Koronavirüsle birlikte hızlanan dijital gelişmelerin sanat dünyasına nasıl yansıyacağını Türkiye’nin belli başlı sanat kurumlarına sorduk. Ve şu sorular bağlamında bir yanıt aradık:
* Koronavirüs, sanat endüstrisini yeniden mi yapılandırıyor?
* Daha dijital olan yeni düzende sanatın yeni aracı ne olacak?
* Online etkinlikler bu süreçten sonra da devam edebilir, dolayısıyla, daha da dijitalleşen yeni düzende nasıl bir konum belirleyeceksiniz?
* Sanat dünyasında beklenen yenilikler neler?
* Dijital platformlarla sanatın duygusu iletilebilir mi?
* Sanatın tanımı değişiyor mu?
Teknoloji Asla Gerçek Bir Tablonun Yerine Geçemez
Dr. Nazan Ölçer
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü
Pandemi dönemi elbette tüm sanat kurumlarını yeniden yapılandırıyor ama pandemi sonrası sanat kurumlarının ve dijital uygulamaların hızının yoğunluğunun nereye evrileceğini de bekleyerek görmek gerekir. Bir değerlendirme yapmak için henüz erken olduğunu düşünüyorum.
Şu anda dünyadaki pek çok müze ve kültür kurumuyla geçmişten gelen dostlukların çerçevesinde yakın temastayım ve onlarla deneyimlerimizi paylaşıyorum. Gördüğüm o ki aklın yolu ve çareler birbirine benziyor. Onlar da koleksiyonlarını, daha önce yaptıkları projeleri, eğitim ve satış mağazalarını çevrimiçi yoldan paylaşıyorlar.
Sanat, Eğitim Sisteminde Yer Almalı
Kültür sanat ne yazık ki ülkemizde öncelikli konulardan biri olamadı. Sanat, mutlaka eğitim sistemimizin içine; özellikle de çocukların yaşamına bir beslenme kaynağı, sorgulama vesilesi, mutluluk olarak girebilmelidir. Müzelerin ve bütün sanat kurumlarının da bu hedef doğrultusunda çalıştığı, ancak herşeye rağmen kültür sanata ayrılan bütçe ve yatırımın diğer alanlara göre yetersiz olduğu bilinmektedir. Örneğin, kültür sanat kurumlarının hâlâ iyi yetişmiş gerçek uzmanlara ihtiyacı bulunmaktadır.
Avrupa’daki Müzeler Daha Şanslı
Kuşkusuz bu süreçte bütün kültür sanat kurumları, önemli kaynaklardan biri olan bilet gelirlerinden vazgeçmek zorunda kalmıştır. Müzeler açıldığında da sosyal mesafeden dolayı bu kayıp sürecektir. Pandemi döneminde kapılarını kapatmak zorunda kalan pek çok galeri mali sorunlarla karşı karşıya kaldı. Sanatçıların yalnızlığının da yapılan belli desteklerle tümüyle giderilebileceğini düşünmüyorum.
Büyük çoğunluğu kamu kuruluşu olan Avrupa’daki müzelerin daha şanslı olduğunu düşünmekteyim. Çünkü içselleştirilmiş sanat ve kültür kaygısı, Avrupa’daki devlet kurumlarının müzelere çok daha büyük destek verdiğini gösteriyor. İngiltere, Fransa ve en çok da Almanya müzelere ve pek çok kültür kurumuna, galerilere büyük destek sağladı.
ABD Kurumlarında Kayıp Büyük
Amerika’da ise durum farklı. Büyük meblağlara varan giriş ücretleriyle ayakta kalan Amerika’daki kurumlar çok daha büyük kayıplarla karşı karşıya… Ve tabii sanat fuarları, müzayede şirketleri ve sanatçılar… Sanırım salgın en çok onları etkiliyor. Pandemi sonrası yeni yapılanmanın bu deneyimden alınacak derslerle değerlendirileceğini temenni ediyorum.
Sürdürülülebilirlik Sadece Dijital Kanallarla Mümkün Değil
Dijitalleşmenin önemini bu süreçte yakinen gördük. Ancak sürdürülebilirliğin tek başına dijital kanallar ve teknolojik imkanlarla olamayacağını; içeriğin de onun kadar kıymetli olduğunu anladık. Ne olursa olsun teknoloji bizlere başvuru, araştırma ve arşiv çalışmaları açısından görülmedik bir imkan tanıyor ancak asla gerçek bir eserin, bir tablonun yerine geçemeyecek; iyi kurgulanmış bir serginin içinde var olma hazzından ne şimdi ne de gelecekte vazgeçilecektir.
Dijital Bakış Açısıyla Yeniden Kurguluyoruz
Biz SSM olarak uzun yıllardır gerçekleştirdiğimiz her şeyi kapsamlı bir biçimde kayıt altına aldık. Sergi hazırlık süreçleri, inşaat süreçleri, konferanslar, bilimsel çalışmalarımız, seminerler, konservasyon çalışmaları… Çok büyük bir arşiv, her türlü etkinliğin çeviri ve alt yazılarıyla kaydedilmiş belgeleri elimizin altında mevcuttu. 10. yılımızı kutladığımız 2012 yılında da tüm belge ve dokümanlarımızı dijital SSM platformuna taşımış; koleksiyonlarımızı, tüm arşivimizi, yüksek çözünürlüklü görselleri ve akademik içerikleri çevrimiçi erişime açmıştık. Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonumuzu, artırılmış gerçeklik (augmented reality) teknolojisiyle çağdaş bir tasarım ve sergileme anlayışıyla yeniden düzenlemiştik. Dünyanın en önemli kültür sanat platformu Google Arts & Culture ile işbirliğimiz devam ediyordu.
Pandemi sürecinde geçmişte yaptığımız ve sanatseverlerden büyük beğeni toplayan sergilerimizi yeni bir sergiye hazırlanır gibi ve en önemlisi dijital bakış açısıyla yeniden kurgulamaya başladık ve çevrimiçi sergilerimizde büyük ustaları hatırlatma kararı aldık. İlk olarak Türkiye’de sanat sergilerinde önemli bir kırılma noktası olan ve açık kaldığı süre içinde 254 bin kişi tarafından ziyaret edilen Picasso İstanbul’u çevrimiçine taşıdık. Bir hafta içinde 65 bin kişi Picasso sergisini çevrimiçinde gezdi. Şimdi de 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından ve sürrealizm akımının temsilcisi Salvador Dalí’ye ait geniş bir seçkinin yer aldığı “İstanbul’da Bir Sürrealist: Salvador Dalí” sergisi çevrim içinde….
Osman Hamdi Bey’in Tabloları Google Arts’ta
Henüz yeni Osman Hamdi Bey’in, Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) Resim Koleksiyonu’nda yer alan 6 tablosunun bilimsel araştırma ve konservasyon çalışmalarının süreç ve bulgularını Google Arts & Culture’a taşıdık. 6 Haziran 2018’den bu yana Atlı Köşk’te ziyaret edilebilen Görünenin Ötesinde Osman Hamdi Bey sergisine de kaynaklık eden araştırma, Türkçe ve İngilizce seçenekleriyle uluslararası düzeyde erişime açılmış oldu.
Her Etkinlik Dijital Ortama Taşınacak
Müzemiz fiziki olarak açıldıktan sonra da her türlü etkinliğimizi dijital ortamda paylaşma düşüncesindeyiz. Zaten bir süre devam edeceği anlaşılan “yeni normal” yaşam, bizleri kalabalık müze ziyaretlerinden mahrum bırakacağı için binlerce kişiye ulaşacak dijital yolları bir prensip olarak kabullenmek zorundayız. Bu durum, şimdiye kadar ulaşamadığımız kesimleri sanatın içine çekme şansı verecektir.
En Büyük Yenilik Sanat Eserlerinde Görülecek
Sanırım en büyük yenilik sanat eserlerinde görülecek. Tarih boyunca savaş – salgın gibi global ölçekte insanlığı etkileyen dönemlerden çıkmak için sanat da önemli bir araç olmuştur. Bu dönemlerde acıları dile getiren, yaşanılanların tekrarlanmamasını dileyen pek çok eser yaratılmıştır. Edebiyatta, heykel sanatında bunun pek çok örneği vardır. Yakın tarihe bile bakarsak 20. yüzyılın iki büyük dünya savaşı pek çok sanat akımına, her şeyi sıfırlayıp yeniden başlama duygusuna, yeni umutlara zemin sağladı. Müzemizde gerçekleşen Kobra, Zero ve Rus Avangardı sergileri bile hep büyük dönüşümlerin yaşandığı yılların ürünleri oldu. Sanıyorum ki bütün dünyayı durma noktasına getiren Covid-19 salgını da gelecekte pek çok alanda etkisini gösterecektir.
Dijital Alanda Sanat Ürünü Vermek Bir Seçimdir
Günümüzde dijital alanda sanat ürünü vermek bir seçimdir. Gerek ülkemizde gerekse uluslararası alanda çok değerli dijital yapıtlar, büyük sanatçılar görmekteyiz. Onların eserlerini ilgi ve beğeniyle takipteyiz. “Dijital platformlarla sanatın duygusu iletilebilir mi?” sorusunu ise şöyle yanıtlayabilirim: Bu galiba sanatçının yapıtı aracığıyla bize vermek istediği duygunun gücüne bağlı bir husus.