Başka hayatlar mümkün” diyen Derya Kadir Bilen, Ekinoks World Cruising çatısı altında çıkılacak en az 7 yıllık dünya turunun tüm ayrıntılarını ArtDog Istanbul okurları için anlattı. Kız arkadaşı Aslı Çarpar ile 2022 yılında yola çıkacak olan Bilen, isteyen herkesi dünya turunun bir parçası olmaya davet ediyor.
-
Birçok insanın hayal ettiği gibi şehirden doğaya doğru bir yolculuğunuz olmuş. Bu süreci ArtDog okurları için anlatır mısınız?
Bizim hayal edip gerçeğe dönüştürdüğümüz hayatımız bence, “Başka hayatlar mümkün” konseptine iyi bir örnek oluşturuyor. Kararlı olan insanın yapamayacağı bir şey olmadığına inananlardanım. Önemli olan, hedefinizi ne kadar istediğiniz ve bunun için nelerden vazgeçebileceğinizdir. Kafanızdaki bu sorgulama esnasında önünüze gelen fırsatları kararınıza uygunluğuna göre değerlendiriyor, kabul etmeye veya reddetmeye başlıyorsunuz. Hayatınız zaten bu doğrultuda kendiliğinden yönlenmeye başlıyor. Ben asker çocuğuyum, 12 yaşına kadar ağırlıklı olarak Ankara ve Anadolu’nun değişik yerlerinde yaşadık. 12 yaşından sonra İstanbul’da yaşam başladı, hep hareketli ve hiperaktif bir yaşamım oldu. Yazar Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın “Aganta Burina Burinata” kitabındaki gibi, gençliğimden beri hep bir deniz özlemi içindeydim.
“Aganta Burina Burinata’daki gibi gençliğimden beri hep bir deniz özlemi içindeydim”
1979 yılından itibaren su sporları ile ilgili çeşitli kulüplerde, farklı branşlarda sporcu oldum. Takip eden dönemde, sporcu olan başka arkadaşlarımla, yaz aylarında, güneyde özellikle Bodrum’da su sporları ile ilgili işleri yapmaya başladık. Hem yardım ediyor hem eğleniyor hem de para kazanıyorduk. Ama o zamanlar bizim için bir hobi idi, bir gelecek planı değildi. Her zaman gelecek korkusu ile bize önerilen yoldan çok uzaktı. Ama içimde hep bir kurt vardı, ancak gerçek hayata başlama mücadelesi hayalleri hep ileriye attı. 35 yaşımda, o an için yaşadığım hayatın benim arzu ettiğim hayat olmadığına karar verip istediğim hayatın alt yapısı olarak kendime gelecek planı yaptım.
Belli seviyeye gelince, mevcut düzeni bırakmak gerektiğine karar kıldım ve yeni yaşayacağım dünyanın hayalini ve alt yapısını kurmaya başladım. Konu her zaman olduğu gibi finansmana gelince, planlarımı bunun çözümü için organize etmeye başladım. İkinci ve esas en önemli soru, eski başka denemelerimde (balıkadamlık gibi) sürekli yaparsam sıkılır mıyım gibi şüphelerin içinde kalmaktı… Benim bir karakterim var! “Ben bu işi bana uygun olarak, nasıl ve hangi tarzda yapmalıyım?” sorularına cevap bulmak için 2006 yılında farklı farklı denemelere başladım. “Tarz olarak neyi benimsiyorum? Neler olmalı ve olmamalı?” konusunu netleştirmek için denemeler yaparak yola çıktım.
Cumhur ağabeyin (Cumhur Gökova) bize hem ön ayak olması hem de verdiği destekle başladık bu hayata. Bence en şanslı olduğum taraflardan bir tanesi Cumhur ağabeyin 2011 yılında gerçekleştirdiği ikinci dünya seyahatine kadar olan dönem. Gezginci ruhunun devam ettiği dönemde onun yanındaydık ve ne istediğimize net bir örnekti. Sonrası Atilla Gökova ile kış aylarında eğitim vermeye devam etmek için Marmaris’ten İstanbul’a geldik, yaz aylarında Güneye iniyor, kışın İstanbul’a geliyorduk. Ben denemelerimin sonucunda kendi manifestomun oluşumunu tamamladım. Denizde nasıl yaşayacağıma dair cevaplarımı maddeler şeklinde belirledim. Bununla birlikte Atilla ile iki ayrı oluşum doğdu. Ekinoks’un doğuşu da böyle başlar.
“Doğayı Koruyan, Ondan Destek Alan Bir Yaşam”
-
Ekinoks Yelken nasıl ortaya çıktı?
Söylediğim gibi bir manifesto oluşturdum ve bir yol haritası ortaya çıktı. İlk oluşumumuz Atilla Gökova Sailing idi, İstanbul operasyonuna Atilla İstanbul’da devam etti. Ben ikinci oluşum olarak, bizim hayallerimizi gerçekleştirebileceğimiz Ekinoks yelkeni oluşturdum. Pandemi planlarımızı oldukça geciktirse de oluşumun temel alt yapısı bu şekilde yaratıldı. Bu soruyu madde madde cevaplayabilirim;
1-Denizci, hele uzun yol denizcisi, çoğu zaman yalnızdır, deniz yalnızlığı sever derler. Problem şu ki, ben yalnız hiçbir şey yapamam. En büyük şanslarımdan biri benimle aynı hayat gustosu ve hayale sahip bir kız arkadaşım olması ve birlikte bu hayallere başlamak.
2-Yelken, rüzgâr ve motorsuz seyir, açık ufuklar benim ruhuma hep iyi gelmiştir, buna devam… Doğayı koruyan ondan destek alan bir yaşam.
3- Gezmek yeni yerler görmek, yeni insanlar ve dostluklar edinmek çok hoşumuza gidiyor. Bu nedenle yeni rotaları, bu geziyi zaman buldukça bizimle paylaşacak arkadaşlarımızı oluşturduk.
4-Yemek yapmak en sevdiğim ikinci hobim, İtalyan aileleri gibi büyük masalar kurulsun, sohbetler olsun, yenilsin içilsin bayılırız. Bu yüzden gastronomi, Göçebe Mutfak ve Komando yemekler doğdu.
5- Hiçbir mala bağlanmadan, göçebe olarak, biraz şaman, biraz çingene ama boş vermiş olmadan bir yaşam tarzı.
6- İnsanlara ve canlılara destek vermek yardım etmek ruhuma iyi geliyor, duygularımı ve ruhumu taçlandırıyor. Yaptığımız bu geziyi böyle şeylerle taçlandırabilmek. Bütün gezimizi, bir sosyal sorumluluk projesi olarak ile birlikte kurgulayıp, elde edilecek geliri doğayı korumak için değerlendirmek…
Bu anlattıklarım, geçmiş 16 yıllık soru cevaplar sonucunda geldiğimiz noktalar… Zaman içinde eminim ki başka ekleme çıkarmalarla olacak, gelişecektir.
Denizden Dünya Seyahati
-
Kimler sizinle seyahat edebilir? Yelken deneyimi olmayanlar da seyahatlerinize katılabilir mi?
Bu bir denizden Dünya seyahati planı. Dünyayı baştan sona en az 7 yılda sindire sindire gezeceğimiz, dönem dönem karaya bağlanıp orada yaşayacağımız, karada da gezerek keşifler yapacağımız bir operasyon. Biz bu gezide, alternatiflerimiz içinde şanslıyız. Bu seyahati Avrupalı olarak yapanlar çoğunlukla 67 yaş üzeri emekli çiftler. Alt yapı ve konforu bir ev seviyesinde, toplam 6 kişilik gruplar halinde (ikisi biziz) gelecek 10 yılda, hayatında bunu hayal edenlere sunulmuş bir fırsat olarak tanımlayabiliriz. Aynı hayallere sahip ama zaman ve/veya başka nedenlerle bunun tamamını yapamayacak olan bütün insanlara sunduğumuz bir yolculuk planı.
Buna esprili bir isimle bir kulüp oluşturduk. Adem baba ve leylek Yaren’den yola çıkarak, ‘Leyleği denizde görenler kulübü’nü kurduk ve katılanlara da “Yaren” dedik. Geçmiş 16 yıl içinde birlikte çok farklı yelken seviyesinde denize çıktığımız, kursiyerlik ile başlayan, sonrasında arkadaşlıklara dönüşen ve bizden ne bulabileceğini bilen bir dost grubumuz oluştu. Bunların içinde kendi teknesi olandan yalnızca bir hafta denize çıkmış olanlara kadar kulübümüze dahil olan çok sayıda yarenimiz oldu.
“Katılmak isteyenlerin yelken bilmesine gerek yok”
Ortak noktası Dünya’yı gezmek olan ama çok farklı istek ve beklentileri olan insan grupları var; teknesi olup, ilerde bu geziyi tek başına yapmak isteyenler, off shore eğitimi almak ve bu konuda tecrübe edinmek isteyenler, Everest’e çıkmak gibi, okyanus geçmek isteyen bir grup, Dünya’yı karadan gezmeyi bitirmiş ve bizim gibi çocukluk hayali olarak denizden dünyayı gezmek isteyenler gibi… Gezinin yüzde 70’lik bölümünü oluşturan, haftalık kısa mesafe turlarımız var. Bu bir haftalık süreçte 100 mil yelken eğitimi ile birlikte, karada yenen akşam yemekleri, koylarda deniz, tarih, gastronominin de olduğu (eğitim için de tatil) dediğim konsept. Veya karada kaldığımız dönemde bizimle birlikte kara turlarına gelecek veya münferit gezmek isteyen insan grubu.
Bizim için aranan şartlar içinde yelken bilmesi gerekli değil. Deniz yaşantısına istekli olması ve bize ilk iki yılımızda, Akdeniz’de katılıp, bu işin kendisine uygun olup olmadığına karar vermesidir. Eğer denizde olmak size uygun değilse ve ilk olarak uzun yola çıkarsanız olay herkes açısından olumsuza döner. İlk deneyim kısa mesafede olursa gerisi zamanla kendi içinde çözülür.
-
Katılımcıları nasıl deneyimler bekliyor, ne gibi zorluklar öngörüyorsunuz?
İlk olarak en büyük deneyim; doğa ile bir bütün olarak denizde yaşam tecrübesi. Bu esnada doğaya saygı göstererek onunla savaşmadan, ondan her konuda nasıl yararlanabileceğinizin uygulamaları (biz buna doğa yaşamı simülasyonu diyoruz). Her ortamda ve her seviyede yelken eğitim ve seyir örneklemeleri. Amacımız işleri zorlaştırmak değil, hep birlikte keyif almak için organize olmaktır. Bu konuda sistemin her aşamasında, bütün misafirlerin can güvenliği kaptanın sorumluluğundadır. Gelen her misafire ilk başta can güvenliği eğitimi ve sorumluluk dağıtımı yapılır. Bu yüzden teknede özellikle haftalık 250 mili geçen seyirlerde bir sistem düzen ve disiplin içerisinde hareket edilir.
“En büyük deneyim; doğa ile bir bütün olarak denizde yaşam tecrübesi”
Gece ve gündüz seyirleri, yapılacak vardiya ve nöbet sistemlerine döner. Uzun mesafeli yollarda tecrübeli iki kişi olarak yola çıkılır. Dünya seyahatinde Atlantik geçişleri ve Panama’dan sonra bütün dünya gezisinde, organizasyon olarak ARC World Cruising ile birlikte hareket edilecektir. Bu seyahatimize ARC World Cruising ile katılmakla, marina, gezi, gümrük işleri ve grupların güvenliği, karadaki eğlenceler, bir çatı altında sistem tarafından sağlanacaktır. Ve bu bizimle aynı hayali olan 50-60 tekne ile birlikte gerçekleşecektir.
-
Teknede günler nasıl geçecek?
Teknede gezinin yüzde 70’ini oluşturan kısmında, sabah kalktıktan sonra, (alargada veya bağlı olduğumuz iskelede) katılımcılara saat 10:00 veya 11:00’a kadar serbest zaman tanınmakta, spor, deniz veya karada hoşlandığı geziler yaparak zaman geçirmesine imkân tanınmaktadır. Saat 11:00’da güzel bir kahvaltının ardından, 12:00’da denize yelken açarak gideceğimiz diğer koya hareket edilir. 17:00 gibi varılır. Deniz, serbest zaman ve dinlenmenin ardından saat 20:00 gibi, alargada isek teknede yoksa karada, oranın güzel bir mekânında birlikte yemek yenir. Ve bütün hafta bu şekilde devam eder. Eğer varılacak yer daha uzaksa bir gün ara vermeden gece seyri ile 100 millik bir off shore eğitimi yapılır.
350 milden fazla olan seyirlerde bütün hazırlıkları ve erzakları tamamlandıktan sonra vardiya usulü 4 günden 30 güne kadar hiç kara görmeden seyirler gerçekleştirilir. Bu seyirler öncesi, bütün konularla ilgili dersler karada tamamlanır, sonra seyre çıkılır. Herkes bir iş bölümü içinde, işler dağıtılır ve sorumluluklar tanımlanır. Özgürlük, yelken, doğayı tanıma, bütünleşme ve ondan nasıl yararlanılabileceği konusunda bir adım atılmış olunur. Belki birkaç gün içinde, şehir hayatında fark etmediğiniz birçok konuda duygularınız açıldığını fark edecek ve şaşıracaksınız.
“Gittiğimiz her yerde yaşama katılmak istiyoruz”
-
Dünya seyahatinizde hangi duraklar var?
Teknemiz Bavaria 46 CR bu sene Kasım ayında, fabrika çıkışı Slovenya’dan denize inecek. Yeni tekneyi test edip olası problemleri önceden tespit edip çözmek için seyir programımızı yavaş yavaş büyüterek organize ediyoruz.
Yıllara göre rotamız;
2022 yılı, 1. sene: Adriyatik, Dalmaçya, Yunanistan ve Yunan adaları. Kasım ayında Türkiye’ye dönüp, teknenin Dünya seyahati eksiklerini tamamlayacağız.
2023 yılı, 2. sene: Bütün Akdeniz’i dolaşacağız. Aynı yıl Kasım ayında ilk Atlantik/Karayipler geçişi gerçekleşecek.
2024 yılı, 3. sene: Aralık ayında Karayipler’e vardığımızda yaz olacağı için Granada, Saint Lucia, Martinik, Barbados ve İngiliz ve Amerikan Virgin adaları serisi gezilecek. Mayıs sonu Atlantik’ten geri dönüşte: Bermuda, Azorlar, Portekiz ve İspanya’da yazı geçireceğiz. Yine aynı yıl Kasım ayında Atlantik’ten geçilecek.
2025 yılı, 4. sene: Bu kez Karayipler’de; Porto Riko, Dominik, Küba çevresinde vakit geçireceğiz.
2026 yılı, 5. sene: Ocak ayında Panama’yı geçerek Pasifik macerasına başlayacağız. Ocak’tan Mayıs’a kadar Las Palmas, Galapagos, Hiva Oa, Marquesas, Fransız Polinezyası, Tahiti, Bora Bora, Fiji ve Yeni Zelanda’ya gelip orada bir sezon geçireceğiz.
2027 yılı, 6. sene: Avustralya. Darwin’den başlayıp Lombok Bari, Cocos, Mauritius, Reunion, Madagascar.
2028 yılı, 7. sene: Güney Afrika sahillerine varacağız. Cape Town, Namibya, St Helena, Salvador, Brezilya, St George’s, Granada, Windward Adaları ve Saint Lucia’ya varacağız.
Ve seyahatimiz tamamlanacak. Öte yandan karada veya kalınacak yerlerde daha uzun süreler geçirilebilir. Madagaskar, Avustralya, Singapur gibi.
Seyahat Sonrası Gezi Notları
-
Gezinin kültür-sanat yönünden de bahseder misiniz?
Bizim konseptimiz yalnızca yelken eğitimi değil. Gittiğimiz her yerde yaşama katılmak da istiyoruz. Gezimizin yüzde 70’ini oluşturulan bölgelerin dokusunu tanımak, bizim için yelkenle gezmek kadar hoşlandığımız kısmı. Bizimle birlikte Dünya seyahati programımıza katılacak olan gönüllülerimizden, gezi yazarı Prof. Dr. Sevcan Akesi ile, sanat, kültür, tarih ve gastronomi üzerine; gezi rehberi, seyahatten önce ön gezi kitapçıkları, seyahatten sonra gezi notları olarak yayınlarımız olacak.
Dünya seyahatini bölgesel olarak 3 ana bölgede değerlendirebiliriz. Akdeniz, Karayipler ile Pasifik ve Hint Okyanusu. Gittiğimiz yerlerin sanat ve tarih, gastronomi ile toplumsal dokusunu tanımak, o bölgelerde bulunmuş olan tüm kültürlerin yapısını incelemek ve sindirmek bizlere büyük keyif veriyor. Her gittiğimiz yerin tarihini halkını ve gelişimini izlemek ve birbirine girmiş kültürleri görmek insanı şaşırtıyor.
-
Bir çevre dostu olarak dünya seyahatinizi çevreye en duyarlı şekilde gerçekleştirmek istediğinizi biliyoruz. Bu konudaki planlarınızı anlatır mısınız?
Dünya seyahati ile bir hayalimizi gerçekleştirirken bunu nasıl bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında değerlendirsek en faydalı oluruz diye düşünmeye başladık. Bugün yaşadığımız, her bir küresel problem içinde, küçük veya büyük hepimizin sorumluluğu olduğu kesin. Şu anda yapılacak her çözüm veya hareket, hemen başlansa bile en iyi ihtimalle önümüzdeki 50 – 60 yılda etkisini gösterecek gibi görünüyor. Bugün geldiğimiz durumdan dolayı, yeni jenerasyondan özellikle çocuklardan özür dilemek mecburiyetindeyiz. Onlar için neler yapabileceğimizi düşünmeliyiz.
Bizler, verdiğimiz zararlardan ilk başta habersizdik. Farkındalığımız artmaya başlayınca zaten çok geç kalınmıştı. Bizim bu noktadan sonra, aynı anda 3 taraflı bir operasyona başlamamız gerektiğine inanıyoruz. Bunlar;
1 – Doğayı biz insanoğlundan korumaya çalışmak
2 – Kaybedilenleri yerine koymak, ormanlara ve doğaya yatırım yapacak hareketleri başlatmak.
3 – Esas yeni nesil genç ve çocukları, kendi gelecekleri için sorumlu, duyarlı ve farkındalık durumuna getirecek hareketleri başlatmamız gerekmektedir. Biz ülkemizdeki bütün ormanları veya denizleri düzeltsek bile, toplum aynı şekilde yaşamaya devam ederse hiçbir şey düzelemeyeceği gibi, bumerang gibi aynı sarmalda ve girdabın içinde yok olup gideceklerini anlamalarını sağlamalıyız. Aydınlatılmayan ve duyarlı farkındalığı olan yeni gelen jenerasyonu bizim yaptığımız hataları yapmaması için olabildiği kadar uyarmak veya eğitmek mecburiyetindeyiz. Bu yeni bir kuşak ile çok uzun vadeli bir yol. Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun söylediği, sevdiğim bir sözü var: İnsanoğlunu iki kanadı olan bir kuş gibi düşünmek lazım, bir kanadı akıl, diğer kanadı gönül. Her bilim adamı veya insan yalnız aklıyla hareket ederse sisteme çalışır, ama işe gönlünü de koyarsa insanlığa hizmet eder.
Nar Projesi
Şu anda her toplum birbirini taklit ederek yalnızca aklı olan insanları transfer etmenin peşinde. Kendi amaçları için çalıştırmak üzere. Bizim jenerasyonun yetiştirme tarzı da bu oldu. Bu şekilde insanlık için değil, yalnızca paraya yönelik, insanlara ne zarar verdiğini düşünmeyen nesillerden kurtarmalı ve yapacağı her işi bu iki elekten denge içinde geçirecek nesillere götürmeliyiz. Bu konuda bizim seyahat yarenlerimiz olduğu gibi, bu hareketlerde birlikte bize destek veren gönüllü yarenlerimiz var.
Biz buna Nar projesi diyoruz, kendi içinde binlerce, her seviyede ve her okulda, okulların verdiği matematik ve fizik eğitimleri ile birlikte hayvan, doğa sevgisi olan duyarlılık ve geleceğine bilinçli gençlerle yetiştirmeye ön ayak olmak.
Bunu nasıl gerçekleştireceğimizi sorarsanız, öncelikle birlikte hareket etmek istediğimiz doğa ve denizleri koruyan veya bir fiil ağaçlandırma, temizlik gibi hareketler içinde olan sosyal toplum örgütlerine, bu konuda birlikte hareket edebileceğimiz kurum ve oluşumlara giderek, ilk başta stratejik birliktelikleri oluşturacağız. Bütün seyahatimizi her türlü sosyal, yazılı ve görsel medyada sunmanın alt yapılarını hazırlıyoruz. İçinde gezi, tarih, yelken, yaşam tarzı, doğa, dünyanın çok farklı noktalarında sunum, belgesellerle hazırlık yapacağız (gönüllülerimiz burada devreye giriyor). Sonrası farklı kurumlardan bu projede yer almak isteyenlere ulaşıp, kendilerinin bu projede yer almanın ve reklamlarının karşılığı, bize değil, ister yanan ormanlarımıza ağaç, sosyal hareketlerimize sponsorluk yapmaları karşılığında, çekimlerinde onların reklamları ile gezimizin hikayesini sunacağız. Bu uzun vadeli proje ile yola çıkıyoruz. Tam bir Dünya seyahati olarak sunulacak. Herkesi bizle olmaya ve sosyal hareketlere gönüllü olmaya davet ediyoruz. Denizde sizin de tuzunuz olsun.
Yüzünüzden rüzgâr, teninizden tuz eksik olmasın. Aganta Burina Burinata.