Hiç Anlatılmamış Masallar - ArtDog Istanbul
Ayşe Bezenmiş, “İsimsiz”, karakalem çizim, 84x114cm, 2021

Hiç Anlatılmamış Masallar

//

Bu masallar soğuk kış gecelerinde annemizin korunaklı kolları arasına girip uykuya dalmadan hemen önce dinlediklerimize benzemiyor. Bu masallarda kurbağalar öpülünce prense dönüşmüyor, kurt Kırmızı Başlıklı Kız’ı mideye indirmiyor, prensesler sırçadan ayakkabısını düşürmüyor. Ayşe Bezenmiş ve Leo Ferdinando Demetz, C.A.M. Galeri’deki Masal Bu Ya! başlıklı karma sergilerinde daha önce hiç anlatılmamış masallarla izleyici karşısına çıkıyor. Ayşe Bezenmiş’in karakalem çalışmalarında karşılaştığımız işlemeli, bebe yaka elbiseler içindeki hanım hanımcık genç kızlar bize hemen yanı başımızdaki tehlikeyi masalsı bir anlatımla haber veriyorlar. Bu genç kızlar görünüşlerinin tam aksine asi birer ruh taşıyorlar. Bezenmiş’in rüzgar ekip fırtına biçen genç kızlarının yanında Leo Ferdinando Demetz’in ıhlamur ağacından yonttuğu heykelleri yer alıyor. Demetz’in heykelleri bilinen masal kahramanlarını deforme ediyor; onun elinden çıkan Rapunzel ya da Kurbağa Prens artık eskisi gibi değil…

Ayşe Bezenmiş ve Leo Ferdinando Demetz ile 23 Mayıs – 24 Haziran tarihleri arasında izlenebilen sergileri Masal Bu Ya! ekseninde çalışma disiplinlerini, masalları yorumlayışlarını ve bir araya gelme serüvenlerini konuştuk.

  • Kompozisyonlarınızda bir rüya sahnesi yaratıyor gibisiniz; sanki bu dünyaya ait olmayan figürlerle, daha önce hiç anlatılmamış masallarla karşılaşıyoruz. Aslında bu hiç var olmamış genç kızların rüyalar ve masallarla ilişkisini bize anlatır mısınız?

Ayşe Bezenmiş: Sanatım hakkında kesin yargılara varmaktan kaçınırım. Çünkü bugün hissettiklerimi yıllar sonra daha farklı yorumlayabilirim. Ben de gelişiyorum, değişiyorum; kendini tanıma yolcuğu olarak tanımlayabilirim.

Genel olarak benim dünyaya bakış açım, algılayışım, duygularımı farklı yaşayışım ve ilgi alanlarımla ilgili etrafımda olan her şey benim için masalsı. Bu, dünyada olup bitenleri, ülkemizde yaşananları cam fanusun içinden izliyorum demek olmuyor. Ben de tüm duyarlı insanlar gibi yaşananları ruhumun en derininde hissediyorum. Sanırım içe dönük, her şeyi kendi içinde yaşayan biriyim. Hal böyle olunca da ortaya masallar çıkıyor. Masalsı olduğu kadar tekinsiz, gizemli ve belirsizliklerle dolu bir atmosferi de var.

Desenlerimdeki genç kızlar benim, biziz. Hanım hanımcık giysiler içinde her ne kadar kırılgan ve naif gözükseler de huzursuz, tepkili, söyleyecek sözü olan, ayağını yere vuran, asi karakterlere sahipler. Sanırım işlerimin sevilmesinin nedeni, anlatılarımdaki genç kızlarla, izleyicinin kolayca özdeşlik kurabilmeleri. Kesin olarak söyleyebileceğim; üretirken kalbim, ruhum ve samimiyetimle kağıda dokunuyor oluşum.

  • Masallara inanıyor musunuz?

Leo Ferdinando Demetz: Masalların çocukların gelişiminde önemli bir rol oynadığına inanıyorum. Gerçek hayatta her zaman iyi sonla karşılaşmasak da iyinin ödüllendirilmesi, kötünün hak ettiğini bulması gibi kalıpların insan doğasında bilinçaltının kurgulanması açısından faydalı olduğunu düşünüyorum. Masallar tanımlanmamış çekişmeleri sembolik bir tarzda dışa vururlar ve işte bu, tam da benim heykellerimde vurgulamak istediğim bir şeydir. Pinokyo’nun burnunun büyümesini izlerken gösterdiği reaksiyon veya Uyuyan Güzel’in taç ve gül sembolleri aracılığıyla kurtuluş ümidini taşıması gibi. Bu iki örnek de sergide yer alıyor. Her geçen gün daha da sertleşen, salgınlarla, ekonomik krizlerle, küresel ısınmayla, açlıkla ve savaşlarla boğuşan dünyamızda insanların sanata sığınması, geçmişindeki değerleri hatırlaması ve onlarla bir bağ kurabilmesi sanatçının misyonlarından biri olmalı. Bu sergide bunu hatırlatmaya çalıştık.

  • Çalışmalarınızda hayvan imgeleriyle karşılaşıyoruz. Bu hayvan seçimleri anlattığınız hikayenin izleğini nasıl etkiliyor? Tıpkı Rönesans resimlerinde olduğu gibi bir duyguyu mu temsil ediyorlar; birer metafor olarak düşünebilir miyiz? Yani karga gördüğümüz zaman kara bir haberin geldiğini mi anlayacağız?

Ayşe B.: Evet, çalışmalarımda hayvan imgelerine sıkça yer veriyorum. Bunda kendi hayvan sevgimin de yeri büyük. Bazı desenlerimde bir hayvana sarılıp yalnızlığını paylaşan, huzuru bir hayvanda bulan figürlerle karşılaşıyoruz. Kuşlar haberci oluyor, kelebekler umut vaat ederek uçuşuyor, atlar özgürlüğü hissettiriyor. Yarattığım dünyada her şey mümkün. Tam da bu yüzden masalsı. Beni heyecanlandıran da bu. Benim için çevremde değişen, dönüşen, gelişen her olay ve durum resimimin konusu olabiliyor. Sınırsız, uçsuz bucaksız, müthiş bir duygu bu.

  • Çalışmalarınızın doğa ile olan ilişkisinden bahseder misiniz?
İlginizi çekebilir:  Yeni Beyoğlu Sureti

Ayşe B.: İnsan doğanın bir parçası ve ondan ayrı düşünülemez. Ben şanslıyım ki hep doğayla iç içe büyüdüm; çocukluğuma dair çok fazla anım var. Yolda bulduğum bir yaprak sırf renginden dolayı bütün günümü güzelleştirebilir. Doğadan ayrı kalışımızın bizde yarattığı tahribatla, pandemi süresince acı bir şekilde yüzleştik.

İklim değişikliği de şu an kritik bir eşikte. Hatta Doomsday Clock’un paylaştığı verilere göre durum çok kritik. İklim değişikliğinin biyoçeşitlilik üzerindeki olumsuz etkisi birçok canlı türünün de yok olmasına neden oluyor. 16. İstanbul Bienali’nden de hatırlayacağımız gibi, sadece plastik atıklardan bir kıta oluşmuş durumda. İklim krizi bütün canlı türlerinin yaşamını tehdit ediyor. Gördüklerim, okuduklarım, izlediklerim karşısında kahroluyorum. Neredeyse herkeste bir eko-anksiyete oluşmuş durumda. Artık ciddi bir şekilde somut ve hızlıca çözüm odaklı önlemler alınmalı. En başta fosil yakıtların kullanımına son verilmeli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına teşvik arttırılmalı. Benim panteizme yakınlığım ve doğaya karşı bu hassasiyetim bir şekilde çalışmalarımda da yer alıyor.

  • 2017 yılından bu yana C.A.M Galeri ile çalışıyorsunuz. Romance, All of me, Golden Age başlıklı kişisel sergilerinizden sonra bu yıl Masal Bu Ya! ile izleyiciyle buluşuyorsunuz. Sergi hazırlık aşamasından bahsetmeniz mümkün mü?

Ayşe B.: Galeri temsiliyetindeki İtalyan heykeltıraşla, Leo Ferdinando Demetz ile ortak bir projemiz bu. Sergi için iki büyük yağlıboya ve desenler hazırladım. Ben çalışmalarımı bir konu belirleyip ona göre üretmiyorum; tamamen duygusal olarak hislerim doğrultusunda oluşuyorlar. Serginin benim için heyecanlı kısmı çocukluğumda hayranlıkla okuduğum masalları Rapunzel’i ve Pamuk Prenses’i kendi tarzıma uygun bir şekilde yorumlamak oldu.

  • Üretimlerinizi karakalemle gerçekleştiriyorsunuz. Karakalemin şiirsel bir dili de var. Üretim sürecinize dair neler söyleyebilirsiniz?
Leo Ferdinando Demetz, “Dreams”, Ihlamur ağacı, 63x33x20cm, 2022

Ayşe B.: Kağıt üzerine karakalem çalışmayı, ortaya çıkan şiirsel ve büyülü etkiyi seviyorum Beni ilk başta karakalem çalışmaya iten, yıllar önce, henüz öğrenciyken Arter’de gezdiğim Patricia Piccinini sergisi oldu. Orada bir karakalem desen çalışmasıyla karşılaştım ve küçük çaplı bir şok yaşadım; inanılmaz naif ve büyüleyiciydi. Son yıllarda yağlıboya da çalışıyorum. Desende aldığım o hissi yağlıboyayla da verdiğimi düşünüyorum. Yağlıboyalar çok uzun sürüyor ama burada yarattığım yumuşak etkiyi de seviyorum.

  • Heykellerinizi üretirken ıhlamur ağacı ile çalışmayı diğer ağaçlarla çalışmaktan ayıran nedir? Daha yumuşak dokuda bir ağaç olduğunu duymuştum.

Leo Ferdinando D.: Heykellerimin hemen hemen tamamında ıhlamur ağacını kullanıyorum. Çünkü ıhlamur ağacı hem budaksız hem de açık renkte bir tona sahiptir ki bu benim işlerimde istediğim bir renktir. Ayrıca dediğiniz gibi oldukça yumuşak ve çalışması daha kolay.

  • Ayşe Bezenmiş ile Masal Bu Ya! sergisinde hangi ortak noktada buluştunuz? Birbirinizi tamamlayan unsurlar neler?

Leo Ferdinando D.: Ayşe Bezenmiş, C.A.M Galeri ile çalışmaya başladığımdan beri yakından takip ettiğim bir sanatçı. Onunla bu sergide buluşmak benim için bir onur. O da sembollerle çalışıyor ve resimlerinde hem düşündürücü hem de yumuşak duygular taşıyor. İşlerimiz içsel bir gerçeklikten hareketle bizleri fantastik bir dünyaya sürüklüyor. Bu birliktelik, serginin küratörlüğünü de yapan galericimiz Sevil Binat’in bir süredir farkına vardığı ve hayalini kurduğu bir projeydi. Pandemi nedeniyle sergiyi ertelemek zorunda kaldık. İzleyicinin keyif alacağı bir sergi olduğunu düşünüyorum.

  • Leo Ferdinando Demetz ile yollarınız nasıl kesişti? Birlikte nasıl bir hikaye kurguladınız?

Ayşe B.: Çalışmalarımızın ruhları birbirlerine çok yakın; aynı şiirsel ve masalsı dili kullanıyoruz. Yan yana geldiğinde çalışmalar birbirlerini tamamlıyor. Bu uyumu seviyorum ve Leo ile aynı galeride olduğumuz için mutluyum.

  • Bir sonraki projenizden kısaca bahsetmek ister misiniz?

Ayşe B.: Desenlerin heykellerini yapmak gibi bir hayalim var.

Leo Ferdinando D.: Heykellerin yaratım süreci uzun sürdüğü için kişisel sergi planlaması yapmak çok zor. Önümüzdeki süreçte, Masal Bu Ya!’dan sonra C.A.M. Galeri ile İstanbul’da Contemporary Istanbul Bloom ve eylül ayında da Contemporary Istanbul fuarına katılacağız. Ayrıca sonbaharda İtalya’da iki sanat fuarında daha yer alacağım.

Previous Story

“Taş Kabuk Sessiz” Merdiven Art Space’de

Next Story

“Eve Dönmek” meselesi

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.