İstanbul’un kalbinde, Galata’nın dar ve taşlı sokaklarında bir müze var artık: Kedi Müzesi. Geçmişle bugünü, sanatla tasarımı birleştiren müze, şehrin insanlar dışındaki sakinlerinin, İstanbul’un çoktandır ortak değerlerinden biri haline gelen kedilerinin hikâyelerini anlatıyor.
İstanbul, tarihin her döneminde kedilere ev sahipliği yapmış bir kent. Sokakların bekçileri, serin gölgelerin müdavimleri kediler, bu kentin sessiz tanıkları. Kedi Müzesi, bu tanıkları kültür ve sanatla iç içe bir anlatımın parçası haline getiriyor; kedilerin şehirle olan etkileşimini, insanlarla olan bağlarını ve İstanbul’un kültüründeki yerlerini belgeleyen bir mekân olarak işlev görüyor.
Müze, İstanbul’un tarihindeki bir diğer döneme, denizciler ve kediler arasındaki yüzyıllar boyu süregelen dostluğa da ışık tutuyor. Karaköy limanı, tarih boyunca denizcilerin kedilerle buluştuğu, onları gemilerine aldığı, uzak diyarlara taşıdığı bir yer olmuş. Müze bu geçmişi, modern İstanbul’un kaotik günlük yaşamı içinde bir anlam ve sığınak olarak sunuyor. Ziyaretçiler müzeye adım attığında, hem bir sanat galerisine hem de İstanbul’un sokaklarından bir kesite giriş yapıyorlar.
İstanbul’un Kültürünü Dünyaya Yeniden Hatırlatıyor
Kedi Müzesi, İstanbul’un turistik haritasında sadece yeni bir durak değil, aynı zamanda şehrin kültürel ve tarihi dokusunu zenginleştiren, ona yeni boyut kazandıran bir girişim. Müzenin kurucusu Fatih Dağlı, aslen Eskişehirli ama İstanbul’u çok sahiplenmiş. İstanbul’da doğmayıp İstanbul’da yaşayan birçokları gibi. Geçmişinde tur rehberliği, perakendecilik ve grafik tasarım gibi alanlarda birikimler yapmış bir girişimci. Kendisini bir “İstanbul tanıtımcısı” olarak niteliyor ve müzenin İstanbul’un zengin tarihine ve kültürüne olan derin bağını yansıttığını vurguluyor.
Müze sadece kedilere odaklanmakla kalmıyor, aynı zamanda İstanbul’un sosyal ve tarihi dokusunu da ön plana çıkarıyor. Dağlı’nın tur rehberliği deneyimleri, müzenin tasarımına ve içeriğine büyük ölçüde yansımış. İstanbul, eski ve yeni dünyanın kesiştiği, zamanın ve tarihin katmanlarının üst üste geldiği bir şehir. Müze, sanat yoluyla keşfettiği bu katmanları hem İstanbullulara hem de dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilere sunmayı amaçlıyor. Sokak kedilerine yönelik sevgiyi sanatsal boyuta taşıyor ve İstanbul’un zengin kültürünü dünyaya yeniden hatırlatıyor.
Fikret Otyam’dan Miro’ya…
Kedi Müzesi’nin kuruluşu, Fatih Bey’in şehre olan sevgisi ve kedilere olan tutkusunun bir yansıması. Müze, şehrin tarihi ve kültürüne olan saygıyı gösterirken, aynı zamanda modern sanat anlayışıyla da harmanlanıyor. Müzenin sanat koleksiyonu, yerel sanatçılardan uluslararası üne sahip sanatçılara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan Fikret Otyam’a ve hatta Miro’ya birçok ünlü ressamın kedileri resmettiği eserleri sergileniyor. Her bir eser, İstanbul’un ve kedilerin öyküsünü farklı bir bakış açısıyla sunuyor.
Aslında Galata’da, Serdar-ı Ekrem Sokak’ta açılan bu müze sadece bir başlangıç. Karaköy’de, Mahkeme Lokantası’nın sokağında kiralanan tarihi yapı asıl müze olacak. Öncesinde binanın restore edilmesi, bunun için de destek gerekiyor. Yine aynı bölgede bir de Kedi Pastanesi açmak gibi bir hayali var Dağlı’nın.
Müzenin Gelirinin Ortağı Sokak Kedileri Olacak
Müzede sadece sergilerin değil, aynı zamanda atölyelerin, eğitimlerin, söyleşilerin yapılması planlanıyor. Ve en güzeli; Kedi Müzesi’ne bir sosyal girişim diyebilir, en büyük ortağın da sokak kedileri olduğunu söyleyebiliriz. Zira, Müze yoluyla elde edilecek kârın yüzde 50’sinin sokak kedileri için harcanacağı taahhüt ediliyor.
İstanbul’un çekim merkezi olmasına, İstanbullu’nun kentle bağ kurmasına katkı veren, aynı zamanda hayvanlara fayda sağlayacak Kedi Müzesi, İstanbul’a yeni bir soluk getirdi. Bu girişimle Fatih Dağlı ve iki ortağı, İstanbul’un kültürel manzarasına derinlemesine bir katkı sağlamış oluyor. İstanbul’u ziyaret eden herkes için farklı bir deneyim sunan Kedi Müzesi, şehrin zengin tarihini ve canlı sokak kültürünü ön plana çıkarıyor. Burası, hem sanatseverlerin hem de hayvan dostlarının kaçırmak istemeyeceği bir mekân.