Monali Meher, Üç Kalkış (Tree Departures)

Yeni Değerler Evreni

Eş-küratörlüğünü Melike Bayık, Deniz Erbaş, İpek Sur’un, Nil İlkbaşaran ve Hal Kolektif’in üstlendiği Sinopale 9, Dokuzuncu Uluslararası Sinop Bienali, 23 Eylül’de başladı. 31 Ekim’e kadar sürecek olan ve başlığı “Tükenmeden Önce: Yeni Değerler Evreni” olan bienalin küratörleri Melike Bayık, Deniz Erbaş, İpek Sur, Nil İlkbaşaran sorularımızı yanıtladı.

/

Dokuzuncu Uluslararası Sinop Bienali, 23 Eylül’de başladı. “Tükenmeden Önce: Yeni Değerler Evreni” başlığı altında gerçekleştirilen bienal bu yıl ekoloji, döngüsellik ve sürdürülebilirlik temalarına odaklanıyor. Bienalin küratörleri Melike Bayık, Deniz Erbaş, İpek Sur, Nil İlkbaşaran sorularımızı yanıtladı.

Bienalin 2006 yılından beri varlığını sürdürmesi küratörler için ne ifade ediyor ve bienalin geleceği hakkında ne gibi ipuçları veriyor?

Melike Bayık: SİNOPALE yıllardır sürdürdüğü dayanışma temelli, imece usulü çalışma yöntemi ile Türkiye’deki birçok değerli bienalden daha farklı bir yapı güdüyor. Özellikle yıllarca tartışılan, irdelenen güncel konular ile birlikte , bir bienal modeli olarak da önemli bir varlık sunuyor. Türkiye sanat dünyasında köklü bir yeri olan SİNOPALE’nin sergilerin, inisiyatif yapıların ve dahası destekle ilerleyen bienallerin sürdürülebilirliği, devamlılığı bağlamında’nin bu yıl da devam ediyor olması oldukça önemli. Birçok bienalin kurucusu olan dostlarımızın bienalleri, sergileri ne denli zorluklarla gerçekleştirdiklerini duyuyoruz. Devam edebilmenin güçlükleri karşısında inanarak yürüyebilmek çok büyük bir cesaret gerçekten. Devam eden dayanışma ile SİNOPALE’nin her durumda ayakta kalarak yıllarca bienali sürdürebileceğine inanıyorum, aynı zamanda tüm sanatçılar, sanat profesyonelleri ile daima kucaklaşarak geleceğe sorular sormaya devam edecek mutlaka.

Deniz Erbaş: Sinopale ile uzun yıllardır değişik bağlamlarda iletişim ve işbirliği halinde oldum. Sinopale’nin yerelliği ile çağdaş sanat arasında etkileşim odağına alan katılımcı bir modeli neredeyse 20 yıla yakın bir süredir yakından takip etmekteyim. Süreli bir çağdaş sanat etkinliği olmanın ötesinde kent ölçeğinde kültürel ve sivil alanda süregiden bir varlığa sahip olması, kentteki farklı dinamiklerle kurduğu uzun soluklu ilişki, kentin mekânsal ve kültürel örgütlenmesinde yarattığı etkilerin artarak devam edeceğini öngörüyorum.

İpek M. Sür: Bir kültür ve sanat etkinliğinin uzun soluklu olması, etkinliğin sadece sanatsal değeriyle değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik konularına duyarlılığıyla da şekillendiğini gösterir. Bu bienalin, sürdürülebilirliği sadece bir tema olarak değil, etkinliğin DNA’sında yer alan bir ilke olarak benimsediği açıktır.Küratörler için bu süreklilik, sanatsal vizyonlarını daha geniş bir toplumsal bağlama yerleştirme imkanı sunar. Bienalin, değişen dünyaya yanıt veren bir platform olarak kendini sürekli yenilemesi, küratörlerin sadece güncel sanat trendlerini değil, aynı zamanda çağın en büyük meselelerini de ele almasını sağlar. Bu durum, bienalin gelecekte de sürdürülebilirlik ve toplumsal sorumluluk gibi kavramları ön planda tutarak, sanatı bir değişim aracı olarak kullanmaya devam edeceğine dair güçlü bir sinyal verir.Sonuç olarak, bu bienalin varlığını sürdürebilmesi, onu organize eden küratörler ve yaratıcı ekiplerin, sürdürülebilirlik kavramını yalnızca bir sorumluluk olarak değil, aynı zamanda etkinliğin temel taşı olarak gördüklerini gösterir. Bu da bienalin, gelecekte de sanat ve kültürün sosyal sorumlulukla iç içe geçtiği yenilikçi bir platform olmaya devam edeceğini işaret eder.

Nil İlkbaşaran: Sinopale, sanat ve kültürün orta ölçekte bir kente ve o kentin dönüşümüne ne denli entegre edilebileceğine mükemmel bir örnek. Sanatçı, küratör, kentli birlikte düşünüyor, birlikte üretiyor, üretilen işler ilhamını ve malzemesini şehirde buluyor. 2014 yılında sanatçı olarak katıldığım Sinopale’den bu yana her bienalde organizasyonda aktif olarak aldığım sorumluluklar ve farklı roller ile bienalin gelişim sürecine şahit oldum. Sinopale’nin kentliyi sanata yakınlaştırma, özgün kültürünü koruma ve  yaşam alanlarını şekillendirmede sivil katılımın önemini vurgulayan bakışı yıllar içerisinde olgunlaştı ve yoğunlaştı. Sinopale’nin bu farklı karakteri ile ulusal ve uluslararası çağdaş sanat alanındaki özel yerini koruyacağına inanıyorum.

Sinop halkının bienale katılımı ve bienalin yerel toplum üzerindeki etkileriyle ilgili neler söylersiniz?

Sinopale: Sinoplular, Sinopale imecesinin çok önemli katılımcıları. Gerek üretim süreçlerinde gerekse etkinlik izleyicisi olarak önemli ölçüde katkı sağlamaktalar. Her sene artan sayıda Sinoplu, Özellikle pandemi sonrası Sinop’a taşınan genç Sinoplular,  Sinopale etkinliklerini takip ediyor veya ekibin bir gönüllüsü olmak istiyor. Sinopale’nin görevi de her sene bu imeceyi daha da büyütüp daha fazla ve farklı insana dokunmak. Öte yandan Sinopale çeşitli etkinliklerle Sinoplu gençlere ve çocuklara yeni bakış açıları sunuyor, yeni tecrübeler kazandırıyor ve şehrin insan kaynağına katkı sağlamaya çalışıyor. Sinopale atölyelerinde yer alan birçok genç arkadaşımız şimdi bilinen sanatçılar, akademisyenler, kültür insanları oldu.

Bu yılki başlık “Tükenmeden Önce: Yeni Değerler Evreni.” Bu başlık, hem bireylerin hem de toplulukların, dünya üzerindeki etkilerini ve sürdürülebilir bir geleceği sağlamak için ne tür yeni değer sistemlerine ihtiyaç duyulduğunu sorgulamalarını teşvik ediyor sanırım. Sizlerin bu başlıkla ilgili düşünceleri ve yorumu nedir?

Melike Bayık: “Tükenmeden Önce: Yeni Değerler Evreni” başlığı, bizi insanlığın geleceği ile karşılaşmaya davet ediyor diyebilirim. Sadece doğanın değil, insani değerlerin de tükenme noktasında olduğu bir çağda, yeni bir bilinç inşa edilebilir mi bunun olasılıklarını değerlendiriyor. Bu yeni değerler evreni, doğayla uyumlu, kentlerde adil ve kapsayıcı yapılar kurmayı, bireylerin ve toplulukların birbirine köprü olmasını işaret ediyor. Serginin benim hazırladığım bölümünde ağırlıklı katılımcı pratikler ile kurgulanan kamusal alan eserlerinin izleyici ile kaçınılmaz buluşması söz konusu. İşte bu noktada geleceği şekillendirmek, ancak toplumsal ve kamusal birliktelikler ve sürdürülebilir bir ekosistem inşa etmekle mümkün olabilir; aksi takdirde, sadece doğayı değil, insanlığı ve değerleri de kaybetmiş olabiliriz, bunu herkesle irdelemeye açıyoruz.

İlginizi çekebilir:  Rezan Has Müzesi Kapılarını Açıyor

Deniz Erbaş: Sinopale 9’un kavramsal çerçevesi kolektif bir süreçte şekillendi. Başlık genel anlamda ekolojik tükenmeye, buna bağlı kısa ve uzun vadeli açmazlara gönderme yapıyor. Bienalin katılımcı sanat pratikleri ve sanat eserleri yoluyla Sinop’ta oluşturacağı kültür ekosisteminin evrenimiz ve yeryüzünde bir arada var oluşumuz için elzem olan yeni bakış açıları, yeni değerler ve belki de tekrar hatırlamamız gereken kadim bağıntılar üzerine bir arada düşünmemiz ve üretmemiz için ilham verici bir buluşma olacağını ümit ediyorum.

İpek M. Sür: Bu yılki başlık olan “Tükenmeden Önce: Yeni Değerler Evreni” hem bireyleri hem de toplulukları dünya üzerindeki etkilerini yeniden düşünmeye ve sürdürülebilir bir geleceği sağlamak için hangi yeni değer sistemlerine ihtiyaç duyulduğunu sorgulamaya teşvik ediyor. Benim için bu başlık altında en önemli nokta, bir diyalog yaratma çabası içinde olması. Kültürel değişimin zorunlu olduğu ve evrenin doğal krizler yaşadığı bu dönemde, böylesi bir diyalog, bireysel ve toplumsal farkındalığı artırarak dönüşüm için zemin hazırlayabilir. Bu bağlamda, başlık altında oluşturduğum küratöryel çalışma, Dairesel Anlatılar: Kolektif Ethosu Yeniden Keşfetmek alt başlığını taşıyan bir sergiye odaklanıyor. Bu sergi, geçmiş ve geleceğin bağlantısını yeniden kurarak, toplumsal değerlerin ve ortak kültürel mirasın dairesel bir anlatı içinde yeniden keşfedilmesini amaçlıyor. “Dairesel Anlatılar,” toplumsal hafızanın ve kolektif ethosun birer parçası olarak, geçmişten ders çıkararak geleceğe yön vermenin önemine dikkat çekiyor.

Bu alt başlıkla, toplulukların ve bireylerin ortak değerler etrafında nasıl birleşebileceğini, kültürel sürdürülebilirliği nasıl sağlayabileceğimizi ve bu sürecin nasıl daha geniş bir sosyal dönüşüme katkıda bulunabileceğini sorguluyoruz. Sergi, sanatın bir ifade aracı olmanın ötesinde, toplumsal değişim için bir katalizör görevi üstlenebileceği fikrini taşıyor.  Insanlığın karşı karşıya olduğu zorlukları ve bu zorlukların üstesinden gelmek için gerekli olan kültürel ve etik değişimleri tartışmaya açarak, önemli ve anlamlı bir diyalog başlatma potansiyeli taşıyor. Bu süreç, evrensel düzeyde sürdürülebilirlik ve kolektif bir ethos içinde yaşamanın yollarını keşfetmek için bir fırsat sunuyor.

Nil İlkbaşaran: “Yeni değerler evreni” Felix Guattari’nin “Üç Ekoloji” eserinde kullandığı bir terime atıfta bulunuyor. Sanat ve ekoloji topluma yeni değerler kazandırabilmek için iki önemli alan, çünkü bu alanlar bizi hayal kurmaya teşvik ediyor. Doğanın ve sanatın öznelliklerin korunduğu, çoğulcu birliktelikler yaratma kapasitesini vurguluyor. Sinopale 9 için tasarladığım(ız) “Sinope’nin Bahçeleri”,  hızlı şehirleşme sonucu kaybolmakta olan yerel floraya bir özlem .. Yaşam alanlarımıza bu özlemle bakmayı öneriyor. Bu alanda açacağı diyaloglar yolu ile “evrenlerimizi oluşturan değerleri nasıl önceliklendirmeliyiz” sorusunu düşünmeye davet ediyor.

Bu yıl nasıl bir katılım, nasıl bir üretim süreci ve hatta nasıl bir sergi bekliyorsunuz?

Sinopale: Duyurduğumuz andan itibaren beş yıl sonra yüz yüze bir Sinopale gerçekleştirebilmek sanat çevresinde heyecan yarattı. Hem yerel hem de uluslararası sanatçılardan oldukça ilgi gördük. Sanatçıların eserlerini üretme süreçlerine mekânsal ve toplumsal bağlamı göz önünde bulundurarak yaklaşıyoruz. Küratörlerimiz ve sanatçılarımız Sinop’un kültürel, tarihsel ve coğrafi özelliklerinden ilham alarak özgün çalışmalar üretiyorlar. Sanatçıların üretim aşamasında yerel halkla iş birliği yapmaları ve bu ortaklıkların sergilenecek eserlere yansımasını çok değerli buluyoruz. Sergi de bu dinamiklerin yansıması olacak.İzleyiciler eserleri görmekle kalmayacak aynı zamanda nu eserlerin üretim süreçlerine tanıklık edecek.

Sergi dışında yapılacak etkinlikler neler olacak?

Sinopale: Sinopale 9 kapsamında sergi dışında katılımcıların sanatçılarla birebir etkileşimde olabilmelerini hedeflediğimiz çeşitli etkinlikler planlıyoruz. Çocuk ve yetişkin atölyeleri, performanslar, sanatçı söyleşileri, paneller, tiyatro ve film gösterimleri yanında Sinop’un kültür ve doğa zenginliklerini keşfetmek için  yapılacak etkinlikler de bienal programımızın önemli bir parçası olacaktır.

Bienale Katılan Sanatçılar

Ahmet Aksu & Elke Groen, Ali İbrahim Öcal, Aytekin Olgunsoy, Banu Uğural, Can Bora, Clemens Lauer, Çanakkale Bienali Arşiv Sergisi (Jacob Gautel, Mert Karaçikay, Nikita Alexeev, Rüstem Aslan), Çiğdem Borucu, Ezgi Kılınçaslan, Fulya Çetin, Gülce Nur Ertopuz, Güngör Erdem, Işık Güner, Kate Price, Korhan Başaran, Mariam + Detu, Neva Özcü Örs, Nezaket Ekici, Özgür Demirci, Pınar Akkurt, Seçil Yaylalı, Server Demirtaş, Suat Öğüt, Tayfun Erdoğmuş, Ferhat Satıcı & Hülya Özdemir – Videoist, Yeşim Uzunoöz, Youssef Tabti, Zafer Akşit.

Bienalin web sitesini bu linkten inceleyebilirsiniz.

ArtDog Istanbul 24. Sayı200,00Eylül – Ekim 2024

“ALGININ SINIRLARI” Sayısı

ArtDog Istanbul basılı dergi satış noktalarını görmek için tıklayın.

Kapak Fotoğrafı: Doug Aitken, 3 Modern, Figures (dont forget to breath), 2018, Fotoğraf: Hadiye Cangökçe.

 

Başarılı

Previous Story

Şişli Belediyesi’nden “Birlikte” Sergisi

Next Story

İstanbul Sahneleri İçin Konser ve Festival Zamanı

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.