Oscar adayı “Loving Vincent’’ filminde kullanılan son derece zahmetli animasyon tekniğinin öncüsü yapımcılar, bu kez de “The Peasants” (Köylüler) filmi için bir araya geldi. Wladyslaw Reymont’un romanından uyarlanan The Peasants, 19. yüzyıl Polonyası’nda genç bir kadın olan Jagna’nın (Kamila Urzedowska) sevgisiz bir evliliğe sürüklenişini anlatıyor. Dar görüşlü ve taşralı bireyleri odağına alan film, aile ve inanç temaları etrafında savunmasız kadınlar, çarpık ilişkiler, sürekli gururlarını korumaya çalışan şiddet eğilimli erkeklerle dolu, dramatik bir yapım.
Toplamda dört farklı ülkeden (Polonya, Sırbistan, Ukrayna ve Litvanya) yaklaşık yüz yağlıboya ressamı, dijital departmandan 78 kişiyle birlikte bu proje üzerinde çalıştı. Covid salgını ve Kyiv’deki stüdyoları nedeniyle Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan da etkilenen yapım, toplamda 5 yıl sürdü.
Oyuncular, değişen yüz ifadelerini yakalayabilmek için büyük bir titizlikle filme alındı ve özellikle arka planın ve ışığın her an değiştiği dans sahnelerinde zaman zaman omuzlarına kameralar yerleştirildi. Yapım süresince 42 binden fazla yağlıboya tablo, 100’den fazla ressam tarafından resmedildi. Filmin yapımcılarından D. K. Welchman verdiği bir röportajda, çalışmaya karar verdikleri ressamlardan dörtte üçünün “bu gerçekçilikte görüntüleri resmedecek tekniğe sahip olmadığı için’’ daha sonra ayrılmak durumunda kaldıklarını da söylüyor.
Animasyon filmin yönetmenleri Dorota Kobiela-Welchman ve eşi Hugh Welchman’ın aynı tekniği kullanarak ürettikleri bir diğer film “Loving Vincent” (2017), Vincent van Gogh hakkında deneysel bir animasyon yapıtıydı. Film 2018’de Oscar’a aday gösterildi. Yapımı altı yıl süren filmde 125 sanatçı tarafından Van Gogh tarzında 62 binden fazla yağlıboya tablo çizildi.
The Peasants yapımında, yazar Reymont’ın romanındaki düzen de dikkate alındı ve zaman dört mevsim etrafında şekillendirildi. Birbirini takip eden mevsimler, değişen renk ve ışık dikkate alınarak ustaca resmedilmiş karelerin birleşmesiyle güçlü bir görsel etki yaratıyor.
Farklı Görüşler
Kimilerine göre, ataerkil kırsal topluluklarda var olan çirkinlik ve acımasızlık, filmin görsel güzelliği ve pitoresk karakteriyle bir çatışma halinde değil. Tam tersi değişen mevsimler ve ilişkiler birbirini vurguluyor.
Film eleştirmeni Natalia Winkelman ise New York Times’ta yayınlanan yazısında karşıt bir görüşte olduğunu söylüyor: “The Peasants, dört mevsime bölünmüş ve yaratıcı görsel stilinin en zengin halini manzaraları işlerken gösteriyor. Ancak hikayenin melodramı tekrara düştükçe, görseller de tekrara düşüyor. Boyalı animasyon özellikle yakın çekimlerde (ki çok sayıda var) yetersiz kalıyor; lekeli fırça darbeleri yüz ifadelerini köreltiyor. Bu anlarda, kullanılan teknik filmin duygu yönüne katkı sağlaması gerekirken tam tersi, ona karşı çalışıyor gibi görünüyor.’’
Bu gönderiyi Instagram’da gör