Eva Nielsen, Insolare IV, 2023. Courtesy of the artist and THE PILL.

“Uzaydan Gelen Renk”

THE PILL Gallery'nin Özlem Altın, Claire Chesnier, Pablo Dàvila, Elif Erkan, Jean-Charles Eustache, Leylâ Gediz, Eva Nielsen ve Elsa Sahal'ın eserlerini ağırladığı "Uzaydan Gelen Renk" adlı karma sergi, 27 Temmuz'a kadar görülebilir. 

Balat’ta bulunan THE PILL Gallery, 27 Temmuz’a kadar devam  edenUzaydan Gelen Renk” adlı karma sergiyi ağırlıyor. Adını H.P. Lovecraft’ın 1927 yılında yazdığı “Uzaydan Gelen Renk” adlı kısa öyküsünden alan karma sergide Özlem Altın, Claire Chesnier, Pablo Dàvila, Elif Erkan, Jean-Charles Eustache, Leylâ Gediz, Eva Nielsen ve Elsa Sahal eserleriyle yer alıyor.

Özlem Altın, Translucent shield (calling), 2022

Eserler arasında biçimsel ve mekânsal bağlantılar kuran sergi, Lovecraft’ın kısa öyküsünün ana temalarını kesiştiriyor: dillendirilemeyen renkler, kozmik ve dünyevi mekânlar, başkalaşım ve yenilenme… Claire Chesnier’nin kutup ışığı projeksiyonları, Pablo Davilà’nın parçacık döngüleri, Jean Charles Eustache’nin göksel renkleri ve Eva Nielsen’in ateşli gökyüzü, Elsa Sahal, Özlem Altın, Leylâ Gediz ve Elif Erkan’ın organik, yaşamsal veya maddesel başkalaşımlarına, biçimlerin dönüşümü ve yenilenme hareketiyle karşılık veren bir atmosferler bütünü oluşturuyor.

Fotoğraf: Nazlı Erdemirel

Lovecraft’ın öyküsünde geçen “Göktaşının acayip spektrumundaki bazı bantlara benzeyen bu rengi kelimelerle ifade etmek neredeyse imkânsızdı ve ancak benzetme yoluyla buna bir renk adını verdiler,” cümlesinden referansla yola çıkan sergi ile ilgili şu ifadelere yer veriliyor:

“Amerikalı yazar Howard Phillips Lovecraft, 1927 yılında yayımlanan ünlü kısa öyküsü Uzaydan Gelen Renk’te, 1882 yılında ıssız bir çiftlikte meydana gelen olağanüstü olayları anlatır. Öğle vakti beyaz bir bulut, sonra havada bir dizi patlamanın ardından düşen bir göktaşının kalbinde tanımlanması imkansız, bilinmeyen bir renk ortaya çıkar. İsimlendirilemez. Uzayın en uzak köşelerinden gelen bu taş, kraterinin içinde açıklanamaz bir şekilde büzülür, kendini dönüştürür, şimşekleri üzerine çeker. Bitki örtüsü önce gürleşir, sonra çürüyüp grimsi bir toza dönüşür. Birkaç ay içinde manzarayı amansızca bir ‘yıldırım ülkesi’ne dönüştüren bu tarifsiz renk hayvanları ve insanları etkisi altına alır, ardından aniden gök kubbeye doğru ilerleyerek sonsuza dek yok olur ve geride volkanik bir patlamanın külleriyle tonları bozulmuş vadilerinkine benzer bir ıssızlık bırakır.

Fotoğraf: Nazlı Erdemirel

“Öyküde renk, Paul Cézanne’ın da dediği gibi, en gerçek anlamıyla ‘beynimizle evrenin buluştuğu
yerdir’ ve renk ile göz arasındaki derin yakınlığın altını çizer. Uzaydan Gelen Renk, fantastik türün
ötesinde, evrenin dağınık ufkundan yansıyan kromatik bir çökelti ile onu büyülü, düşünülemez – ve
nihayetinde dehşet verici – olarak algılayan, dokunduğu ve onarılamaz bir şekilde değiştirdiği kişiler
arasındaki karşılaşmanın hikayesidir. Kısa öykünün başlığı, meteorun kalbinden çıkan bu tekinsiz
renk tonunun ikircikliliğini yakalıyor: yıldızlararası uzaydan geliyor, ama aynı zamanda uzayın dışında. Gözün ölçebildiği, ancak kelimelerin yaklaşık bir yol dışında kavrayamadığı, anlaşılmaz bir güçle uzamı yaratıyor. Renk her zaman dilden daha güçlüdür. Bir renkle karşılaşmak başlı başına bir olaydır – hepimiz bunu deneyimlemişizdir, bir gökyüzünün alaca morundan, bir çayırın yumuşak yeşilinden ya da bir bakışın ele avuca sığmaz yanardöner titreşiminden büyülenmişizdir. Gerçekleşmesi bile şaşırtıcı olan bu olayı kavramak yine de imkansızdır.”

*Uzaydan Gelen Renk 27 Temmuz’a kadar görülebilir.

İlginizi çekebilir:  Yapı Kredi Kültür Sanat’ta Bu Hafta
Previous Story

“Soyut Madde” Galeri 77’de

Next Story

Objektifinde Siyahın Tüm Renkleri

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.