Kundura Sinema, küresel korona virüsü salgını döneminde hazırladığı “İçeriden Bir Gezinti” başlıklı kısa film seçkisini internet sitesi üzerinden sanatseverlerle buluşturuyor. Kısa film seçkisiyle, sinemaseverleri dünyanın farklı bölgelerine götürüp, farklı hayatlarla tanıştırırken aynı zamanda ‘içeriye doğru bir keşfe’ davet ediyor.
“İçeriden Bir Gezinti” başlığı altındaki 10 kısa film, Uluslararası Cannes Film Festivali, Locarno Film Festivali ve Uluslararası Toronto Film Festivali (TIFF) gibi dünyaca ünlü film festivallerine kısa film dağıtımı yapan Square Eyes’ın seçkisinde yer alan kısa filmler arasından bir araya getirildi. Türkçe altyazı seçeneği ile izleyicilerle buluşacak olan filmler, 11 Mayıs – 11 Haziran tarihleri arasında, www.beykozkundura.com adresi üzerinden ücretsiz izlenebilecek. Ücretsiz üye olmak yeterli olacak.
“İçeriden Bir Gezinti” seçkisindeki filmleri bir göz atalım:
Hollandalı yönetmen Douwe Dijkstra’nın 2016 yapımı, 16 dakikalık kısa deneysel belgeseli “Green Screen Gringo” izleyiciyi kargaşanın eksik olmadığı Sao Paulo sokaklarına götürüyor. 2011-2016 yıllarında devlet başkanlığı görevinde bulunmuş Dilma Rousseff’in yaptığı yolsuzluklar nedeniyle görevden alınıp yerine Michel Temer’in getirildiği, Brezilya’nın politik olarak en çalkantılı dönemlerini anlatan belgesel siyasi gerginliğin sokaklara yansımasını ve Brezilya halkının adalet ve eşitlik anlayışını anlatıyor.
“Roadside Attraction” ise yönetmenler Ivete Lucas ve Patrick Bresnan’ın, prömiyerini 2017 yılında Toronto Film Festivali’nde yapan 9 dakikalık kısa filmi. ABD devlet başkanlarını taşıyan meşhur Air Force One uçağını görüntülemek ve ona bu denli yakın durabildiklerini sosyal medya hesaplarında gösterebilmek isteyen yüzlerce kişinin Florida, Palm Beach’teki bu çabasını oldukça absürt bulan yönetmenler, yaklaşık sekiz saat boyunca meraklı kitleyi kayıt altına alıyor ve ortaya 9 dakikalık “Roadside Attraction” kısa filmini çıkıyor.
Hollandalı yönetmen Sebastian Mulder, 2012 yapımı “Nature: All Rights Reserved” isimli 22 dakikalık kısa filminde modern toplumun günlük hayat akışında iç içe olduğu doğa simülasyonlarını örneklendiriyor ve bireylerin şehir hayatının olağan akışı içinde her geçen gün doğadan biraz daha koptuğu, yapay doğa üretebilmek için gerçek olanı nasıl tahrip ettiğini göz önüne seriyor. Seyirciyeyse birçok soru sorduruyor: Yapay doğa, şehirli bireyleri ne kadar tatmin ediyor? Gerçek doğanın yerini alabiliyor mu ya da alabilecek mi?
Prömiyerini 2018’de Venedik Film Festivali’nde yapan 18 dakikalık “L’été et Tout Le Reste” kısa filminde yönetmen Sven Bresser, yaz aylarında turistlerin vazgeçilmez adresi Korsika adasında yaz sezonunun kapanmasından sonraki dönemine ışık tutuyor. Adada kalan yerli halkın kısıtlı imkanlarla yüzleşmesini ise Marc-Antoine ve Mickael isimli iki gencin gözünden anlatıyor.
Hollandalı yönetmen Noël Loozen, uluslararası prömiyerini 2016’da Berlin Uluslararası Film Festivali’nde yapan 10 dakikalık kısa komedi filmi “Spoetnik”te klasik bir “ilk görüşte aşk” hikâyesini absürt ögelerle birleştiriyor. Seyirciyi gerçek ile hayal dünyası arasında gidip gelen bir yolculuğa çıkaran kısa film izleyicide masalsı bir tat bırakıyor.
Yönetmen Wouter Stoter, 2015 yapımı 9 dakikalık kısa filmi “A Day Off”ta 40 yaşında evli ve üç çocuk babası bir erkeğin izin gününü konu alıyor. ‘Aile babası’ etiketinin getirdiği yaşam tarzının ağırlığı ve inkarı karşısında çaresiz kalan bir adamın trajikomik hikayesini anlatıyor.
Bosna-Hersekli yönetmen Ena Sendijarević’in 2013 yapımı 10 dakikalık kısa filmi “Travellers Into The Night”, yol üzerinde ıssız bir benzin istasyonunda tek başına çalışan bir kadının gece yarısı rutininin bozulmasını konu alıyor. Kısa film, 50’nin üzerinde festivale konuk olmuştu.
Yunan yönetmen Jacqueline Lentzou, prömiyerini 2017’de Berlin Uluslararası Film Festivali’de yapan 11 dakikalık kısa filmi “Hiwa”da seyirci Jay’in hüzünlü ve sıkıntılı rüyasına şahitlik ediyor. Jay’in gözünden takip edilen rüyada yönetmen, şiirsel bir üslup benimserken birçok toplumsal konuya da gönderme yapıyor.
İzlandalı yönetmen Victor van der Valk’un, 29 dakikalık “Onno the Oblivious” filminde seyirci, takılıp kaldığı duygudan kurtulmak ve diğer herkes gibi olmak isteyen baş karakter Onno’nun geçmişe doğru çıktığı yolculuğa ve içinde bulunduğu tuhaf hissiyatın ne zaman, nerede, nasıl başladığının arayışına eşlik ediyor. Prömiyerini 2014 yılında San Sebastian Uluslararası Film Festivali’nde yapan film, seyirciyi Onno’nun peşinde cevapsız sorularla baş başa bırakıyor.
Yönetmen Nathalie Crum, 2014 yapımı 17 dakikalık “Homeland” belgeselinde gitme ve gidenin ardında kalma hallerini şiirsel bir üslupla ele alıyor. Film, “Gidenin ardından oluşan boşluk ne kadar sürer?” ,”Arkada kalan, gideni ve onunla ilgili düşüncelerini her an yanında taşımaya devam ettikçe, giden gerçekten gitmiş sayılabilir mi?” gibi sorulara yanıt ararken seyirciyi de bu sorgulama haline dahil ediyor.