Salt’ın yeni programları Eylül ayında başlıyor. Programda Salt Beyoğlu ve Salt Galata’da iki yeni sergi izleyiciyle buluşuyor. Türkiye’de grafik tasarımın gelişimini kitap ve kültür yayıncılığı üzerinden ele alan “Tasarımcının Notu” 11 Eylül’den itibaren Salt Beyoğlu’nda; 1945-1991 yıllarında Sosyalist Yugoslavya’da Türkçe konuşan toplulukların kimlik inşası sürecini irdeleyen “Sosyalizme Tercüme” ise 23 Ekim’den itibaren Salt Galata’da ücretsiz olarak ziyarete açık olacak. Ayrıca Salt Beyoğlu’ndaki Kış Bahçesi’nde Passepartout Duo, Zeynep Ayşe Hatipoğlu, Ömer Sarıgedik ve Fulya Uçanok’un art arda sunulacak ses enstalasyonları yer alacak.
Salt Beyoğlu’nda “Tasarımcının Notu”
Yazar ve editör Eda Sezgin tarafından programlanan “Tasarımcının Notu” sergisi, 20. yüzyılın son çeyreğinde Türkiye’de grafik tasarım alanında yaşanan hızlı değişimi kitap üzerinden ele alıyor. Kültür yayıncılığının yükselişe geçip grafik tasarımcının bir aktör olarak öne çıktığı dönemi odağına alan sergi, kitabın yaygın tasarım unsurunun kapak olduğu 1970’li yılların sonlarından bütüncül bir tasarım nesnesi hâline geldiği 1990’lara uzanıyor.
Sergi, söz konusu dönemde cereyan eden dönüşümler izleğinde tasarımcının bir kitabın oluşumundaki karar süreçlerini, yayıncıdan matbaacıya farklı aktörlerle ilişkisini ve kültür ortamındaki konumunu ortaya koyuyor. Salt Beyoğlu’nun katlarına yayılan sergi, tasarımcının, belirleyici bir aktörü olduğu “kitap”taki eksik anlatısını kurmayı amaçlıyor. Kitabın “basılı” ve “elektronik” olarak yeniden tanımlandığı 2000’lerin tasarım kültürüne zemin hazırlayan döneme kitaplar, arşiv belgeleri ve mülakatlar eşliğinde çok yönlü bir bakış sunuyor.
2 Şubat’a dek Salt Beyoğlu’nda görülebilecek sergiye bir dizi kamu programı da eşlik edecek.
Salt Galata’da “Sosyalizme Tercüme”
Uzun soluklu bir araştırmanın çıktısı olan ve Sezgin Boynik, Tevfik Rada ile Merve Elveren tarafından programlanan ve Lumbardhi Vakfı (Kosova) iş birliğinde gerçekleştirilen “Sosyalizme Tercüme” sergisi, Yugoslavya’da Türkçe konuşan toplulukların sosyalist ideoloji çerçevesinde kimliklerini nasıl inşa ettiklerini irdeliyor. Türkçe’nin Makedonya (şimdiki Kuzey Makedonya) ve Kosova’da resmî dil olarak kabul edildiği 1945 ile 1991 yılları arasını odağına alıyor.
Söz konusu dönemde Yugoslavya’da farklı milliyetlere yönelik ilerici politikalara bağlı olarak çoğalan siyasi ve kültürel girişimlerin birbiriyle ilişkisine vurgu yapan sergi, özel arşivler ile halk kütüphanelerinde bulunan ve birçoğu ilk kez gün yüzüne çıkarılan tarihî belgeleri içeriyor. Bu malzemeleri güncel sanat işleriyle yan yana getirerek, ulusal kimlik icadının ve bu kimliğin çok uluslu sosyalist bir bağlama tercüme edilmesinin karmaşık dinamiklerini ortaya koyuyor. Aynı zamanda, enternasyonalizm ile dayanışmaya dayalı bir ulusal bilincin inşasının izini sürerek, Yugoslav sosyalizminin özyönetim ve Bağlantısızlar Hareketi gibi tarihsel açıdan ayırt edici özelliklerinin Türkçe konuşan toplumunun tahayyül edilme biçimlerini nasıl etkilediğini ele alıyor. Bu dinamiklerden doğan yeni ve alışılmadık kültürel yapıları öne çıkaran sergi; doğrusal olmayan, çok katmanlı bir tarihsel anlatı kuruyor. Sergi, 23 Şubat’a tarihine kadar Salt Galata’da görülebilecek.
Kış Bahçesi’nde Ses Enstalasyonları
Salt Beyoğlu’ndaki Kış Bahçesi’nde art arda sunulacak bir dizi ses enstalasyonundan oluşan Bitkiler ve Bitkileri Sevenler için Sıcak Toprak Sesleri, elektronik müziğin öncülerinden Mort Garson’ın “bitkilerin dinlemesi için” yaptığı kayıtlardan ilham alıyor. Özcan Ertek’in sunumuyla başlayan seri, Passepartout Duo’nun enstalasyonuyla devam ediyor. Nisan 2025’e dek sürecek programda, Zeynep Ayşe Hatipoğlu, Ömer Sarıgedik ve Fulya Uçanok’un Kış Bahçesi’ndeki bitkiler ile ses ve müzik üzerinden ilişki kuran üretimleri yer alacak.