Soyut bir esere baktığınızda nasıl hissediyorsunuz, gözünüzde canlandırabilir misiniz? Peki, sizce aynı tablo, galeride hemen yanınızdaki kişide benzer hisler, düşünceler uyandırıyor mu?
Yıl içinde hakemli bir bilimsel dergi olan Plos One’da yayımlanan bir araştırma, kişilerin soyutlama karşısında aynı/benzer hissettiğine dair kabul gören düşünceye karşı çıkıyor. Bu teoriyi test etmek için ise katılımcılara üç soyut işi incelemeleri söyleniyor: Bunlar Wassily Kandinsky’nin “Untitled”ı (1934), Joan Miró’nun “Untitled”ı (1961) ve Fritz Winter’ın “Siebdruck 6″i (1950)…
Evrensellik Varsayımını Çürütüyor
Artnews.com’un yer verdiği haberde, araştırmacıların ünlü tablolara ortak duygusal tepkiler söz konusu olduğuna dair yeterli kanıta ulaşamadığı ortaya konuyor. Görseller hakkında ortak kabul gören ifadeler olmadığı gibi katılımcıların tutarlı bir modelde de anlaşamadığına değinen araştırmacılar, ‘evrensellik’ varsayımının çürütülmesinin sanata dair tarihsel ve çağdaş söylemin temel kabul ettiklerine meydan okuduğuna dikkat çekti.
Araştırma sürecinde katılımcılardan önce eseri bütün olarak incelemeleri istendi. Sonrasında eseri oluşturan elementlere odaklanıldı. Katılımcılar sanat eleştirisinde kullanılan sıcak/soğuk gibi geleneksel terimlerle test edildi.
Eseri Oluşturan Elementler Fikir Ayrılığı Yaşatıyor
Araştırmada ayrıca işe dair elementlerin tek başına ele alındıklarında, eserin bütününe kıyasla daha ani ve ayrışmaya neden olan tepkilere yol açtığı görüldü. Bu da izleyicilerin sanatçının vermek istediği mesaja dair fikirlerinde daha da ayrışmalarına neden oldu. Yani, Kandinsky’nin kırmızı çemberinin ne ifade ettiği, “Untitled” işinin bütününün ne ifade ettiğine göre kıyasla, daha çeşitli yanıtlar getiriyor…
Çalışma, “Estetik etkilerin evrensel anlamda ortak olarak paylaşılmadığını, yüksek oranda kişisel değerlendirme ile belirlendiği” sonucuna ulaştı.