Ardışık programının ikinci sergisi olan sanatçı Deniz Gül’ün “Kazı ve Yüzey” başlıklı sergisi SALT Galata’nın üç katında ve çevrimiçi ortamda kapılarını açtı. Sözcüklerin çok yönlülüğü ve çeviri çalışmaları üzerine araştırmalar yapan sanatçı pratiğinin temel unsurları olan metin, heykel ve enstalasyonları -bir his, fikir ya da rastlantının canlandırılması gibi- sesten yola çıkarak söz, nesne ve eylemleri dile getirmeye odaklanıyor.
Üretiminde Sözcükleri Kullanıyor
“Kazı ve Yüzey”deki işlerinde ise şimdiye dek başvurduğu görsel mecralardan uzaklaşan sanatçı, dilin yalnızca bir iletişim aracı şeklinde tanımlanmasına karşı, üretiminde sözcükleri kullanıyor. İzleyiciyi, “Dil nasıl icra edilir? Ekonomik, ekolojik ve toplumsal kriz zamanlarında sözcüklerin süreçlere müdahilliği ve etkileri nasıl takip edilir?” sorularına duyduğu meraka ortak etmeye öncelik veren Gül, dille kurulan bildik ilişkilere yeni bakış açıları geliştirmeyi amaçlıyor.
Yazma eylemini sözün değişip dönüştüğü, “kuralsız bir oyun alanı” olarak tarif eden Gül’ün Klavuz (2016-2021) işi, satır satır taradığı Türkçe yazım kılavuzunda çağrışımlara dayanan ve mutlak bir anlama ulaşma çabası olmayan yazılı müdahalelerden oluşuyor. Bu düzenlemeleri gösteren Klavuz sayfalarını giriş katındaki SALT Araştırma mekânında incelemek mümkün.
Tavlamalar (2021), bir sözcüğün diğerini çağırması, sanatçının deyişiyle “tavlaması” sonucu kurulan söz öbeklerinden meydana gelir. Birinci kattaki ses kaydı, sesin sesi, sözün sözü çağırdığı bir şiiri andırırken, Gül’ün çeşitli ülkelerde çektiği kısa videolardan kesitler içeren Kartpostal (2017-2020), gündeliklik ve sıradanlığı bir görsel alfabe fikri üzerinden düşünen hareketli görüntüler olarak sanatseverlerin karşısına çıkarken; alışılmış manzaralar ve diğer temsilî görüntülerle hatırlanan kartpostal estetiğinin dijital ortamda yeniden yorumlanmasına dair bir deneme olarak dikkat çekiyor.
Sanatçının Daire Düz (2021) işinde çizgi çekmek kadar basit ama temel bir hareketi esas alan performans, yazma, silme ve yeniden yazma eylemleriyle aralarındaki duraksamaları, bu kattaki sergi mekânında fiziki bir yapının sil baştan kurulmasıyla yansıtıyor. Serginin geneline hâkim olan “yapım aşamasında” hissi, bu iş özelinde, çoğu zaman göz ardı edilen iş gücüne vurgu yapıyor.
SALT’ın Çalışma Grupları kapsamında Ekim 2020’de, Gül’ün bir grup katılımcıyla yürüttüğü atölye ile başlatılan antoloji projesi Çeviri’nin çalışmaları da sergi paralelinde devam edecek. Üç aşamalı proje, dile dair aciliyetleri ve süregelen tartışmaları irdelemeye; yabancı dillerdeki kavramlara Türkçe karşılıklar geliştirerek bunları ulaşılabilir kılmaya odaklanıyor. Postkolonyal teori, feminist ve kuir düşünüş, yeni materyalizm, teknoloji ve veri kullanımı gibi başlıklar altında derlenen Çeviri antolojisinde, Gül’ün projeye davet ettiği sanatçı, küratör, yazar ve akademisyenlerin katkısıyla çevirisi yapılan metinler, sanatçı konuşmaları ve sunum-performanslar yer alıyor. Müşterek bir düşünsel üretim sürecinin çıktısı olarak bir web sitesinde derlenen içerik, giriş katının yanı sıra uzaktan incelemeye açılıyor.
SALT’tan Amira Akbıyıkoğlu ile Farah Aksoy tarafından hazırlanan ve sanatçılar Barış Doğrusöz, Deniz Gül, Volkan Aslan, Aykan Safoğlu ile Fatma Belkıs ve Onur Gökmen’in sergilerinden oluşan Ardışık programı yıl boyunca SALT Galata’da devam edecek. SAHA tarafından desteklenen Ardışık, SALT Galata’nın ardından, L’Internationale üyesi kurumlardan Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofía (Madrid), Muzeum Sztuki Nowoczesnej w Warszawie (Varşova) ve M HKA, The Museum of Contemporary Art’ın (Antwerp) 2021-2022 programları kapsamında sunulacak.