara başlar. Hereke, Sandıklı ve Uşak gibi yörelere geziler düzenler.

Altan, bir ay boyunca Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda kilim dokumayı öğrenir. İhtiyacı olan tezgâhın yaptırır. Halıları, Akademi’den Ömer Karaçam, Zeki Alpan ve Zekai Ormancı ile birlikte dokur. İlk halı on bir ayda, ikinci ise yedi ayda tamamlanır. Ardından Altan’ın Çağdaş Müzik ve Üç Antik Anadolu Kralı ile Tepegözün Dansı adlı dokumaları, TRT İstanbul Radyoevi’nin fuayesinde yerlerini alır. Her iki duvar halısının kompozisyonuna soyut figürler hâkimdir. Çağdaş Müzik ve Üç Antik Anadolu Kralı adlı duvar halısındaki krallar, Özdemir Altan’ın Paris’te yapmış olduğu kral resimlerinin kopyalarından kesilerek üst üste yerleştirilen parçalarından meydana gelir. Tepegözün Dansı eserinde ise Tepegöz, beşiğini, annesinin kıyafetini, doğduğu bölgenin dağları ve bulutları ile çocukluğunu hatırlayarak dans etmektedir.

Kilise Perdeleri

Sergide en çok dikkat çeken çalışmalardan biri de Mardin’deki Kırklar Kilisesi’ne ait olan bu apsis bölümü perdesidir. Perdesi, tahta baskı ve kalem işinin birlikte kullanımıyla üretilmiştir. Geometrik desenler ve bitkisel motiflerden oluşan bir bordürün içinde, perdenin merkezinde, İsa’nın çarmıha gerilişi betimlenmiştir.

İsa’nın çarmıha gerilmesi, Hristiyan sanatında en sık betimlenen sahnelerden biri olmuş, haç ise Hristiyan ikonografisinin en çok tanınan sembolü haline gelmiştir. Bu perdede ise çarmıha gerilen İsa şöyle tasvir edilmiştir:

“İsa, çarmıha gerilmeden önce başına yerleştirilen dikenli taç ile tasvir edilmiştir. Ayaklarının altındaki kafatası, Adem’in kafatasının gömülü olduğu düşünülen Golgota tepesini sembolize eder. Kafatasının arkasından geçen yılan ve dilini dokundurmak üzere olduğu elma, Adem ile Havva’nın cennetten kovulmasını, yani “ilk günah”ı ve İsa’nın uğruna öldüğü insanlığın tüm günahlarını simgeler. İsa’nın başının üzerinde, iki melek figürünün altındaki Arapça İsa al-Nâsır, yani ‘Nâsıralı İsa’yazısı, onu çarmıha geren askerler tarafından haçın üzerine yerleştirilmiştir.”

İlginizi çekebilir:  Çağdaş Sanatta Cringe Kültürü

Kilise perdelerindeki önemli detaylardan biri de, çarmıha gerilme sahnesinin çerçevesinin altında yer alan dairenin içinde Arapça harflerle yazılmış “İshak ve İbrahim Hindi’nin İşi – 1907” yazısıdır.

Duvar Halıları

Sergide yer alan yüzün üzerinde halı,  kullanım alanları ve onları kullanan sosyal kesimin değişim ve dönüşümü hakkında da ziyaretçilere bilgiler veriyor. Örneğin, Antik Yunan ve Roma’da, üst sınıfın villa ve saraylarında yer alarak sosyal statü belirten, gündelik yaşamı ve doğayı konu alan fresk ve mozaikler, zengin bir gelenek olan duvar halısı dokumacılığına dair ipuçları vermektedir.

1400’den itibaren duvara asılan resimli dokumalar Avrupa’da aristokrasinin önemli bir parçası haline gelir. Öyle ki soylular kendi topraklarında seyahat ederken saray ve kalelerini döşeyecek duvar halılarını da beraberinde götürürler.  Duvar halılarının taş duvarlı odaları ısıtmaya yardımcı olduğu yaygın bir bilgi olsa da başlıca işlevi sahibinin zenginliğini ve sosyal konumunu gözler önüne sermek olmuştur. İlerleyen yıllarda goblen adıyla anılacak olan bu dokumalar bir anlamda fresklerin yerini alarak taşınabilir ve ihtişamlı eserler hâline gelir. Örneğin, Rönesans boyunca görkemli bir odanın en önemli dekoratif öğelerini oluşturmuşlardır.

1932’de Pablo Picasso, Georges Braque, Henri Matisse, Fernand Léger, Joan Miró ve mimar Le Corbusier gibi önemli isimler, yapıtlarını tuvallerle sınırlamaz, dokumalara da uygularlar.  Böylece seramikte olduğu gibi, dokuma sanatında da yeni bir alan açılır. Bu dokumaların çoğu, 19. yüzyıldan itibaren geçmiş eserlerin kopyalarını yaparak çalışmaya devam eden ve İkinci Dünya Savaşı’nın ardından duvar halısı dokumacılığının merkezi olan Aubusson’da üretilmiştir.

20. yüzyıla gelindiğindeyse, önde gelen duvar halısı sanatçılarından Jean Lurçat bu sanatın yeniden canlanmasında büyük rol oynamıştır. Duvar halısı sanatının gelişimine hız kazandıran önemli etkenlerden biri Lurçat’ın il başkanlığını yaptığı Lozan Uluslararası Duvar Halısı Bienali’dir. 1950’lerden itibaren tasarımcılar geleneksel üretim biçimlerini kullanırken yeni yorumlar getirmişlerdir. Böylece klasik duvar halısı uygulamalarından kopan, güncel sanat içinde konumlanan eserler vermeye başlarlar.

Kırsal kesim ve küçük yerleşimlerde ise duvar halısı dokumacılığı farklı bir biçimde halk sanatına yansır. El işlemeleri ve dokumalar, masal ve efsanelerden sahneler içeren halı ve kilimler, keçeler, takvimler ve fotoğraflar duvarlarda yerlerini bulurken, kutsal diyarlar ve özlemi çekilen coğrafyalara ait manzara resimleri de unutulmaz. Evlerin, bazen de kamusal alan ve yapıların duvarlarını süsleyen halı ve bezemeler sosyal değişimlere uğrar. İnanç, beğeni ve özenmeleri yansıtan malzeme ve tekniklerle işlenerek günümüze ulaşır.

Sergide yer alan bazı sanatçıların isimleri ve işleri ise şöyle; Belkıs Balpınar (1941-) Asimetri, Burhan Doğançay (1929-2013) Fısıldayan Duvar, Gülsün Karamustafa (1946-) Saraylar Yaptırdım Döşetemedim, Vahap Avşarİmgelerin Kardeşliği (Kahveci Güzeli ve Son Akşam Yemeği), Zeki Faik İzer (1905-1988) “Selçuklu Kartalı, Rüzgâr ve Pervaneler” duvar halısı için eskiz…

Gülsüm Karamustafa

Sergide çalışmaları yer alan sanatçılarda Gülsüm Karamustafa, 1970’lerden itibaren göç, feminizm, toplumsal cinsiyet rolleri ve sömürgecilik tarihi gibi konuları işliyor. Başta İstanbul’a göç olmak üzere kırsaldan kente doğru yapılan göçün görsel ve maddi kültürdeki değişimlerine odaklanan sanatçı; kentsel yaşama uyum sağlama sürecini kitsch objeler, buluntu nesneler, halı gibi gündelik hayatın parçası olan çeşitli malzemeler üzerinden görselleştirdi.

Vahap Avşar

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olan, Bilkent Üniversitesi’nde yüksek lisans derecesini ve sanatta yeterlilik derslerini tamamlayan Avşar, New York’ta katıldığı bir sanatçı programının ardından 1995’te bu şehre yerleşti. Resim, yerleştirme ve kolaj tekstil gibi çeşitli tekniklerle eser üreten sanatçı, yurt içi ve yurt dışında birçok karma ve kişisel sergi açmıştır.

Belkis Akpınar

1973-1983 arasında  İstanbul Vakıflar Halı ve Kilim Müzesi’nde kurucu müdür olarak çalışan, geleneksel kilim dokusunu kullanarak ürettiği eserler ile artkilim adı verilen sanat dalına öncülük etmiştir.. Türkiye’de kilim dokuma tekniklerini kullanarak geleneksel zanaatı çağdaş sanat ve bilimle birleştirip pek çok eser üreten sanatçı, yurt içi ve yurt dışında karma sergilere katıldı, kişisel sergiler açtı.

Burhan Doğançay

Global anlamda tanınan Burhan Doğançay “Dünya Duvarları” projesi kapsamında 1976’dan başlayarak duvarlardan çektiği diapozitiflerin büyük bir bölümü, 1982’de Paris Georges Pompidou Merkezi’nde sergilenmiştir. 1983’te Fransa’nın meşhur Aubusson Fabrikası’nda Doğançay’ın “Kurdeleler Serisi”nden dört deseni, Raymond Pacaud tarafından dört ayrı duvar halısına dokundu.Ana renklerin hâkim olduğu ve kurdele hareketlerinden oluşan kompozisyon, dokunan duvar halılarında da belirgindir.

Özdemir Altan

1969’da TRT İstanbul Radyosu’nun fuaye duvarının süslenmesi için açtığı yarışmaya duvar halısı uygulaması ile katılarak birinci olan sanatçı, bu goblen halıları dokuyacak kimseyi bulamadığı için, dokuma tekniklerindeki benzerlikten dolayı önce kilim dokumasını öğrendi. Yine kendi uğraşlarıyla goblen halı dokuma tekniğine hâkim oldu ve 1974’te TRT İstanbul Radyoevi’nin duvarına asılmak üzere her biri 24 m2’lik iki adet duvar halısı yaptı.

Zeki Faik İzer

1933’te d Grubu’nun kuruluşunda yer alan, 1934’te ikinci defa Paris’e giden ve orada iki yıl kalan, Türkiye’ye döndükten sonra 1937’de Güzel Sanatlar Akademisi’nde fotoğraf atölyesini kuran Zeki Faik İzer, 1961’de Türkiye birincisi olarak Guggenheim Uluslararası Sergisi’ne katıldı.

Gültekin Çizgen

Hayatı boyunca sürdürdüğü profesyonel fotoğraf çalışmalarının yanı sıra illüstrasyon, cam, çağdaş hat ve duvar halısı gibi alanlara da ilgi duyarak bu mecralarda eser üretti Gültekin Çizgen. Sanatçı, Türkiye’de pek çok alanda sıkça kullanılan, geleneksel bir malzeme olan keçe ile yeni bir ikonografik dil yaratmıştır. 2019’dan bu yana duvar halısı üzerine çalışmalar yapmakta, tasarladığı halıları ipek dokuma, düz dokuma, pala dokuma teknikleriyle dokutmaktadır.

Fırat Şahin_Nazan Ölçer_Dilek Sabancı_Nevgül Bilsel Safkan

**Duvarlar ve Ötesi sergisi, salıdan cumartesiye 09.00 – 17.00 arasında Sakıp Sabancı Kent Müzesi – Dilek Sabancı Sanat Galerisi’nde ziyaret edilebilecek. Sergi 30 Nisan 2023 tarihine kadar açık kalacak.

Previous Story

Golden Hours

Next Story

42. İstanbul Film Festivali Başvuruları Açıldı

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.