Programdan Taşan Festival: Türeyen Yapılarla Bozcaada Gathering - ArtDog Istanbul
Bozcaada Gathering. Fotoğraf: Selçuk Demirci.

Programdan Taşan Festival: Türeyen Yapılarla Bozcaada Gathering

Bozcaada Gathering, sabit programların ötesine geçerek katılımcılarını kolektif bir deneyimin öznesine dönüştüren türeyen bir festival ekosistemi sunuyor. Ada, her köşesinde doğaçlama bir üretim, karşılaşma ve paylaşım alanına dönüşüyor.

Bozcaada Gathering, sabit bir programın sınırlarını aşarak, birlikte geçirilen zamanın içinde kendi ritmini bulan bir ekosistem sunuyor. Kitapçığa bakıp gününüzü planlamaya çalıştığınızda bile hemen fark ediyorsunuz ki bu festival planlanabilir bir şey değil. Çünkü ada, her köşesinde yeni bir karşılaşma, beklenmedik bir üretim, paylaşılan bir deneyim vaat ediyor.

Bir sokak arasında başlayan bir atölye, yürüyüş yolunda aniden karşınıza çıkan bir yerleştirme, Ada’daki neredeyse herkes ile oturulmuş upuzun bir ‘Bağ Masası’nda uzayıp giden sohbet… Belirsizlik güven kaybı yaratmıyor; tam tersine, sizi coşkunun ve merakın parçası haline getiriyor. Ada sanki kolektif bir sahneye dönüşüyor, herkesin varlığıyla biçimlenen bir deneyim alanına.

Bozcaada Gathering. Fotoğraf: Selçuk Demirci.

Türeyen Bir Kolektif Deneyim

Bu yanıyla Bozcaada Gathering, Antik Yunan’ın Dionysos şenliklerini hatırlatıyor. Aynı zamanda, kompleks sistemler kuramında “emergence” olarak adlandırılan türeyen yapılar anlayışına denk düşüyor: önceden belirlenmemiş unsurların etkileşiminden doğan, öngörülemeyen ama süreç içinde kendiliğinden beliren yapılar. O şenliklerde de insanlar gündelik rollerini geride bırakır, ritüel ve doğaçlama aracılığıyla topluca bir dönüşüm yaşardı. Burada da benzer bir şey oluyor: katılımcılar sadece izleyici değil, varlığıyla, sözüyle ya da sessizliğiyle bu deneyimi kuran bir özneye dönüşüyor. Turner’ın communitas kavramını çağrıştıran eşitlik anları, adanın her köşesinde yeniden doğuyor.

Geleneksel festivallerde genelde saat kaçta ne olacağı bellidir, kim konuşacak, kim sahne alacak, hangi mekânda ne izlenecek. Bozcaada Gathering’de ise bunun ötesine taşan bir doğaçlama hali hâkimdi. Sergiler, performanslar, bağların kenarında başlayan atölyeler, yürüyüş sırasında karşınıza çıkan yerleştirmeler… Hepsi öngörülemez ama davetkâr bir potansiyel taşıyordu.

Bozcaada Gathering. Fotoğraf:Selçuk Demirci.

Bu noktada emergence kavramı özellikle açıklayıcı. Kompleks sistemler teorisine göre, bütün, parçalarının toplamından fazlasıdır; etkileşimler yeni ve öngörülemeyen özellikler doğurur. Manuel DeLanda’nın Assemblage Theory’sinde işaret ettiği gibi, toplumsal yapılar sabit bir merkezden değil, çok sayıda aktörün eşzamanlı etkileşiminden doğar. Bozcaada Gathering de tam bu anlamda, katılımcıların kolektif etkileşimiyle kendiliğinden şekillenen bir sosyal bileşim olarak okunabilir.

Modern festivallerin çoğu deneyimi bir tüketim nesnesine indirger. Katılımcıyı satın aldığı biletin karşılığını almaya gelen bir tüketiciye dönüştürür. Theodor Adorno’nun tarif ettiği kültür endüstrisi tam da burada belirir: deneyim özgürleşme alanı olmaktan çıkar, tekrar eden bir tüketim döngüsüne hapsolur. Guy Debord’un Gösteri Toplumunda betimlediği sahte parlaklık, yaşamanın yerini sergilemenin aldığı anlarda hissedilir.

Bozcaada Gathering ise bu düzeni tersyüz ediyor. Gösterinin yerine karşılaşma, tüketimin yerine paylaşım geçiyor. Birlikte yürürken başlayan bir sohbet bir anda kolektif bir atölyeye dönüşebiliyor. Nitekim festival boyunca bu mesele bir tek gözlemlerde değil, sohbetlerde de gündeme geldi. Müzik Araştırmaları: Festival Halinde Düşünmek başlıklı oturumda, Dionysosçu coşkunun özgürleştirici yanları ile modern festivallerin tüketim toplumu içinde nasıl dönüştüğü tartışıldı. Benim burada aktardıklarım tam olarak aynı çizgide olmasa da, o oturumun açtığı sorularla diyaloğa giriyor.

Bozcaada Gathering. Fotoğraf: Selçuk Demirci.

Ada’nın Küratörlüğü

Bozcaada Gathering’de dikkat çeken bir diğer unsur, sabit küratöryel çizgilerin olmayışıydı. Katı bir plan yerine, ada, zaman ve katılımcılar birlikte bir kürasyon yapıyordu. Program bu nedenle, adeta kendi başına yaşayan bir performansa dönüşüyordu.

Irit Rogoff’un kürasyon anlayışı burada işlevsel bir çerçeve sunuyor. Rogoff, kürasyonu yalnızca içerik seçimi değil; yeni düşünce alanları açmak, süreçleri kolektif biçimde inşa etmek olarak tanımlar. Onun “curatorial” kavramı, sanat etkinliğinin bitmiş bir ürün değil, açık uçlu bir süreç olduğunu vurgular. Bozcaada Gathering de bu anlamda izleyiciyi edilgen bir gözlemci olmaktan çıkarıp sürecin ortağı haline getiriyor.

Bu yaklaşım, Oskar Hansen’in Açık Form kuramıyla da yankı kuruyor. Hansen, mimarlık ve sanatın tamamlanmış eserler üretmekten ibaret olmadığını; katılımcının varlığıyla tamamlanan, her seferinde yeniden kurulan süreçler olduğunu savunur. Bozcaada’da da önceden planlanmamış bir iş, karşılaşmanın kendisiyle anlam buluyor; bir araya gelme hali, performansın ta kendisi oluyor.

Bozcaada Gathering. Fotoğraf: Selçuk Demirci.

Ve tüm bunların arkasında paylaşımın farklı bir ruhu var. Bozcaada Gathering, ruangrupa’nın lumbung pratiğini çağrıştırıyordu. Endonezya’da köylülerin hasattan sonra ürünlerinin bir kısmını koyduğu ortak tahıl ambarı “lumbung”, sırf bir depo değil; dayanışma, ortak refah ve uzun vadeli ilişki kurma pratiğiydi. Documenta fifteen’de bu kavramı sanat alanına taşıyan ruangrupa, kültürel üretimi bireylerin değil, kolektifin malı haline getirmeyi önermişti. Bozcaada’da da benzer bir şey hissediliyordu: bilgi, zaman ve mekân paylaşıma açılmış, herkes katkısını kendi biçimiyle sunmuştu. Bu süreçte ada sakinlerinin ve yerelin katkısı belirleyici oldu; bağların, sofraların ve mekânların açılması yalnızca lojistik bir destek değil, festivalin ruhunu şekillendiren bir katılım biçimiydi. Yerel halk, etkinliğin izleyicisi değil, kurucu aktörlerinden biri olarak varlık gösterdi. Burada küratör tek bir kişi değil, kolektifin kendisiydi; hiyerarşiden çok dolaşım, planlamadan çok birlikte şekillenme ön plandaydı.

Etkiyi Yeniden Düşünmek: Sonuç Değil Süreç

Etkiyi ölçmek için sayılara bakamıyorsunuz. Çünkü buradaki etki, kaç kişinin katıldığıyla değil, kaç kişinin içinde bir şeyin yer ettiği ve değiştiği ilgili. Bunlar her zaman ölçülemeyebilir ama hissedilir. Üstelik bu hissedilirlik, rastlantısal değil, uzun soluklu bir araştırma sürecinin sonucu olarak da okunabilir. Bozcaada Gathering, müzik araştırmaları, performans araştırmaları ve kolektif pratikler üzerinden yürütülen bir keşif alanıydı; yani festival, bir gösteriden çok, araştırma ile üretimin iç içe geçtiği bir süreçti.

Bozcaada Gathering. Fotoğraf: Selçuk Demirci.

Bu bakış açısı, son yıllarda kültür-sanat alanında geliştirilen yeni nesil araçlarla da örtüşüyor. Örneğin Create Ireland’ın Cultural Impact Toolkit (2021) raporu, etkinin sadece nicel göstergelerle değil; nitel, duygusal ve hafızada yer eden etkilerle de değerlendirilmesi gerektiğini vurgular. Bozcaada Gathering’de etki, festival sona erdiğinde değil; günler, haftalar sonra zihninizin kıyısına düşen bir anla, üretim ya da iş birliği ile kendini belli ediyordu.

Ve sonunda kendime şu soruyu soruyorum: Kültürel etkinlikler gerçekten gösteri olmaktan çıkıp karşılaşma zemini olabilir mi? Bozcaada’dan ayrıldıktan sonra bile bu sorunun yankısı içimde sürüyor. Belki de cevabı, bu türeyen yapının sunduğu deneyimde buluyorum: plan yerine oluş, gösteri yerine karşılaşma, sabitlik yerine akış… Ve tüm bunların arasında, yeniden kurulan bir birlikte var olma hali.

Kaynakça

  • Adorno, Theodor W. & Horkheimer, Max. Dialectic of Enlightenment. 1944.
  • Create Ireland. Cultural Impact Toolkit. Dublin, 2021.
  • Debord, Guy. La Société du spectacle. Paris: Buchet-Chastel, 1967.
  • DeLanda, Manuel. A New Philosophy of Society: Assemblage Theory and Social Complexity. London: Continuum, 2006.
  • Hansen, Oskar. Open Form in Architecture – The Art of the Great Number. Warsaw: Arkady, 1959.
  • Rogoff, Irit. “Turning” içinde: Curating/Curatorial. 2008.
  • ruangrupa. Lumbung: documenta fifteen. Kassel: documenta und Museum Fridericianum gGmbH, 2022.
  • Turner, Victor. The Ritual Process: Structure and Anti-Structure. Chicago: Aldine Publishing, 1969.
Previous Story

Yaz Temalı Tablolar

0 0,00