Sadelikteki Zenginlik: Melike Abasıyanık Kurtiç

"Kabuğu kabuklandıran, yosunu boyutlandıran, güneşi perdeleyen, kapayan bir sanatçı Melike Abasıyanık Kurtiç." Ankara Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi'nde kapsamlı bir retrospektifi ile anılan sanatçıyı en güzel özetleyen bu cümle, serginin küratörü Deniz Artun'a ait.

/

Melike Abasıyanık Kurtiç, bir gün sadece tesadüfen bir çanak başına oturarak adım attığı seramiğe hayatını adayan, Ankara Hitit Müzesi’nde çok etkilendiği çömleklerle çıktığı yolda, Türkiye’nin en önemli seramik sanatçılarından biri haline gelen bir daimi öğrenci. Öyle bir doğa aşığı ki bir gün izlediği deniz kestaneleri ölümsüz olmuş elinde. Onlara düşkünlüğü neredeyse obsesyon sınırında. Yüzlerce kez kesitlerini aldığı kestaneleri sadece seramiklerine değil resimlerine de taşıyor. Hem de içine sadece çok dikkatli bakanların keşfedebileceği gün batımlarını yerleştirdiği resimlerine…

Ölümsüz kılmaya and içtiği deniz kestaneleri kadar küresel formlara da meftun. Yapraklar ve dallar sokarak katmanlaştırıyor onları. Matematiği bilen ama kurallarla çalışmak yerine hislerine ve sezgilerine güvenmeyi tercih eden biri. Geleneksel bir sanatı bambaşka çağdaş bir yaklaşımla ele alan, detaylar içinde kaybolmamayı başaran bir detaycı…

Kurtiç’in sanatındaki farklı ve özgün tarzı, onun Türkiye ve dünya sanatına katkısını ön plana çıkaran unsurların başında geliyor. Kale Tasarım ve Sanat Merkezi (KTSM) işbirliğinde Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi ve Ankara Galeri Nev ortak çalışmasıyla açılan “Bir Denizkestanesinin Anıları-Melike Abasıyanık Kurtiç”, 2021’de kaybettiğimiz sanatçıyı sadece bir retrospektif ile onurlandırmakla kalmıyor, onun hayatını özetleyen 12 dakikalık bir belgesel film de sunuyor.

Kendini Doğadan Bulan Bir Sanatçı

Sadelikteki zenginliği keşfeden ve tüm gerçek sanatçılar gibi ölümünden sonra ölümsüz hale gelen Kurtiç, serginin açılış konuşmalarında söz alan Kale Grubu’nun başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay’ın da dediği gibi, doğadan aldığı ilhamla seramik dünyasına kendi izini bırakan önemli bir isim. Yaşamı boyunca, kendi çizdiği yolda yürüyerek sürekli kendini yenileyen ve başkalarına ilham vermiş, “Ben doğada dinlenirim, doğanın kucaklayıcı güzellikleri içinde kendimi bulurum” dediğinde, doğanın onun için sadece bir çevre değil, bir başyapıt olduğunu hep vurgulamış bir sanat insanı.

Erimtan Müzesi, Galeri Nev ve Kale Tasarım ve Sanat Merkezi (KTSM) işbirliğinde ve Deniz Artun küratörlüğünde hazırlanan “Bir Denizkestanesinin Anıları”, Melike Abasıyanık Kurtiç sergisi 19 Nisan – 1 Eylül tarihleri arasında Erimtan Müzesi’nde ziyaret edilebilir. Sergi, Abasıyanık sanatının omuriliğini oluşturan tohum seramikleri, denizkestaneleri, yosun perdeleri, pirinç kağıtları ve gelgit fotoğraflarını ayrı ayrı, tüm özgün ve karmaşık doğaları içinde sergiliyor. Bu birbirinden farklı üretimler arasındaki olağanüstü tutarlılığın, sonsuz ve girift tüm ilişkilerin hissedilebilmesini de amaçlıyor.

“Yaşarken üretimini çok az paylaşmış olmasına rağmen, hakkında çokça yazılmış, özellikle de pek çok söyleşi gerçekleştirmiş sanatçı, ilk bakışta genellikle bir formu, bir kabuğu ya da uzayın ta kendisini ‘açan’ birisi izlenimi veriyor. ‘Bir Denizkestanesinin Anıları’, geçmişte yazılanların aksine, Melike Abasıyanık Kurtiç’i “kapatan” bir sanatçı olarak sunuyor, sergide kabuk kabuklanıyor, yosun yosunlanıyor, taş taşlaşıyor. Dolayısıyla, bir yandan, el yordamı desenler, karalanmış çalışma notları, kırılmış denizkestaneleri ve henüz yaş deniz yosunlarına yer veren sergi, bir yandan sanatçının atölyesinde kurduğu, bir doğa bilimci laboratuvarının kapılarını açıyor ve araştırmasının katmanlarına tanıklık edilmesine vesile oluyor. Diğer yandan aynı malzemeler, eserlere son derece kişisel ve mahrem bir hazine olarak da eşlik ediyor ve izleyenleri aynı atölyede yaşayan filozofun ya da şairin karanlıklarında da dolaştırıyor.” Deniz Artun, 2024

Sergi, 1 Eylül’e kadar Pazartesi hariç her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edebilir.

İlginizi çekebilir:  “Vesile”

Melike Abasıyanık Kurtiç Kimdir?

Melike Abasıyanık Kurtiç, 1955’te İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Dekoratif Sanatlar Bölümü’nü bitirdi. 1960-1962  arasında Eczacıbaşı Seramik Fabrikaları, Mumhane Atölyesi’nde çalıştı. 1963’te Danimarka’nın Naestved kentinde Herman Kâler Seramik Atölyesi’nde kil araştırmaları yaptı. 1963-1966 yılları arasında Kopenhag’da Danimarka Kraliyet Porselen Fabrikaları’na davet edildi. Burada dört yıl boyunca tek parça seramik formları ve sırlar üzerinde çalıştı. 1967-1968 yıllarında Kopenhag Güzel Sanatlar Akademisi Seramik Bölümü’nde konuk sanatçı olarak sır (glasür) çalışmaları yaptı. Bu araştırmalarına 1968-1972 yılları arasında Ankara Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nde devam etti. Aynı sırada Tabiat Müzesi’nde desen çalışmaları yaptı. 1971-1975 arasında çalışmalarının mekânı Batı Almanya’da Bonn-Bad-Godesberg’de Heinz-Theo Dietz Seramik Atölyesi oldu. 1973’te Nord-Rhein Westfalen eyaleti Tatbiki Güzel Sanatlar Odası jürisi tarafından üyelikle onurlandırıldı. 1973’te ise merkezi Hamburg’da bulunan ve Paris’teki Federation International des Associations Culturelles Feminies’e bağlı olan GEDOK Birliği üyeliğine kabul edildi. 1975’te Ankara’ya döndü. 1977’ye kadar seramik çalışmalarına Ankara ve Adapazarı’nda devam etti. Aynı yıllarda Çeşme sahillerinde gördüğü deniz kestanelerinin etkisinde kaldı ve ilk çizimlere başladı. 1977-79 arasında eşinin görevi ile bulunduğu Atina’da denizkestanesi çizimlerinin büyük baskıları ve 8mm. film çalışmaları gerçekleştirdi. 1979-1981 arasında Kopenhag’ta seramik çalışmalarını sürdürdü. Aynı yıl bir seramik heykeli Danimarka, Grenaa kenti hükümet binası için satın alındı. 1981-1983 arasında Budapeşte’de pirinç kağıdı üzerine renk çalışmalarına başladı; Macaristan Ulusal Müzesi’nde eserleri sergilendi. 1989-1993 arasında Portekiz okyanus sahillerinde medcezir fotoğraf çalışmaları yaptı. 2021’de 91 yaşında iken vefat eden Melike Abasıyanık’ın sahillerden topladığı gümüş yosunlar ile gerçekleştirdiği bir eseri, aynı yıl Eylül ayında Meşher’de açılan ve 117 sanatçı kadının yer aldığı “Ben-Sen-Onlar” başlıklı sergide izleyiciyle buluştu. Tam bir yıl sonra, sanatçının eserleri yine İstanbul’da, Kendi Koleksiyonu’nun mekânında Galeri Nev tarafından düzenlenen, 17. İstanbul Bienali paralel etkinliği “Tekrar Dönelim” sergisinde yer aldı.

 

Previous Story

Ahmet Doğu İpek Museum Morsbroich’te

Next Story

Bildiğimiz Dünyanın Sonu

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.

Verified by MonsterInsights