4. İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali, interdisipliner ve yoğun programıyla ziyaretçileriyle buluşmaya başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Dairesi Başkanlığı’nın düzenlediği festival, Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’ndan Metrohan’a, Baruthane’den Bulgur Palas’a kadar birçok farklı mekânda gerçekleştiriliyor.
Festival, dünyaca ünlü sanatçıları ve efsanevi oda müziği gruplarını bir araya getirerek, “dostluğun müziği”ni İstanbul’a getiriyor. Bu yıl daha da genişleyen bir yelpazeye sahip olan festival, uluslararası sanatçıları Türk müzikseverleriyle dördüncü kez buluşturacak. Nil Kocamangil’in kurucusu ve genel sanat yönetmeni olduğu bu festival, genç dinleyicilere ve müzisyenlere büyük bir önem veriyor ve onları uluslararası sanatçılarla buluşturmak için özel bir çaba sarf ediyor. Ayrıca, festivalde çocuklar için özel etkinlikler, masterclass’lar ve söyleşiler de bulunuyor, böylece her yaş grubundan katılımcı için zengin bir program sunulmuş oluyor. 18 Eylül’e kadar sürecek festivalin ücretli konser biletleri Biletix’ten alınabilirken, ücretsiz konser, söyleşi ve atölye biletlerini İstanbul Senin uygulaması üzerinden temin edilebilebiliyor.
Festivalin kurucusu ve genel sanat yönetmeni Nil Kocamangil ile 4. İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali 4. İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali’nde bu sene bizleri neler beklediğini, festivalin nereye doğru gittiğini, festival mekânlarını ve daha fazlasını konuştuk.
İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali’ni kurarken başlıca hedefiniz neydi?
Yıllarca hayalini kurduğum bir projenin gerçekleşebilmesinin yanı sıra; 4 yaşına girecek olması ve seviyeyi en üst düzey de tutarak devam etmesinin hem heyecanını hem de gururunu yaşıyorum. Festivalin amacı aslında çok zengin bir repertuar sahip ancak çok niş bir alan olan oda müziğini sanatseverlere daha iyi tanıtmak ve sadece kalabalık formasyonlarla iyi müzik yapılabilir algısını değiştirebilmekti.
Şu ana kadarki ilgi o kadar büyüktü ki gerçekten çok mutluyuz, zira kapalı salon gerçekleştirdiğimiz çok konserimiz oldu. Kısacası herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, hem ücretsiz hem de sembolik fiyatlardaki konser biletleriyle de dünya yıldızlarına ulaşılabilirliği kolaylaştırarak çok kapsamlı bir festival gerçekleştiriyoruz.
Öğrencilere CRR Konser Salonu’nda Konser Verme Şansı
Festival, genç müzisyenlere ve genç dinleyicilere nasıl alanlar açıyor?
Dünyanın en ünlü sanatçılarını, İstanbul gibi bir metropolde dinleyicilerle buluşturmakla kalmıyoruz; bunun yanı sıra geleceğin yıldızlarına Türkiye’de bir ilke imza atarak hem başvuru hem de katılımın ücretsiz olduğu uluslararası masterclasslarda birkaç gün boyunca alanının önde gelen solist ve pedagogları ile çalışma fırsatı sunuyoruz.
Masterclass programlarımıza her yıl yeni enstrümanlar ekleyerek tüm alanlarda eğitim alan öğrencilerimize destek olmaya çalışıyoruz. Şu ana kadar; keman, viyola, viyolonsel, piyano, obua ve flüt masterclasslarımız gerçekleşti. Bu yıl da viyolonsel, klarnet ve kontrbas için düzenlediğimiz sınıflarla iki yeni enstrümanı daha programlarımıza dahil etmiş olacağız. Ayrıca her masterclassın bitiminde katılımcı öğrencilere Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun müthiş atmosferinde konser verme şansı sunuyoruz.
Istanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali Masterclass Programları’na bu zamana kadar katılan öğrencilerden bazıları seçkin pedagoglarımızın sınıflarında eğitim alma şansını da kazandılar. Dolayısıyla böylesine güzel bağlantılara vesile olmak bize amacımıza ulaştığımızı gösteriyor.
Gençlerimiz için düzenlediğimiz bir de söyleşi serimiz var. “İlham Veren Buluşmalar” adlı bu seri de masterclassları gerçekleştiren dünyaca ünlü eğitmenlerimiz klasik müzik öğrencileri ile bir araya gelerek onların merak ettiği soruları cevaplıyorlar. Bu etkinliklere konservatuvar eğitmenlerinin de katılımları büyük çapta oluyor.
“Dinleyicilerle sanatçılar arasındaki sınırları kaldırıyoruz.”
Festival bu sene Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nun yanı sıra Baruthane, Bulgur Palas ve Metrohan’da gerçekleşecek. Tarihsel ve kültürel anlamda zengin bir alt yapıya sahip bu mekânlarda düzenlenecek konserleri bu mekânların nevi şahsına münhasır ruhuyla buluşturmak konusunda nasıl bir yol izlediniz?
Festivalimizin en büyük özelliği kapsamlı ve ulaşılabilir olması. Şehrimiz çok büyük dolayısıyla Istanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı’nın önerileriyle olabildiğince daha fazla mekanda sanatseverlerle buluşmayı planladık. Böyle bir organizasyon da en önemli noktalardan ikisi kapasite ve akustik, bu nedenle kriterlere uyan mekanları hep birlikte belirledik ve mekan sayımız 4’e çıktı. Mekânların hepsi gerçekten çok güzel ve sanatsal etkinlikler için harika atmosferlere sahipler. Bu şekilde programlarımızı daha fazla dinleyiciye ulaştırabileceğiz.
Villa Musica Istanbul’da ve Baltık Gitar Kuartet konserlerimizi Baruthane’de, çocuklar için düzenlediğimiz ve hem eğlenceli hem de öğretici olan iki atölyemizden biri olan beden perküsyon atölyesini ise Bulgur Palas’ta gerçekleştireceğiz. Ayrıca geçen yıldan beri düzenlediğimiz “Off The Record” adlı söyleşi serimiz ise Metrohan’da gerçekleşecek. Burada festival sanatçılarımızı sanatseverlerle buluşturup müzisyenlerin günlük hayatlarında aslında hangi müzikleri dinlediklerini öğrenip, klişeleşmiş algıları yıkıyoruz. Aynı zamanda sanatçıların gönderdiği bir çalma listesini hep birlikte dinleyerek; sevgili Feyzi Erçin’in harika moderatörlüğünde çok keyifli bir keşfe çıkıyoruz ve dinleyicilerle sanatçılar arasındaki sınırları kaldırıyoruz.
Programa Gitar Müziği ve Perküsyon Girdi
Festival içerik olarak da bu sene farklı müzik türlerive enstürmanlarla kapsamını genişletiyor. Önceki senelerden farklı olarak programa neler dahil edildi?
Bu yıl festival kapsamında ilk kez gitar müziğine yer vereceğiz. 9 Eylül tarihinde gitar dünyasının en önemli isimlerinden Baltık Gitar Kuartet’e uzun yıllar sonra İstanbul’da ev sahipliği yapacağız. 11 Eylül’de ise Türkiye’de ilk kez ağırlayacağımız Sonico Ensemble’ın harika projesi The Edge of Tango ile tango müziğinin gelişimindeki en önemli iki isim olan Piazzolla ve Rovira’nın zaman içinde kaybolmuş veya az bilinen eserlerini Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda keşfe çıkacağız.
Daha sonra dünyanın en meşhur perküsyon gruplarından biri olan ve birçok kez Grammy ödülüne aday gösterilmiş Meksikalı Tambuco Percussion Ensemble 14 Eylül tarihinde festival kapsamında ilk kez Türkiye’de, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda sahne alacaklar ve bu sayede perküsyon da programımıza dahil olacak.
“Yurt dışından gelmek isteyen çok büyük isimler var.”
Festivalin gidişatına bakarak geleceğine dair neler söylemek istersiniz?
Geleneksel bir festival olma yolunda emin adımlarla ilerlediğimizi düşünüyorum. Hâlihazırda yurt dışında festivalimizi duyup gelmek isteyen çok büyük isimler var ve bu bizim için çok büyük bir gurur. Bu yolda en baştan beri desteklerini esirgemeyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı’na çok büyük bir teşekkürü borç bilirim. Kendilerinin desteği olmadan bu kadar kapsamlı ve bu kadar kaliteli bir projeyi gerçekleştirmek bir hayal olarak kalırdı. Dilerim ki, festival daha da kökleştikçe insanlar planlarını Eylül ayındaki programımıza göre yaparlar.
18 Eylül’e kadar sürecek festivalin ücretli konser biletlerini Biletix’ten alabilir, ücretsiz konser, söyleşi ve atölye biletlerini İstanbul Senin uygulaması üzerinden temin edilebilirsiniz.