"Hangi İnsan Hakları?" Film Festivali Başlıyor - ArtDog Istanbul
Karanlığa Dokunmak, Jamaica Kindlová.

“Hangi İnsan Hakları?” Film Festivali Başlıyor

12–17 Aralık’ta Pera Müzesi’nde gerçekleşen "15. Hangi İnsan Hakları?" Film Festivali, bakım emeğinden hafızaya uzanan güçlü belgeselleri izleyiciyle buluşturuyor.

DOCUMENTARIST’in bu yıl 15. kez düzenlediği Hangi İnsan Hakları? film festivali, 12-17 Aralık tarihinde Pera Müzesi Oditoryumu’nda izleyiciyle buluşacak. Merkezine bakım emeği temasıyla birlikte göç, kimlik, toplumsal hafıza, göç ve kimliği alan festival 17 belgeseli izleyiciyle buluşturacak.

Festivalin açılış filmi ise, Çayan Demirel ve Ayşe Çetinbaş imzasını taşıyan Kardeş Türküler ile 30 Yıl. 1993’te Boğaziçi Üniversitesi’nde başlayan müzik kolektifinin 30 yıllık yolculuğunu takip eden belgesel, Türkiye’nin yakın tarihine güçlü bir bakış sunarken, farklılıkların ötesinde bir aradalık fikrinin izini sürüyor.

Eat Your Catfish, Senem Tüzen, Adam Isenberg, Noah Amir Arjomand.

Duyular, Hafıza ve Politik Coğrafyalar

Festival dünyanın farklı bölgelerindeki insan hikayelerini bir araya getiriyor. Jamaica Kindlová’nın kum animasyonuyla hazırladığı Karanlığa Dokunmak, on yaşındaki Vítek’in sıra dışı duyusal dünyasına açılan kapıyı aralıyor ve bir eksikliğin nasıl başka bir derinliğe dönüşebileceğini hatırlatıyor. Pablo Álvarez Mesa’nın Asker Lagünü belgeseli ise Simon Bolivar’ın kurtuluş mücadelesinin 200. yılında, çetin Kolombiya coğrafyasında sözlü tarih, toprak ve politik akıbetler arasında bir iz sürme yolculuğu kuruyor.

ALS hastası Kathryn’in yaşamını tamamen kendi bakış açısından aktaran Eat Your Catfish, bakım emeğinin görünmeyen zorluklarına içerden bir bakış sunuyor. Kamal Aljafari’nin Hasan ile Gazze’de filmi ise yönetmenin yıllar sonra eski bir dostunu bulmak üzere, Gazze’nin bir ucundan diğerine uzanan bu yolculuk, bugün büyük yıkımla karşı karşıya kalan bir kentin artık var olmayan mekânlarını gözler önüne seriyor.

Hasan ile Gazze’de, Kamal Aljafari.

Bir Aradalığın Kırılgan Haritaları

Ali Turan Görgü’nün Çankırı Poşaları belgeseli, hem dillerini hem de tarihlerini yaşatmaya çalışan Poşa topluluğunun gündelik yaşamını kayıt altına alıyor. Bingöl Elmas’ın Yeni Han‘ı ise Aksaray’daki bulunan han üzerinden göçmenlerle yerliler arasındaki görünmez mesafeyi ve birlikte yaşamanın ne demek olduğunu takip ediyor.

Erkan Tahhuşoğlu’nun Döngü filmi, gündelikçi Sevim’in kendisini bir anda sınıfsal, hukuki ve vicdani bir girdabın içinde bulduğu hikâyesiyle adalet arayışını çarpıcı bir noktaya taşıyor.

Dilan Toftik’in Sîtavı, babalarına yemek götürürken kedilerini kaybeden Berivan ve Helin’in hikâyesi üzerinden büyüme, kayıp ve zorunlu göçün kırılmalarını anlatıyor. Eren Kahraman’ın Son Büyük Simge: Surp Giragos Kilisesi belgeseli ise Diyarbakır’daki Ermeni cemaatinin ayakta kalma mücadelesine ve mekânın taşıdığı sembolik yüke odaklanıyor.

Üçüncü Gurbet, Mediha Güzelgün.

Travmanın, Belleğin ve Geleceğin İzleri

Caner Dara’nın Hey Hawar filmi, 2015 Suruç saldırılarında yaşamını yitiren Süleyman Aksu’nun mezarının defalarca tahrip edilmesinden yola çıkarak Türkiye’de mezar tahriplerini röportajlar üzerinden, politik bağlamlarını görünür kılıyor.

Mediha Güzelgün’ün Üçüncü Gurbet‘i, Maraş Katliamı’nın travmasını taşıyan kadınların hafıza ve yüzleşme hikâyelerini anlatırken,  Rozerin Arya Şimşek’in Öteki Kuşlar’ı, Zazacanın genç kuşaklarda ne kadar yaşayabildiğini araştırırken kültürel bir yok oluşun eşiğini kayda alıyor.

Serwa Aliveisy’nin Rojin’in Rüyası ise engelli bir çiftin evlat edinme sürecindeki duygusal iniş çıkışlarıyla aile kurma arzusunun içten bir portresini çiziyor.

Merhaba Anne, Benim, Lou Lou, Atakan Yılmaz.

Var Olma Mücadelesi

Fırat Yücel imzalı mutluluk, modern dünyanın dijital baskısına karşı Amsterdam’da uykusuz geceler geçiren bir grup aktivistin mücadelesini takip ediyor. Beau Geraeds ve Mirosława van der Boom’un Bölgedeki Kuir filmi, kendini “LGBT’siz bölge” ilan etmiş bir Polonya kasabasında hayatını sürdüren Dawid üzerinden sistematik ayrımcılığın ve dirençle var olmanın izini sürüyor. Atakan Yılmaz’ın Merhaba Anne, Benim, Lou Lou filmi ise İstanbul’da drag performansları yapan genç bir sanatçının, annesinin ölümü sonrası geri dönmek zorunda kaldığı memleketinde yüzleştiği kimlik ve aidiyet çatışmalarını merkezine alıyor.

*Pera Müzesi Oditoryumu’nda gerçekleşecek gösterimler ücretsiz olup, buradan programın detaylarına ulaşabilirsiniz. 

Previous Story

2026 Altın Küre Adaylıkları Açıklandı

0 0,00
×
GG Popup
GG Popup Mobil