Yaz Sıcağında İzlenecek 10 Film - ArtDog Istanbul
Mamma Mia! (2008) © Universal Pictures

Yaz Sıcağında İzlenecek 10 Film

Aşk, kayıp, yolculuk ve zaman… Yaz sıcağında geçen bu 10 yaz filmi, mevsimi bir duygular manzarasına çeviriyor.

Yaz mevsimi sinemada çoğu zaman bir arka plan değil, anlatının merkezinde yer alan bir duyguya dönüşür. Güneş ışığı, sıcak hava, deniz kokusu ve yavaş akan zaman; karakterlerin iç dünyalarıyla iç içe geçer. Yazın gündüzleri uzundur ama bir o kadar da geçicidir. Bu yüzden yaz filmleri genellikle büyüme hikâyeleri, geçici aşklar, ani karşılaşmalar ya da bellekle kurulan bağlar üzerinden ilerler. Mevsimin kendisi kadar kırılgan, kısa ama etkili anlatılar çıkar ortaya.

Bu seçkide, farklı dönemlerden ve coğrafyalardan gelen, yazın türlü hâllerini işleyen 10 filmi bir araya getirdik. Kimisi bir çocuğun gözünden yazı anlatıyor, kimisi yetişkinliğe geçişin eşiğinde duruyor. Kimi bir adada geçen müzikli bir kaçamak sunuyor, kimi ise sessiz ama derinlikli bir aşk hikâyesiyle karşılıyor bizi. Ortak noktaları; yazın hem parlak hem gölgeli yanlarını sinemanın diliyle yansıtmaları.

Yaz sıcağında izlenebilecek bu filmler, sadece serinlemek için değil, durup düşünmek, hatırlamak ve belki biraz da geçmiş yazlara dönmek için.

1. Güneş Sonrası (2022)

Aftersun, 2022. Fotoğraf: MUBI.

Charlotte Wells’in ilk uzun metrajı Aftersun (Güneş Sonrası), bir baba-kız tatilinin gölgeli hatıralarına odaklanan sarsıcı bir büyüme hikâyesi. Film, 90’lı yıllarda Türkiye’de geçen bir yaz tatilinde, 11 yaşındaki Sophie ile genç babası Calum’un geçirdiği günleri anlatırken, yetişkin Sophie’nin bu anılara geri dönüşünü eşzamanlı olarak işler. Duyguların, boşlukların ve söylenemeyenlerin katman katman işlendiği filmde, yaz mevsimi nostaljinin, kaybın ve sevginin sessiz taşıyıcısına dönüşür. MiniDV kamerasının bulanık görüntüleriyle belleğin kırılgan doğasını yakalayan Güneş Sonrası, kişisel bir yası evrensel bir deneyime dönüştürüyor.

2. Yaz Hikâyesi (1996)

Yaz Hikayesi, 1996. Fotoğraf: MUBI.

Éric Rohmer’in “Dört Mevsim Masalları” serisinin yaz ayağı olan Conte d’été (Yaz Hikâyesi), bir genç adamın tatil boyunca üç kadın arasında sıkışan duygusal kararsızlığını konu alır. Bretonya kıyılarında geçen film, yazın hafifliğini ve zamanın esnekliğini anlatırken, Rohmer’in alametifarikası olan uzun diyaloglar ve gündelik karşılaşmalarla örülür. Denizin durgunluğu, sahildeki bekleyişler ve tereddütlü bakışlarla yaz mevsimi bir içsel çözülüş alanına dönüşür. Ne olacağını değil, nasıl olduğunu anlatan film, yazı bir geçiş hali olarak resmeder.

3. Adınla Çağır Beni (2017)

André Aciman’ın romanından uyarlanan Call Me By Your Name (Adınla Çağır Beni), kuzey İtalya kırsalında geçen bir yaz boyunca 17 yaşındaki Elio ile ailesinin evine konuk olan Oliver arasında gelişen aşkı konu alır. Luca Guadagnino’nun kamerası, olgunlaşan meyveler, sıcak taş duvarlar ve gündelik yaşamın içinden süzülen erotizmi incelikle yakalarken, film Elio’nun ilk aşk deneyimini yavaşça, yakıcı bir duygusallıkla işler. Yaz burada hem tutkuyla aydınlanır hem de ayrılıkla kararır. Şeftali, Sufjan Stevens ve güneş ışığı… Bu yaz bir başkadır.

4. La Chimera (2023)

Alice Rohrwacher’in büyülü gerçekçilikle örülmüş anlatısı La Chimera, ölülerle yaşayanlar arasında sıkışmış bir adamın kayıp sevgilisinin izini sürmesini anlatır. 1980’lerin Toskana’sında geçen film, mezar soygunculuğu yapan Arthur’un hayaletlerle ve geçmişle olan ilişkisini yazın sıcak, toprak kokan atmosferi içinde işler. Rohrwacher’in kamerası pastoral manzaraları, folklorik öğeleri ve gerçeküstü imgelemleri ustalıkla harmanlayarak yazı hem fiziksel hem de ruhsal bir geçit haline getirir. Ölümle yaşam, rüyayla gerçek arasında kurulmuş bu evrende yaz, zamandan azade bir hal alır.

5. Florida Sosyal Konutları (2017)

The Florida Project. Fotoğraf: A24.

Sean Baker’ın The Florida Project (Florida Sosyal Konutları) filmi, Disney World’ün hemen dışında, renkli motellerde yaşayan çocukların dünyasına odaklanır. Altı yaşındaki Moonee ve arkadaşları için yaz, keşifler, yaramazlıklar ve sınırsız özgürlüklerle doludur; ancak yetişkinlerin dünyasında işler çok daha karışıktır. Neon renklerle, pastel tonlarla bezenmiş bu görsel evrende, çocukluğun büyülü algısı ile yoksulluğun sert gerçekliği yan yana ilerler. Baker, yaz mevsimini hem oyun alanı hem de kırılgan bir toplumsal yapının fonu olarak kullanır; sıcak hava, hem neşeyi hem de çaresizliği taşır.

6. Mamma Mia! (2008)

Mamma Mia!

Phyllida Lloyd’un yönettiği ve ABBA şarkılarıyla örülü bu müzikal, yaz neşesinin ve kitsch estetiğin doruk noktası. Yunanistan’daki hayali Kalokairi adasında geçen filmde, Sophie’nin düğünü öncesi üç olası babasını davet etmesiyle geçmiş ve bugün, aşk ve özgürlük yeniden sorgulanır. Meryl Streep’in ikonik performansı, adanın turkuaz suları ve güneş altında dans eden karakterlerle birleşince, yaz bir kutlama haline gelir. Mamma Mia! yaşamın yüklerini bir kenara bırakıp şarkılarla hafiflediğimiz bir yaz düşü sunar.

7. Roma Tatili (1953)

Roma Tatili, 1953. fotoğraf: MUBI.

William Wyler’ın 1953 tarihli klasiği Roman Holiday (Roma Tatili), Roma sokaklarında geçen özgürlük dolu bir kaçamağın hikâyesidir. Audrey Hepburn’ün canlandırdığı prenses Ann, protokollerden kaçıp sıradan bir gün yaşamak isterken Gregory Peck’in canlandırdığı gazeteciyle tanışır. Film, Vespa üzerinde şehir turlarından nehir kenarında dondurma yemeye kadar yaz mevsiminin küçük keyiflerini bir araya getirir. Siyah beyaz olmasına rağmen sıcacık hissettiren bu film, yazı kaçışın, keşfin ve kısa ama unutulmaz anların mevsimi olarak anlatır.

8. Gün Doğmadan (1995)

Richard Linklater’ın Before üçlemesinin ilk filmi Before Sunrise (Gün Doğmadan), bir tren yolculuğunda tanışan Amerikalı Jesse ve Fransız Céline’in bir gün boyunca Viyana sokaklarında yürürken geliştirdikleri bağa odaklanır. Diyalog odaklı yapısıyla, zamanın yavaşladığı, her anın farkında olunduğu bir anlatı sunan filmde yaz; bir mevsim değil, duyguların açık olduğu, anın yaşandığı bir haldir. Gün doğumu yaklaştıkça söylenemeyenler birikir, yaz gecesinin büyüsü ise hâlâ tazeliğini korur. Film, geçiciliğin içindeki sonsuzluğu yakalamaya çalışır.

9. Manzaralı Oda (1985)

Manzaralı Oda, 1985. Fotoğraf: MUBI.

James Ivory’nin E.M. Forster uyarlaması A Room with a View (Manzaralı Bir Oda), Edward dönemi İngilteresi’nden Floransa’ya uzanan bir yolculuk üzerinden bastırılmış arzuları ve özgürleşme arzusunu işler. Helena Bonham Carter’ın canlandırdığı Lucy karakteri, güneşli Floransa’da karşılaştığı özgür ruhlu George ile geçirdiği yaz boyunca duygularının farkına varır. Görsel olarak zengin, zarif ve romantik bu filmde yaz, sınıfların ve geleneklerin dışında bir yaşam ihtimalinin mevsimidir. İç mekânların boğuculuğundan açık manzaralara geçiş, duygusal bir uyanışın simgesidir.

10. Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi (2019)

Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi, 2019. Fotoğraf: MUBI.

Céline Sciamma’nın Portrait of a Lady on Fire (Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi) filmi, 18. yüzyıl Fransası’nda, bir adada geçen tutkulu ama sessiz bir aşkın hikâyesi. Bir ressamın, evlenmeden önceki portresini yaptırmak üzere ailesi tarafından görevlendirilen Héloïse’ye yakınlaşması, izleyiciyi sözcüklerden çok bakışların, sessizliklerin ve ayrıntıların konuştuğu bir evrene davet eder. Yaz burada ateşle yanar, rüzgârla taşınır ve hafızada kalır. Sciamma, aşkı yalnızca bir tema değil, bir iz bırakma biçimi olarak ele alırken, film baştan sona bir yangın gibi yanar, söndüğünde dumanı kalır.

Previous Story

Jane Austen’ın En Başarılı Sinema Uyarlamaları

0 0,00