Gülçin Aksoy’un Ardından “Aklımda Bir Şey Vardı” - ArtDog Istanbul
"Aklımda Bir Şey Vardı" sergi görünümü, Depo, 2025. Fotoğraf: Kerim Arslan ve Mert Çağıl Türkay.

Gülçin Aksoy’un Ardından “Aklımda Bir Şey Vardı”

Geçen yıl kaybettiğimiz Gülçin Aksoy’un farklı medyumlarda ürettiği işlerini bir araya getiren “Aklımda Bir Şey Vardı” sergisi 4 Şubat’ta Depo’da açıldı. Sergi, Aksoy’un akademi, cinsiyet, beden, varoluş meseleleriyle ilgili düşüncelerini, doğa ve iktidar politikaları üzerine sorgulamalarını içeren bir seçkiyi yansıtıyor. Küratörleri ile serginin hazırlanış sürecine dair bir söyleşi gerçekleştirdik.

///

31 Ocak 2024 tarihinde kaybettiğimiz sanatçı ve akademisyen Gülçin Aksoy’un ardından, farklı medyumlarda ürettiği işleri Aklımda Bir Şey Vardı sergisi ile bir araya geliyor. 4 Şubat’ta Depo’da açılan, öğrencileri ve kızı tarafından hazırlanan bu anlamlı retrospektif, sanatçının derinlikli dünyasını yeniden keşfetmek isteyenler için bir fırsat sunuyor. Serginin küratörlüğünü Ahsen Zeynep Özdemir, Buse Kökcü, Derya Ülker, Mert Çağıl Türkay ve Reyhan Polat üstleniyor.

01-IST
01 IST M

Sanatçının Temalarına Derin Bir Bakış

Aklımda Bir Şey Vardı sergisi, Gülçin Aksoy’un akademi, cinsiyet, beden, varoluş meseleleriyle ilgili düşüncelerini, doğa ve iktidar politikaları üzerine sorgulamalarını içeren bir seçkiyi yansıtıyor. Aksoy’un not defterlerinden alıntılarla şekillenen sergi, sanatçının hayatı boyunca ortaya koyduğu işlerin farklı dönemlerini, daha önce hiç sergilenmemiş eserleriyle birleştiriyor.

Sergi, Aksoy’un interdisipliner sanat pratiğinin ve onun insanları birleştirme gücünün bir yansıması olarak, zengin bir içerik sunuyor. Türkiye’de güncel sanatın önemli figürlerinden biri olarak kabul edilen Gülçin Aksoy, özgün sanatıyla ve derin düşünsel bakış açılarıyla sanat dünyasında uzun yıllar iz bırakmıştır.

Serginin Hazırlanış Süreci

Sergi için sergiye emek verenlerin ortak kaleme aldığı metinde, bu yazı “bir yas yazısına benzememeli çünkü o öyle istemezdi,” deniyor. Gülçin Aksoy gibi kolektiviteye inançla çalışarak sanatçının işlerini bir araya getiren ekip, Aksoy’un tuttuğu defterlerin onlara yol göstermesine izin veriyor. Serginin adı da böylece ortaya çıkıyor. Bu süreci şu sözlerle ifade ediyorlar: “Yazmayı çok sevdiğini biliyoruz ama defterleriyle bu kadar iç içe yaşadığını bilmediğimizi fark ediyoruz. ‘Aklımda Bir Şey Vardı’ yazıyor defterlerinin birinde, yazının fontunu bile belirlemiş, hatta küçük bir cama baskı da almış. “Aklında hep bir şey olan birine adanacak en güzel sergi ismi” diyoruz ve serginin en küçük ebattaki işi ile bu serginin adını koyuyoruz.”

“Aklımda Bir Şey Vardı” sergi görünümü, Depo, 2025. Fotoğraf: Kerim Arslan ve Mert Çağıl Türkay.

Ahsen Zeynep Özdemir, Buse Kökcü, Derya Ülker, Dilara Altınkepçe Arslan, Mert Çağıl Türkay, Reyhan Polat ve Şule Güzeller’in kaleme aldığı metinde, grup zaman zaman kendilerini Gülçin Aksoy’un yerine koyarak kimi zaman onun tuttuğu notlardan yararlanarak, ama en çok da kolektivite bilincinin devamını getirerek bu sergiyi nasıl hazırladıklarını anlatıyorlar.

Sergiye Katkı Sağlayanlar

Sergiye, Ekmel Ertan, Nazım Hikmet Richard Dikbaş, Nermin Saybaşılı ve Zeynep Sayın gibi isimler, Gülçin Aksoy ve onun sanatına dair yazılarıyla katkıda bulundular. Bu yazıların çeviri ve düzeltilerini ise Ahsen Zeynep Özdemir, Esra Oskay, Merve Vural ve Nazım Hikmet Richard Dikbaş üstlendi.

Bir Sanatçı ve Eğitimcinin Portresi

1990’da Mimar Sinan Üniversitesi’nde akademik kariyerine başlayan Aksoy, 1992-2008 yılları arasında Zekai Ormancı ile birlikte yürüttükleri Halı Atölyesi’ni 2008’den sonra atölyeyi devralarak sanatsal pratiğini hem akademik alanda hem de atölye içinde disiplinlerarası bir üretim ortamına dönüştürmüştür. Öğrencileriyle etkileşim içinde olan Aksoy, sanatsal ve akademik kimliklerini birleştirerek öğreten, öğrenen ve üreten bir tavır sergilemiştir.

Hafriyat Grubu, Arada Grubu ve Atılkunst gibi kolektiflerde yer alan Aksoy, aynı zamanda Learning Process ve Ortak Mekik gibi projelerde de yürütücülük yapmıştır. Sanatçının eserleri, İstanbul ve Münih’teki kişisel sergilerinin yanı sıra Türkiye ve yurt dışında birçok sergide de yer almıştır.

Aklımda Bir Şey Vardı sergisi, Gülçin Aksoy’un sanatına ve düşünsel dünyasına hakkında önemli bir kesiti ziyaretçilere sunarken, aynı zamanda sanatçının yaşamına ve mirasına dair derinlemesine bir bakış açısı kazandırıyor. Sergi 4 Şubat – 28 Mart 2025 tarihleri arasında Depo’da görülebilir.

Serginin küratörleri Ahsen Zeynep Özdemir, Buse Kökcü, Derya Ülker, Mert Çağıl Türkay ve Reyhan Polat ile Gülçin Aksoy, sanat pratiği ve sergi sürecine dair bir söyleşi gerçekleştirdik.

“Aklımda Bir Şey Vardı” sergi görünümü, Depo, 2025. Fotoğraf: Kerim Arslan ve Mert Çağıl Türkay.

Gülçin Aksoy’a Bir Armağan

Gülçin Aksoy’u kaybedişimizin birinci yılında gerçekleşecek olan Aklımda Bir Şey Vardı sergisini yapmaya nasıl karar verdiniz? Süreç nasıl ilerledi?

Bu sergiyi Gülçin Aksoy’a bir armağan olarak düşünebiliriz. Onun için bir şey yapma isteğini hayata geçirmenin ötesinde, onun sayesinde bir araya gelenlerin bir arada durma, düşünme, çalışma, üretme, tartışma deneyimiydi bu süreç. Ani kaybının oluşturduğu boşluğun yerini onun bize öğrettikleri doldurdu. Masayı başka şeyler işgal etmeden, sanat, metinler, çeviriler, dil meselesi doldurdu. Hiçbir an bir diğerimizin varlığından kopuk yaşanmadı.

Öncelikle Zeynep Özdemir, Buse Kökcü ve Reyhan Polat Depo ile görüşme adımını atıp, sergiyle ilgili ön sunum yapıp ardından onun evde bulunan işlerini düzenlemeye başladılar. Sonraki aşamada seçkiyi küratoryal ekip birlikte yaptık. Bu seçkide sergilemeyi planladığı veya az görülmüş işlerinin olmasına dikkat edildi. Ardında bıraktığı defterlerinden seçilen cümleler ise hem bize onun düşünme biçimini yeniden öğretti hem de serginin akışına yön verdi. O defterlerin kapakları açıldıktan sonra bir iki cümle okumakla başladı her şey…

“Aklımda Bir Şey Vardı” sergi görünümü, Depo, 2025. Fotoğraf: Kerim Arslan ve Mert Çağıl Türkay.

Gülçin Aksoy, kendi sözleriyle “kısaca GA”, sanat ortamının sevmek ve saygı duymakta mutabık olduğu adlardandı, birçok insanın hayatına dokundu. Bir sanatçı olarak sanata yaklaşımı, akademisyen olaraksa öğretmekten çok yaratıcı süreçte olmak üzerine kurduğu eğitim anlayışı, insanları bir araya getirme gücü ile Türkiye sanat ortamında ayrıksı bir yeri vardı. Aklımda Bir Şey Vardı sergisi GA’nın bu yönlerini kapsayan bir anlatı niteliğinde mi yoksa bu sergide sanatçının işlerini belli bir kavramsal çerçeveden mi göreceğiz?

“Cömertçe İlgisi, Bilgisi, Cesareti, Yaratıcılığı Ve Özgünlüğü Teşvik Etmesi Bakımından Eşsizdi.”

Çok güzel ifade ettiniz. Bizim için de cömertçe ilgisi, bilgisi, cesareti, yaratıcılığı ve özgünlüğü teşvik etmesi bakımından eşsizdi. Kendisi de insanları bir araya getirme gücünün farkında olmalı ki tüm sanat hayatında bireysel üretimlerin yanı sıra kolektifler, gruplar, inisiyatifler içinde yer aldı. Son dönemlerde Ortak Mekik Projesi’ndeki üretimleri de dahil olmak üzere bu kolektiviteden yorulmadı, sürekli gençleşti ve aidiyet bağlarını durmaksızın dokudu. Sergide, onun kolektif üretim anlayışı, öğretici rolü, manifesto niteliğinde cümleleri ile sanatçı kimliği, bir anlamda kendine sakladıkları, defterine yazdıkları, pek anlatmadığı kendi hikâyesi iç içe geçiyor. Zaten bu ikisini birbirinden ayırmazdı. Çoğumuzun önceden görmediği farklı medyumlarda üretimlerini göstermek için izleyiciyi içeri doğru keşfe davet ediyoruz ama bir yandan da en ortada her şeyin çekirdeği gibi kolektif üretimler duruyor.

Aklımda Bir Şey Vardı sergisinin ana izleği nedir? Sergi metninde, sanatçının not defterlerinden cümlelerle şekillendiği söyleniyor. Bu not defterlerinin içeriğinden söz edebilir misiniz?

Seneler boyu kitap özetleri, gündelik hayat, cümleler, sergileme taslakları, denemeler denebilecek metinler yazmış. Gülçin hocanın defterlerle ilişkisi hepimizi çok şaşırttı; tuttuğu notlara yıllar sonra dönüp başka notlar eklemiş. Orada, defterlerin sayfalarında, hayatındaki her şeyi düşünce düzeyinde, satır satır nasıl işlediğini, birbirine dokuduğunu görebiliyorsunuz.

Sergi bu defterlerdeki izleği, onun bunca insana ilham veren eleştirel, dönüştürücü, kapsayıcı bakış açısını aktarmaya öncelik verdi.

“Aklımda Bir Şey Vardı” sergi görünümü, Depo, 2025. Fotoğraf: Kerim Arslan ve Mert Çağıl Türkay.

“GA Bize Birlikte Üretmenin, Başka Bir Hayat Pratiğinin Mümkün Olduğunu Gösterdi.”

Sanatçı, “Adım Gülçin Aksoy, kısaca GA. Bana sanatçı diyebilirsiniz. Sanat üreticisi de. Yaptıklarım suya yazılmadı: bir anlamları varsa toplanır, yoksa bırakın dağınık kalsın,” diyor yanılmıyorsam “Vasiyetimdir” metninde. Aklımda Bir Şey Vardı sergisi GA’nın işlerini bir anlam bütünlüğü içinde toplama iddiası taşıyor mu? Ya da GA’nın sanat pratiğine dair ortaya konacak sergi ve projelerin ilk basamağı niteliğinde mi?

Sergi metnimizde de söz ettiğimiz gibi kendini ifade etme konusunda her türlü tekniği ve malzemeyi kullanan GA’nın kendi içindeki çeşitliliğine dair bir bütünlük yakalamaya çalıştık. Bu anlam bütünlüğü aslında onun zihninde kuruluyor, biz orada bir seyre çıkıyoruz.

GA bize birlikte üretmenin, başka bir hayat pratiğinin mümkün olduğunu gösterdi. Onunla temasa geçen, onunla düşünen herkese ulaşmak da keşke mümkün olsa! Biz ilk adımlardan birini atanlardanız, başkaları da var. Sanat ortamının onun için yapması gerekenlerin çok ufak bir kısmı yapıyoruz, gerisi gelsin diye buradayız. Metnimizde de belirttiğimiz gibi “Bu sergi aynı zamanda, GA’nın bugüne kadar birlikte ürettiği herkese açık çağrımızdır. Önümüzdeki zamanlarda kendisi ile ilgili sürdürmek istediğimiz projelerde hep beraber olmak en büyük arzularımızdan biridir.”

Sergi, Gülçin Aksoy ve işlerine dair izleyici ve sanat tarihinde ne iz bırakmak istiyor?

Bu serginin hazırlık sürecinde hepimiz şunu fark ettik: aramızdan ayrılışının üzerinden sadece bir yıl geçmiş olmasına rağmen GA’nın işlerini bulmak, isimlendirmek, yılları belirlemek, korumak, onlara sahip çıkmak için dört koldan çalışmamız gerekti, özellikle Gülçin hocanın kızı Zeynep bu süreçte çok çaba sarf etti. Sanatçının yalnızlığı, her şeyle başa çıkma kuvveti, ömür boyu gece gündüz süren çalışması, kurumsallığın, destek mekanizmalarının yokluğu her aşamada yüzümüze çarptı. Bu sergi sevgi ve vefa ile yola çıkıp yolda topladıklarıyla, onun izini sürenlerin gözünden, tabandan, çok sesli, çok bakış açılı bir şekilde onu anlatmak gibi bir işe kalkıştı. Serginin katalog metinlerini yazan Ekmel Ertan, Nazım Hikmet Richard Dikbaş, Nermin Saybaşılı ve Zeynep Sayın, onun farklı yönlerine değinen kapsamlı yazılarıyla bu sürece tam destek verdiler. Yaşama hali ve sanatını ortaya koyan jestleri, politik duruşu, güncel sanattaki özgün yeri ile dünyayı dert edinen bir sanatçının portresini ortaya koydular. Depo bu belleğe sahip çıktı ve her zaman ona ev sahipliği yaptı.

Bu sergiden, izleyicinin “aklında bir şey” kalsın; GA’nın dilinden, düşünme biçiminden, hayatın katmanlarını görmesinden, yapıp etme biçimlerimizden sanat üretmesinden, ağaç gibi çok yöne doğru köklenmesinden, aykırılığından ama bir yandan da birleştiriciliğinden, gelişmeye büyümeye açık bir iz kalsın.

Previous Story

Meşher’de Film Gösterimleri

0 0,00