Hafızanın İzinde: Halının Altındakiler - ArtDog Istanbul
Esra Gezer, Gölgeler, 2025

Hafızanın İzinde: Halının Altındakiler

offgrid art project'in Nilay Yerebasmaz küratörlüğündeki sergisi “Halının Altındakiler”, dokuma işleriyle öne çıkan Defne Parman ve seramik sanatçısı Esra Gezer’i bir araya getiriyor. 10 Mayıs'a dek görülebilecek sergi hepimizin ortak belleğinde yer alan ancak zaman zaman göz ardı edilen travmalar, yas ve unutma süreçleri üzerine düşünmeye davet ediyor.

Beyoğlu İmam Adnan Sokak’ta bağımsız sanatçılar için özgün bir platform sunan offgrid art project, Halının Altındakiler başlıklı  sergisinde dokuma işleriyle öne çıkan Defne Parman ve seramik sanatçısı Esra Gezer’i bir araya getiriyor. Hepimizin ortak belleğinde yer alan ancak zaman zaman göz ardı edilen travmalar, yas ve unutma süreçleri üzerine düşünmeye davet eden serginin küratörlüğünü Nilay Yerebasmaz üstleniyor. Sanatçılar sergide farklı malzeme ve yöntemlerle, bireysel hatıraların günlük yaşantımızla kesiştiği noktaları araştırıyor.

Defne Parman, Memor, 2025

Kumaş ve pamuk kullanarak oluşturduğu eserleri, örtünün altında kalan hatıraları fiziksel bir biçimde görünür kılan Defne Parman sergideki işlerine dair şunları anlatıyor:

“Bu hafıza, hatıra ve yas üzerine bir sergi. Ben bu sergide, her biri kumaş ve pamuk çalışmalarından oluşan yedi iş yaptım. Hepsi, bizim hafızamızla ve belleğimizle olan ilişkimizi soyut bir şekilde dışavurduğumuz parçalara vurgu yapıyor. Örneğin, karşınızda duran ‘Remember-ed’ adlı eserde, kumaşın altından fışkıran ve bir nöronu andıran pamuk parçaları görüyorsunuz. Aslında her birimizdeki geçmişin izlerini simgeliyor; aile tarihi, miras aktarımı ve kendi kişisel hayatlarımız… Birer kök gibi de fışkıran bütün bunların günümüzdeki karşılığı travmalarımız. Burada, bunların bir şekilde yırtıklardan dışarı çıkmak istemesi, hücum etmek istemesi, çıkmasa bile kumaşın altından hissedilmesini görüyorsunuz. Ben tüm bunları, saf bir malzeme olan ve aynı zamanda çok kirlenebilir, zarar görebilir pamuk gibi kırılgan bir malzemeyle yaptım. Bir taraftan, kumaşın üzerinde birtakım harfler var. Bu harflerle izleyicinin, bir tür zihin araması gibi, bir araya getirerek cümleleri kurmasını istedim. O yüzden ‘Remember-ed’, ‘hatırlamak’, ‘hatırla’ gibi bir tarafa da komut veriyor. Çünkü,  hatırladıklarımız, hatırlamadıklarımız ya da hatırlamak istemediklerimiz her şekilde bu kökler gibi dışarı çıkarlar…”

Hafıza Örtüsünün Altında

Pamuklar ve kumaş yırtıkları, bilincin derinliklerinden sızan, unutulmaya direnen hatıraları çağrıştırdığına dikkat çeken Parman’ın sergideki bir diğer çalışması Memory de, tıpkı Remember-ed gibi, hafıza örtüsünün altından dışarı çıkanlara vurgu yapıyor.

Defne Parman, Whatifiremember, 2025

“Bunlar birbirini tamamlayan ikili çalışmalar,” diyen sanatçı, “Aşağı tarafta gördüğünüz eser de bir yumru çalışması… Ben tüm bunları bir duvar enstalasyonu gibi yapmak istedim. Duvarı sadece boyayıp dekoratif amaçlı kullanmak istemedim; işin içerisine yer almasını istedim. Bu nedenle gökyüzü ve toprak gibi bir renk geçişi yaptım. Yani topraktan gelenle gökyüzüne giden gibi… Aynı şekilde bu renkleri ipliklerle de işlerin üzerinde görebiliyoruz. Yumru dediğimiz, galerinin köşe bir yerinden fışkıran bir cisim… Bu hem toprağın altında yetişen sebzeleri hatırlatıyor, hem de bir taraftan boğazda kalan o yumru hissini, yutamadığımız duyguyu ve her şekilde dışarı çıkmaya çalışan o bastırılmış duyguyu çağrıştırıyor. Hem kökler gibi yolunu bulmaya çalışıyor; bu kökleri hem pozitif hem de negatif bir yerden alıyorum. Hem o travmalar, hem de hayatta kalmak için uzamaya, devam etmeye çalışan uzuvlar gibi…” diyor.

Dil ve Hafıza

Sanatçı, What If adlı işine dair ise şunları söylüyor:

“Burada daha oyuncu bir şey yapmak istedim… Yine hafıza ile olan ilişkimiz üzerine düşündüm ama bu sefer yazdığım kelimeleri bir oyuna dönüştürmek istedim. Her yeni kelime eklendiğinde, bütün cümlenin anlamı değişiyor ve böylece hafıza ile kurduğumuz ilişkiyi bu kez daha kavramsal ve oyuncu bir yaklaşımla ele almış oluyorum. İlk cümle What if — yani bir soruyla, bir ihtimalle başlıyor. What if I remember? — Ya hatırlıyorsam?, What if I don’t remember? — Ya hatırlamıyorsam?, What if I don’t want to remember? — Ya hatırlamak istemiyorsam? Yani her bir kelimenin eklenmesiyle birlikte, tüm bağlam değişiyor. Bu hem dil ile olan ilişkimizi hem de hafıza ile kurduğumuz bağları sorgulayan bir yapıya dönüşüyor.”

Esra Gezer, Rastgele, 2024.

Unutmak, Hatırlamak ve Yas

Sergide Esra Gezer’in seramik ve porselen işleri ise hatırlamanın iyileştirici gücüne ve kolektif belleğin taşıdığı yükün ağırlığına odaklanıyor. Gezer sergideki işlerini “Bu sergide aslında seramik işlerim ön plana çıktı. Seramiği tek bir malzeme olarak değil de, ip, kumaş ve metalle birleştirerek kullanıyorum. Şu anda seramik üzerine yüksek lisans yapıyorum ve çalıştığım tez konusunda da, serginin metniyle çok uyumlu olabilecek bazı ana fikirler var. Bu ana fikirlerin hepsi, unutmak, hatırlamak ve yas çevresinde dönen kelimeler ve kavramlar…” cümleleriyle özetliyor. Şöyle devam ediyor:

“Bu kavramlar içerisinde, bu sergide oluşturduğum eserlerde ön tarafta Rasgele isimli bir eserim var. Bu aslında bir enstalasyon. Bu enstalasyon işimde kemikler ve ağlarla bir bütünsellik yakaladım. Bu bütünselliğin içerisinde, aslında o ağlar ve ağların içerisindeki kemikler, her biri insanı temsil ediyor. Televizyonda değiştirdiğimiz, gazetelerde sayfaları öte tarafa attığımız haberler vardır: ‘200 can kaybı’, ’50 ölü’… Sayıdan ibaret olan o insanları, ben kemiklerle birlikte birer figür olarak, yaşayan ve yaşamış olduklarını belli etmek amacıyla yaptım. Kemiklerin bazılarının üstünde dikkat ederseniz sayılar yazıyor. Bu sayılar da aslında,  o insanların birçoğunun kimsesizler mezarlığına gömülmesiyle ilişkili. Kimsesizler mezarlığında hiçbir isim yoktur, sadece numaradan ibarettir. O yüzden de bunları birer ağın içerisine geçirerek ve ağdan sarkıtarak bir yerleşim yarattım.”

Esra Gezer, Peki sen o yüzleri hatırladın mı, 2024

Sanatçı enstalasyondaki ağlarla zamana vurgu yaptığını da belirtiyor. “Bu, hiçbir zaman yok olmayacak bir zaman…Çünkü belli ki zaten gelecek 20 yılda da, 50 yılda da bu zamansallık bir yerde kopmayacak. Ve yaşadığımız ve halının altına süpürdüğümüz dertler ve figürler hep var olmuş olacak.”

Kolektif Belleği Yeniden İnşa Etme

Esra Gezer, seramik figürlerin yer aldığı Gölgeler adlı işinde ise dağınık bir figür şeklindeki seramikler gölgeleri birbirlerine bağlı şekilde yerleştiriyor. “Bağlılar çünkü üzüldüğümüz ve hatırladığımız şeyler de çok ortaklar,” diyen sanatçı eserle geçmişin ağırlığını ve sessizleştirilen hafızaları yüzeye çıkarıyor.  Eser böylece kaybolanları, silinenleri ve gölgede bırakılanları yeniden düşündürmeye alan açıyor.

Esra Gezer, Kalanlar, 2025

” O işte, her bir figür hem kendimizi hem de toplumda yaşadığımız diğer bireyleri temsil ediyor. Bazı figürlerin, bazı gölgelerin daha anlamlı gelmesinin sebebi de yine genellikle televizyonlarda ya da gazete sayfalarında gördüğümüz, üzüldüğümüz ya da kolektif olarak unuttuğumuz, kolektif olarak hatırladığımız o haberler… Örneğin, orada Hrant Dink’in oturuşuna benzer bir figür ve gölge var.  Ben burada her bir sorun, her bir trajediyi hatırlayarak ve bunları onararak iyileşebileceğimizi söylüyorum,” diye de ekliyor. 

Geçmişle hesaplaşmanın ve yas tutmanın önemini de vurgulayan  “Halının Altındakiler” adlı  sergi örtülmeye çalışılan hafızanın izini sürerek, izleyiciyi derin bir sorgulamaya çağırıyor. Unutmanın ve hatırlamanın duygusal ve sosyal boyutlarını açığa çıkaran bu sergi, kolektif belleği yeniden inşa etme çabasına bir katkı sunmayı hedefliyor.

Previous Story

Mark Rothko’ya 50 Milyon Avroluk Çizik

Next Story

Bursa’da Nâzım Hikmet Yılı

0 0,00