Ateş Alpar, Taş Kabuk Sessiz, 2021

“Taş Kabuk Sessiz” Merdiven Art Space’de

/

Ateş Alpar’ın “Taş Kabuk Sessiz” adlı ilk kişisel sergisi, 6 Haziran’da Merdiven Art Space’de ziyarete açılıyor. Ekmel Ertan küratörlüğünde hayata geçen sergi Hasankeyf’in sular altında kalışını ve bölgedeki eko-yıkıcılığı gözler önüne seriyor. Sergi, 30 Haziran’a kadar görülebilecek.

Toplumsal ve kültürel yok edilişi içine alan bir güncel eko-sanat örneği olan “Taş Kabuk Sessiz” serisi, Alpar’ın iç içe girmiş ekonomik ve siyasi tercihlerin uzun bir sürece yayılan doğal ve toplumsal tahribatını belgeleyen çalışmalarını izleyici karşına çıkarıyor. Ağırlıklı olarak fotoğrafların yer aldığı sergiye iki yerleştirme ve üç video eşlik ediyor.

Ates Alpar, Tas Kabuk Sessiz, 2021

Ateş Alpar sergisiyle ile ilgili şunları söylüyor:

“İnsan merkezli bir ‘uygarlaştırma’ projesi olan Ilısu Barajı, sular altında bıraktığı devasa tarih yanında 80 bin kadar insanı yerinden etti. Bununla birlikte çok önemli bir biyoçeşitliliğe sahip Dicle Vadisi’nin yok olmasını beraberinde getirdi. Dicle’ye yapılan barajın etkisi sadece çevresel değil, sosyo-kültürel olarak da hissedildi. Bu seride kayıt altına alınan görüntüler zaman içindeki dönüşümlerin doğanın ve kültürün örgütlü bir şekilde yok edilişini belgeler. Kadim zamanların izleri silinirken zaman ve mekân, yaşam ve ölüm, iktidar ve karşı duruş birbirine dolanır. Modern zamanlara özgü olan yaşam ve ölümün birbirinden ayrılması bu yıkımla birlikte yeniden iç içe geçer. Aşina olunan yaşam biçimi ters yüz hale gelir. Tahribat, yaşayanlar kadar hayatını kaybedenleri de etkiler. Doğayla bütünleşen ölü bedenler kolonyalist bir zedelenişe (yeniden) maruz kalır. Müşterek yaşamın tarihsel izleri silinirken hegemonik bir kültürel inşa süreci yaşanır. Bu ‘biz’e yabancı olmayan bir hikâyedir, anlatılan bizim hikâyemizdir.” 

İlginizi çekebilir:  Bir Çağdaş Sanat Müzesi, Depremin Yıktığı Şehri Kurtarabilir mi?
Ateş Alpar, Taş Kabuk Sessiz, 2023

Serginin küratörü Ekmel Ertan ise sanatçıyla ilgili, “Ateş Alpar’ın fotoğraflarının tümü birlikte, her bir fotoğrafın bir parçasını oluşturduğu ve taşıdığı studium’u oluşturur. Kadim bir tarih anlatısıdır onların ördüğü. Yerinden edilmenin, evsizleştirilmenin, hafısasızlaştırılmanın; ayrımcılığın; doğa katliamının; ölümün, insan eliyle biçilen kaderin, yok saymanın; öte yandan hayatın ve direncin fotoğrafları,” diyerek cümlelerini şöyle sürdürüyor: 

(…) Barth’ın kavramlaştırmasını bozarak, şöyle tarif edeceğim aslında; Alpar’ın fotoğraflarında punctum vardır, ama fotoğrafın dışındadır. İzleyici öncesizliği ve sonrasızlığı içerisinde punctum’u fotoğrafa yerleştirir. Punctum orada görünmeyendedir. Fotoğraf izleyicinin bakışında ikon(a)laşır.” 

Previous Story

51. İstanbul Müzik Festivali

Next Story

Hiç Anlatılmamış Masallar

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.