Kimi çıkalı birkaç ay oldu, kimi raflara yeni kondu. Yaz mevsimi ağırlığını iyiden iyiye hissettiriyorken yolculukta, sahilde, gölgeye kurulmuş bir hamakta yahut her şeyden uzakta biraz edebiyat, biraz sanat, biraz kara mizah hepimize iyi gelir. Başar Başaran’ın deli güzel Âşık Kral‘ı, Nazlı Eray’ın Hayatımın Müsveddesi romanı, Nick Trend’in Sanat Tarihinde İlkler kitabı, Umberto Eco’dan Televizyona Dair makaleler ve Eyüphan Erkul’un Afife Jale’nin mücadelesini anlattığı Afife- Mavi Bir Melek romanı… Meşhur yaz kitapları seçkisi değil bu liste ama hazır yaz da gelmişken varsın adı “yaz kitapları” olsun. İşte bu yaz için bizden size, beş kitaplık açıklamalı liste…
Âşık Kral’dan Öyküler
Başar Başaran’ın Âşık Kral adını taşıyan kitabını okumadıysanız çok şey kaçırdınız. Kitap öykülerden oluşuyor, anlatıcısı da ele aldığı konular da kara mizahın eteklerinden ayrılmayıp hepimizin eteğindeki taşları dökmüş. Bu kitabı okuyun çünkü çok ihtiyacımız olan “bağzı şeyler” öneriyor Başar Başaran. Mesela bir öyküde “Attığımız Taş Ürküttüğümüz Kuşa Değiyor mu Bakanlığı” önermiş. Yetmiyor, “Bedbahtlıkla Mücadele Bakanlığı” ile “Birbirimize Güzel Davranma Bakanlığı” da öneriyor. Tam Türkiye’ye göre… Ve işte altını çizdiklerimden bir cümle: “Tıpkı Türkiye gibiyim, eskisini yıktım yenisini kuramıyorum.” Nokta.
Nazlı Eray’dan: Hayatımın Müsveddesi
Roman şöyle başlıyor: “Hayatımın müsveddesini ellerimde tutuyorum. Heyecandan tir tir titriyorum. Bu belki de bana verilmiş en değerli şey. Onu korumaya, düşürmemeye, bir yere çarpmamaya çalışıyorum. Hayatımın müsveddesi. Yufka gibi, lahmacun gibi; eski bir kısmı parçalanmış, ıslanmış ve kurumuş, silik bir harita gibi… Kenarları azıcık kopmuş, belki bir ucu kemirilmiş ama gene de bir bütün bu. Hayatımın müsveddesi…”
İşte Nazlı Eray’ın yeni romanının ilk paragrafı. Edebiyatımızın büyülüsü, büyücüsü Nazlı Eray’ın güvercine dönüşüp uçan apartman kapıcısı Mösyö Hristo’sunu bilmeyen yoktur. O geri dönüyor, Cahide Sonku ve Paganini de hariç değil. Bir de Ali var, Toki taksidinin peşinde ama ölü. Salih Tozan’ı da unutmayalım…. Diyeceğim o ki; Nazlı Eray’ın dünyasının kapıları Hayatımın Müsveddesi ile yeniden açılıyor.
Sahi İlk Kim Resmetti Öpücüğü?
Hep Kitap’ın Sanat Kitapları dizisi en başından beri sanat dünyasına dair çok iyi kaynak kitaplar yayımlıyor. “Sanatın Olmazsa Olmazları” başlığı altında yayımladıkları Susan Woodford’un Resimlere Bakmak kitabını bu listeye almayı düşünüyordum ki yayınevi yeni bir kitabını duyurdu: Sanat Tarihinde İlkler. National Gallery’nin küratör ekibinde çalışan ve Telegraph’ta sanat yazıları ile bilinen Nick Trend’in bu kitabı dünya sanat tarihindeki ilkleri anlatıyor.
Her eserin, sanat tarihine nasıl katkıda bulunduğunu ve hangi açılardan öncü nitelik taşıdığı, eserlerin yaratıldığı dönemin tarihsel, sosyal ve kültürel bağlamı, eserin neden önemli olduğunu ve nasıl bir etki yarattığı detaylı bir şekilde anlatılmış. Sandro Botticelli, Pablo Picasso, Diego Velázquez gibi birçok sanatçının “ilkleri” var bu kitapta. Mesela ilk gülümsemeyi, ilk öpücüğü, ilk kıskanç aşığı, ilk kabusu, evliliğin ilk bitişini kim resmetti? Merak ediyorsanız hepsi bu kitapta.
Umberto Eco’dan “Konuşan O Tuhaf Kutu”
Bu kitap “konuşan o tuhaf kutu” hakkında. 20. yüzyılın en büyük yazar ve düşünürlerinden Umberto Eco’nun televizyon üzerine yazdığı makalelerden oluşan Televizyona Dair yazarın, 1956’dan 2015’e kadar yazılan makalelerini içerdiği için, televizyonun gelişimi ve değişimi üzerine uzun bir perspektif sunuyor. Eco’nun yer yer mizahi bir dille yazdığı, televizyonun toplumdaki yerini ve etkisini sadece bir medya aracı olarak değil, aynı zamanda kültürel bir fenomen olarak ele alıyor. Televizyon biz insanların düşünce yapısını ve davranışlarını nasıl şekillendirdi, çağımızın tarihsel gelişimine ve toplumsal etkileri iyi ya da kötü neydi? Şimdi yapay zekâ, robotlarla geleceğimizi düşünürken sahi biz buralara nasıl geldik? “Konuşan o tuhaf kutu” neydi ve bize neler yaptı? Yanıtı Eco’da…
Afife Jale İçin Mavi Bir Blues Türküsü
“Müslüman bir kadın sahneye çıkamaz. Müslüman mısın sen? (…) “Müslüman bir kız, saza çıkıp edep yerlerini göstermez (…) “Sanatmış… Ressamdan sanatçı olur, heykeltraştan olur hatta hat yazanlardan olur fakat tiyatro sanat değildir. Bak bizler ahlaklı olmak zorundayız. Dinimiz bize böyle emreder. Onca erkeğin karşısına çıkıp saçma sapan şeyler söylemek bir kadına yakışmaz.” İşte Afife Jale’nin hayatını biyografik roman türünde anlatan Eyüphan Erkul’un Afife- Mavi Bir Melek kitabından bir alıntı.
“Afife Jale, sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda en büyük kahramanlarımızdan” biri diyen Erkul, birçok kaynak ve belgeler ışığında yazmış romanı. İçine müziği de katmış; alt başlık “mavi” de aslında Blues müziğinden geliyor. Eyüphan Erkul romanı “Afife’ye yakılmış mavi bir Blues türküsü” diye okuyabilirsiniz diyor. Haksız da değil. Hem kadının, hem Afife Jale’nin mücadelesini gözler önüne seren roman, biyografik romanları sevenler için iyi bir kitap ve bir haber; kitap birinci cilt, devam edecek…