İran sineması, minimalist anlatımı, derin karakter portreleri ve toplumsal meseleleri cesurca ele alışıyla dünya çapında kendine özgü bir konuma sahiptir. Sansüre ve baskılara rağmen, İranlı yönetmenler insan ruhunun karmaşıklığını ve toplumun dönüşümünü perdeye yansıtmayı başarır. Aile ilişkileri, bireysel özgürlük, adalet ve ahlaki çatışmalar gibi evrensel temalar, İran sinemasının gücünü ve etkisini artıran unsurlardır. Kimi zaman gerçeklikle kurmaca arasındaki ince çizgide ilerleyen bu filmler, seyirciye derin bir düşünme alanı sunar. Bu seçkide, İran sinemasının en etkileyici 10 filmini bir araya getirerek, bu güçlü sinema geleneğinin iz bırakan örneklerini hatırlıyoruz.
1. Leyla’nın Kardeşleri (2022)
Saeed Roustaee’nin yönettiği Leyla’nın Kardeşleri, ekonomik krizle boğuşan İran’da bir ailenin dağılma noktasına gelen hikâyesini anlatıyor. Film, geleneksel aile yapısı ve bireylerin kişisel özgürlük arayışı arasındaki gerilimi işlerken, İran’daki ekonomik çıkmazı derinlemesine gözler önüne seriyor. Leyla’nın, ailesini bir arada tutma çabası modern İran’ın sosyal ve ekonomik krizlerini güçlü bir şekilde yansıtıyor.
2. Kutsal Örümcek (2022)
Ali Abbasi’nin uluslararası alanda büyük yankı uyandıran bu filmi, İran’ın kutsal şehirlerinden biri olan Meşhed’de bir seri katilin hikâyesini takip ediyor. Kadın cinayetleri, adalet sistemi ve ahlaki çelişkiler üzerinden sert bir eleştiri getiren Kutsal Örümcek, İran’daki cinsiyet eşitsizliği ve toplumsal şiddeti cesur bir şekilde ele alıyor. Gerçek bir olaydan ilham alan bu film, izleyenleri sarsıcı bir yüzleşmeye davet ediyor.
3. Elly Hakkında (2009)
Asghar Farhadi’nin imzasını taşıyan Elly Hakkında, İran sinemasının başyapıtlarından biri olarak kabul edilir. Film, Tahranlı bir grup arkadaşın Hazar Denizi kıyısında bir hafta sonu tatiline gitmesiyle başlar. Bu tatil sırasında, grup üyelerinden biri olan Sepideh’in davetiyle öğretmenlik yapan Elly de aralarına katılır. Ancak tatilin ikinci gününde Elly’nin aniden ortadan kaybolmasıyla, masumane başlayan bu hikâye, giderek derinleşen bir trajediye ve ahlaki sorgulamalara dönüşür.
4. Bir Ayrılık (2011)
Yine Asghar Farhadi imzalı bir başyapıt olan Bir Ayrılık, boşanmanın eşiğindeki bir çiftin hikâyesi üzerinden sınıf farklılıkları, aile bağları ve ahlaki değerleri sorguluyor. Film, İran toplumunun farklı katmanlarını ustalıkla işlerken, evrensel temalarıyla izleyicilere derin bir empati deneyimi sunuyor. Film, En İyi Yabancı Film Oscar’ını kazanarak İran sinemasını uluslararası arenada zirveye taşıdı.
5. Soraya’yı Taşlamak (2008)
Gerçek bir hikâyeden uyarlanan bu film, taşlanarak öldürülen Soraya’nın trajik hikâyesini anlatıyor. İran’da kadın hakları ve adaletsizliği sert bir dille eleştiren film, izleyiciyi hem duygusal hem de ahlaki bir sorgulamaya itiyor. Masum bir kadının acımasız bir sistem karşısındaki çaresizliğini gözler önüne seren Soraya’yı Kurtarmak, İran’daki toplumsal baskılara dair güçlü bir eleştiri sunuyor.
6. Cennet’in Çocukları (1997)
Mecid Mecidi’nin yönettiği bu dokunaklı film, yoksul bir ailenin küçük çocuklarının günlük hayatını merkezine alıyor. Bir çift ayakkabıyı paylaşmak zorunda kalan iki kardeşin hikâyesi, İran’ın ekonomik adaletsizliği ve sosyal eşitsizliğini zarif bir şekilde ele alıyor. Cennet’in Çocukları, sade ama etkileyici anlatımıyla izleyen herkesin kalbine dokunmayı başarıyor.
7. Sarhoş Atlar Zamanı (2000)
İranlı Kürt yönetmen Bahman Ghobadi’nin ilk uzun metrajlı filmi. İran sınırında geçen film, babalarını kaybeden ve hayatta kalma mücadelesi veren bi Kürt çocuklarının hikâyesini anlatıyor. Küçük yaşta ailesinin sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalan Eyüp’ün mücadelesi, bölgedeki zorlu yaşam koşullarını ve çocukların karşılaştığı çaresizliği etkileyici bir gerçekçilikle yansıtıyor. Gerçek oyuncularla çekilen film, Ghobadi’nin yalın anlatımıyla, sert doğa koşulları ve sınırlardaki belirsizlik içinde sıkışmış hayatlara güçlü bir bakış sunuyor.
8. Kirazın Tadı (1997)
Abbas Kiarostami’nin en önemli filmlerinden biri. Orta yaşlı Bay Badii, Tahran’ın tepelerinde arabasıyla dolaşarak, intiharından sonra kendisini gömecek birini arar. Kürt bir asker, Afgan bir öğretmen ve yaşlı bir Türk ile karşılaşan Badii, her biriyle varoluş, yaşam ve ölüm üzerine derin sohbetler yapar. Minimalist anlatımı ve felsefi derinliğiyle dikkat çeken film, 1997 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’yi kazandı.
9. Kadın Olduğum Gün (2001)
Marzieh Makhmalbaf’ın İran’daki kadınların toplumsal rollerine dair çarpıcı bir anlatısı. Üç ayrı hikâyede, dokuz yaşına girince çocukluk özgürlüğünü kaybeden Havva, kocasının baskısına rağmen bisiklet yarışına katılan Ahu ve hayatını kendi istediği gibi yaşamaya karar veren yaşlı Hoora’nın mücadeleleri işlenir. Görsel anlatımı ve metaforik derinliğiyle öne çıkan film, kadınların İran’daki varoluş mücadelesine güçlü bir bakış sunar.
10. Persepolis (2007)
Marjane Satrapi’nin aynı adlı otobiyografik çizgi romanından uyarlanan, siyah-beyaz animasyon filmi. Küçük Marjane’in gözünden, İran’da Şah rejiminin yıkılışı, İslam Devrimi’nin getirdiği baskılar ve özgürlük mücadelesi anlatılıyor. Ailesinin umut dolu beklentileri yerini hayal kırıklığına bırakırken, Marjane’in çocukluğu ve gençliği sürgün ve kimlik arayışı içinde şekilleniyor. Politik ve kişisel anlatıyı ustaca birleştiren film, 2007 Cannes Film Festivali’nde Jüri Ödülü’nü kazandı ve En İyi Animasyon dalında Oscar’a aday gösterildi.