Müzik ‘Öcü’ Hale mi Getiriliyor? Konser ve Festival Yasakları

///

Özenerek baktığımız üniversite şenlikleri, sadece kendi okulumuzun değil arkadaşlarımızın okullarından da sosyal çevre edindiğimiz liselerin çay partileri, şehrin merkezine kurulan müzik tırında tüm hafta sonu boyu süren rock konserleri, karışık kaset hazırlattığımız ve raflara dizili renk renk gitarlara hayran kaldığımız küçük lokal müzik dükkanları…

Yeni müziği keşfetmek için sayfa sayfa kurcaladığımız, hatta onlardan ilhamla kendi fanzinlerimizi hazırladığımız aylık müzik dergilerinin yolunu gözlemek, ilk stat konserlerinin büyülü etkisi, karışık kasetten terfi ettiğimiz CD teknolojisinin sunduklarıyla müzik dinleme zevkinin katlanması, harçlıklardan artırılanlarla başlayan koleksiyonerliğin keşfi, müzik tarihine dair film ve belgesellerle beslenen genel kültür, sevdiğimiz grupların özenle seçtiğimiz tişörtleri… ‘90’lar ortasına denk gelen ilk gençlik yıllarımızdan müzik, konser ve festival ortamına dair ilk hatırladıklarımız bunlar.

Bütün bunlar sadece nostalji mi? Değil! Zira bütün bunlar her dönem gençlerin hem sosyalleşme hem de kültür inşa etme yöntemleri oldu. Kişisel sıralamalar, beğeniler, arayışlar ve kararlar değişiklik gösterse de ortak olan, kültür-sanatın sunduğu çeşitlilikle belirli bir dünya görüşü edinmek.

Günümüzde gençlerin bu sosyalleşme ve kültür inşa etme alanları yasaklarla sekteye uğrarken, kutuplaşma hissi artıyor. Kültür-sanatın önemli bir parçası olan konser ve festival yasaklamalarını da bu eksenin dışında düşünmek mümkün değil. Bu yasakların toplum sağlığı ya da güvenlikten ziyade belli bir sosyal ve kültürel yapı kurma modeline karşı sistematik bir atak olması düşündürücü. Üstelik yine bu yasaklar sadece sahnede dinleyicisiyle buluşan sanatçılar için değil yakın zamanda pandemi döneminde zorlu bir sınavdan geçen tüm sektör emekçilerini de kapsıyor. Yani ışıkçıdan ses teknisyenine, rodilerden set amirlerine, tonmaysterlerden kostümcüler kadar sektörün çalışan, işleyen her bir parçası etkileniyor. Tabii bir taraftan da festivallerin gerçekleştiği bölgelerdeki esnafın dönemsel kalabalığın taleplerine karşılık vermek üzere önceden planladığı; yeme-içme ve hizmet sektörlerinin yine dönemsel festival kalabalığını ağırlamak üzere giriştiği hazırlıklar da buhar oluyor.

İptal Edilen Etkinliklerin Kronolojisi

Konser ve festivallerin yasaklanması konusu aslında 2006 yılına kadar uzanıyor. İstanbul Valiliği tarafından şehirdeki 22 üniversitenin rektörüyle yapılan toplantı sonrasında bahar şenliklerinin düzenlenmesine dair yasak konulduğu gündeme gelmiş, ancak böyle bir karar alınmadığı açıklaması yapılmıştı. 2012 yılına gelindiğinde üniversitelerde düzenlenen konserlere başlayan müdahaleler 2016 yılı itibarıyla çeşitli gerekçelerle ya yapılmadı ya da alternatif şenliklere dönüştürüldü. Özellikle Anadolu’daki üniversitelerde tamamen durma noktasına geldiği konuşulmaya başlandı. 2022 yılı ilkbaharındaysa ardı ardına iptal edilen konser ve festival haberleri, konunun yeniden gündeme gelmesine sebep oldu. Son 5 ayda Eskişehir’den Zonguldak’a, Fethiye’den Ankara’ya konser ve festivallere uygulanan yasakların ardı arkası kesilmedi:

Eskişehir Valiliği’nin 15 gün süreyle açık alanlardaki etkinlikleri yasaklamasıyla 12-15 Mayıs’ta yapılması planlanan Anadolu Fest önce 9-12 Haziran’a ertelendi, ardından tamamen yasaklandı.

Metin-Kemal Kahraman kardeşlerin 17 Mayıs’ta planlanan Muş konseri yasaklanınca ikili, bu tür kararların yalnızca müzisyenler ve organizatörlere değil dinleyicilere de hem maddi hem de manevi birer yük olarak döndüğünü düşündüklerini söyleyerek, çeşitli meslek birliklerini itiraza davet etti.

WOMEX’in 2021 Sanatçı Ödülü’nü alan Aynur Doğan’ın önce 20 Mayıs’ta Kocaeli Derince’de ardında da Bursa’da vereceği konserleri iptal oldu. Müzisyen Niyazi Koyuncu’nun da Pendik Halk Eğitim Merkezi’nin 25 Mayıs’ta Sahil Meydanı’nda düzenleyeceği etkinlikte sahne alması engellendi.

25-26 Mayıs’ta gerçekleşecek Yıldız Teknik Üniversitesi Bahar Şenliği iptal edildi.

3 Haziran’da Uluslararası Isparta Gül Festivali kapsamında sahne alacak Melek Mosso, sanatçının ahlaksızlığa özendirdiği gerekçesiyle festivalden çıkarıldı. Konser iptal haberi daha tazeyken sanatçı, müzik platformu Spotify’ın kadın müzisyenlerin seslerini yükseltmek ve her alanda olduğu gibi müzik sektöründe de var olan eşitsizlikle savaşmak için oluşturduğu EQUAL projesinde Türkiye listesinde kapak oldu. İptale üzülürken diğer taraftan hem Türkiye hem de global listeye giren Mosso’nun, ABD’nin New York’taki Times Meydanı’ndaki dev reklam panosunda gösterilmesini alkışladık.

Karadenizli sanatçı Apolas Lermi’nin 29 Mayıs Denizli konserinin Pamukkale Belediyesi, 11 Haziran Bostancı konseri, 11 Haziran’da Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamında sahne alacak Ara Malikian konserinin iptalleri haberi geldi. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu’nda yapılması açıklanan konserin neden iptal edildiğine dair bir açıklama yapılmadı.

Güney Koreli Mirae konseri de aynı festivalde iptal edilen bir etkinlik oldu.

Munzur Kültür ve Doğa Festivali (21-24 Temmuz), Kazdağı Ekoloji Festivali (22-26 Temmuz), Zonguldak Kozlu Müzik Festivali (28-31 Temmuz), Gökçeada Meryem Ana Panayırı (14-16 Ağustos), ODTÜ Bahar Şenliği, eylül ayında düzenlenecek olan Milyon Fest Fethiye iptal edildi.

17-21 Ağustos’ta düzenlenmesi planlanan Zeytinli Rock Festivali yasaklandı. Yayımlanan yasak kararında, “Vatandaşlarımız tarafından yapılan yoğun şikâyet ve yakınmalar göz önüne alınarak, kamu güvenliği ve sağlığı, toplumun huzuru, çevrenin korunması amacıyla uygun görülmemiştir” ifadeleri kullanıldı. Son olarak da Aleyna Tilki’nin Çorum konseri iptal edildi.

Işıkçısından Rodisine Tüm Sektör Etkileniyor

MSG, MESAM, MÜYAP MÜYORBİR Zeytinli Rock Festivali dahil, müziğin ve sahnelerin engellenmesine karşı ortak bir bildiri yayınladı: “Pandemi kısıtlamaları nedeniyle normale dönmekte zorlanan müzik sektörü şimdi de yasaklamalar ve engellerle mücadele etmek zorunda kalıyor. Son dönemlerde bazen kadın solistlerin kıyafetleri, bazen etnik dillerin kullanımı, bazen politik farklılıklar çoğunlukla da halkın örf ve adetlerine aykırılık, hatta müzik emekçilerimiz ve yüz binlerce izleyiciyi zan altında bırakan ağır ithamlar gerekçe gösterilerek festivallerin ve konserlerin yasaklandığına tanık oluyoruz. Ekonomik zorluklar ve pandemi, müzik yaratıcılarının koşullarını bu denli zorlamışken bir de soyut gerekçelere dayanan yasaklar sadece müzisyenlerin değil, hayatını bu sektörden kazanan müzik emekçilerinin ve festivalleri heyecanla bekleyen yüz binlerce müzikseverin de mağdur olmasına yol açıyor.”

Konser ve festival yasaklarının sadece kültürel ve siyasi değil, bir de ekonomik yanı var tabii… Zira bu konser iptalleri pandemi döneminde yaşanan sektörel krizle halihazırda zor şartlarda yaşama tutunan müzik emekçileri için de olumsuzluk hali yaratıyor.

Geçen haziran ayında Sevilla Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Doktora Öğrencisi Selda Dudu, Mimar Sinan Üniversitesi Müzikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Evrim Hikmet Öğüt ve Müzik Yazarı Özge Ç. Denizci’nin hazırladığı Türkiye’deki Müzik Emekçilerinin Çalışma Koşulları ve Gelir Durumları Üzerine Araştırma Raporu yayımlandı. Araştırmaya göre müzik emekçilerinin (özellikle müzik icracılarının) gelirlerini belirleyen önemli faktörlerden biri arz-talep dengesi. Çalışılan kentte-bölgede gelişmiş bir eğlence sektörünün varlığı kadar, müzisyen sayısı da arz-talep dengesi üzerinde belirleyici. Bunlara bağlı olarak oluşan rekabet, müzisyenlerin geliri üzerinde etkin rol oynuyor.

İlginizi çekebilir:  En Büyük İkinci Sinema Salonu Zinciri de 'Perdelerini' Kapatıyor

Günün sonunda kültür-sanat konu olduğunda etkisi hissedilen engellemeler, kültürel ve sosyal gelişimi sekteye uğrayan gençler ile pandemi etkisini üzerinden atmaya çalışan sektör çalışanları başta olmak üzere toplumun birçok kesiminin ortak paydası olarak karşımıza çıkıyor.

Müzik Emekçilerinin Profili

Türkiye’deki Müzik Emekçilerinin Çalışma Koşulları ve Gelir Durumları Üzerine Araştırma Raporu’nda yer alan müzik emekçilerinin genel profili 408 katılımcının yaş dağılımı şöyle sıralanıyor:

Yüzde 22’si 18-29,

Yüzde 70’inin 30-49,

Yüzde 7’si 50-64 yaş aralığında,

Yüzde 1’i  65 yaşın üzerinde.

Katılımcıların yarısından fazlası İstanbul’da yaşıyor. Geri kalanların 42’si İzmir’de, 30’u Ankara’da; 41’i Ege, 23’ü Marmara, 20’si Akdeniz, 13’ü Doğu Anadolu, 12’si Güney Doğu Anadolu’dan, 10’u Karadeniz ve 7’si Orta Anadolu’da bölgelerinde yaşıyor. Katılımcılar arasında enstrüman icracısı, vokal icracı, besteci, aranjör, söz yazarı, enstrüman yapımcısı, öğretmen/eğitmen (kurumsal ya da bireysel), DJ, tonmaister (stüdyo/canlı performans), stüdyo çalışanı/asistanı, konser/festival organizatörü, müzik yapımcısı, menajer, sahne üstü/ sahne arkası çalışanı/rodi, müzikolog/etnomüzikolog ve müzik yazarı var. Katılımcıların yüzde 79’u gelirinin büyük kısmını ya da tamamını müzik sektöründen elde ederken, yüzde 21’inin ana geliri müzik alanından değil.

Sektörden Görüşler

“Yasaklar emekçileri zorluyor”

Özge Ç. Denizci – Müzik yazarı-müzikolog

Haziran ayında Evrim Hikmet Öğüt, Selda Dudu ve ben 2 yıl kadar önce müzik emekçileri arasında yaptığımız anket çalışmasının raporunu yayınladık. Pandemi dönemi ve sonrasında Türkiye’de müzik emekçilerinin gelir durumunu tespit etmek amaçlı yaptığımız çalışmada yüzde 63’ünün pandemi döneminde işsiz kaldığını, işsiz olmayanların da ek iş yapmaları sayesinde hayatlarını idame ettirdiğine tanıklık ettik. Projede, ‘müzik emekçileri’ terimini kullanmamızın en büyük sebebi, müzik sektörünün sadece sahnede görünen kişilerden ibaret olmadığının altını çizmekti. Sektörde çalışan ışıkçısından sesçisine, rodisinden sahne amirine kadar pek çok iş kolu bulunuyor. Son dönemde memlekette yasaklanan festival ve konserler ise sadece organizatör ya da sahnede görünen müzik emekçilerinin hayatına değil, arkada çalışan binlerce kişinin ve ailelerinin de mağdur olmalarına sebep oluyor. Ayrıca festival dediğimizde catering firmasından güvenliğine, alanın alt yapısının hazırlanmasında çalışan işçilerden bilet satışına dahil olan şirketlere, lojistik firmalarından özel transferlere kadar pek çok birim bulunuyor ve herkes söz konusu yasaklardan ağır şekilde etkileniyor. Müzik sektörü, göründüğü kadar küçük çevreleri kapsamıyor; iptal edilen konser ve festivallerin etkisi ekonomik bağlamıyla sadece sektörü değil sektör dışına da etki ediyor. Ekonomistler meselenin özüne ilişkin daha derin tespitler yapacaklardır belki ama pandemi tedbir amaçları dolayısıyla ciddi anlamda buhran geçirmiş sektör çalışanların şimdi de bu yasaklar yüzünden işsiz kalması önümüzdeki süreçte ne yazık ki daha acı bir tabloyu önümüze serecek gibi görünüyor. Buna ek olarak, izleyici-dinleyici mağduriyetinin etkilerini de yine önümüzdeki süreçte göreceğiz. Umarım ki politik bağlamıyla yeterince gündemi meşgul eden yasaklar sosyal haklar ve ekonomik bağlamlarıyla da gündeme gelsin ve acilen çözümler üretilmeye başlansın.

“Müzik ilk sesi kesilen sektör”

Melis Danişmend – Gazeteci-Müzisyen

Müzik sektörünün sadece şarkıcı ve müzisyenlerden oluşmadığını pandemi döneminde belki yüzlerce kez dile getirdik. Sektörle ilgili dışarıdan çok yanlış anlaşılan meseleler var. ‘Ayrıcalıklı’ birkaç kişinin gemisini yürüttüğü ve başlarına ne gelirse gelsin bir eli yağda bir eli balda yaşamaya devam ettikleri gibi gerçek dışı bir düşünce söz konusu. Bu bir sektör. Vestiyerinden barına, teknik ekibinden ulaşımına on binlerce kişinin kazanç sağladığı bir sektör. ‘Vitrinde’ görünenin arkasında çok büyük bir topluluk ve emek var. Yıllardır ülke gündemindeki olumsuz gelişmelerle birlikte ilk sesi kesilen sektör olmanın sıkıntılarını yaşadığımız yetmiyor, bir de art arda gelen festival/konser iptallerine göğüs germeye çalışıyoruz. Şüphesiz ki, bunun tek sebebi var: Müzik ve diğer sanat kolları ülkemizde giderek daha da ‘öcü’ hale getiriliyor. Bu kültürün yaşamasını istemeyenlerin bilinçli eylemleri, sektöre emek veren ve ekmek kazanan binlerce, on binlerce kişinin kâbusu haline gelmiş durumda.

“Umutsuz ve Kaygılı Bir Nesil”

İpek Atcan – dergy.com Genel Yayın Yönetmeni

En basit şekilde, Google’a ‘yasak nedir?’ yazsak karşımıza çıkan ilk cümle ‘bir şeyin yapılmasına karşı konulan yasal ya da yasal olmayan engel’ oluyor. Yasal boyutta bir şey diyemeyiz elbet, ancak bu iptallerin hangisi yasal ve hangi yasa çerçevesinde ben anlayamıyorum. Bu ülkede güzel festivaller görmüş, küçük yaşlardan beri bundan keyif almış biri olarak; bu ortamların bana kattığı dostlukları, hayat görüşünü ve umudu yadsıyamam… Birbirinden farklı, birbirini besleme potansiyeli olan ve müzik için bir araya gelen insanlar topluluğundan ne gibi bir zarar gelebilir ki? Bundan 10 sene önce One Love’da başlayan içki yasağı ilk adımdı. Spor salonları, statlar vs. hadi bir çerçeveye oturtuldu. Şimdi sıra müzik yasağına geldi. Yaşam haklarımıza müdahaleyi geçtim, bu artık ‘bizden olmayanı istemiyoruz, kabul etmiyoruz’ hissini veren bir duruma dönüştü ve konu festival yasağı olmaktan çıkalı çok oldu. Bence esas elimizden alınmaya çalışılan şey umut. Umutsuz, kaygılı, karamsar bir nesil oluştu ve oluşuyor. Sesimizin daha gür çıkacağı günlere…

“İşin Mutfağı Yara Alıyor”

Murat Bulut – Tonmayster

Konser ve festivallerin iptalinden biz ses teknisyenleri kadar ışıkçı, rodi vb. tüm sahne arkası ekibi olumsuz etkileniyor. İster festival olsun ister tek bir konser o tarihler bize aylar öncesinden bildiriliyor ve o tarihlere başka iş alamıyoruz. Pandemide zaten ekonomik anlamda çok sert zamanlar geçiren sektör çalışanları yaz aylarındaki konserlerle bir nebze olsun toparlayacakken bu iptaller işin mutfağında çalışan emekçilerde yeni yaralar açıyor. Bu iptallerin çoğalmasından ve geri dönülemez sonuçlar doğurmasından korkuyorum. Öyle olursa mitinglerde de çalışacak teknisyen bulamayacaklar.

Previous Story

Arter’de Sanatçı Eşliğinde Sergi Turu

Next Story

Zarastro Art’ta Yeni Sergi

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.