“Karınca Yuvası”nı Görmek İçin Son Günler - ArtDog Istanbul

“Karınca Yuvası”nı Görmek İçin Son Günler

Ahmet Yiğider'in CerModern'deki  "Karınca Yuvası" adlı sergisi  23 Mart'ta sona eriyor. 

15’inci yılını kutlayan CerModern, Ahmet Yiğider’in Karınca Yuvası isimli sergisini izleyiciyle buluşturuyor. 23 Mart’a dek görülebilecek sergide metal ve bez kullanılarak üretilen dev boyutlu heykelin spiral planı içinde gezilebiliyor. Karınca Yuvası,  koku ile gelen “tam-sosyal” bir canlı birlikteliğine odaklanıyor.

Dilek Karaaziz Şener küratörlüğünde gerçekleşen sergide sanatçı, yaşamın ve canlılığın en temel belirtilerinden biri olan “koku” faktörünü ileri teknoloji kullanarak bilimsel yolla analiz ediyor ve kokuyu oluşturan moleküler bileşenlere ulaşıyor.

Karıncalar

Karıncaların sosyal davranış gösteren süper organizma olmaları ve bunun kokuyla ilişkisi üzerine bilim ve sanat sentezli çalışmalar yürüten sanatçı Ahmet Yiğider, tasarladığı cam tüp içindeki kokusuz deney alanlarında karıncaların farklı stres seviyelerinde etkileşimleri gözlemekte ve tüp içerisine yayılan uçucu molekülleri hem duyusal hem de analitik kimya yöntemleriyle inceleyerek moleküler bileşimini anlamaktadır. Karıncanın vücut dokusunda gerçekleştirdiği moleküler ayrıştırmada 1000’den fazla çeşitte molekülün bilgisine ulaşmıştır. Yiğider’e göre bu bilgi, doğanın dev bir ansiklopedisini temsil ediyor.

CI BLOOM
CI BLOOM Mobil

Yiğider’in kavramsal çalışmalarında kullandığı Gaz Kromatografisi-Kütle Spektrometrisi (GC-MS), incelenen uçucu bileşiklerin moleküler yapısını anlamak için ileri teknoloji cihazların kullanıldığı bir analitik kimya yöntemidir. Kimya, biyoloji, genetik gibi doğa bilimlerinin yanı sıra kriminoloji gibi özel alanlarda da kullanılmaktadır. Ahmet Yiğider yeni sergi projesi hakkında şunları söylüyor:

“Analitik kimya metotlarıyla tespit ettiğim uçucu moleküllerin bir kısmı karınca salgılarının olfaktif karakteri hakkında ipucu veriyor. Sonraki süreçte bu karmaşık molekül dökümünü ve duyusal analiz bulgularımı birleştirerek insanoğlunun deneyimine açık bir “karınca kokusu” bileşimi oluşturabildim. Çıplak gözle görebildiğimiz en küçük bedenlerden biri olsa da doğanın en büyük hayvansal biyokütlesine sahip karınca türü ve insan arasında sessiz bir anlatıya, bir fısıltıya dikkat çekmek istedim.

Ahmet Yiğider

Heykelde Duyusallık ve Karınca Yuvası: Ahmet Yiğider

Heykelde Duyusallık ve Karınca Yuvası: Ahmet Yiğider isimli kitap, CerModern sergisine paralel olarak yayınlandı.  Kitaptadört farklı yazarın ele aldığı bölümlerde “koku ve kokunun sanattaki yeri, Karınca Yuvası eseri ve Ahmet Yiğider’in heykelindeki duyusallık” konularını ele alıyor. Kitapta  Alistair Hicks, Emre Zeytinoğlu, Vedat Ozan ve aynı zamanda editörlüğü üstlenen Dilek Karaaziz Şener’in yazıları yer alıyor.

Karınca Yuvası Sergisine Dair Görüşler

Alistair Hicks (Yazar ve sanat küratörü, 20 yıl boyunca Deutsche Bank koleksiyonunun baş küratörü)

“Sanat dünyası polimatlarla yani çok sayıda bilimsel disiplinle donanımlı sanatçılarla fazla ilgilenmez; tüm zamanların en büyük sanatçısı Leonardo polimat olsa bile. Polimat sanatçılar Man Ray, Duchamp, Muybridge ve benzerleri açısından 20. yüzyıl iyi bir dönemdi. Tomas Saraceno, Tony Cragg ve çağdaşları olan tüm polimat sanatçıların çalışmalarında bilimin varlığı çok önemlidir. Bununla beraber, günümüzde sanat ile bilim arasındaki mesafe büyümeye devam ediyor. Yiğider’in “Karınca Yuvası” ise, bu mesafeyi hiç umursamadan bilim ve sanatı kaynaştırıyor.”

Emre Zeytinoğlu (sanatçı, teorisyen, sanat tarihçisi ve akademisyen)

“Karınca Yuvası”, mekânın ortasına yerleştirilmiş ve karınca yuvasını andıran konik bir formdan oluşuyor. Metalden üretilmiş spiral bir plana sahip bu yuvanın üstünü, hafif şeffaflıkta bir kumaş kaplıyor. Koninin içinde kokuyu takip ederek yol almakta olan izleyici, giderek şiddetlenen koku sayesinde yuvanın merkezine ulaşıyor. Aslında, sanatçının diğer yapıtlarını da göz önüne aldığımızda bu enstalasyon, bizi “doğa ve insan” birliğinden “doğa ve tüm canlılar” birliğine taşıyan bir sürecin son adımı gibi duruyor.

Vedat Ozan (koku uzmanı, parfümör ve yazar)

“Ahmet Yiğider, sanatsal üretim ve paylaşımlarının genelinde çok duyulu bir platformda var olmayı tercih ediyor. Bu bir tercih ve bu tercih sanatçının bazen bu duyulardan birisini başrole çıkartıp diğerlerini yardımcı rollere oturtmasıyla şekilleniyor… Bu sergideki koku Yiğider’in tercihiyle karıncalar veya karınca toplulukları arasında mesaj taşıyan bir medya olmanın ötesine geçiyor, karıncaları kokularıyla araç kılıp pek akla gelmeyecek bir şekilde insandan insana etkileşimli bir iletişim hattı oluşturuyor.”

“Karınca Yuvası” CerModern’de

Dilek Karaaziz Şener: (küratör, sanat tarihçisi ve akademisyen)

“Karınca Yuvası sergisinin küratörü Dilek Karaaziz Şener, Ahmet Yiğider’in sanat pratiğinin önemli bir kısmını heykelin oluşturduğunu vurguluyor: “Heykeli için ana malzemesi ahşap ağırlıklı olsa da metal ve taş dâhil olmak üzere sınırsız bir malzeme alanında yapıtlarını, enstalasyonlarını üretmeyi tercih ediyor. Bunun yanında duyunun ve özelde koku duyusunu merkezde olduğu disiplinler arası projeler üstüne çalışmaktadır. Endüstri Mühendisliği altyapısı, heykelinin de içinde olduğu tüm sanatını etkilese de koku odaklı kavramsal çalışmalarında bilimsel yöntemler kullanıyor, sanat ve bilim arasında bir sentez üstünden ilerliyor.” Şener’e göre Ahmet Yiğider’in biçime ve mekâna özgü heykelleri, yerleştirmeleri ile yaptığı yolculuk, bir bakıma belleğin merkezine yolculuktur. Yapıtlarıyla birleşen her bir unsurun, ki duyu ve özelde koku duyusu bunlar içinde en önemlilerdendir; repliği bellidir: “İnsanın duyusal dünyasını harekete geçirmek.”

Ahmet Yiğider’in İnsan ve Doğa Odaklı Eserleri

Ahmet Yiğider’in 2024’te 9. Çanakkale Bienali için ürettiği İncir, İnsan, Toprak adlı eseri, mekânı pamuk ipliği sarkıtları ve koku molekülleriyle bölüyordu. Bir tarafta incir kokusu toprak kokusuna; diğer tarafta insan kokusu toprak kokusuna dönüşüyordu. İzleyici bu kokular arasındaki geçişleri deneyimleyebildi. Sanatçı bu proje için “insan” kokusunu yaratırken, özellikle dördüncü ve beşinci ay evrelerinde bebekler üzerinde (ebeveynlerinin gözetiminde) deneyler yürüttü. İnsan kokusunu belirleyen önemli etkenlerden birisi besinler olduğundan Yiğider, bu deneylerde hala anne sütüyle beslenmenin baskın olduğu evreleri tercih ediyor. Bebeğin gece uykusunda boyun bölgesine yerleştirilen kokusuz özel kumaş parçalarını, “GC-MS” tekniği ile inceleyerek bebek kokusunu oluşturan aldehitler ve diğer uçucu molekülleri sanat eserinin deneyimlenebilen parçası haline getirdi.

 

Previous Story

Nina Murashkina: Benim Masalım

Next Story

Geri Dönüşümle Sanat “Skin of Consumption”

0 0,00