Photo: @AnthonyHopkins / Twitter

İşte Karşınızda Ressam Anthony Hopkins

/

Oscar ödüllü oyuncu Anthony Hopkins’i, “Kuzuların Sessizliği” ya da “Westworld” gibi efsanevi film ve dizilerin tecrübeli aktörü olarak tanıyoruz. Korona virüsü salgını süreciyle birlikte evde izolasyonda geçirilen zaman, pek çok kişiyi başarılı oyuncunun farklı bir yüzüyle tanıştırdı.

Kanadalı şarkıcı Drake’in “Toosie Slide” şarkısı eşliğinde dans ettiği bir videosunu TikTok üzerinden paylaşan aktör, kısa sürede sosyal medyada gündem oldu. Hopkins’in dansı dışında videoda öne çıkan bir şey daha vardı: Aktörün arkasında duran, parlak renkleri ve yüz taslağıyla dikkat çeken büyük bir resim… Artnews’tan Maximilíano Durón, şu an pandemi nedeniyle Kaliforniya’daki evinde, sosyal izolasyonda olan ödüllü oyuncuya ulaştı ve telefonla bir röportaj gerçekleştirdi…

  • Sanat üretimine ilişkin en erken deneyiminizden bahsedebilir misiniz?

Nereden bakarsak bakalım bilge ya da akademik biri değilim, ama 5 yaşlarında küçük bir çocukken çizim yapmaya ve piyano çalmaya başladım. Sanıyorum yaratıcı, sanatsal bir yanım vardı. Okulda çok başarılı değildim. Çok fazla çizim yapardım ve annem de, her annenin yapacağı gibi, beni desteklerdi. Çünkü başka bir şey bilmiyor gibi duruyordum. Komşumuzun benden yaşça büyük, 17-18 yaşlarında bir kızı vardı. Adı Bernice Evans’tı. Londra’ya gitmiş, sanat okumuştu. Ben 6-7 yaşlarındayken, 1947 ya da 1948’de, savaşın hemen ertesi dönemde, kalem ve tebeşirle benim bir resmimi çizmişti. Beni Port Talbot’da, postanenin üstünde bir stüdyoya davet etti ve resimle tanıştırdı.

  • Sanatçı olmayı hiç düşündünüz mü?

15 yaşlarında, bir gün okulda çizim yaparken biri “Grafik sanatçısı ya da karikatürist olmalısın” demişti. Bunun hakkında düşündüm. Ama çok fazla maharet gerektiriyordu ve ben iyi bir öğrenci değildim. Yıllar geçtikçe de vazgeçtim.

  • Tekrar resim yapmaya nasıl başladınız?

Eşim Stella, yıllar önce evde boş sayfalarında çizimlerimin olduğu eski senaryolarımı buldu.  Renkli mürekkepli, ‘Sharpie’ tarzı kalemlerle yapılmış, garip çizimlerdi. Yüzler ve manzaralar çizerdim. 2003’te düğünümüzden önce Stella bana “Yeniden resim yapmaya başlamalısın” demişti. “Hayır, hayır” dedim ama benden düğüne gelen konuklar için resimler yapmamı istedi, yaklaşık 75 tane… “Delirdin mi?” dediğimde “Hadi, sadece yap” diye yanıtladı beni. Sonrasında da ben manzara resimlerini yaptım ve konuklara verdik. Bu şekilde tekrar başladım.

  • Tekrar başlamanızdan bu yana hiç ders aldınız mı?

Hayır, sanırım biraz ‘herşeye açık’ tarzda bir yapım var.

Steven Spielberg için “Jurassic Park”ın özel efektlerini yapmış olan arkadaşım Stan Winston, çok iyi bir sanatçıydı. (Maalesef 10 yıl önce hayatını kaybetti) Bir gün Malibu’da bana barbekü için geldiğinde, evde lavaboyu ararken stüdyoya girmiş. Duvarlarda benim yaptığım resimler vardı. Bunları kimin yaptığını sordu, ben de fazla mütevazi bir yüz ifadesiyle “Şey, ben yaptım”  dedim. Niye böyle bir ifadeyle söylediğimi sorduğundaysa herhangi bir eğitimim olmadığını söyledim. Elini elimin üzerine koydu, “Alma, herhangi bir ders alma çünkü (bunu) öldürürsün. Sen bir sanatçısın, bir ressamsın” dedi. “Ben bu şekilde resim yapamam, çünkü akademiliyim” diye ekledi. Beni resim yapmaya teşvik etti. Bunu yapıyorum ve bu benim sahip olduğum bir özgürlük. Her konuya bu şekilde bakıyorum: Müziğe, oyunculuğa… Çeşitli teknikler var, bir oyuncu olarak uzun yılların tecrübesine sahibim ama çoğu için doğaçlama diyebilirim. Yaratıcıyım, bu önemli bir şey ama disiplin de gerektiriyor.

  • Karantina sürecinde rutininiz nasıl?

Sabah uyanıyorum, egzersiz yapıyorum. Sonra bir şeylerle uğraşıyorum. Aslında, İngiliz dedektif dizilerinin bölümlerini arka arkaya izlemek istiyorum ama kendime “Biraz çalışma vakti” diyorum ve tüm gün okuyor, piyano çalıyor ya da resim yapıyorum… Üç film senaryosu yazıyorum. Epey ‘dolu’ bir zihnim var sanırım. Kendime pay çıkarabileceğim bir şey değil bu, yaradılışım bu şekilde. Resim yapabileceğim bir alana sahip olduğum için de çok şanslıyım.

  • Resme yaklaşımınız ne kadar doğaçlama?

Özgürce resim yapıyorum. Yazar Henry Miller’ın “Paint As You Like and Die Happy”  (Dilediğin gibi resim yap ve mutlu öl) isimli bir kitabı var. Henry Miller, hakkında endişe duymadan ya da ne yaptığını analiz etmeden saatlerce sadece resim yaparmış. Benim de yaptığım bu. TikTok videosunda gördüğünüz resim, yakın zamanda tamamladıklarımdan biri. Aslında biraz berbat ettim, sonra “neden böyle yaptım?” diye düşündüm. Fakat hiçbir şeyi atmadığım için tekrar inceledim ve tüm surat yapısını yeniden oluşturdum. Sıcak renkleri seviyorum. Sevdiğim kısım o. Bu yüzleri resmediyorum. Oskar Kokoschka ve Francis Picabia gibi isimlerden etkileniyorum.

İlginizi çekebilir:  İstanbul Atlı Spor Kulübü'nden Yeni Sergi

Fazla itinalı olmamasına rağmen resim yapmak uzun zamanımı alıyor. Doğaçlıyor ve sonra duruyorum. Birkaç hafta sonra tekrar dönüp bitirebiliyorum. Sonra “Tamam, yeterli” diye düşünüp yeni bir şeye başlıyorum. Hiperaktifim. Bazen üç resme aynı anda başlıyorum. Resimlerin stillerini değiştirmeye çalışıyorum, fakat aslında belirli bir stil de yok. Yağlıboya, akrilik ve mürekkeplerle deneyler yapıyor, hepsini birbirine karıştırıyorum. Resim yapmak gerçekten keyif aldığım bir şey, tıpkı piyano çalmak gibi… Çok eğleniyorum. Salt zevki için resim yapıyorum.

  • Beğendiğiniz diğer sanatçılar kimler?

L.S Lowry ve Lucian Freud’u beğeniyorum. Ve Francis Bacon’ı… Onun çarpıtılmış figürleri, benim için tüm zamanların en iyileri. Karşılaştığım en ilgi çekici sanatçılardan biri, Maxfield Perrish’ti. Renk seçimleri olağanüstüydü. Yıllar önce, onun işlerinin olduğu bir kitap bulmuştum ve renkler adeta sayfalardan dışarı ‘taşıyordu’. Başka kimleri beğeniyorum? Turner, Picasso, Degas, Monet… Size şaşırtıcı bir şey söyleyeyim: Paris’e, Musee D’Orsay(Orsay Müzesi)’ne gittiğimde, Van Gogh odasına girdim. Abartılı ifadeleri seven biri değilim ama, odaya girdiğimde bir hayal kırıklığıydı. Adamın hayatının canlı renkleri…

  • 90’larda Picasso’yu canlandırdınız. Ondan etkilendiniz mi? Nasıl bir deneyimdi?

Tanrım, uzun zaman önceydi… Benim kişiliğim, onun kışkırtıcı karakterinden çok uzak; ben daha ağırbaşlı Gal kültüründen geliyorum. Picasso’yla ilgili beni gerçekten etkileyen husus; hayata karşı vahşi bir tutkusu olan bir adam oluşu. Gerçek bir hikaye anlatayım: Picasso, genç kız arkadaşı Françoise Gilot ile birlikte. Savaştan hemen sonra bir pazar günü, onu Montmartre’a, 1900’lerin başında resim yaptıkları yerlere doğru bir yürüyüşe çıkarıyor. “Seni biriyle tanıştırmak istiyorum” diyor ve berbat bir odaya giriyorlar. İçeride ölmekte olan yaşlı bir kadın var: İnce, bir deri bir kemik, adeta çürüyor… François Gilot “Beni neden bu yaşlı kadını görmeye getirdin?” diye isyan ediyor. “1900’de Casagemas isimli İspanyol bir şair vardı ve onun güzelliği hakkında yazardı. İşte ders: Hepsi yüzeysel” diye yanıtlıyor Picasso. Bu Gilot için büyük bir ders oluyor. Beyhude, her şey değersiz, boş… İşte Picasso bunlarla ilgiliydi: Fanilik, tutku, ölüm.

  • Karantina sürecinde resme başlamayı düşünen kişiler için bir tavsiyeniz var mı?

İnsanlara yaratıcı olun demek çok zor. Benim için söylemek rahat ama insanlar fırsatların olmadığı, çok zorlayıcı koşullarla yaşıyorlar. Fakat yeğenim, kendisi İngiltere’de yaşayan genç bir kız, karantinada bana yazdı, ben de cevap verdim. Muzlu kek yapmayı öğrendiğini ama sinir bozucu olduğunu anlattı. Resim ya da çizim yapıp yapmadığını sordum, sanat dersleri aldığını söyledi. Alabiliyorsa boya almasını ya da bulabildikleriyle resim yapmasını söyledim. “İnceleme, iyi oldu ya da kötü oldu diye düşünme” dedim. Aynı şey, yazı yazmak veya diğer konular için de geçerli. Bir insan bir kitap, oyun, senaryo, yemek kitabı vb. –ne olduğu fark etmez- yazmak istiyorsa, sadece yazmalı; endişe etmemeli… Resimle birlikte gördüğüm şey, doğaçlama yapmak beyni ve analizleri etkisiz hale getiriyor. “Sadece kötü bir şekilde resim yap” diyen ünlü bir mektup vardır. Bir şeyi ‘kötü’ yapmak, sizi aniden özgürleştiriyor; düşüncenin bağlarından kurtarıyor…

Previous Story

Evden İzlemek Üzere Bir Video Seçkisi

Next Story

Salvador Dalí Çevrimiçi

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.