İKSV, kültür çalışmaları kapsamında yayımladığı ve küresel ekolojik krize dikkat çeken “Ekolojik Dönüşüm için Kültür ve Sanat” başlıklı dokuzuncu raporunda, kültür-sanat dünyasında ekolojik dönüşüm üzerine bir tartışma alanı açmayı amaçlıyor. Ekolojik krizi sosyal, politik, ekonomik ve kültürel yönleriyle tartışıp sürdürülebilirliğin nasıl tesis edilebileceğini odağına alan rapor, kültür-sanat aktörlerinin ekolojik dönüşüm için eyleme geçmekte oynayabileceği önemli rolü de göz önüne seriyor.
Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hande Paker tarafından hazırlanan rapor, kültür-sanat dünyasını ekolojik kriz üzerine beraber düşünmeye ve çözüm sürecinin parçası olmaya davet ediyor.
Raporda Neler Var?
Raporda sürdürülebilirlik kavramının ortaya çıkışı, yaygınlaşması ile farklı kullanım ve tezahürlerine ilişkin tartışmalar, eleştirel bir perspektifle inceleniyor. Hollanda ve İngiltere’den kurumlarla yürütülen saha araştırmasından yola çıkarak, kültür-sanat alanında ekolojik dönüşüm için yapılabilecekler ve iklim hareketinin bu yolda ilham verdiği yeni anlayışlar ve pratikler inceleniyor.
Karbon Ayak İzini Azaltmak İçin…
Yerelin ve Yerelden Başlamanın Önemi
Belediyeler Rol Oynayabilir
Raporda “Yerel hareketler ve sivil toplum inisiyatiflerinin yanında, yerel yönetimlerin de çevre politikalarında kültür-sanata, kültür politikalarında ise iklim ve çevreye yer vermesi hayati önem taşıyor. Belediyeler kültür-sanat alanının ekolojik ayak izini düşürmek için çeşitli düzenlemeler yapabilir: Festivaller için sürdürülebilir etkinlik politikası geliştirebilir; iki bin kişiden fazla katılımcısı olan etkinliklerde etkinlik iznini enerji, su, atık ve hareketlilik
gibi başlıklarda belirli kriterlerin yerine getirilmesine bağlayabilir; sürdürülebilirlik için personel ayırabilir; veri toplayabilir; bir hibe programıyla kültür mekânlarının karbon ayak izini düşürmek üzere finansal destek sunabilir; çevre ve kültür alanlarını bir araya getirebilir; kültür kurumlarının karbon ayak izini ölçecek ve azaltacak araç ve destekler sağlayabilir; kültür kurumları arasında bilgi ve tecrübe paylaşımında kolaylaştırıcı rol oynayarak bilgi ve iyi pratiklerin paylaşımına zemin sağlayabilir ve etkileşimi güvene dayalı, sık ve aktif bir ilişki olarak sürdürebilir.” cümleleri yer alıyor.
“Ekolojik Dönüşüm Kültürel Değişimle Harmanlanabilir”
“Kültür-sanat kurumları, sanatçılar ve tasarımcılar insan-doğa ilişkileri, ekonomik büyüme ve gezegenin sınırları üzerine izleyicileriyle birlikte düşünerek farklı bakış açıları geliştirilmesine ve egemen dilin değiştirilmesine katkıda bulunabilir. Böylece ekolojik dönüşüm kültürel değişimle harmanlanabilir. Kamusal alanda sanat eserleriyle konuya dair görünürlük yaratılmasının etkisi ise yadsınamaz. Yerel yönetimler, kültür-sanat kurumları, sanatçılar ve tasarımcıların işbirliği, vatandaşların özellikle yeşil alanları kamusal alan olarak kullanabilmesine çeşitli biçimlerde vesile olabilir. Belediyelerin işbirliğiyle iklim meselesini kültür-sanat yoluyla kamusal alana taşıyan pop-up performanslar, müzik etkinlikleri ve tartışma içeren sokak festivalleri, pazarlar gibi programlar geliştirebilir. Ayrıca araştırmalarla bilgi paylaşımında bulunmak ve ekoloji meselesini merkeze alan konuşmalar, konferanslar, çalıştaylar düzenlemek farkındalığı artıracaktır. Tüm bu önerilenler raporun sunduğu çerçeve içerisinde esas olarak kültür- sanat aktörlerinin bir araya gelerek etkileşim içinde şekillendireceği ucu açık bir süreçle son şeklini alacaktır” deniyor.