Contemporary Istanbul’un 20. edisyonuna bu yıl ilk kez katılan Ruzy Gallery, küratör Thom Oosterhof’un hazırladığı uluslararası sanatçı seçkisiyle dikkat çekti. Formative başlıklı sergi, sanatın dönüştürücü gücünü merkezine alarak ziyaretçilere çok katmanlı bir anlatı sundu.
Sergide, sekiz ülkeden on sanatçının resim, heykel ve tekstil alanındaki işleri yer aldı. Alexandros Vasmoulakis, Anne von Freyburg, Pam Glick, Vickie Vainionpää ve Çağatay Odabaş gibi isimlerin çalışmaları, sanatçının malzeme ile kurduğu diyaloğu ön plana çıkardı.
Fuarda ayrıca küratör Thom Oosterhof ile sanatçı Pam Glick’in katılımıyla, Feride Çelik moderatörlüğünde gerçekleşen bir konuşma da yer aldı. “Fikirlerin Anlamlı Anlatılara Dönüşmesi” başlıklı bu oturumda, günümüz kuşağının fikirlerinin ve zorluklarının sanatsal anlatılara nasıl dönüştüğü tartışıldı.
Pam Glick, İstanbul deneyimini “olağanüstü” olarak tanımlarken, şehrin tarihsel derinliğinin ve sanatla kurduğu doğal bağın ilham verici olduğunu vurgulayarak “İstanbul’un tarihi öylesine zengin ki, bunu söylemek klişe gibi görünse de başka bir gerçek yok. Hepimiz burada, bu binada, sanat için bulunuyoruz. İnsanlar dünyanın dört bir yanından hem sanat hem de tarih için İstanbul’a geliyor. Sanatın, yüzlerce, hatta binlerce yıl boyunca insanlarla konuşabilmesi bana çok etkileyici geliyor,” dedi.
“Sanat yapmaya insanları iten şey, MÖ 5. yüzyıldan gelen büyük tarihin bir parçası olma arzusudur… Bazen kimin yaptığı bilinmeyen bir eser bile yüzyıllar ötesinden bizimle konuşabiliyor,” diye devam eden Glick, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Son birkaç gündür gördüğüm şeyler var ki, atölyeme dönüp hemen çalışmaya başlamak için sabırsızlanıyorum. İşimin büyük kısmı bir görüntüyü kurmakla ilgili ama esas önemli olan, bilgimin ötesinde ortaya çıkan şeylerdir. Yani sanat tarihi boyunca gördüklerimin ve yaşadıklarımın bir bileşimi… Böyle bir kişisel deneyimi yaşayabileceğim İstanbul’dan daha iyi bir yer düşünemiyorum.”
“İstanbul’un Geleceği Merak Uyandırıyor”
Küratör Thom Oosterhof ise konuşmasında, Asya ve Avrupa’da yürüttüğü projelerden bahsederken, anlatı odaklı sanat üretiminin önemine dikkat çekti. Oosterhof, İstanbul’un Doğu ile Batı’nın kesişimindeki konumunun altını çizerek, kentin önümüzdeki beş yılda küresel sanat haritasında daha görünür bir yerde olacağını belirtti:
“Biraz eski usul sanat formlarının hayranıyım. Bence el işçiliği gerçekten çok değerli ve üretimin giderek kolaylaştığı günümüzde, umarım odağımızı kaybetmez ve zanaate önem vermeye devam ederiz. Önümüzdeki beş yıl içinde İstanbul’un iyi bir konumda olacağını düşünüyorum. Çünkü bazı merkezler—özellikle doğu ile batının kesişiminde kalan İstanbul, Katar, Doha, Dubai gibi şehirler—hem ticari hem de kurumsal açıdan hızla büyüyor. Bu yüzden beş yıl sonra İstanbul’un nerede olacağını görmek beni gerçekten çok meraklandırıyor. Elbette bu süreçte hepimiz birçok farklı yere gideceğiz, ama beş yıl sonra burada neler olacağını özellikle görmek isteyeceğim.”
Contemporary Istanbul 2025’te sergilenen bu seçki, fuarın ardından Ruzy Gallery’de açılacak serginin kavramsal devamı olacak ve ziyaretçilere daha derin bir deneyim sunacak.