Bodrum’a Sanat Hamiliği

/

Bodrum bundan 12 sene önce alışık olmadığı tarzda bir otelle tanıştı. Büyükkuşoğlu ailesinin hayalleriyle hayata geçen Casa dell’Arte’yi diğerlerinden ayıran özellik aynı zamanda bir sanat mekânı olarak hizmet vermesiydi. Duvarları modern ve çağdaş eserlerle dolu bir müzeyi andıran bu otel, yıllar içinde gerek bünyesinde barındırdığı galeride açtığı sergiler gerekse gençler için planlanan uluslararası misafir sanatçı programlarıyla Bodrum kültür-sanat hayatında bir öncü oldu.

Hikaye bununla sınırlı kalmadı, Büyükkuşoğlu ailesi yıllar içinde Bodrum’a yatırım yapmaya ve Bodrum’u sanatın her koluyla tanıştırmaya devam etti. Kitap severler için dingin bir vaha olan Zai bu yatırımlardan bir diğeri. Beş duyuya hitap eden bu mekân ziyaretçilerine edebiyat, sanat ve gastronomiyle iç içe geçmiş bir yaşam deneyimi sunuyor.

Bütün bunların arkasında Türkiye’nin önemli koleksiyonerlerinden Yunus Büyükkuşoğlu ve ailesinin vizyoner bakış açısı ve emeği yatıyor. Kendisi de ilk koleksiyon parçasını 16 yaşında altı boyunca para biriktirerek almış ve günümüze klasik, modernve çağdaş sanat eserlerinden oluşan geniş bir koleksiyon sağlamış. Bodrum’un geleceği üzerine düşünen, Bodrum’u önemseyen bu ailenin gelecekteki planları burada son bulmuyor. Yunus Büyükkuşoğlu ile artık sürekli yaşadığı Bodrum’dan, ilerde düşündükleri yeni yatırımlardan, açmayı düşündükleri müze projesinden bahsettik.

Sizi uzun yıllardır İstanbul’da koleksiyoner kimliğinizle önemli bir sanat yatırımcısı ve sanatsever olarak tanıyoruz. Yıllar önce Bodrum’un ilk sanat oteli Casa Dell Arte’yi açarak sanat ile ilişkili ilk yatırımı yaptınız. Bunun için Bodrum’u seçmenizin sebepleri nelerdi?

90’lı yıllarda Torba’da sık gidip geldiğimiz bir evimiz vardı ve eşimle emekliliğimizde arkadaşlarımızı da ağırlayabileceğimiz daha büyük bir ev yapıp buraya yerleşmeyi hayal ettik. Evimizin yanındaki arsayı aldık ve inşaata başladık. Amacımız gittikçe büyüyen koleksiyonumuzu barındıracak, arkadaşlarımızın gruplar halinde rahatlıkla gelip kalabileceği, uzun masalarda yemekler yiyip, bahçesinde sohbet edeceğimiz İstanbul’un sıkışıklığından uzak, ferah bir yapıda yaşamaktı. Binanın yapım süreci üç yıldan fazla sürdü ve senelerdir topladığımız antikalarımız, koleksiyonumuz ve eşimin zevki bir araya gelince ortaya büyüleyici bir mekân çıktı. Büyük kızım Ahu’nun da ısrarıyla burayı kendimize saklamak yerine Bodrum’a gelen turistlerin Türk sanatını ve misafirperverliğini deneyimleyebilecekleri bir butik otele çevirme kararı aldık. Bilinçli bir yatırım kararından çok, sürecin bizi getirdiği bir yerdi.

Neden İstanbul yerine Bodrum’da faaliyetlerinizi sürdürmeyi tercih ediyorsunuz?

Prensibim her zaman maddi ve manevi imkânlarımı sırasıyla doğduğum, doyduğum ve yaşadığım yerleri iyileştirmek için kullanmak olmuştur. Şu anda, hayal ettiğim üzere Bodrum’da yaşıyorum. İstanbul’a ara sıra, gitmem gerektiği zaman gidiyorum. Faaliyetlerimi burada sürdürmek, enerjimi burayı güzelleştirmeye ve burada yaşarken eksikliğini hissettiğim hususlara harcamak bana doğal geliyor.

Daha sonra yıllar içinde başka yatırımlar da yaptınız Bodrum’a. Bunlardan bahsedebilir misiniz?

Biz işin yatırım kısmını İstanbul’da bırakıp Bodrum’a geldik. Burada kendimize sorduğumuz soru hep “Burada ne paylaşabilirim? Buradaki yaşama nasıl bir katkım olabilir?” oluyor.

Sosyal sorumluluk projelerine önem veriyorum. Biri Muğla Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü binası olmak üzere üç adet okul yaptık. Polis Lojmanı projemizi bitirmek üzereyiz.
Bodrum Konacık’ta zeytin ağaçları arasında aldığımız 2 taş evi kütüphane ve keyifli bir okuma alanına dönüştürdüğümüz Zai Kütüphane’ye, gastronomi alanında hizmet veren Zai Yaşam’ı da ekledik. Burası da zengin bir sergi, konser ve etkinlik alanına dönüştü. Yalıkavak marinanın karşısındaki mekânımızda ise İstanbul’un en köklü galerilerinden Evin Sanat Galerisi iki sezondur izleyicileriyle buluşuyor.

İmza günü, konser, tiyatro gibi aktiviteler yapılıyor. Geçen sene Bodrum Kahve Festivali yapıldı. Bu sene Ekrem Yalçındağ sergisi var. Müzik programı sürekli devam ediyor, Kerem Görsev, İlhan Erşahin, Jehan Barbur, Anjelika Akbar, Jülide Özçelik, Selen Beytekin gibi sanatçıların konserlerini gerçekleştirdik. Ali Poyrazoğlu tiyatrosu gösteri sergiledi.

Zai Genel Görünüm

SOFİSTİKE İŞLER

Geçmişten bugüne Bodrum’un kültürel gelişimine nasıl bir katkıda bulunduğunuzu düşünüyorsunuz?

Kendimi övmek istemem ama sofistike işler yaptığımızı düşünüyorum. Her yaz Casa dell’Arte’de açtığımız sergilerde önemli sanatçıların eserlerini Bodrum’daki sanatseverlerle buluşturduk. Siyah Beyaz Ankara, Evin Sanat Galerisi, Dirimart gibi önde gelen galerilerle keyifli işbirliklerimiz oldu. İnsanların açık havada istedikleri kadar vakit geçirebilecekleri, edebiyat, sanat, ve iyi yemeği kendi içinde bir araya getiren Zai gibi bir mekân yarattık. İlkleri yaptığımızı düşünüyorum. Artık çoğu otelde sanat programları, misafir sanatçı programları görmek çok normal oldu. Zai’den sonra Zai konseptinde de birçok mekân açıldı, ve başka şehirlerde de açılıyor. Bunlar bizi çok mutlu ediyor, keşke daha fazla olsa.

Yıllardır süregelen bir misafir sanatçı programına da ev sahipliği yapıyordunuz. Günümüzde bir çok tanınmış sanatçının düzenlediğiniz residency programınıza katılmışlığı var. Bu program bir süredir yapılmıyor bildiğim kadarıyla. Genç yetenekleri ileri dönemlerde de desteklemeyi amaçlayan bir program oluşturmayı düşünüyor musunuz?

Bu otellerimizde sürdürdüğümüz ve birkaç sene önce bitirdiğimiz 10 senelik bir projeydi. O zaman Türkiye’de misafir sanatçı programları yok denecek kadar azdı. Bodrum’un en keyifli zamanları olan ilkbahar ve sonbahar aylarında yapılan, her dönem bir grup genç sanatçıyı açık çağrıyla seçtiğimiz, konularında uzman küratör ve sanat yazarlarını davet ettiğimiz ve bir sergiyle sonlandırdığımız 6 haftalık uluslararası bir programdı. Bodrum’da yapılmak istenen projelere öncelik veren, sosyal etkileşimi önemseyen o zamana kadar gerçekleştirilmemiş bir modeldi. Küçük ve kişisel bir program olduğundan birçok katılımcımızla ilişkilerimiz halen devam ediyor. Ağımızdaki sanatçıları bireysel olarak desteklemeye ve destekleyen kurumlara yardımcı olmaya devam ediyoruz.

İlginizi çekebilir:  Bodrum Güneşi

Residency programınıza katılıp daha sonra adından sıkça söz ettiren sanatçılar oldu mu? Örnek verebilir misiniz?

İlk dönem katılımcılarımızdan Pakistanlı sanatçı Basir Mahmood Bodrum’da ürettiği video işiyle Palais de Tokyo’da gösterildi, Sharjah Bienaline katıldı ve kariyeri çok iyi gidiyor. Yuşa Yalçıntaş, Rehan Miskçi, Aslı Dinç, Begüm Yamanlar, Mahmut Aydın, Eva Magyarosi ve birçok sanatçımız da kariyerlerine başarıyla devam ediyorlar. Bazı sanatçılarımız ülkelerinde kendi residency programlarını başlattılar.

Bodrum’daki kültür sanat alanındaki gelişmeleri nasıl buluyorsunuz? Pandemi dönemi Bodrum’un geleceğini sizce nasıl etkiledi?

Bodrum maalesef kültür sanat alanında büyük şehirlerimizin çok gerisinde. Burada yaşayan birçok sanatçı olmasına rağmen galeri sayısı çok az ve kalite düşük. Sanat yapılan projelerde prestiji artıracak dekoratif bir unsur olarak görülüyor ve içeriği önemsenmiyor. Pandemi dönemi turizme darbe vurdu ama aynı zamanda bu dönemde şehirde yaşayanların tatile ve kırsal bölgelere olan ilgisi çok arttı. Pandemi Bodrum’un kış nüfusunu yükseltecektir, bunun hayatımıza nasıl yansıyacağını hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

Bu noktada İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerden Bodrum’a göç sizce Bodrum’un kültürünü nasıl etkileyecek? Önümüzdeki dönemlerde daha fazla kültür-sanat mekânı görmemiz olası mı?

Söylediğim gibi bunu birlikte yaşayıp göreceğiz ama Bodrum’da yaratıcı sektörlerde çalışan genç bir enerjinin yükselişi şimdiden net biçimde görülüyor, benim öngörüm pandemide bu renkliliğin daha da artacağı yönünde. Artık kültür-sanat mekânları da bilinen kalıplardan çıkıp dönüşüyor, sanata sadece izleyici değil katılımcı da olabileceğimiz yeni mekânlar ve projeler görmeyi umuyorum.

Bodrum’da müze açmakla ilgili planlarınız olduğunu biliyoruz. Bu projeden biraz bahseder misiniz?

Biz bu projeyi seneler önce İstanbul’da gerçekleştirmeyi planlamıştık ama aldığımız mekânla ilgili önümüze birçok engel çıktı ve vazgeçmek durumunda kaldık, belki de hayırlı oldu çünkü bu projeyi Bodrum’da gerçekleştirmek çok daha anlamlı olacak. Bir sanat müzesinin olmaması Bodrum gibi bir kent için büyük bir eksiklik. Ben burada yaşıyorum, koleksiyonumu tamamen buraya taşıma ve buradaki kültür sanat yaşamına katkıda bulunma fikri beni heyecanlandırıyor. Şu an arsamızı aldık ve proje aşamasındayız. Bodrum’un dokusuna uygun, insanların içinde ve bahçesinde keyifle vakit geçirebileceği yeni bir vaha yaratmayı hedefliyoruz.

BİR DENEYİM YARATMAK…

Nasıl bir müze tasarlıyorsunuz? Sanatsal anlamda ne tür işleri kapsayacak?

Müze binası ve eserleri ayrı unsurlar olarak düşünmek belli değil, bu sebeple sanatsal anlamda ne tür işleri kapsayacağını net olarak proje ortaya çıktığında belirleyebileceğiz. Mimarisi ve içeriği birbiriyle uyum içinde bir mekân hayal ediyoruz, insanların sanat eserlerine bakıp gideceği havalı bir mekân değil de bir deneyim, bir his yaratmanın peşindeyiz. Yaşayan bir mekân olsun, ziyaretçiler kendilerini evinde hissetsin istiyoruz. Sadece tek bir sergiyi gezmeye değil, aynı hafta bahçesinde kitabını okumaya da gelsin, o arada programa bir göz atsın, bir sonraki gelişini planlasın.

Sanatsal içerik olarak uzun süreli bir koleksiyon sergisi, dışarıdan gelecek daha kısa süreli sergiler ve bir proje alanı öngörüyoruz. Bunları sinema, seminer ve eğitim programlarıyla destekleyeceğiz. Tek taraflı değil geçirgen bir yapı istediğimizden, lokal organizasyon ve aktiviteler için de alan açacağız.

Sizce Bodrum’un yönetimsel ve fiziksel olarak eksiklikleri nelerdir? Kültür sanat hayatı ile ilgili ne gibi yenilikler yapılabilir?

Bodrum’un belediye bütçesi kış nüfusuna göre yapıldığı ve yazın bu sayı çok arttığı için fiziksel olarak altyapı ve yönetimsel olarak da imkân eksikliği büyük. Kültür-sanat konusunda dünya sanatını ve gelişmeleri takip eden, işinin ehli insanlardan bir kurul oluşturulabilir. Bu alanlarda gençlere yer vermek çok önemli. Yazın büyük şehirlerde sanat duruyor, İstanbul’daki kurum ve etkinlikler bu dönemde buraya gelmeye teşvik edilerek Bodrum yıllık sanat takviminde kendine bir yer edinebilir.

Bunca senedir artık Bodrum’un yerlisi oldunuz desek yanlış olmaz. Yeni açılacak olan kültür sanat mekânlarına ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz? İstanbul’a göre Bodrum’da bir mekân açarken dikkat etmeleri gereken unsurlar neler olabilir?

Burada bir müddet yaşayıp, yaz ve kış yaşayan insan profillerini ve şimdiye kadar açılmış mekânları araştırmalarını ve “Yaratmak istedikleri mekânın misyonu nedir? Buranın ihtiyaç ve taleplerine uygun mu? Değilse nasıl uyarlanabilir? Hedef kitlesi kim olacak? Bu Bodrum kültür ekosistemine nasıl bir yenilik getirecek, nasıl bir katkı sağlayacak?” soruları üzerine etraflıca kafa yormalarını öneririm.

 

Previous Story

Sahilden Bostancı

Next Story

Mandalina Bahçesi İçinde Bir Mimarlık Kitaplığı

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.

Verified by MonsterInsights