Zilberman, Mısır Apartmanı’ndaki ana galeri mekânında Sena Başöz’ün üretiminin erken yıllarına uzanan çalışmalarıyla, yakın dönem eserlerini bir araya getiren Kaçınılmaz Koreografi sergisini izleyiciye sunuyor. 24 Şubat’a kadar devam edecek sergide sanatçı yaşamına farklı zamanlarda girmiş nesneler, canlılar ve bireylerle bir diyalog kuruyor.
Kaçınılmaz Koreografi, Başöz’ün kişisel arşivinde yer alan nesnelerin döngü ve hareketlerine odaklanıyor ve bedenin bu nesneler etrafında, mekânlar arasında, zaman içinde hareketini akla getiriyor. Sanatçı beden, nesne ve zaman ilişkisini, nesnenin hareketi ve algı perspektifinin geçiciliği ekseninde araştırıyor.
İşleri Avusturya’da da sergilenen Başöz, pratiğinde kayıp ile yok olanı canlandırmayı ve iyileşmeyi araştırırken ulaşılmaz olanla etkileşime geçmeyi hedefliyor. Bedeni bir arşiv olarak gören sanatçı, hareketi de iyileşme ve yeniden oluşumun aracı olarak ele alıyor. 2022 yılında gerçekleştirdiği Slalom isimli performansında hareket halindeki bir bedenin kurumsal bir arşivi nasıl harekete geçirebileceğini araştırırken, ilk kez hareketi yeniden oluşumun bir aracı olarak sorguluyor. O zamandan beri sanatçı bedenin yanı sıra nesnelerin de hareket ettiğini ve bu karşılıklı hareketin geçicilik üzerine bir koreografi olarak algılanabileceğine odaklanıyor.
Sergideki İşler
20 yıl önce sanatçı tarafından çöpe atılmış bir portrenin beklenmedik geri dönüşü Sena Başöz’ü nesnenin yolculuğu üzerine düşünmeye sevk eder. Uzun bir Gezintinin Ardından G. (2023), bir nesnenin yaratıcısının isteği dışında gerçekleşen zamansal yolculuğunu konu alıyor. Başöz buluntu nesne kavramını kişisel hikaye ve yaşanmışlıklardan yola çıkarak, bir rastlantının ortaya çıkardığı kesişimlerde, bulunan ile kayıp olan, aktif bir arayış ile pasif bir farkındalık arasındaki ikilemlerde araştırıyor.
Bir nesneyi keşfetmek, çoğunlukla onun önce kaybolduğuna işaret eder. Denize Düşen Çapayı Son Gördüğüm An ve 2 Ay Sonra Denizden Çıkarılan Çapa (2023) isimli eserin hikayesi de sanatçının bir taka ile denizdeyken takanın çapasının denizin derinliklerine doğru kaybolmasıyla başlar. Başöz, çapayı son gördüğü anları henüz takadayken resmeder ve geçmişle somut bir bağlantı, tutunulacak bir kalıntı sunar. Aylar sonra Başöz’ün babasının bir arkadaşı tarafından 20 metre derinlikten çıkarılan çapa bu desene eşlik eder.
Buluntu nesne sergi boyunca kendini tekrar eden bir tema olarak seyircinin karşısına çıkıyor. Sanatçı buluntu nesneyi sadece buluntu eşya olarak değil, yaşamın sonrasında geri kalanlar olarak da ele alıyor. Bir Oklu Kirpinin Son Mektubu (2023), sanatçının bir yürüyüş sırasında rastladığı ölü bir oklu kirpiden geriye kalanları kullanarak kirpinin yaşam amacını ortaya koyma girişimidir. Başöz kirpiden geriye kalan okları sadece bir nesnenin yolculuğu olarak değil, bir yaşamın hatırası olarak inceler ve seyirciyi yaşam, hareket ve nesne arasındaki karmaşık ilişkiyi sorgulamaya davet eder.
Başöz hareketi sadece yaşayana ait geçici ve temporal bir özellikten ziyade hareketsiz nesnelerde de değişim ve dönüşümün öncüsü olarak görüyor. Eşyanın Rüzgârı (2023) isimli buluntu nesnelerden oluşan eser, bir nesnenin hareketsiz ve hantal yapısı ile rüzgârın hafif ve otonom gücünü karşı karşıya getiriyor; hareket ile durağanlık, ağırlık ile hafiflik arasında güçlü bir ikilik oluşturuyor. Kaçınılmaz Koreografi statik ile kinetik, kayıp ile buluntu arasındaki içsel ilişkileri ortaya çıkararak hareketin sadece canlıya özgü değil, nesnede de döngüsel ve dönüşümsel keşfini sunuyor.
Kişisel Sergi ve Performansları
Son dönem kişisel sergileri ve performansları arasında “Slalom”, Wellcome Collection, Londra (2022); “Clam”, Matsutake at Librairie Yvon Lambert, Paris (2021); “Astronomik Hareketler”, Bilsart, Istanbul (2021); “Ars Oblivionis”, Lotsremark Projekte, Basel (2020); “Bir Teselli”, Krank Art Gallery, İstanbul (2020); “Hold on Let go”, MO-NO-HA Seongsu, Seul (2020) ve “Hafiflemeye Dair”, DEPO İstanbul (2018) yer alıyor. Katıldığı grup sergileri arasında “There is Nothing Inevitable about Time”, TAVROS, Atina (2022); “Burası”, Yapı Kredi Kültür Sanat, İstanbul (2021), “Transitorische Turbulenzen, Kunstraum Dreiviertel”, Bern (2020); “Studio Bosporus”, Hamburger Bahnhof, Berlin (2018); “Quiet Dialogue”, Tokyo Metropolitan Museum (2018) ve “Sharjah Biennial Offsite Exhibition: BAHAR”, İstanbul (2017) yer alıyor.
*Fotoğraflar: Kayhan Kaygusuz