A24’ün yeni sürrealist komedisi “Problemista“, El Salvador’daki pastoral yaşamı terk edip New York City’nin sert sokaklarında kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan genç göçmen Alejandro’nun maceralarını konu alıyor. Sıra dışı fikirlerle dolup taşan Alejandro, oyuncak tasarımcısı olarak Hasbro’ya katılmak istiyor. Bunu gerçekleştirmek amacıyla çalışma vizesi almaya çalışırken her türlü işi deneyen Alejandro sonunda kendisini New York sanat dünyasının içinde buluyor. Sanat dünyasından dışlanmış Elizabeth’in yanında çalışmak ülkede kalıp hayallerini gerçekleştirebilmek için tek umudu haline geliyor.
Problemista, daha önce The Tonight Show ve Saturday Night Live programlarında yer almış, Los Espookys’un kurgusuna katkıda bulunan Julio Torres tarafından yazıldı ve yönetildi. Julio Torres, aynı zamanda filmin başrolünü ve ortak yapımcılığını da üstleniyor. Torres, ilk uzun metrajlı filmi Problemista’yı yaratırken ABD göçmenlik sistemine dair deneyimlerinden ve daha önce sanat müzeleri ve galerilerinde yaptığı asistanlık işlerinden ilham aldığını belirtiyor.
Asistanlık yaparken sahip olduğu deneyimler üzerine oluşturduğu Elizabeth karakteri, kendisi için asistanlık yapması şartıyla Alejandro’nun vizesine sponsor olabileceğini söyleyen eksantrik sanat eleştirmeni olarak karşımıza çıkıyor. Elizabeth ölen kocası Bobby’nin tablolarını sergilemeyi amaç ediniyor ve Alejandro’yu da sanat dünyasındaki popüler isimlerin ilgisini sergiye çekebilecek eserler araması için görevlendiriyor.
Elizabeth karakterine Tilda Swinton tarafından hayat veriliyor. Elizabeth, taranmamış kızıl saçları, akmış maskarası ve flaşı sürekli açık telefonuyla çaresiz bir şekilde kocasının mirasını yaşatmayı amaç edinmiş, canavar olarak görülen fakat Torres’in vahşi bir hayvan olarak nitelendirdiği bir karakter. Tilda Swinton karakterin mutsuz bir karakter olduğunu ve kendisine edindiği amaca üzüldüğünü belirtiyor. Swinton, karakterin kaotik enerjisine bir de nezaket ekleyerek yas tutan ve çaresiz Elizabeth’i duygu dolu bir yaklaşımla ele alıyor.
RZA tarafından canlandırılan Bobby, toplumdan ve sanat tarafından dışlanmış bir karakter. Fakat bu durum onu resimlerinde tek bir objeye odaklanmaktan ve istediği şeyi çizmekten alıkoymuyor. “13 Yumurta” isimli sergisinin ana odağını tahmin etmek de çok da zor değil. Çeşitli yumurta figürlerinden oluşan tablolar Elizabeth’in amacını ulaşmasını daha da zorlaştırıyor çünkü tablolar herkesin ilgisini çekebilecek, kolaylıkla satabilecek nitelikte değil.
Filmin önemli karakterlerinden bir diğeri ise Catalina Saavedra tarafından canlandırılan Dolores. Dolores, Alejandro’nun annesi ve mimari heykellere ilgi duyan bir karakter. Filmin ilk anlarında, Alejandro için yapmış olduğu renkli ve geometrik oyun eviyle karşılaşıyoruz. Aslında bu sahne de Torres’in hayatından bir yansıma. Torres, El Salvador’da inşaat mühendisi bir baba ve onunla kartondan bebek evleri yapan mimar bir annesi tarafından büyütülmüş. Filmde görünen oyun evi de annesi tarafından tasarlanıyor ve Torres hayatından aldığı bu anıyı büyüterek sahneye taşımış oluyor.
Torres, filminde yarattığı karakterlerden oldukça memnun. Alejandro’nun sanat yolculuğu boyunca karşılaştığı karakterler kendi iç dünyaları ve sanatlarıyla, Alejandro’nun hayatında yeni kapılar açıyor. Torres, inatçı olmanın sadece hayatta birden fazla seçeneği olan insanlar için değil herkes için olduğunu, hayatları zor olsa da kendilerine ait olan sanat anlayışlarında, sanatsal işlerinde herkesin inatçı olabileceğini göstermek istediğini söylüyor ve filmiyle de bunu gözler önüne sunuyor.