Göçmenlere Dikkat Çekmek İçin Sanat Eseri Çalınabilir mi?

Yer: Batı Berlin, Yeni Ulusal Galeri

Tarih: 12 Aralık 1976

Saat: Yaklaşık 13:00

Olay: Ressam Carl Spitzweg’in, 1839 tarihli, ’Fakir Şair’ adlı resmi çalındı.

Bu olay ertesi gün gazetelerde, “Radikal solcular en güzel resmimizi çaldı” başlığıyla haber olmuştu. Sözü edilen radikal solcu, o zamanlar pek tanınmayan performans sanatçısı Ulay’dı.

Geçen hafta vefat eden Ulay’ın bu eylemi, aradan geçen 44 yıla rağmen, güncelliğini koruyor; sanatçı çaldığı eseri Kreuzberg’de yaşayan, göçmen bir Türk ailenin evine götürüp asmıştı. Ama önce başa dönelim.

“Ulay” adını alan sanatçı Frank Uwe Laysiepen, karlı bir kış günü Yeni Ulusal Galeri’ye yürüdü. Galeride, ‘Fakir Şair’ adlı tabloyu duvardan indirdi, kolunun altına aldı ve koşmaya başladı. Yangın kapısından kaçarken, şansızlık bu ya, müzenin önünde kayıp düştü, o sırada onu ceketinden tutan güvenlik görevlisi bağırdı: Yakaladım onu!

Ama Ulay, güvenlik görevlisinin elinden kurtulduğu gibi koşmaya  başladı ve siyah bir Citroën’e atladı. Araç, o yıllarda  göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg’e saptı ve sonunda bir sokağa park etti. Ulay kolunun altına sıkıştırdığı  ‘Fakir Şair’le bir apartmanın merdivenlerini tırmandı, Türk bir işçi ailenin evine girdi ve evdekilerin şaşkın bakışlar altında resmi duvara astı. Türk ailenin resmin çalıntı olduğundan haberi yoktu, Ulay resmi evde duvara astıktan sonra polisi arayıp teslim oldu. Bu arada Ulusal Galeri Direktörü Dieter Honisch’e resmi gelip görme çağrısı yaptı. Ulay bu eylem nedeniyle daha sonra tutuklandı ve kefalet ödedikten sonra serbest bırakıldı.Sanat eylemi birkaç saat sürmüş, zarar görmeyen resim 30 saat sonra galeriye dönmüştü.

Video Kaynak: @diyaspora_turk

NEDEN FAKİR SANATÇI?

Ulay’ı bir minibüsle takip eden kameraman Jörg Schmidt-Reitwein sanat eylemini videoya kaydetti. Ulay’ın sevgilisi,  performans sanatçısı Marina Abramović ise müze içinde eylemi gizlice fotoğrafladı. Berlin Galeri’nin sahibi Mike Steiner ve televizyon yönetmeni Wilma Kottusch, ‘Sanata kriminal bir dokunuş’ adlı  videoyu finansa etti.

1970’lerin medyası için bir “soygun” olan bu eylemin sanat olduğunu o zamanlar kimse anlamamıştı. Şaşkına uğrayanların sorusu şuydu: Müzeden eser çalmanın acaba nesi sanattı? Üstelik neden özellikle Carl Spitzweg’in ‘Fakir Şair’i çalınmıştı?

İlginizi çekebilir:  Bir Fotoğraf Sanatçısı Karantinada Mahsur Kalırsa Ne Yapar?

Ulay, bundan çok sonra, 2017’de yılında Louisiana Channel ile yaptığı bir video röportajda, özellikle ‘Fakir Şair’ resmini neden seçtiğini, “Bu resmin Alman kimliğinin ikonu olduğu söylenebilir. Ayrıca Hitler’in favori resmiydi,” diyerek açıklamıştı.

Carl Spitzweg, Fakir Şair, 1839.

Ulay’ın bu açıklamasına kadar ‘Fakir Şair’in seçilmesiyle ilgili pek çok farklı okuma yapılmıştı. Yorumlardan biri şuydu: Savaş sonrası burjuva zevkini temsil eden resim muhafazakâr sağcıların “en sevdiği”, solcularınsa – haliyle – “en sevmediği” resimdi. Diğer yorum şöyleydi: Resim gerçekten yoksul bir şairi gösteriyordu. Bu yaşam koşullarını, Ulay ve arkadaşları çok iyi biliyordu. Fakat beri taraftan yoksul bir sanatçının temsili, bir müzede, yani burjuva yüksek kültür tapınağında, ‘beğeniye sunulan’ bir nesne haline getirilmişti.

Ortaya atılan diğer bir soruysa şuydu: Sanatçı “sanata kriminal dokunuş,” derken ne demek istemişti?

Bazıları buna “Müzelerde sanat eserlerine dokunulmasının yasak olmasını kast etti,” cevabı verirken, başkalarıysa “video iş eylemin kendisine, bunun bir suç olduğuna işaret ediyor,” yanıtını buldu. Aslında, işin içinde her iki cevap da az veya çok vardı.

Ancak, Ulay sanatı potansiyel bir etkiye bağlıyor, sanatın doğrudan suçlu ve yıkıcı olabileceğini ima ediyordu. Ulay, Hitler’in en sevdiği resimlerden birinin Batı Berlin’deki bir müzede asılı olduğunu duymuş ve “bu suçlu dokunuşu” oradan indirmişti. Performans Türk işçilerin, yani göçmenlerin, yaşam koşullarına yönelik de bir eleştiriydi.

Çalınan eser, daha sonra Yeni Ulusal Galeri’den Schloss Charlottenburg’a transfer edildi. Fakat ‘Fakir Şair’ orada da huzura eremedi, çünkü 1989’da yeniden çalındı. Tekerlekli sandalyede oturan hırsızla, tekerlekli sandalyeyi iten diğer bir hırsızın çaldığı eser o günden beri kayıp.

Bu performansın üzerinden 44 yıl geçti, dünya bugün belki de dünden daha büyük bir ‘göçmen krizi’ yaşıyor. Geçen haftadan beri Avrupa Birliği’nin (AB) kendi sınırları dışında tutmak için Türkiye’ye yıllardır para akıttığı, Türkiye’ninse en ufak bir sorunda tehdit aracı olarak kullandığı göçmenler, Edirne sınırnda sıkışmış halde bekliyor.

Ve Ulay’ın işi dünden bugüne bize soruyor: Kuralları ihlal ederseniz sistemi değiştirebilir misiniz? 

Previous Story

Görmezden Gelinen Kadınlar Tarihe Yazılıyor

Next Story

‘Medeniyet’ Bizatihi Bir Krizin İşareti Mi?

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.