1980’ler ve 1990’larda birçok sanatçı, ortaya çıkan AIDS salgını konusunda farkındalık yaratmak için sanatlarını aktivizme dönüştürdü. Dünyanın dört bir yanından gelen bu halk sağlığı posterleri, sanatçıların büyüyen korku ve cehalet ortamına yaratıcı bir şekilde nasıl meydan okuduklarını gösteriyor.
Sanat ve Aktivizmle Dışlanmaya Karşı Mücadele
İsviçre AIDS Vakfı’nın bu etkileyici posteri, “AIDS yüzünden dışlandınız mı? Dışlanmış!” başlığıyla, 1990’larda AIDS ve HIV ile yaşayan bireylerin karşılaştığı önyargıları ve toplumsal dışlanmayı çarpıcı bir şekilde hatırlatıyor. O dönemde HIV’in herkes için bir risk teşkil ettiği anlaşılmış olmasına rağmen, ayrımcılık ve cehaletle mücadele devam ediyordu.
Posterde, sanat dünyasına yönelik saygı duruşunda bulunan detaylar dikkat çekiyor. Modelin sol elinin arkasında, Keith Haring’in stiline atıfta bulunan bir bebek ve köpek grafiği yer alıyor. Bunun yanı sıra, modelin dizinin hemen altında efsanevi şarkıcı Freddie Mercury’nin bir fotoğrafı görülürken, uzattığı ayağının arkasında fotoğrafçı Robert Mapplethorpe’un adının yazılı olduğu, iple bağlanmış bir kitap bulunuyor. Bu isimlerin ortak noktası, yalnızca sanat dünyasına olağanüstü katkılarda bulunmuş olmaları değil, aynı zamanda AIDS’ten hayatlarını kaybetmiş ve eşcinsel bireyler olmalarıdır. Poster, yıldızlar, hediyeler, şarap ve ışıltıyla bezeli bir gökkubbede, bu sanatçıların yeteneklerinden dolayı kutlanırken, cinsellikleri ve hastalıkları nedeniyle dışlanmalarını ironik bir şekilde gözler önüne seriyor.
Sanatçı Derek Jarman gibi birçok başarılı figür için, HIV pozitif teşhislerini kamuoyuna açıklamak sadece bir gerçeklik değil, aynı zamanda güçlü bir aktivizm eylemiydi. Bu poster, AIDS salgını sırasında sanat ve aktivizmin nasıl iç içe geçtiğini ve toplumda farkındalık yaratmak için sanatçıların oynadığı önemli rolü bir kez daha vurguluyor.
Keith Haring ve LGBTQ+ Topluluklarının AIDS Mücadelesindeki Rolü
AIDS salgını, LGBTQ+ topluluklarını en çok etkileyen krizlerden biri olmasına rağmen, aynı topluluklar daha güvenli sağlık ve cinsel uygulamalar için farkındalık yaratmada öncü oldular. Bu mücadelede, birçok sanatçı ve performansçı, yeteneklerini, zamanlarını ve emeklerini bu küresel soruna çözüm üretmek için adadı. Dünyaca ünlü sanatçı Keith Haring, 1988 yılında HIV-pozitif teşhisi aldı. Ancak, teşhisini saklamak yerine, bu durumu açıkça paylaşarak hem salgın hem de homofobiye karşı farkındalık yaratmayı görev edindi. Haring, sanatı ve başarısını aktivizmle birleştirerek, topluma ilham kaynağı oldu.
1989 yılında kurduğu Keith Haring Vakfı, o dönemde AIDS örgütlerine ve çocuk programlarına finansal destek sağladı. Bu süreçte, sağlıklı ve hasta bireyler arasında yapılan ayrımın, heteroseksüel ve eşcinsel bireyler arasındaki ayrımla eşanlamlı olarak algılandığı homofobik bir bağlama da meydan okudu. Kanada’daki bu posterde yer alan sanat eseri, Haring’in mirasına saygı duruşunda bulunularak “Keith Haring’den Sonra” ifadesiyle tanımlanmıştır. Haring’in sanatı, yalnızca estetik değil, aynı zamanda toplumsal farkındalığın ve dayanışmanın güçlü bir sembolü olarak yaşamaya devam etmektedir.
Silence=Death: LGBTQ+ Topluluğunun AIDS’e Karşı Sessizliği Bozan Sembolü
AIDS salgınının ilk yıllarında, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki LGBTQ+ toplulukları, sıklıkla siyasi güçten yoksundu ve bu durum, sağlık hizmetlerinden, sosyal yardımlardan ve tıbbi araştırmalardan dışlanmalarına yol açtı. Bu bağlamda, New York merkezli Silence=Death Project kolektifi tarafından yaratılan bu ikonik poster, topluluğa yönelik güçlü bir eylem çağrısı olarak tasarlandı: Sessiz kalmak ölümle eşdeğerdi.
Kolektifin kurucu üyelerinden Avram Finkelstein, projeyi, feminist kolektif Guerrilla Girls gibi, hem toplumsal değişimi tetiklemek hem de kendi toplulukları içinde bilinç yükseltmek amacı taşıyan bir girişim olarak tanımlamıştır.
Posterde yer alan pembe üçgen, Naziler tarafından eşcinselleri etiketlemek için kullanılan bir semboldür. Ancak bu korkutucu geçmiş, posterde güçlü bir mesaj ile tersine çevrilmiş ve dışlanmaya karşı direnişi simgeleyen bir anlama bürünmüştür. Poster, altındaki “Öfke, korku ve kederi eyleme dönüştürün” ifadesiyle harekete geçme çağrısını güçlendirmiştir.
Bu afiş, dönemin en etkili LGBTQ+ kampanya gruplarından biri olan ACT UP tarafından benimsenmiş ve AIDS salgınına karşı direnişin sembolü haline gelmiştir. Bugün hala, aktivizm ve topluluk dayanışmasının güçlü bir örneği olarak hatırlanmaktadır.
Peter Knoch: Sanatıyla AIDS Farkındalığını Yansıtan Bir Aktivist
Alman AIDS kuruluşu Deutsche AIDS Hilfe tarafından hazırlanan bu poster, genç uyuşturucu kullanıcılarına yönelik bir mesaj taşıyor. Metin, onların diline uygun bir şekilde tasarlanmış:
“Kullanılmış şırıngaları asla başkalarına vermeyin. Her baskı için yeni bir steril şırınga seti. Kuşlar [kadınlar] sadece prezervatifle. Daha güvenli kullanım, daha güvenli seks, şimdi.”
Poster, 1980’ler ve 1990’larda Berlin’de sanat eğitimi alan Peter Knoch tarafından tasarlandı. Sanatçı, AIDS salgınının etkilerini genç bir eşcinsel birey olarak derinden deneyimledi ve 1990’lar boyunca AIDS farkındalığı ve bağış toplama amacıyla düzenlenen çeşitli sergilere katıldı.
Peter Knoch, yalnızca eserleriyle değil, kariyerinde statükoya meydan okuyan duruşuyla da tanınır. Berlin Sanat Akademisi’nde, geleneksel baş profesör sistemini reddeden ve sürekli değişen bir öğretim görevlileri programını destekleyen Freie Klasse adlı yapının kurucuları arasında yer aldı. Knoch, bugün hala başarılı bir sanatçı olarak kariyerine devam etmekte ve toplumsal meselelere sanat yoluyla katkı sunmaktadır.
Maurice Vellekoop: Sanatıyla Güvenli Seks ve AIDS Farkındalığı
Kanadalı sanatçı, karikatürist ve illüstratör Maurice Vellekoop, eserlerinde eşcinsel yaşamı mizahi ve hafif hicivli bir üslupla betimlemesiyle tanınır. Toronto, Vancouver ve Montreal’deki AIDS örgütleri için hazırladığı bu afiş, 1980’ler ve 1990’larda sıkça kullanılan, daha ciddi ve didaktik tonlu AIDS sağlık bilgilendirme materyallerinden farklı bir yaklaşım sunar.
Afişte, kozmopolit bir LGBTQ+ grubu, yaz mevsimini kutlamak için bir şehir havuzunun etrafında keyifli bir şekilde dinleniyor. Göz alıcı detaylardan biri ise, üzerinde “Slip into it!” yazan katlanmış bir prezervatif görüntüsüdür. Bu esprili tasarım, izleyicilere güvenli seksin önemini nazik ve dostane bir şekilde hatırlatmayı amaçlar.
Vellekoop’un kendine has tarzı, çalışmalarını daha önce takip eden geniş bir kitle tarafından hemen tanınabilir niteliktedir. Afiş, özellikle LGBTQ+ topluluğuna yönelik bir mesaj olarak, korkuya veya bağnazlığa teslim olmadan önlem almanın gerekliliğini vurgulayan samimi bir hatırlatmadır.
Damballah Dolphus Smith: Sanatıyla Kültürünü ve AIDS Farkındalığını Yansıtan Bir Miras
Afro-Amerikan sanatçı Damballah Dolphus Smith, Amerika Birleşik Devletleri’nde birçok kişisel ve karma sergide eserleriyle yer almıştır. Smith’in sanatı, derin bir şekilde Afrikalı köklerinden ilham alır ve çalışmalarında sıkça Afrika imgelerine yer verir. Sanatıyla ilgili olarak, izleyiciyi “halkımın zengin ve büyük kültürünün duyusal farkındalığına geri götürmek” istediğini ifade etmiştir.
Smith, 1992 yılında Afrika’daki Amerikan Kızıl Haç HIV/AIDS Programı için altı poster tasarladı. Bu posterlerden her biri, farklı bir Afrika ülkesine ait atasözlerini içeriyordu. Bu projeler arasında, toplumu HIV/AIDS konusunda eğitmeyi ve farkındalık yaratmayı hedefleyen bu etkileyici poster de bulunuyordu.
Ne yazık ki, Smith aynı yıl AIDS’e bağlı komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybetti. Ancak bu poster serisi, onun hem kültürüne olan bağlılığını hem de toplumuna duyduğu derin desteği ölümsüzleştiren bir miras olarak kaldı.
Bronwyn Bancroft: Sanatıyla AIDS Farkındalığına Katkı Sunan Bir Aktivist
AIDS kampanyalarına katkıda bulunan sanatçıların çoğu, tıpkı Smith gibi, kendi toplumlarında zaten birer aktivistti. Bu isimlerden biri de, gururlu bir Bundjalung kadını olan ve eserleri büyük Avustralya galerileri ile özel koleksiyonlarda yer bulan tanınmış sanatçı Bronwyn Bancroft. Bancroft, 1987 yılında kurulan ve Yeni Güney Galler’de yüzlerce Aborijin sanatçıyı destekleyen Boomalli Aborijin Sanatçılar Kooperatifi’nin kurucu üyelerinden biridir.
Bronwyn Bancroft’un AIDS farkındalığı için tasarladığı bu poster, salgınla mücadelede eğitimin önemi üzerine odaklanır. Sanatçı, posterin mesajını şu şekilde açıklamaktadır:
“Bu resim, insanları iğne değişim programları ve güvenli seksin önemi hakkında eğitme ihtiyacını temsil ediyor. Küçük daireler, AIDS konusunda danışmanlık ve eğitim sunan farklı grupları sembolize ediyor. Köşelerdeki çiçek şekilleri ise AIDS’in önlenmesi ve eğitimine dair iyi bilgilerin yayılmasını simgeliyor.”
Bancroft’un sanatı, hem toplumsal dayanışmayı artıran bir araç hem de eğitim ve farkındalığın önemini vurgulayan güçlü bir ifade biçimi olarak öne çıkıyor.
Sanat ve Aktivizm: Javier Mariscal ve AIDS’e Karşı Sanat
AIDS salgını sırasında, farkındalık yaratmak ve fon toplamak amacıyla birçok sanat odaklı girişim hayata geçirildi. Bu poster, 1994 yılında Fransa’da Artis tarafından yayımlanan Imàgenes Contra EL SIDA (AIDS’e Karşı İmgeler) başlıklı serinin bir parçasıdır. Sanatçı ve aktivist Javier Mariscal tarafından tasarlanan bu poster, geleneksel olarak özgürlük, doğruluk, bereket, diriliş ve zaferle ilişkilendirilen bir palmiye ağacı figürü içeriyor. Bu sembol, AIDS ile yaşayan bireylerin hakları ve onurları için güçlü bir çağrı olarak yorumlanabilir.
Javier Mariscal, çok yönlü bir sanatçı olarak; ressam, heykeltıraş, grafik tasarımcı, endüstriyel tasarımcı ve çizgi roman sanatçısı kimliklerini bir araya getiriyor. İspanya’nın Valencia kentinde yerel toplulukla sıkı bir işbirliği içinde çalışıyor. Mariscal’ın tasarımları, yaratıcı ve işlevsel yaklaşımlarıyla dikkat çekiyor. Öne çıkan eserlerinden biri, 2001 yılında Big Brother reality şovunda kullanılan ikonik “günlük odası sandalyesi”dir.
David McDiarmid: Sanat ve Aktivizmle AIDS’e Karşı Mücadele
Avustralyalı sanatçı David McDiarmid, 1970’lerin başlarından itibaren eşcinsel hakları hareketinin aktif bir savunucusuydu. 1986 yılında kendisine HIV pozitif teşhisi konulduğunda, New York’ta çalışıyordu. Bu dönemde sanatını aktivizmin bir aracı haline getiren McDiarmid, Avustralya’ya dönerek AIDS salgını hakkında farkındalık yaratmayı ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmeyi hedefleyen eserler üretmeye başladı.
McDiarmid, sanatçı ve tasarımcı kimliğinin yanı sıra, Sydney Gay ve Lezbiyen Mardi Gras etkinliklerinde sanat yönetmeni olarak da çeşitli roller üstlendi. Sanatsal katkıları arasında, 1992 Mardi Gras için HIV Yaşam Grubu üyeleriyle birlikte tasarladığı, Meksika Ölüler Günü (Día de los Muertos) temalı büyük ölçekli bir heykel dikkat çekicidir. Aynı yıl, New South Wales AIDS Konseyi adına hazırlanan altı posterden biri olan eseri, eşcinsel topluluğuna dayanışma çağrısında bulundu.
David McDiarmid, sanatı ve aktivizmiyle hem eşcinsel hakları hem de AIDS farkındalığına önemli katkılar sağladı. 25 Mayıs 1995’te, AIDS’e bağlı hastalıklardan hayatını kaybederek mücadele dolu bir miras bıraktı.
Gerçek AIDS, Sömürgeciliktir!
Juan Sánchez, 1980’lerden 1990’lara kadar çalışmalarında etnik, ırksal ve ulusal kimlik sorunlarını araştıran bir sanatçı kuşağının temsilcilerindendir. Sánchez, Porto Riko ve ABD’deki Porto Riko yaşamına ilişkin konuları ele alan parlak renkli, karışık teknik tuvalleriyle tanınıyordu.
“Sömürgecilik gerçek AIDS’tir” yazan bu posterde pembe kalpler ve pembe üçgenlerin yanı sıra AIDS kampanyacılarının kullandığı kırmızı kurdele ile din, Porto Riko ve ABD’ye ilişkin imgeler kolajlanmış. Poster, salgının daha geniş çaplı eşitsizliklerine değiniyor.
Sanat ve Aktivizmle AIDS’e Dikkat Çeken Kolektif
General Idea, Felix Partz, Jorge Zontal ve A A Bronson isimli üç Kanadalı sanatçıdan oluşan, sanat ve aktivizmi bir araya getiren bir sanat kolektifiydi. Toronto ve New York City arasında çalışmalarını sürdüren grup, 1987 yılında Amerikan AIDS Araştırma Vakfı’nı (amfAR) desteklemek için düzenlenen bir sergi kapsamında AIDS üzerine ilk çalışmalarını gerçekleştirdi. Bu sergide, Robert Indiana’nın 1960’larda ünlü hale gelen LOVE motifinin düzeni ve renklerini kullanarak, yerine AIDS kelimesini yerleştirdiler.
Bu etkileyici logo, daha sonra New York ve San Francisco’da IMAGEVIRUS adlı bir poster kampanyasında kullanıldı. A A Bronson, bu çalışmanın amacını şu sözlerle açıklıyordu: “Logonun kültür içinde yayılmasını, kelimeye bir görünürlük kazandırarak AIDS’in halının altına süpürülmesini engellemeyi amaçladık.” Logo, gerçekten de kısa sürede çeşitli formatlarda çoğaltıldı ve tıbbi ile hayırsever kuruluşlar tarafından kullanılmaya başlandı. Örneğin, Alman AIDS Vakıfları Çalışma Grubu için hazırlanan versiyonda, logonun renkleri Alman bayrağını (kırmızı, siyah ve sarı) yansıtacak şekilde yeniden düzenlendi.
General Idea’nın etkileyici sanat yolculuğu, Zontal ve Partz’ın 1994 yılında AIDS’e bağlı nedenlerden hayatlarını kaybetmesiyle son buldu. Ancak ölümünden haftalar önce, salgının insani boyutlarını güçlü bir şekilde gözler önüne seren eserlerinde kendi fotoğraflarına yer vererek unutulmaz bir miras bıraktılar.
*
Bu yazı, Lalita Kaplish tarafından Creative Commons BY 4.0 lisansı ile Wellcome Collection websitesinde yayımlanmış orijinal içeriğin Türkçe çevirisidir. Orijinal içerik için https://wellcomecollection.org/stories/artists–activism-and-aids bağlantısını ziyaret edebilirsiniz. Yazıdaki görseller Wellcome Collection dijital arşivinden alınmıştır.