Kendini “sanatın ve yaratıcılığın yeni ifade alanı” olarak tanımlayan MeshRu, Kıyının Getirdikleri sergisiyle sanat faaliyetlerine başladı. Pera’da Meşrutiyet Caddesi üzerindeki eski Union Française binasında yer alan MeshRu, müzikten edebiyata, görsel sanatlardan performansa değin zengin bir yelpazede sanatın farklı disiplinlerini bir araya getirecek.
MeshRu, söyleyecek sözü olanların, kendilerini sanatın farklı disiplinleri ile ifade etmek isteyenlerin, genç sanatçıların buluşma noktası olacak. Bu yaklaşım doğrultusunda, Paloma Hotels Grubunun sanatsal ve kültürel birikimini İstanbul’a taşıyarak şehrin yaratıcı ruhuna katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Paloma Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Ece Tonbul, MeshRu hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade ediyor:
Bu mekânda eşitlikçi ve çoğulcu bir yaklaşımla hareket edilsin; başta gençler olmak üzere her yaştan sanatçılar, edebiyatçılar, müzisyenler yaratmak istediklerini, dünyalarını özgürce ifade edebilsinler. İsterdik ki, işletmelerimizin felsefelerini, misafirlerimize yıllardır başarıyla yaşattığımız sanatsal ve kültürel aktivitelerimizi İstanbul ortamına da taşıyalım.
Gönlümüz ve hayallerimiz çok geniş. İstanbul kültür-sanat hayatına yeni bir alan katmaktan dolayı çok mutluyuz.
MeshRu’nun ilk sergisi Kıyının Getirdikleri Ahmet Rüstem ve Hakan Sorar’ın Köpük ve Cansu Sönmez’in Nereidler eserleriyle doğa ve insan ilişkisini irdeleyerek yapay zekânın sanattaki rolünü vurguluyor. Ahmet Rüstem ve Hakan Sorar, Köpük eserini şöyle anlatıyor:
Köpük adlı yerleştirmemiz, denizin dinamik ve sürekli değişen doğasından ilham alarak dalgaların kayalıkları aşındırma sürecine odaklanıyor. Bu doğal güç, her seferinde yeni ve benzersiz formlar yaratırken, aynı zamanda yok edici, dönüştürücü bir etkiye de sahip. Köpük, bu anlayışla, doğaya müdahalemizin sonuçlarını ve bu müdahalelerin izlerini takip etmeyi amaçlıyor. Yapay zekânın çağdaş sanat dünyasındaki rolü üzerine devam eden tartışmalara paralel olarak, biz bu teknolojiler aracılığıyla doğadan esinlenen formları yeniden yorumlamayı hedefledik.
Köpük, doğanın gücünü ve teknolojiyi birleştirirken; Nereidler, deniz yaşamına dair mitolojik ve ekolojik bir yolculuk sunuyor. Cansu Sönmez, eserinden şu cümlelerle bahsediyor:
Deniz çayırları, karbonu yakalayıp denizleri filtreler ve deniz yaşamını barındıran canlı ekosistemler oluştururlar. 100.000 yıllık varlıklarıyla, dünyanın en uzun ömürlü organizmaları olarak insanın doğayı kontrol etme çabasının yarattığı yıkıma direnmeye çalışıyorlar.
Çalışmada yapay zekâ ile oluşturulan video, dokümantasyon, deneyim havuzu, seramik ve kinetik yerleştirme ile Haraway’in Terrapolis kavramındaki, doğanın çok-zamanlı ve çok-katmanlı bir dünya olarak algılanmasını sağlayarak izleyicileri, bitkilerle insanlar arasındaki organik ve sürekli etkileşimlere açmayı hedefledim. Bu yerleştirme, çoklu duyusal bir yolculuğu amaçlamaktadır.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Sergi, 15 Aralık 2024’e kadar ziyaret edilebilir.