Sanat Yönetiminde Dergilerin Rolü -

Sanat Yönetiminde Dergilerin Rolü

Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde düzenlenen “Sanat Yönetiminde Görünürlük: Gazete, Televizyon ve Dergi” başlıklı söyleşide, medyanın kültür-sanattaki rolü ele alındı. Söyleşiye ArtDog Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Kırmacı ile Forbes Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Handan Bayındır konuk olurken, Kırmacı “Kültür ve sanat bu ülkede en az ekmek kadar hayati” sözleriyle kültür-sanat haberciliğinin önemini vurguladı.

Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Sanat ve Kültür Yönetimi Anabilim Dalı’nda, bitirme tezi çalışmaları kapsamında düzenlenen “Sanat Yönetiminde Görünürlük: Gazete, Televizyon ve Dergi” başlıklı söyleşi, kültür-sanat alanında medyanın rolünü odağına aldı. Söyleşiye ArtDog Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Kırmacı ile Forbes Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Handan Bayındır konuk oldu.

Etkinlikte, gazete, dergi ve televizyonun sanatı nasıl seçtiği, nasıl temsil ettiği; sanatın neden bazı mecralarda görünürken bazılarında görünmez kaldığı tartışıldı. Görünürlüğün bir “ödül” mü yoksa bilinçli bir strateji mi olduğu sorusu üzerinden, kültür-sanat haberciliğinin perde arkası ele alındı. Söyleşi, sanat yönetimi öğrencileri başta olmak üzere kültür-sanat medyasına ilgi duyan geniş bir katılımcı kitlesini bir araya getirdi.

Şebnem Kırmacı: “Görünürlükten Önce İçerik Gelir”

ArtDog Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Kırmacı, konuşmasında Türkiye’de çağdaş sanat alanının potansiyeline dikkat çekerek, sanatçıların ve sanat profesyonellerinin evrensel düşünme ve konum alma zorunluluğuna vurgu yaptı. Kırmacı, ArtDog’un basılı dergi olmanın yanı sıra dijital platformlara ve sosyal medyaya büyük önem verdiğini belirterek, online mecrada her gün çok sayıda nitelikli haber yayımladıklarını anlattı.

Derginin kuruluş hikâyesini de paylaşan Kırmacı, ArtDog’un adının kişisel bir tutkudan doğduğunu söyledi. Yaklaşık 24 yıldır kültür-sanat gazeteciliği yaptığını hatırlatan Kırmacı, temel motivasyonunu ise şu sözlerle özetledi:

“Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke ve ben burada  kültür ve sanatın en az ekmek kadar hayati olduğunu düşünüyorum. Ülkenin herhangi bir şehrinde bir öğrencinin okuduğu tek bir cümlenin bile içinde bir filiz yeşertmesi benim için yeterli bir motivasyon.”

Türkiye’de çağdaş sanat dünyasının küçük ama nitelikli olduğuna işaret eden Kırmacı, uluslararası bağlamda yaşanan kırılmaları da hatırlattı. Orta Doğu ve Rusya’da çağdaş sanat üretiminin büyük ölçüde durduğunu, Türkiye’nin ise 2000’lerin başında yakaladığı uluslararası görünürlüğü sürdüremediğini belirtti. İstanbul Bienali’nin önemini vurgulamakla birlikte, asıl sorunun Türkiye’nin uluslararası sanat alanında ne söylediği olduğunun altını çizdi.

Basının Belirleyici Rolü

Sanatçının görünürlüğünde galerilerin ve basının belirleyici rol oynadığını ifade eden Kırmacı, galericiliği “sanatçıyı piyasaya tercüme eden bir aracı” olarak tanımladı. Ancak Türkiye’de uluslararası standartlarda galericilik yapan kişi sayısının çok az olduğuna dikkat çekti. Günümüz dünyasında yaşanan kültürel yozlaşmanın ve dijitalleşmenin, galerilerin geleceğini de sorgulanır hâle getirdiğini ekledi.

Ana akım medyada kültür-sanatın çoğu zaman “eğlence”ye indirgenmesini eleştiren Kırmacı, ArtDog’un bu noktada bağımsız bir duruş sergilemeye çalıştığını vurguladı. Dağıtım ve ekonomik zorluklara rağmen, nitelikli ve güvenilir bilgi üretmeye odaklandıklarını belirterek, gazetecilikte 5N1K ilkesine, bilgi kontrolüne ve sade dile verdikleri önemi anlattı.

“Bizde entellektüellik karmaşık ve anlaşılmaz bir dil sanılıyor. Biz bu nedenle ArtDog’da 7’den 77’ye herkesin anlayabileceği bir yayın dili benimsedik.”

“Görünürlük mü, içerik mi?” sorusuna ise net bir yanıt veren Kırmacı: “Kesinlikle içerik.  Görünürlük ciddi bir tuzak. Nitelikli basının görevinin yalnızca zaten görüneni değil, bağımsız ve genç sanatçıları da keşfederek sayfalara taşımak. Toplumla buluşacak işleri bir süzgeçten geçirerek, adil bir biçimde sayfalarına taşımak” dedi.

Handan Bayındır: “Sanat Artık Bir Yatırım Alanı”

Forbes Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Handan Bayındır ise konuşmasında derginin yayın politikasını anlattı. Ekonomi dergisi perspektifinden sanatın görünürlüğünü ele aldıklarını belirten Bayındır, Forbes Türkiye’nin kapağına taşınan sanat eserlerini ve bu tercihlerin arkasındaki nedenleri öğrencilerle paylaştı. Kapağa taşınan işlerin, ekonomik büyüklükleriyle öne çıkan sanat eserleri olduğunu vurgulayan Bayındır, bunun doğrudan piyasa değeriyle ilişkili bilinçli bir editoryal karar olduğunu söyledi.

Geçmişte kapakta yer alan işlerden birinin Erol Akyavaş’ın “Kâbe” adlı eseri olduğunu hatırlatan Bayındır, bu çalışmanın satış fiyatının Türkiye sanat piyasası için bir rekor niteliği taşıdığını ifade etti. Forbes Türkiye’nin Sanat Raporunun 2014 yılında bu yaklaşımla hayata geçirildiğini belirten Bayındır, ilk raporda 70 ressamın yanı sıra müzayede satışlarının kapsamlı biçimde incelendiğini aktardı.

Bayındır, sanat eserinin artık yalnızca kültürel bir değer olarak değil, aynı zamanda bir yatırım aracı olarak da ele alındığını vurgulayarak, zaman içinde sanat raporlarıyla fon raporlarını birlikte yayımlamaya başladıklarını söyledi.

Banksy’nin Son İşi Evsizlik Temalı

0 0,00